rekabet - Turc Anglais Dictionnaire

rekabet

Sens de "rekabet" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 23 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
rekabet rivalry n.
In this way, the various offices will benefit from a healthy rivalry.
Bu şekilde, çeşitli ofisler sağlıklı bir rekabetten faydalanacaktır.

More Sentences
rekabet competition n.
There is a lot of competition for places at the college.
Üniversitede yer bulma konusunda çok fazla rekabet var.

More Sentences
General
rekabet competition n.
There is a lot of competition for places at the college.
Üniversitede yer bulma konusunda çok fazla rekabet var.

More Sentences
rekabet rivalry n.
In this way, the various offices will benefit from a healthy rivalry.
Bu şekilde, çeşitli ofisler sağlıklı bir rekabetten faydalanacaktır.

More Sentences
rekabet game n.
Any industry where profits can be made is fair game.
Kâr elde edilebilecek her sektör adil bir rekabet alanıdır.

More Sentences
Trade/Economic
rekabet rivalry n.
In this way, the various offices will benefit from a healthy rivalry.
Bu şekilde, çeşitli ofisler sağlıklı bir rekabetten faydalanacaktır.

More Sentences
rekabet competition n.
There is a lot of competition for places at the college.
Üniversitede yer bulma konusunda çok fazla rekabet var.

More Sentences
Law
rekabet competition n.
There is a lot of competition for places at the college.
Üniversitede yer bulma konusunda çok fazla rekabet var.

More Sentences
General
rekabet contention n.
rekabet antagonism n.
rekabet competing n.
rekabet opposition n.
rekabet infighting n.
rekabet rivality n.
rekabet competing interests n.
rekabet agonism n.
rekabet emulation n.
rekabet opponency n.
rekabet rivalship n.
rekabet comp n.
rekabet concurrency n.
rekabet paragon [obsolete] n.
Archaic
rekabet concurrence n.

Sens de "rekabet" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 459 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
rekabet etmek compete v.
Do we compete in terms of geography?
Coğrafi açıdan rekabet ediyor muyuz?

More Sentences
General
rekabet kurumu competition authority n.
In March 1997, it set up a competition authority to be responsible for enforcing the Competition Act.
Mart 1997'de, bu yasanın uygulanmasından sorumlu bir rekabet kurumu tesis etti.

More Sentences
uluslararası rekabet international competition n.
The European Union's roll in international competition will be strengthened.
Avrupa Birliği'nin uluslararası rekabetteki rolü güçlendirilecektir.

More Sentences
haksız rekabet unfair competition n.
The most recent has been unfair competition.
En son inceleme konusu haksız rekabet olmuştur.

More Sentences
artan rekabet increasing competition n.
Globalisation is meant to be about freer markets and about increased competition.
Küreselleşme daha serbest pazarlar ve artan rekabet anlamına gelmektedir.

More Sentences
rekabet avantajları competitive advantages n.
The competitive advantages will go to those who convert the quickest.
Rekabet avantajları en hızlı dönüşüm sağlayanlara gidecektir.

More Sentences
adil rekabet fair competition n.
However, in itself, competition is not a measure of fair competition.
Ancak, rekabet tek başına adil rekabetin bir kriteri değildir.

More Sentences
rekabet etmek compete v.
Do we compete in terms of geography?
Coğrafi açıdan rekabet ediyor muyuz?

More Sentences
rekabet edememek unable to compete v.
The railways are still unable to compete with road, water and air transport in many cases.
Demir yolları hala birçok durumda kara yolu, su ve hava taşımacılığı ile rekabet edememektedir.

More Sentences
rekabet edilebilir competitive adj.
With this price, your product would not be competitive in the Japanese market.
Bu fiyatla ürününüz Japon pazarında rekabet edemez.

More Sentences
Phrasals
rekabet etmek compete with v.
The principles of solidarity, flexibility and effectiveness complement rather than compete with each other.
Dayanışma, esneklik ve etkinlik ilkeleri birbirleriyle rekabet etmekten ziyade birbirlerini tamamlamaktadır.

More Sentences
(biriyle/bir şeyle) rekabet etmek compete against (someone or something) v.
Family members should not compete against each other.
Aile üyeleri birbirleriyle rekabet etmemelidir.

