Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | vasıflı | qualified adj. | ||
It may be hard to feel confident and qualified, too. Kendine güvenmek ve vasıflı hissetmek de zor olabilir. More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | vasıflı | qualified adj. | ||
Tom isn't as qualified for the job as Mary is. Tom bu iş için Mary kadar vasıflı değil. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | vasıflı | skilled adj. | ||
It employs over 2.2 million highly skilled people in the 15 Member States. Komisyon, 15 Üye Devlette 2.2 milyondan fazla yüksek vasıflı kişiyi istihdam etmektedir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | vasıflı | habilitate [obsolete] adj. | ||
General | vasıflı | first-string adj. |