Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | lightning n. | yıldırım | ||
Lightning does sometimes strike the same place twice. Yıldırım bazen aynı yere iki kez düşer. More Sentences |
||||
Common Usage | lightning n. | şimşek | ||
I heard the thunder, but did not see the lightning. Gök gürültüsünü duydum ama şimşeği görmedim. More Sentences |
||||
General | ||||
General | lightning n. | şimşek | ||
Lightning is an electrical phenomenon. Şimşek, elektriksel bir olaydır. More Sentences |
||||
General | lightning n. | yıldırım | ||
Tom was struck by lightning. Tom yıldırım tarafından çarpıldı. More Sentences |
||||
General | lightning n. | şimşek çakması | ||
Lightning can occur during a storm. Fırtına sırasında şimşek çakabilir. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | lightning n. | şimşek | ||
Life consists of rain and sunshine, of snow and heat, of thunder and lightning, and of winter and summer. Hayat yağmur ve güneş ışığı, kar ve ısı, gök gürültüsü ve şimşek ve de kış ve yazdan oluşur. More Sentences |
||||
Technical | lightning n. | yıldırım | ||
Lightning hit that tower. O kuleye yıldırım düştü. More Sentences |
||||
Geography | ||||
Geography | lightning n. | yıldırım | ||
Tom's barn was struck by lightning twice last year. Tom'un ahırı geçen sene iki kez yıldırım tarafından çarpıldı. More Sentences |
||||
Meteorology | ||||
Meteorology | lightning n. | şimşek | ||
The thunderstorm produced a lot of lightning. Gök gürültülü fırtına çok fazla şimşek üretti. More Sentences |
||||
Meteorology | lightning n. | yıldırım | ||
More than 300 reindeer were killed by a lightning strike in Norway. Norveç'te 300'den fazla geyik, bir yıldırım tarafından öldürüldü. More Sentences |
||||
General | ||||
General | lightning v. | şimşek çakmak | ||
General | lightning adj. | şimşek gibi |