More Sentences
(biri/bir şey) için rekabet etmek compete for (someone or something) v.
Significantly poorer people will therefore be amongst us and also competing for jobs.
Bu nedenle önemli ölçüde daha yoksul insanlar aramızda olacak ve aynı zamanda iş için rekabet edecekler.

More Sentences
Trade/Economic
dünya çapında rekabet worldwide competition n.
The European authorities would like Europe to be a bloc in worldwide competition.
Avrupalı yetkililer Avrupa'nın dünya çapındaki rekabette bir blok olmasını istemektedir.

More Sentences
haksız rekabet unfair competition n.
The most recent has been unfair competition.
En son inceleme konusu haksız rekabet olmuştur.

More Sentences
haksız rekabet unfair competition n.
The most recent has been unfair competition.
En son inceleme konusu haksız rekabet olmuştur.

More Sentences
kıyasıya rekabet cutthroat competition n.
Our company failed to survive against cutthroat competition.
Şirketimiz kıyasıya rekabet karşısında ayakta kalmayı başaramadı.

More Sentences
küresel rekabet gücü global competitiveness n.
There is no proof that the United States has damaged global competitiveness by spreading information about companies.
ABD'nin şirketler hakkında bilgi yayarak küresel rekabet gücüne zarar verdiğine dair hiçbir kanıt bulunmamaktadır.

More Sentences
küresel rekabet global competition n.
We must be able to keep up with the global competition - not least in respect of the USA.
Küresel rekabete ayak uydurabilmeliyiz; özellikle de ABD konusunda.

More Sentences
rekabet kurumu competition authority n.
In March 1997, it set up a competition authority to be responsible for enforcing the Competition Act.
Mart 1997'de, bu yasanın uygulanmasından sorumlu bir rekabet kurumu tesis etti.

More Sentences
rekabet politikası competition policy n.
The Commission's White Paper on competition policy reform highlighted the difficulties.
Komisyonun rekabet politikası reformuna ilişkin Beyaz Kitap'ı zorlukların altını çizmiştir.

More Sentences
rekabet edebilirlik competitiveness n.
It will be difficult to establish a firm basis for competitiveness unless we raise levels of education.
Eğitim seviyesini yükseltmediğimiz sürece rekabet edebilirlik için sağlam bir temel oluşturmak zor olacaktır.

More Sentences
rekabet avantajı competitive edge n.
This gives them a competitive edge for the interim period.
Bu da onlara ara dönem için rekabet avantajı sağlamaktadır.

More Sentences
rekabet ortamı competitive environment n.
There is therefore no problem as far as the competitive environment is concerned.
Dolayısıyla rekabet ortamı söz konusu olduğunda herhangi bir sorun bulunmamaktadır.

More Sentences
rekabet baskısı competitive pressure n.
The capacity to cope with competitive pressure and market forces within the Union.
Birlik içindeki rekabet baskısı ve piyasa güçleri ile başa çıkma kapasitesi.

More Sentences
rekabet kurulu competition authority n.
The Turkish Competition Authority started operation in 1997.
Türk Rekabet Kurulu 1997’de faaliyete geçti.

More Sentences
rekabet analizi competition analysis n.
The market itself, which is at the core of any competition analysis, is very difficult to determine.
Her türlü rekabet analizinin merkezinde yer alan pazarın kendisinin belirlenmesi çok zordur.

More Sentences
rekabet gücü competitiveness n.
If aid is granted for a longer period of time, then competitiveness becomes distorted.
Yardım daha uzun bir süre için verilirse, rekabet gücü bozulur.

More Sentences
rekabet edebilirlik competitiveness n.
It will be difficult to establish a firm basis for competitiveness unless we raise levels of education.
Eğitim seviyesini yükseltmediğimiz sürece rekabet edebilirlik için sağlam bir temel oluşturmak zor olacaktır.

More Sentences
rekabet eksikliği lack of competition n.
That may cause prices to rise again at a later date, due to a lack of competition.
Bu durum, rekabet eksikliği nedeniyle fiyatların daha sonraki bir tarihte tekrar yükselmesine neden olabilir.

More Sentences
rekabet politikası competition policy n.
The Commission's White Paper on competition policy reform highlighted the difficulties.
Komisyonun rekabet politikası reformuna ilişkin Beyaz Kitap'ı zorlukların altını çizmiştir.

