Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | yemek molası | lunch break n. | ||
Tom is on his lunch break. Tom öğle yemeği molasında. More Sentences |
||||
General | yemek molası | meal break n. | ||
Robots are great in the workplace, because they don't need toilet or meal breaks, don't get sick or come to work with a hangover. Robotlar işyerinde harikalar çünkü tuvalet ya da yemek molasına ihtiyaç duymuyorlar, hastalanmıyorlar ya da akşamdan kalma bir şekilde işe gelmiyorlar. More Sentences |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | (yolculuk esnasında) yemek ve su molası vermek | bait v. |