|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
yıkıcı etki |
ravage n.
|
|
2 |
General |
yıkıcı aktivite |
subversive activity n.
|
|
3 |
General |
yıkıcı metabolizma |
katabolism n.
|
|
4 |
General |
yıkıcı eylemler |
acts of vandalism n.
|
|
5 |
General |
yıkıcı güç |
maelstrom n.
|
|
6 |
General |
yıkıcı etki |
destructive effect n.
|
|
7 |
General |
dayanılmaz yıkıcı güç |
juggernaut n.
|
|
8 |
General |
yıkıcı doğal afet |
destructive natural disaster n.
|
|
9 |
General |
yıkıcı eleştiri |
destructive criticism n.
|
|
10 |
General |
katastrofik/feci/felaket/yıkıcı fırtına |
catastrophic storm n.
|
|
11 |
General |
aynı derecede yıkıcı etki |
equally devastating effect n.
|
|
12 |
General |
yıkıcı teknoloji |
disruptive technology n.
|
|
13 |
General |
yıkıcı inovasyon |
disruptive innovation n.
|
|
14 |
General |
(bir şeyin) yıkıcı etkileri |
ravages n.
|
|
15 |
General |
geçmişte yaşanan değişikliklerin dünyanın yapısındaki yıkıcı afetlerden kaynaklandığına inanan kimse |
nonuniformist n.
|
|
16 |
General |
geçmişte yaşanan değişikliklerin dünyanın yapısındaki yıkıcı afetlerden kaynaklandığına inanan kimse |
nonuniformitarian n.
|
|
17 |
General |
yıkıcı olma |
terribleness n.
|
|
18 |
General |
(yıkıcı ve zararlı bir oluşumda) ağız kısmı |
throat [obsolete] n.
|
|
19 |
General |
son derece yıkıcı çatışma |
armageddon n.
|
|
20 |
General |
yıkıcı etkileri olan şey |
enemy n.
|
|
21 |
General |
yıkıcı güç |
jagannath n.
|
|
22 |
General |
yıkıcı siyasal faaliyet |
zap n.
|
|
23 |
General |
yıkıcı etki |
blast n.
|
|
24 |
General |
yıkıcı aksilik |
whammy n.
|
|
25 |
General |
yıkıcı kuvvet |
whirlwind n.
|
|
26 |
General |
yıkıcı güç |
whirlwind n.
|
|
27 |
General |
yıkıcı şey |
whirlwind n.
|
|
|
28 |
General |
yıkıcı etken |
wolf n.
|
|
29 |
General |
yıkıcı etkileri olabilen süreç veya sistem |
meat grinder n.
|
|
30 |
General |
yıkıcı eleştiri |
hatchet job n.
|
|
31 |
General |
yıkıcı darbe |
haymaker n.
|
|
32 |
General |
kamuya mal olmuş birinin yıkıcı eleştiriler karşısındaki savunmasızlığı |
glass jaw n.
|
|
33 |
General |
açgözlü veya yıkıcı saldırganlık veya hak tecavüzü içeren tertip |
design n.
|
|
34 |
General |
yıkıcı güç |
destructive n.
|
|
35 |
General |
yıkıcı şey |
ruin n.
|
|
36 |
General |
yıkıcı kimse |
ruin n.
|
|
37 |
General |
toplulukta radikal ve yıkıcı bölünme |
fault line n.
|
|
38 |
General |
toplulukta radikal ve yıkıcı bölünme |
faultline n.
|
|
39 |
General |
yıkıcı etkili sinsi saldırı |
pearl harbor n.
|
|
40 |
General |
durdurulamayan yıkıcı eylem |
sandblast n.
|
|
41 |
General |
yıkıcı şey |
foe n.
|
|
42 |
General |
yıkıcı kimse |
subversive n.
|
|
43 |
General |
yıkıcı saldırı |
superstrike n.
|
|
44 |
General |
şiddetli bir şekilde yıkıcı |
cataclysmal adj.
|
|
45 |
General |
şiddetli bir şekilde yıkıcı |
cataclysmic adj.
|
|
46 |
General |
yıkıcı olmayan |
nondisruptive adj.
|
|
47 |
General |
yıkıcı olmayan |
nonintrusive adj.
|
|
48 |
General |
köklü olan, bilinen veya kabul görülen ve artık avangart, deneysel veya yıkıcı olarak addedilmeyen |
overground adj.