More Sentences
serbest rekabet free competition n.
As if free competition had demonstrated that it was up to dealing with these risks!
Sanki serbest rekabet bu risklerle başa çıkabileceğini kanıtlamış gibi!

More Sentences
uluslararası rekabet international competition n.
The European Union's roll in international competition will be strengthened.
Avrupa Birliği'nin uluslararası rekabetteki rolü güçlendirilecektir.

More Sentences
rekabet etmek compete with v.
The principles of solidarity, flexibility and effectiveness complement rather than compete with each other.
Dayanışma, esneklik ve etkinlik ilkeleri birbirleriyle rekabet etmekten ziyade birbirlerini tamamlamaktadır.

More Sentences
rekabet etmek compete v.
Do we compete in terms of geography?
Coğrafi açıdan rekabet ediyor muyuz?

More Sentences
Law
adil rekabet fair competition n.
However, in itself, competition is not a measure of fair competition.
Ancak, rekabet tek başına adil rekabetin bir kriteri değildir.

More Sentences
haksız rekabet unfair competition n.
The most recent has been unfair competition.
En son inceleme konusu haksız rekabet olmuştur.

More Sentences
haksız rekabet unfair competition n.
The most recent has been unfair competition.
En son inceleme konusu haksız rekabet olmuştur.

More Sentences
rekabet yasaları competition laws n.
Finally, a visible waste disposal fee is significant in connection with competition laws.
Son olarak, görünür bir atık bertaraf ücreti rekabet yasalarıyla bağlantılı olarak önemlidir.

More Sentences
rekabet etmek compete v.
Do we compete in terms of geography?
Coğrafi açıdan rekabet ediyor muyuz?

More Sentences
Politics
rekabet politikası competition policy n.
The Commission's White Paper on competition policy reform highlighted the difficulties.
Komisyonun rekabet politikası reformuna ilişkin Beyaz Kitap'ı zorlukların altını çizmiştir.

More Sentences
rekabet etmek compete v.
Do we compete in terms of geography?
Coğrafi açıdan rekabet ediyor muyuz?

More Sentences
Institutes
rekabet kurumu competition authority n.
In March 1997, it set up a competition authority to be responsible for enforcing the Competition Act.
Mart 1997'de, bu yasanın uygulanmasından sorumlu bir rekabet kurumu tesis etti.

More Sentences
rekabet kurumu competition authority n.
In March 1997, it set up a competition authority to be responsible for enforcing the Competition Act.
Mart 1997'de, bu yasanın uygulanmasından sorumlu bir rekabet kurumu tesis etti.

More Sentences
Telecom
haksız rekabet unfair competition n.
The most recent has been unfair competition.
En son inceleme konusu haksız rekabet olmuştur.

More Sentences
rekabet edebilirlik competitiveness n.
It will be difficult to establish a firm basis for competitiveness unless we raise levels of education.
Eğitim seviyesini yükseltmediğimiz sürece rekabet edebilirlik için sağlam bir temel oluşturmak zor olacaktır.

More Sentences
rekabet kurumu competition authority n.
In March 1997, it set up a competition authority to be responsible for enforcing the Competition Act.
Mart 1997'de, bu yasanın uygulanmasından sorumlu bir rekabet kurumu tesis etti.

