Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | unilateral adj. | tek taraflı | ||
He acted disloyally in supporting a unilateral, immoral and illegal attack. Tek taraflı, ahlaksız ve yasadışı bir saldırıyı destekleyerek sadakatsiz davrandı. More Sentences |
||||
Politics | ||||
Politics | unilateral n. | tek taraflı | ||
There must be no unilateral approach. Tek taraflı bir yaklaşım olmamalıdır. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | unilateral adj. | tek taraflı | ||
The enormous majority of Spanish society is against a unilateral attack. İspanyol toplumunun büyük çoğunluğu tek taraflı bir saldırıya karşıdır. More Sentences |
||||
Psychology | ||||
Psychology | unilateral adj. | tek taraflı | ||
Unilateral trade disarmament' is unacceptable. Tek taraflı ticari silahsızlanma' kabul edilemez. More Sentences |
||||
General | ||||
General | unilateral adj. | tekyanlı | ||
General | unilateral adj. | tek yanlı | ||
General | unilateral adj. | tektaraflı | ||
General | unilateral adj. | tek yönlü | ||
General | unilateral adj. | tek yüzeyli | ||
General | unilateral adj. | sadece tek bir tarafı etkileyen | ||
General | unilateral adj. | vücudun tek bir tarafını etkileyen | ||
Politics | ||||
Politics | unilateral adj. | bir taraflı | ||
Technical | ||||
Technical | unilateral adj. | tek yönlü | ||
Technical | unilateral adj. | tek yanlı | ||
Medical | ||||
Medical | unilateral adj. | unilateral | ||
Anatomy | ||||
Anatomy | unilateral adj. | tekyanlı | ||
Social Sciences | ||||
Social Sciences | unilateral adj. | tek cinsiyet üstünden incelenen akrabalık ilişkisi | ||
Social Sciences | unilateral adj. | tek cinsiyet üstünden incelenen akrabalık ilişkisi ile ilgili | ||
Linguistics | ||||
Linguistics | unilateral adj. | dilin bir tarafında "l" sesi çıkarıldığını belirten |
Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
Medical | ||||
Medical | unilateral | unilateral adj. | ||