Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | transatlantik | transatlantic adj. | ||
This is also an established fact of transatlantic relations. Bu aynı zamanda transatlantik ilişkilere dair köklü bir gerçektir. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | transatlantik | transatlantic adj. | ||
The third point I want to make is about the importance of the transatlantic partnership. Değinmek istediğim üçüncü husus ise transatlantik ortaklığın önemi ile ilgili. More Sentences |
||||
General | ||||
General | transatlantik | ocean steamer n. | ||
Marine | ||||
Marine | transatlantik | liner n. | ||
Marine | transatlantik | ocean liner n. | ||
Marine | transatlantik | transatlantic liner n. | ||
Marine | transatlantik | grayhound n. |
Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
Politics | ||||
Politics | transatlantik iş diyaloğu | transatlantic business dialogue n. | ||
Why not make sure we can re-energise the transatlantic business dialogue? Neden transatlantik iş diyaloğunu yeniden canlandırmayalım? More Sentences |
||||
General | ||||
General | transatlantik telgraf kablosu | transatlantic telegraph cable n. | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | transatlantik ticaret ve yatırım ortaklığı | transatlantic trade and investment partnership n. | ||
Technical | ||||
Technical | transatlantik kablosu | transatlantic cable n. | ||
Transportation | ||||
Transportation | transatlantik gemiler veya uçakların sürekli kullandığı nakliye rotası | lane n. |