More Sentences
General
haksız rekabet dishonest trading n.
rekabet yeteneği competitiveness n.
şiddetli rekabet tug of war n.
rekabet etme vying n.
(alman) rekabet kurulu cartel office n.
açık rekabet open competition n.
rekabet ruhu competitive spirit n.
rekabet kurulu competition watchdogs n.
yok edici rekabet destructive competition n.
tekelci rekabet monopolistic competition n.
rekabet ortamı competition environment n.
yoğunlaşan rekabet intensifying competition n.
iktisadi rekabet economic competition n.
ekonomik rekabet economic competition n.
zorunlu rekabet compulsory competition n.
zorunlu rekabet forced competition n.
güçlü rekabet strong competition n.
rekabet şartları competition conditions n.
kıyasıya rekabet dog-eat-dog n.
kıran kırana rekabet dog-eat-dog n.
rekabet bölümü competition department n.
büyük yarış/rekabet great competition n.
rekabet etme rivaling n.
pozitif rekabet positive competition n.
zamana dayalı rekabet time based competition n.
ezeli rekabet eternal rivalry n.
rekabet etme rivalling n.
rekabet üstünlüğü olmama unfavorable position n.
en üst seviye rekabet major-league n.
fikir, gayrimaddi kıymetlerin birbiri ile rekabet ettiği alan marketplace n.
rekabet alanı list n.
bir ligdeki takımların göreceli rekabet durumunu ölçmek için kullanılan istatistiksel birim game n.
rekabet kurbanı roadkill n.
sınıflar arası rekabet rush n.
kıran kırana rekabet içeren oyun cutthroat n.
adil olmayan rekabet cross n.
ortak rekabet corivalry n.
zafer veya egemenlik için diğerleri ile rekabet etme corrivalry n.
zafer veya egemenlik için diğerleri ile rekabet etme corrivalship n.
rekabet etmek vie v.
rekabet etmek contend v.
rekabet etmek emulate v.
rekabet etmek rival v.
ile rekabet etmek rival v.
rekabet etmek contest v.
rekabet etmek enter into rivalry with v.
ile rekabet etmek vie with v.
rekabet yaratmak establish competition v.
rekabet yaratmak create competition v.
başa baş rekabet etmek compete head to head v.
rekabet üstünlüğü sağlamak provide a competitive advantage v.
rekabet üstünlüğü sağlamak outcompete v.
rekabet etmek emule v.
rekabet etmek envie [obsolete] v.
rekabet etmek jostle v.
rekabet etmek oppose v.
rekabet etmek rivalize v.
rekabet etmek rivalise v.
rekabet etmek dispute v.
(arkadaşlık, ortaklık, rekabet) ilişki içine sokmak couple v.
rekabet etmek corival v.
rekabet etmek corrival v.
fiyatını rekabet edilemez seviyeye çıkarmak price v.
başkalarıyla rekabet edebilir competitive adj.
birbiriyle rekabet eden rival adj.
kıyasıya (rekabet) keen adj.
rekabet halinde olmayan noncompeting adj.
rekabet eden vying adj.
rekabet eden emulative adj.
rekabet ile ilgili emulatory adj.
(yarış, rekabet) çok az farkla kazanılmış close-run adj.
rekabet eden corrival adj.
rekabet eden corival adj.
yalnızca en güçlünün başarılı olacağı (rekabet) darwinian adj.
yol yerine arazide rekabet edilen field adj.
doğrudan rekabet içinde mano a mano adv.
Phrasals
bir konuda birisi ile yarışmak/rekabet etmek rival someone in something v.
ile rekabet etmek play against v.
birine/bir şeye karşı rekabet etmek play against someone or something v.
(biriyle/bir şeyle) rekabet edebilmek swing with (someone or something) v.
bir şeyde rekabet etmek run in something v.
(birine/bir şeye) karşı rekabet etmek race with (someone or something) v.
biriyle rekabet etmek compete against someone v.
bir şeyle rekabet etmek compete against something v.
(biriyle/bir şeyle) rekabet etmek compete with (someone or something) v.
ile rekabet etmek contend against v.
(biriyle/bir şeyle) rekabet etmek contend against (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) rekabet etmek contend with (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) rekabet etmek go against (someone or something) v.
(bir şeyde biriyle/bir şeyle) rekabet edebilecek olmak rival (someone or something) in (something) v.
-de rekabet edebilecek olmak rival in v.
(biriyle) rekabet etmek vie with (one) v.
(biriyle bir şey) elde etmek için rekabet etmek vie with (one) for (something) v.
(biriyle bir şey) elde etmek için rekabet etmek vie with (one) over (something) v.
Colloquial
en büyük rekabet veya başarı alanı big leagues n.
