Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | sneak up v. | gizlice yaklaşmak | ||
He sneaked up behind her. Onun arkasından gizlice yaklaştı. More Sentences |
Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | sneak up on v. | gizlice yaklaşmak | ||
I didn't sneak up on her. Ona gizlice yaklaşmadım. More Sentences |
||||
Phrasals | ||||
Phrasals | sneak up to v. | gizlice/sinsice yaklaşmak | ||
Phrasals | sneak up on someone v. | birisine sinsice yaklaşmak | ||
Phrasals | sneak up on someone v. | birisine sessizce yaklaşmak | ||
Phrasals | sneak up (on someone or something) v. | (birine/bir şeye) gizlice/sinsice yaklaşmak | ||
Phrasals | sneak up (on someone or something) v. | (birine/bir şeye) fark ettirmeden/çaktırmadan yaklaşmak | ||
Phrasals | sneak up (on someone or something) v. | (birine/bir şeye) fark ettirmeden gelip çatmak | ||
Phrasals | sneak up (on someone or something) v. | (birine/bir şeye) doğru sinsi sinsi yaklaşmak | ||
Phrasals | sneak up to (someone or something) v. | (birine/bir şeye) gizlice/sinsice yaklaşmak |