oy hakkı - Turc Anglais Dictionnaire

oy hakkı

Sens de "oy hakkı" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 18 résultat(s)

Turc Anglais
General
oy hakkı vote n.
In addition, it is also necessary to give the applicant states a vote in this important debate.
Ayrıca bu önemli tartışmada başvuran devletlere de bir oy hakkı verilmesi gerekmektedir.

More Sentences
oy hakkı right to vote n.
We are, then, creating the conditions for European lists and for a uniform European right to vote.
O halde Avrupa listeleri ve tek tip bir Avrupa oy hakkı için gerekli koşulları yaratıyoruz.

More Sentences
oy hakkı suffrage n.
It is raising the question of whether we want European suffrage.
Avrupa'da oy hakkı isteyip istemediğimiz sorusunu gündeme getiriyor.

More Sentences
Law
oy hakkı right to vote n.
It expressly confirmed that only last year, when the uniform right to vote was introduced.
Geçen yıl tek tip oy hakkı getirildiğinde bu açıkça teyit edildi.

More Sentences
oy hakkı right to vote n.
The 20th century began with women fighting for the right to vote.
20. yüzyıl kadınların oy hakkı için mücadele etmesiyle başladı.

More Sentences
oy hakkı voting right n.
I hope that means that they will be given the same voting rights as Member States.
Umarım bu, onlara Üye Devletlerle aynı oy haklarının verileceği anlamına gelir.

More Sentences
Politics
oy hakkı right to vote n.
Member States' exclusion of this small territory from the right to vote reflects no credit on them.
Üye Devletlerin bu küçük bölgeyi oy hakkından mahrum bırakması, onlara hiçbir itibar kazandırmaz.

More Sentences
General
oy hakkı ballot n.
oy hakkı franchise n.
oy hakkı the franchise n.
oy hakkı the vote n.
oy hakkı voting power n.
Politics
oy hakkı right to choose n.
oy hakkı franchise n.
oy hakkı voting power n.
oy hakkı electoral franchise n.
oy hakkı suffrage n.
oy hakkı right of voting n.

Sens de "oy hakkı" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 65 résultat(s)

Turc Anglais
General
oy hakkı tanımak enfranchise v.
The new legislation aimed to enfranchise previously marginalized groups.
Yeni mevzuat, geçmişte dışlanmış gruplara oy kullanma hakkı tanımayı amaçlıyordu.

More Sentences
Law
genel oy hakkı universal suffrage n.
There is, however, one fatal flaw in this Parliament's approach to the whole question of universal suffrage.
Bununla birlikte, bu Parlamento'nun genel oy hakkı meselesine yaklaşımında ölümcül bir kusur var.

More Sentences
Politics
genel oy hakkı universal suffrage n.
This objective of secrecy has even survived the introduction of universal suffrage.
Bu gizlilik hedefi, genel oy hakkının getirilmesinden sonra bile varlığını sürdürmüştür.

More Sentences
General
oy hakkı verme enfranchisement n.
oy verme hakkı franchise n.
oy verme hakkı enfranchisement n.
oy verme hakkı voting right n.
oy hakkı olmayan kişi nonvoter n.
oy verme hakkı right of voting n.
oy hakkı olmayan kişi non-voter n.
oy hakkı verme affranchisement n.
oy verme hakkı affranchisement n.
oy hakkı veren kimse enfranchiser n.
oy hakkı olmama voicelessness n.
önce oy kullanma hakkı prerogative n.
kadınlara oy hakkı sağlamak suffragette v.
oy hakkı vermek enfranchise v.
oy kullanma hakkı vermek enfranchise v.
oy hakkı vermek effranchise v.
oy kullanma hakkı tanınmış enfranchised adj.
oy hakkı olmayan voiceless adj.
oy verme hakkı elinden alınmış disenfranchized adj.
oy verme hakkı elinden alınmış disenfranchised adj.
Trade/Economic
oy hakkı olan menkul değerler voting securities n.
oy verme hakkı voting right n.
oy hakkı olmayan fakat kardan fazla pay alan hisse preferred stock n.
oy hakkı olan kıymetli kağıtlar voting securities n.
oy hakkı vermeyen hisse senedi non-voting share n.
oy hakkı olan hisse senedi voting stock n.
sahibine oy hakkı veren hisse senedi voting stock n.
yönetimde yüksek oy hakkı olan imtiyazlı hisse management stock n.
Law
bir kimseye oy hakkı sağlayan mülk sahipliği property qualification n.
oy kullanma hakkı the right to vote n.
Politics
abd devlet başkanı seçiminde oy hakkı olan seçmen presidential elector n.
eşit oy hakkı equal voting rights n.
genel oy hakkı general suffrage n.
genel oy hakkı common suffrage n.
genel oy hakkı universal adult suffrage n.
kadınların genel seçimlerde oy verme hakkı woman suffrage n.
kadınların oy hakkı women's suffrage n.
kadınlara oy hakkı sağlanmasını onaylayan suffragist n.
kısıtlı oy kullanma hakkı restricted suffrage n.
oy verme hakkı right of voting n.
oy kullanma hakkı right to vote n.
oy kullanma hakkı tanıma enfranchising n.
oy kullanma ve temsil edilme hakkı the right to vote and be represented n.
oy kullanma hakkı right of voting n.
oy verme hakkı elective franchise n.
oy kullanma hakkı suffrage n.
oy verme hakkı right to vote n.
oy verme hakkı enfranchisement n.
tüm yetişkinlerin sahip olduğu oy hakkı general suffrage n.
tüm yetişkinlerin sahip olduğu oy hakkı universal adult suffrage n.
tüm yetişkinlerin sahip olduğu oy hakkı universal suffrage n.
tüm yetişkinlerin sahip olduğu oy hakkı common suffrage n.
oturum izni olan kimsenin ulusal ve yerel seçimlerde oy kullanma hakkı occupation franchise [uk] n.
kadınların oy hakkı female suffrage [us] n.
(abd'de) erkeklere oy hakkı veren ve kendi kendini yönetmeyi sağlayan ilk yazılı anayasa orders of connecticut n.
oy hakkı elde etmek acquire a franchise v.
oy verme hakkı elinden alınmış disfranchised adj.
her seçmenin tek oy hakkı bulunduğu bir oylama sistemi omov abrev.
History
eski ingiltere'de oy verme hakkı ev sahibi olmasına bağlı olan kişi pot walloper n.
(1948 öncesi britanya'da) bazı seçmenlere birden fazla oy hakkı tanıyan sistem plural voting n.
Religious
ingiliz kilisesi'nde mensubu olduğu mecliste oy hakkı olmayan fakat ödenek alan papaz rütbesi minor canon n.
Archaic
oy kullanma hakkı vermek infranchise v.