kısıtlamasız rekabet edilen iş sahası free-for-all n.
rekabet etmek mix it (up) v.
bir şey için rekabet etmek slug it out v.
kadınlar arası rekabet içeren (spor) powder-puff adj.
Idioms
hurlingde iki takım arasındaki rekabet clash of the ash n.
bir çatışma ya da rekabet sırasında acımasız ve zalim taktiklere başvurma red in tooth and claw n.
muhalifler arası rekabet a straight fight n.
tatmin edici bir rekabet, mücadele a (good) run for your money n.
kıyasıya rekabet dog eat dog n.
kıran kırana rekabet dog eat dog n.
ana rekabet alanı major league n.
en iyilerin rekabet ettiği seviye major league n.
ana rekabet alanı major leagues n.
en iyilerin rekabet ettiği seviye major leagues n.
başarıyla rekabet etmek hold hand v.
başa baş bir rekabet olmak come down to the line v.
başa baş bir rekabet olmak come down to the wire v.
başa baş bir rekabet olmak go (right) down to the wire v.
başa baş bir rekabet olmak come (right) down to the wire v.
biriyle kıyasıya rekabet etmek go head to head v.
biriyle kıyasıya rekabet etmek go head to head with v.
eşit şartlarda rekabet etmek compete on a level playing field v.
(biriyle) rekabet etmek try a fall with (someone) v.
bir pozisyon için rekabet etmek jockey into position v.
biri için yarış/rekabet henüz bitmemek be in the race [australia/new zealand] v.
başa baş bir rekabet olmak go, come (right) down to the wire v.
kıyasıya rekabet etmek go head-to-head v.
başa baş bir rekabet olmak go down to the wire v.
başa baş bir rekabet olmak come down to the wire v.
başa baş bir rekabet olmak go (right) down to the wire v.
başa baş bir rekabet olmak come (right) down to the wire v.
ile rekabet etmek try a fall with v.
yetişmek (rekabet/mücadele) snap at someone's heels v.
rekabet içinde at war expr.
Speaking
paranın olduğu yerde de rekabet vardır where there's money there's competition expr.
seninle rekabet edemem I can't compete with you expr.
Trade/Economic
rakip firmalar arasındaki kazanç ve kayıp ilişkisi açısından ortaya çıkmış bir rekabet teorisi theory of games n.
rakip firmalar arasındaki kazanç ve kayıp ilişkisi açısından ortaya çıkmış bir rekabet teorisi game theory n.
aşırı rekabet ortamı extreme competition environment n.
aşırı rekabet serious competition n.
aksak rekabet imperfect competition n.
aşırı rekabet ortamı severe competition environment n.
aşırı rekabet strong competition n.
aşırı rekabet intense competition n.
açık rekabet open competition n.
aşırı rekabet ortamı keen competition environment n.
aşırı rekabet severe competition n.
aşırı rekabet ortamı cut-throat competition n.
aşırı rekabet extreme competition n.
aşırı rekabet cut-throat competition n.
aşırı rekabet ortamı serious competition environment n.
acımasız rekabet brutal competition n.
aşırı rekabet fierce competition n.
aşırı rekabet ortamı intense competition environment n.
aşırı rekabet ortamı strong competition environment n.
artı toplamlı rekabet positive-sum competition n.
amansız rekabet fierce competition n.
aşırı rekabet ortamı fierce competition environment n.
aşırı rekabet keen competition n.
abd dışı rekabet yasası non-u.s. competition law n.
aşırı rekabet tough competition n.
aşırı rekabet stiff competition n.
aşırı rekabet ortamı tough competition environment n.
aşırı rekabet ortamı stiff competition environment n.
aşağı çeken rekabet race to the bottom n.
abd rekabet hukuku american competition law n.
abd rekabet hukuku u.s competition law n.
amerikan rekabet hukuku u.s competition law n.
amerikan rekabet hukuku american competition law n.
bölge içi rekabet edebilirlik stratejileri intraregional competitiveness strategies n.
bölge içi rekabet edebilirlik stratejileri intra-regional competitiveness strategies n.
çevik rekabet agile competition n.
ciddi rekabet serious competition n.
dış rekabet dolayısıyla yerlerinden olan faktörlerin başka alanlara aktarılıp oralarda çalışmalarını kolaylaştırmak üzere devletin yaptığı ödemeler trade adjustment assistance n.
dış rekabet foreign competition n.
doğrudan rekabet direct competition n.
endüstriler arası rekabet interindustry competition n.
eksik rekabet piyasası imperfect market n.
