Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | sıkılan | grievant n. |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | bir defada sıkılan miktar | squeeze n. |
General | tazyikle sıkılan su (uygulaması) | jet n. |
General | bırakmak (sıkılan eli) | unclasp v. |
General | olmamış meyveden sıkılan | omphacine adj. |
General | canı sıkılan | distressful adj. |
General | çabuk sıkılan | squeamous adj. |
General | çabuk sıkılan | squeasy adj. |
Phrases | ||
Phrases | canı sıkkın/sıkılan | feeling blue expr. |
Technical | ||
Technical | yanan yüzeye sıkılan yangın söndürücü katmanı | blanket n. |
Food Engineering | ||
Food Engineering | genellikle siyah hardal tohumlarından sıkılan yeşilimsi sarı renkli, hafif, yarı sek ve yağlı bir yağ | mustard-seed oil n. |
Gastronomy | ||
Gastronomy | aparat yardımıyla tepsiye veya pişmiş hamurun üzerine sıkılan hamur veya krema | piping n. |
Agriculture | ||
Agriculture | kamyonlara sıkılan tarımsal sprey | traction sprayer n. |