Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Phrasals | persist in (doing something) v. | (bir şey yapmakta) ısrar etmek | ||
The Council persists in refusing any kind of formal consultation of the European Parliament. Konsey, Avrupa Parlamentosu ile her türlü resmi istişareyi reddetmekte ısrar etmektedir. More Sentences |
||||
Phrasals | persist in (doing something) v. | (bir şey yapmakta) ısrarcı olmak | ||
If some countries wish to persist in this, it is of course up to them. Eğer bazı ülkeler bu konuda ısrarcı olmak istiyorlarsa, bu elbette onlara kalmış bir şeydir. More Sentences |
||||
Phrasals | persist in (doing something) v. | (bir şey yapmayı) sürdürmek | ||
This allows the disease to continue to persist in the animal population. Bu da hastalığın hayvan popülasyonunda varlığını sürdürmesine olanak sağlamaktadır. More Sentences |
||||
Phrasals | persist in (doing something) v. | (bir şey yapmakta) inat etmek | ||
Phrasals | persist in (doing something) v. | (bir şey yapmaktan) vazgeçmemek | ||
Phrasals | persist in (doing something) v. | (bir şey yapmakta) diretmek/direnmek |