eksik rekabet imperfect competition n.
eksik rekabet imperfect competition n.
eşit rekabet fair competition n.
eksik rekabet incomplete competition n.
fiyatlar dışı rekabet nonprice competition n.
fiyata dayalı rekabet price-based competition n.
fiili rekabet actual competition n.
fiyat dışı rekabet nonprice competition n.
fiyat dışı rekabet non-price competition n.
fiyat-dışı rekabet nonprice competition n.
fiyatlar dışı rekabet non-price competition n.
fiyat dışı rekabet non-price competition n.
fiyattan başka unsurlarla rekabet non-price competition n.
güney afrika rekabet kurulu south african competition commission n.
güney afrika rekabet kanunu south african competition act n.
hedef bölgenin rekabet edilebilirliği destination competitiveness n.
inhisarcı rekabet monopolistic competition n.
işleyebilir rekabet workable competition n.
işletmelerin ve kobilerin rekabet edebilirliği için ab programı cosme n.
işletmelerin ve kobilerin rekabet edebilirliği için ab programı eu programme for the competitiveness of enterprises and small and medium-sized enterprises (smes) n.
işbirliği içinde rekabet co-opertition n.
iç rekabet domestic competition n.
işbirliği içinde rekabet coopertition n.
işbirliği içinde rekabet co-opetition n.
içsel rekabet internal competition n.
ilgili rekabet yetkili makamı relevant competition authority n.
işbirliği içinde rekabet coopetition n.
kanunsuz rekabet unfair competition n.
kıran kırana rekabet stiff competition n.
katı rekabet stiff competition n.
kıyasıya rekabet cut throut competition n.
katı rekabet fierce competition n.
kıyasıya rekabet brisk competition n.
kıran kırana rekabet fierce competition n.
küresel rekabet gücü global competitive power n.
mali rekabet fiscal competition n.
monopolcü rekabet monopolistic competition n.
müşteri rekabet notu customer competitive review n.
ortaklaşa rekabet co-opetition n.
ortaklaşa rekabet coopetition n.
ortaklaşa rekabet co-opertition n.
oligopol rekabet oligopoly competition n.
ortaklaşa rekabet coopertition n.
özgürlükçü rekabet liberal competition n.
potansiyel rekabet potential competition n.
rekabet bilgisi competitive information n.
rekabet çevresi competition environment n.
rekabet eden competitor n.
rekabet piyasası competitive market n.
rekabet içerisindeki talep competing demand n.
rekabet yeteneği competitiveness n.
rekabet üstünlüğü competitive edge n.
rekabet yokluğu lack of competition n.
rekabet edici teklif competitive bid n.
rekabet istihbaratı competitive intelligence n.
rekabet avantajı competitive advantage n.
rekabet ağı competition network n.
rekabet üstünlüğü competitive advantage n.
rekabet gücü competitive power n.
rekabet yasağı prohibition of competition n.
rekabet yasağı restraint of trade n.
rekabet edebilir capable to compete n.
rekabet üstü kar supracompetitive profit n.
rekabet uzmanı competition expert n.
rekabet yönetimi competition management n.
rekabet eden markalar rival brands n.
rekabet etmeme sözleşmeleri non-competition agreements n.
rekabet eden taraflardan her birisi rival n.
rekabet üzeri fiyatlandırma supracompetitive pricing n.
rekabet gücü competitive power n.
rekabet dünyası dog-eat-dog world n.
rekabet etmeme taahhütleri non-compete undertakings n.
rekabet gücü yüksek, etkin üretici competitive n.
rekabet fiyatı competition price n.
rekabet değerlendirmesi competitive assessment n.
rekabet memnuiyeti prohibition of competition n.
rekabet yasağı non-solicitation n.
rekabet etmeme sorumluluğu non-solicitation n.
rekabet temelli fiyat stratejisi competition-based price strategy n.
rekabet fiyatı competitive price n.
rekabet yeteneği competition capacity n.
rekabet-bazlı tedarik competition-based procurement n.
rekabet üstü fiyatlandırma supracompetitive pricing n.
rekabet-bazlı tedarik competitive solicitation n.
rekabet gücü competitive capacity n.
rekabet analizi competitor analysis n.
rekabet edebilirlik contestability n.
rekabet yasağı noncompetition n.
rekabet engelleri barriers to competition n.
rekabet etme competing n.
rekabet tabanlı fiyatlandırma competition-based pricing n.
rekabet paritesi yöntemi competitive parity method n.
