| Anglais | Turc | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | seafood n. | deniz mahsulleri | ||
|
I think I'm sick from the seafood. Sanırım deniz mahsulleri yüzünden hasta oldum. More Sentences |
||||
| General | seafood n. | deniz ürünü | ||
|
This sector is the main supplier of seafood products to the domestic fresh fish market. Bu sektör, yerel taze balık pazarına deniz ürünleri sağlayan ana tedarikçi konumundadır. More Sentences |
||||
| General | seafood n. | deniz ürünleri | ||
|
The restaurant specializes in fresh seafood. Restoran taze deniz ürünleri konusunda uzmandır. More Sentences |
||||
| General | seafood n. | deniz mahsulü | ||
| Anglais | Turc | |
|---|---|---|
| General | ||
| General | seafood market n. | su ürünleri piyasası |
| General | seafood restaurant n. | balık restoranı |
| General | seafood restaurant n. | balık lokantası |
| Gastronomy | ||
| Gastronomy | seafood dish n. | deniz ürünleri yemeği |
| Gastronomy | mixed seafood au gratin n. | deniz mahsulleri o graten |
| Gastronomy | mixed seafood n. | karışık deniz mahsulleri |
| Gastronomy | seafood sauce n. | yaban turpu ve limon suyuyla hazırlanan domates sosu |
| Gastronomy | seafood newburg n. | kızarmış ekmek veya pilav üzerinde servis edilen newburg soslu deniz mahsulü |
| Gastronomy | seafood sauce n. | bayır turpu ve limon suyu içeren ketçap |
| Environment | ||
| Environment | determination of arsenic in seafood by graphite furnace atomic absorption spectrometry n. | deniz ürünlerindeki arseniğin grafit fırınlı atomik absorpsiyon spektrometri ile tayini |
