longer - Turc Anglais Dictionnaire

longer

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "longer" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 7 résultat(s)

Anglais Turc
General
longer adj. daha uzun
This clearance took about two years longer than originally planned for.
Bu açıklık başlangıçta planlanandan yaklaşık iki yıl daha uzun sürdü.

More Sentences
longer adv. artık
This long overdue step must be taken.
Gecikmiş olan bu adım artık atılmalıdır.

More Sentences
longer n. can atan kimse
longer n. özlemiş kimse
longer n. bir şeyi çok isteyen kimse
longer n. bir şeye aç kimse
Technical
longer n. istiflenmiş fıçılar

Sens de "longer" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 69 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
no longer adv. artık
We need no longer place the main focus of policy on China.
Artık politikamızın ana odağını Çin'e çevirmemize gerek yok.

More Sentences
General
grow longer v. uzamak
In the spring, when the days grew longer and the sun warmer, she waited for the first robin to return from the south.
İlkbaharda günler uzayıp güneş ısındığında, ilk kızılgerdan kuşunun güneyden dönmesini bekledi.

More Sentences
get longer v. uzamak (boy vb)
The enlargement of the EU will also bring with it new challenges as transportation routes get longer.
AB'nin genişlemesi, ulaşım yolları uzadıkça yeni zorlukları da beraberinde getirecektir.

More Sentences
no longer adv. daha fazla
We can no longer allow provision to be made for more development aid here.
Artık buraya daha fazla kalkınma yardımı yapılmasına izin veremeyiz.

More Sentences
any longer adv. artık
No conflict is any longer solved with weapons, but political decisions instead.
Artık hiçbir çatışma silahla çözülmüyor, bunun yerine siyasi kararlar alınıyor.

More Sentences
any longer adv. daha
If I'd stayed any longer, I would've gotten bored.
Daha uzun süre kalsaydım sıkılırdım.

More Sentences
any longer adv. daha fazla
We owe it to the future members not to delay accession for any longer than is absolutely necessary.
Katılımı kesinlikle gerekli olandan daha fazla geciktirmemeyi gelecekteki üyelere borçluyuz.

More Sentences
no longer adv. daha fazla değil
He can stay here for one night, no longer.
O burada bir gece kalabilir, daha fazla değil.

More Sentences
Trade/Economic
no longer valid expr. artık geçerli değil
Your argument for getting this through today is no longer valid.
Bugün bunu kabul ettirmek için kullandığınız argüman artık geçerli değil.

More Sentences
General
be no longer necessary v. mahal kalmamak
get longer v. uzamak
got longer v. daha uzun olmak
be no longer in demand v. rağbetten düşmek
take longer than expected v. işi uzamak
be no longer the main topic of conversation v. gündemden düşmek
be no longer necessary v. hacet kalmamak
no longer to be a part of v. devre dışı kalmak
no longer to be in use v. devre dışı kalmak
for there to be no longer any need for v. mahal kalmamak
be no longer pleasurable v. tadı tuzu kalmamak
take much longer v. çok daha uzun sürmek
be no longer a problem v. problem olmaktan çıkmak
be no longer a problem v. sorun olmaktan çıkmak
live longer than someone v. birinden daha uzun/fazla yaşamak
take longer than expected v. beklenenden daha uzun sürmek
be no longer valid v. sakıt olmak
be no longer valid v. artık geçerli olmamak
grow longer and longer v. uzadıkça uzamak
longer than adj. -den daha uzun
newer or longer adj. daha yeni veya daha uzun
no longer changeable adj. artık değiştirilemez
longer lasting adj. daha uzun ömürlü
no longer ago than last week adv. daha geçen hafta
no longer adv. bundan böyle
for a longer time adv. daha uzun bir süre
Phrases
a while longer adv. bir müddet daha
but not any longer expr. fakat artık öyle değil
Proverb
difficult is done at once; the impossible takes a little longer zoru hemen yaparız; imkansız, biraz zaman alır
Colloquial
can't take something for much longer v. bir şeye daha fazla dayanamamak
lasts/lives/stands/operates longer expr. daha uzun gider
only a little longer expr. sadece kısa bir süre sonra
Idioms
take the longer view v. geleceği göz önüne/dikkate almak
take the longer view v. gelecekte olabilecekleri göz önünde bulundurmak
take on a life of its own (no longer be controlled by anyone) v. (artık) kontrol edilemeyecek düzeye/duruma gelmek
take a picture, it will last longer expr. fotoğrafımı çek istersen daha uzun süre bakarsın
take a picture, it will last longer expr. bir de fotoğrafımı çekseydin bari
take a picture, it will last longer expr. fotoğrafımı çek bari sonra da bakarsın
Speaking
that is no longer possible n. artık o da ihtimal dışı
no longer be controlled v. artık kontrol altına alınamamak
no longer be controlled v. artık kontrol edilememek
we're no longer together expr. artık birlikte değiliz
let them rest a little while longer expr. bırak da biraz daha dinlensinler
I don't know how much longer we can go on like this expr. bu şekilde ne kadar gidebiliriz/sürdürürüz bilmiyorum
just stay a little longer expr. biraz daha kal
I am no longer the person I used to be expr. ben artık eski ben değilim
how much longer do we have to wait? expr. daha ne kadar beklememiz gerekiyor?
we couldn't wait any longer expr. daha fazla bekleyemeyiz
we can't wait any longer expr. daha fazla bekleyemeyiz
if we talk longer expr. daha fazla konuşursak
come back when you can stay longer expr. daha uzun vaktiniz olduğunda yine gelin
how much longer are we supposed to wait? expr. daha ne kadar beklememiz gerekiyor?
no longer be controlled expr. kontrolden tamamen çıkmak
Trade/Economic
targeted longer-term refinancing operations n. hedeflenen uzun süreli yeniden finansman sağlama operasyonları
provisions no longer required n. konusu kalmayan karşılıklar
provisions no longer required n. konusu kalmayan karşılık
provision no longer required n. konusu kalmayan karşılıklar
Technical
longer functional adj. işlev dışı
Computer
password needs to be longer! expr. şifre daha uzun olmalı!
Military
longer-range intermediate nuclear force missile n. uzun menzilli orta nükleer güçlü füze