rekabet etmeme anlaşması noncompete agreement n.
rekabet uzmanı competition specialist n.
rekabet engelleyici anticompetitive n.
rekabet gücünü sağlamak için imalatçıya ya da üreticiye hükümetçe yapılan ödemeler bounties or grants n.
rekabet hukukçuları derneği başkanı chairman of the competition lawyers association n.
rekabet mücadelesi competitive struggle n.
rekabet kabiliyeti competition ability n.
rekabet kabiliyeti competitiveness n.
rekabet etmeme anlaşması non-compete agreement n.
rekabet edilen firmalar rivals n.
rekabet kurumu başkanı chairman of the competition authority n.
rekabet üstünlüğü competitive advantage n.
rekabet yeteneği capacity to compete n.
rekabet devalüasyonu competitive devaluation n.
rekabet üstünlüğü competition superiority n.
rekabet piyasasında oluşan ücret competitive wage n.
rekabet öncelikleri competitive priorities n.
rekabet edebilirlik ve yenilikçilik programı competitiveness and innovation framework programme n.
rekabet-bazlı tedarik competitive procurement process n.
rekabet etmeme hükmü non-compete clause n.
rekabet şartı competition clause n.
rekabet ekonomisi competitive economy n.
rekabet ve ortak ticaret politikası competition and common commercial policy n.
serbest rekabet open competition n.
sıkı rekabet neck and neck n.
serbest rekabet piyasası free competition market n.
sıfır toplamlı rekabet zero-sum competition n.
sert rekabet fierce competition n.
serbest rekabet pure competition n.
sürdürülebilir rekabet avantajı sustainable competitive advantage n.
sürdürülebilir rekabet üstünlüğü sustainable competitive advantage n.
şirketlerin veya devletlerin birbiriyle rekabet ederken birbirine karşı avantaj elde etmek amacıyla bazı avantajlarını veya karlarını düşürecek eylemlere yönelmesi race to the bottom n.
tam rekabet piyasası perfect market n.
tam rekabet pure competition n.
tekelci rekabet piyasası monopolistically competitive market n.
tüketici ile ortaklaşa rekabet co-opting customer competence n.
tam rekabet piyasası perfect competition market n.
tam rekabet piyasası pure competition n.
tahrip edici rekabet destructive competition n.
tam rekabet dengesi competitive equilibrium n.
tam rekabet koşullarında kısa dönemde marjinal gelirin ortalama maliyetin üzerinde bulunması over-normal profits n.
tam rekabet ekonomisi atomistic economy n.
tam rekabet piyasası perfect competition market n.
tam rekabet perfect competition n.
tekelci rekabet monopolistic competition n.
tekelci rekabet monopolistic competition n.
tam rekabet perfect competition n.
uzun dönemli rekabet dengesi long-run competitive equilibrium n.
ulusal rekabet national competitiveness n.
yeniden rekabet düzeyine getirme realignment n.
yoğun rekabet fierce competition n.
yoğun rekabet intense competition n.
yoğun rekabet ortamı fierce competition environment n.
yoğun rekabet cut-throat competition n.
yoğun rekabet severe competition n.
yoğun rekabet stiff competition n.
yoğun rekabet tough competition n.
yoğun rekabet keen competition n.
yoğun rekabet strong competition n.
yıkıcı rekabet destructive competition n.
rekabet hukuku antitrust law n.
(belirli ürün ve hizmetlerde rekabet yarışına yol açan) harcanabilir para artışı demand-pull n.
marka-içi rekabet intrabrand competition n.
kanunsuz rekabet unfair competition n.
belirli bir endüstride aşırı üretim veya fazla rekabet sonucu gelişen dramatik kırılma shakeout n.
ile rekabet etmek compete v.
mükemmel rekabet gücüne ulaşmak achieving competitive excellence v.
rekabet yapmak compete v.
rekabet edilenin itibarını sarsmak discredit a competitor v.
rekabet etmek rival v.
rekabet etmek make competition to v.
rekabet etmek contend v.
rekabet etmek compete against v.
rekabet halindeki marka ve mağazaların fiyatlarını karşılaştırıp pazarlık ederek alışveriş yapmak comparison-shop v.
birçok tüketici tarafından aynı anda ve rekabet olmadan tüketilen nonrival adj.
dünya çapında rekabet gücü olan world-competitive adj.
rekabet etmeyen noncompeting adj.
rekabet gücü olmayan noncompetitive adj.
rekabet eden competitive adj.
rekabet gücü olmayan non-competitive adj.
rekabet eden competing adj.
rekabet halinde olmayan noncompeting adj.
