|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
tekabül etmek |
correspond to v.
|
|
This is an EUR 80 million increase which would correspond to the amount already in the existing programmes.
Bu, halihazırda mevcut programlarda yer alan miktara tekabül edecek 80 milyon Avroluk bir artış anlamına gelmektedir.
More Sentences
|
2 |
General |
tekabül eden |
corresponding adj.
|
|
Regional sales are down 10 percent than the corresponding period in 2020.
Bölgesel satışlar 2020'nin tekabül eden dönemine göre yüzde 10 oranında düşmüştür.
More Sentences
|
Phrasals |
|
3 |
Phrasals |
tekabül etmek |
correspond to v.
|
|
Meanwhile, in terms of models of consumption, 86 % of global consumption corresponds to 20 % of the population.
Bu arada, tüketim modelleri açısından bakıldığında, küresel tüketimin %86'sı nüfusun %20'sine tekabül etmektedir.
More Sentences
|
Common Usage |
|
4 |
Common Usage |
tekabül etmek |
correspond v.
|
|
General |
|
5 |
General |
tekabül etme |
correspondence n.
|
|
6 |
General |
antik roma takviminde, her ayın ortasından önceki (kendisi de dahil olmak üzere) dokuzuncu gün (mart, mayıs, temmuz veya ekim ayının yedinci, diğer ayların ise beşinci gününe tekabül eder) |
nones n.
|
|
7 |
General |
yaklaşık 29,57 mililitreye tekabül eden bir abd sıvı ölçüm birimi |
fluid ounce n.
|
|
8 |
General |
tekabül etmek |
correspond with v.
|
|
9 |
General |
tekabül etmek |
account for v.
|
|
10 |
General |
tekabül etmek |
add up v.
|
|
11 |
General |
tekabül eden |
parallel adj.
|
|
12 |
General |
tekabül eden anlamında kullanılan bir son ek |
-logous suf.
|
|
Phrasals |
|
13 |
Phrasals |
tekabül etmek |
run into v.
|
|
14 |
Phrasals |
tekabül etmek |
account for v.
|
|
Trade/Economic |
|
15 |
Trade/Economic |
abd borsasında hisse başı bir dolara tekabül eden bir fiyatlandırma birimi |
point n.
|
|
|
Law |
|
16 |
Law |
tekabül etmek |
correspond v.
|
|
Technical |
|
17 |
Technical |
izometrik sistemde küpün her yüzüne tekabül eden yirmi dört eşit üçgen yüz ile sınırlandırılmış katı nesne |
tetrahexahedron n.
|
|
18 |
Technical |
izometrik sistemde küpün her yüzüne tekabül eden yirmi dört eşit üçgen yüz ile sınırlandırılmış katı nesne |
tetrakishexahedron n.
|
|
19 |
Technical |
21 ton kömüre tekabül eden bir ölçü birimi |
keel n.
|
|
20 |
Technical |
izometrik sistemde küpün her yüzüne tekabül eden yirmi dört eşit üçgen yüz ile sınırlandırılmış katı nesneye ait |
tetrahexahedral adj.
|
|
Computer |
|
21 |
Computer |
1025 exbibayta tekabül eden bilgi birimi |
zib n.
|
|
22 |
Computer |
1026 exbibayta tekabül eden bilgi birimi |
zebibyte n.
|
|
23 |
Computer |
1027 exbibayta tekabül eden bilgi birimi |
zettabyte n.
|
|
24 |
Computer |
1028 exbibayta tekabül eden bilgi birimi |
zb n.
|
|
25 |
Computer |
1025 exbibite tekabül eden bilgi birimi |
zibit n.
|
|
26 |
Computer |
1026 exbibite tekabül eden bilgi birimi |
zebibit n.
|
|
Informatics |
|
27 |
Informatics |
genellikle 0,01 saniyeye tekabül eden çok kısa zaman |
jiffy n.
|
|
Lighting |
|
28 |
Lighting |
radyasyon ışık akışının tekabül eden radyan akımına oranı |
luminous efficacy n.
|
|
Psychology |
|
29 |
Psychology |
tekabül problemi |
correspondence problem n.
|
|
30 |
Psychology |
tekabül önyargısı |
correspondence bias n.
|
|
Math |
|
31 |
Math |
yaklaşık 954 litreye tekabül eden bir sıvı ölçü birimi |
tun n.
|
|
Astronomy |
|
32 |
Astronomy |
dünya'dan güneşe ortalama mesafeye denk olup yaklaşık 150 milyon kilometreye tekabül eden güneş sistemindeki diğer gezegenler arasındaki astronomik mesafeleri ölçmekte kullanılan bir uzunluk birimi |
astronomical unit n.
|
|
Zoology |
|
33 |
Zoology |
mercanlara tekabül eden bir omurgasızlar sınıfı |
polypi n.
|
|
History |
|
34 |
History |
günümüzdeki montenegro'ya tekabül eden ortaçağ devleti |
zeta n.
|
|
35 |
History |
yaklaşık 1000 ile 1400 yılları arasına tekabül eden, etkileri özellikle avrupa ve kuzey amerika'da hissedilen birkaç derecelik küresel sıcaklık artışı |
medieval warm period n.
|
|
|
36 |
History |
yaklaşık 1000 ile 1400 yılları arasına tekabül eden, etkileri özellikle avrupa ve kuzey amerika'da hissedilen birkaç derecelik küresel sıcaklık artışı |
medieval warm epoch n.
|
|
Religious |
|
37 |
Religious |
(musevilikte) resmi takvimde onuncu aya tekabül eden, dini takvimde dördüncü ay |
thammuz n.
|
|
38 |
Religious |
(musevilikte) resmi takvimde onuncu aya tekabül eden, dini takvimde dördüncü ay |
tammuz n.
|
|
39 |
Religious |
(hristiyan inancında) 25 mart'a tekabül eden, meryem'e mesih'in annesi olacağı söylendiği gün |
the annunciation n.
|
|
40 |
Religious |
batı katolik dua kitabına tekabül eden ve günlük görevleri anlatan ayinsel bir doğu kilisesi kitabı |
horologium n.
|
|
Philosophy |
|
41 |
Philosophy |
dilin felsefi analizinin gerçekliğin temel elementlerine tekabül eden anlam atomlarında sona erdiğini öne süren felsefi bir yaklaşım |
logical atomism n.
|
|
Geography |
|
42 |
Geography |
tarihi bir bölge olan pomeranya'nın bir kısmına tekabül eden polonya'nın baltık kıyısında bir bölge |
kashubia n.
|
|
Ornithology |
|
43 |
Ornithology |
kuş kanadında başparmağa tekabül eden kısa tüyler |
false wing n.
|
|