rekabet edebilen competitive adj.
rekabet tabanlı competition-based adj.
serbest rekabet sonucu ulaşılan open-market adj.
rekabet öncesi işbirliği ile ilgili precompetitive adj.
rekabet öncesi işbirliği dönemi gelişen precompetitive adj.
Law
eksik rekabet imperfect competition n.
eşit rekabet kuralları code of fair competition n.
haksız rekabet suçu offense of unfair competition n.
meşru rekabet kanunları code of fair competition n.
noksan rekabet imperfect competition n.
rekabet eden competitor n.
rekabet kurulu competition board n.
rekabet yasası competition law n.
rekabet hukuku competition law n.
tam olmayan rekabet şartları imperfect competition n.
uluslararası rekabet ihalesi international competitive bidding n.
(rekabet piyasasında) yalnızca birkaç alıcının olması oligopsony n.
rekabet hukukunda ilgili makamlardan izin alınmadan birleşme ya da devralma işlemlerinin yapılması gun-jumping n.
Politics
avrupa rekabet ağı european competition network n.
dtö ticaret ve rekabet çalışma grubu wto trade and competition working group n.
haksız rekabet uygulamaları unfair competitive practices n.
haksız rekabet unduly competition n.
haksız rekabet üstünlüğü unfair competitive advantage n.
oecd rekabet hukuku ve politikaları komitesi oecd competition law and policy committee n.
oecd ticaret-rekabet ortak komitesi oecd joint group on trade and competition n.
rekabet koşulları conditions of competition n.
rekabet sosyalizmi competitive socialism n.
rekabet eşitsizlikleri competitive distortions n.
rekabet genel müdürlüğü directorate-general for competition n.
rekabet edebilirlik ve inovasyon yürütme ajansı executive agency for competitiveness and innovation n.
rekabet kuralları rules on competition n.
uluslar arasındaki ekonomik rekabet geoeconomics n.
Institutes
bölgesel rekabet edebilirlik dairesi department of regional competitiveness n.
dtö ticaret ve rekabet politikası çalışma grubu wto working group on trade and competition n.
oecd rekabet komitesi oecd competition committee n.
rekabet kurulu başkanlığı presidency of the turkish competition authority n.
rekabet kurumu başkanlığı presidency of competition agency n.
tek pazar ve rekabet başkanlığı directorate of single market and competition n.
tek pazar, rekabet ve teknik mevzuat uyumlaştırma dairesi department of single market, competition and harmonization of technical legislation n.
uluslararası rekabet ağı international competition network n.
uluslararası rekabet ve teknoloji birliği international competition and technology association n.
Technical
eksik rekabet imperfect competition n.
hükümet onaylı yayın, telekomünikasyon ve posta düzenleyicisi ve rekabet kurumu ofcom [uk] abrev.
Computer
sistemin parçalarının veya kullanıcılarının sınırlı bir kaynak için rekabet etmesi contention n.
gerçek oyuncularla rekabet edilen çevrimiçi video oyunu competitive video game n.
Telecom
alt yapıya dayalı rekabet infrastructure based competition n.
haksız rekabet uygulaması unfair competitive practice n.
kısmi rekabet partial competition n.
rekabet ve yenilikçiliğin desteklenmesi promoting competition and innovation n.
tam rekabet perfect competition n.
Psychology
binoküler rekabet binocular rivalry n.
cinsel rekabet sex rivalry n.
retinal rekabet retinal rivalry n.
Social Sciences
cinsiyet içi rekabet intrasexual competition n.
yeni zelanda yerlilerinin genelde rekabet şeklinde sergiledikleri performans sanatları kapa haka [new zealand] n.
Education
rekabet modeli competition model n.
Environment
rekabet halindeki iki türden birinin diğerine baskın gelmesi competitive exclusion n.
bir ortamdaki aynı kritik kaynak için rekabet eden iki türden birinin sonunda diğerine üstün gelip o türü yerinden edeceği ilkesi competitive exclusion principle n.
bir ortamdaki aynı kritik kaynak için rekabet eden iki türden birinin sonunda diğerine üstün gelip o türü yerinden edeceği ilkesi gause's law n.
Sport
köpeklerin doğrudan rekabet ettiği saha yarışı trial n.
Archaic
rekabet etmek compare v.
rekabet etmek peer v.
Slang
doğrudan ve saldırgan rekabet toe to toe n.
rekabet etmek duke it out v.
yarışmada (rakibe) karşı rekabet etmek verse v.