|
|
49 |
General |
aşırı yıkıcı |
ferocious adj.
|
|
50 |
General |
yıkıcı bir şekilde |
destructively adv.
|
|
51 |
General |
yıkıcı bir şekilde |
banefully adv.
|
|
52 |
General |
yıkıcı bir biçimde |
destroyingly adv.
|
|
53 |
General |
yıkıcı bir şekilde |
shatteringly adv.
|
|
54 |
General |
yıkıcı bir şekilde |
blightingly adv.
|
|
55 |
General |
yıkıcı şekilde |
ruinously adv.
|
|
Colloquial |
|
56 |
Colloquial |
son derece feci veya yıkıcı bir şey |
big one n.
|
|
57 |
Colloquial |
çok büyük ve yıkıcı deprem |
big one n.
|
|
58 |
Colloquial |
çok büyük ve yıkıcı deprem |
the big one n.
|
|
59 |
Colloquial |
yıkıcı saldırı |
blitz n.
|
|
60 |
Colloquial |
kaotik seviyede yıkıcı durum |
demolition derby n.
|
|
61 |
Colloquial |
yıkıcı başarısızlık |
sucker punch n.
|
|
62 |
Colloquial |
'-e yıkıcı |
hell on expr.
|
|
Idioms |
|
63 |
Idioms |
yıkıcı bir an |
hallmark moment n.
|
|
64 |
Idioms |
yıkıcı değişiklik |
end of the world n.
|
|
65 |
Idioms |
kaçışı/kurtuluşu olmayan yıkıcı durum |
shirt of nessus n.
|
|
66 |
Idioms |
kaçışı/kurtuluşu olmayan yıkıcı durum |
the shirt of nessus n.
|
|
67 |
Idioms |
yıkıcı darbe |
a death blow n.
|
|
68 |
Idioms |
birine çarpıcı/yıkıcı bir bilgi açıklamak |
lay a (heavy) trip on someone v.
|
|
69 |
Idioms |
(biri) için yıkıcı olmak |
be hell on (one) v.
|
|
70 |
Idioms |
aşırı yıkıcı |
slash-and-burn adj.
|
|
71 |
Idioms |
yıkıcı bir şekilde |
to sticks and staves adv.
|
|
Trade/Economic |
|
72 |
Trade/Economic |
yıkıcı rekabet |
destructive competition n.
|
|
73 |
Trade/Economic |
yıkıcı fiyatlandırma |
predatory pricing n.
|
|
74 |
Trade/Economic |
yıkıcı masraf |
ruinous expenditure n.
|
|
75 |
Trade/Economic |
yıkıcı damping |
predatory dumping n.
|
|
76 |
Trade/Economic |
yıkıcı damping |
destructive dumping n.
|
|
77 |
Trade/Economic |
yıkıcı fiyatlandırma stratejisi |
predatory pricing strategy n.
|
|
Law |
|
78 |
Law |
yıkıcı dava |
predatory litigation n.
|
|
Politics |
|
79 |
Politics |
bolivya'daki çok sayıda küçük, yerel ve yıkıcı grup için şemsiye görevi gören bir terör örgütü |
nestor paz zamora commission n.
|
|
80 |
Politics |
yıkıcı faaliyet |
destructive activity n.
|
|
81 |
Politics |
yıkıcı ve bölücü faaliyet |
subversive and separatist activity n.
|
|
82 |
Politics |
yıkıcı siyaset |
disastrous policy n.
|
|
83 |
Politics |
yıkıcı fiyat uygulaması |
predatory pricing n.
|
|
84 |
Politics |
yıkıcı faaliyet |
subversive activity n.
|
|
85 |
Politics |
yıkıcı taktik |
doomsday weapon n.
|
|
86 |
Politics |
yıkıcı strateji |
doomsday weapon n.
|
|
87 |
Politics |
yıkıcı propaganda |
subversive propaganda n.
|
|
Technical |
|
88 |
Technical |
gülleli yıkıcı |
ball breaker n.
|
|
89 |
Technical |
yıkıcı potaş |
caustic potash n.
|
|
Computer |
|
90 |
Computer |
yıkıcı program hatası |
bomb n.
|
|
91 |
Computer |
yıkıcı sistem hatası |
bomb n.
|
|
Telecom |
|
92 |
Telecom |
yıkıcı fiyatlandırma |
predatory pricing n.
|
|
93 |
Telecom |
yıkıcı fiyat uygulaması |
predatory pricing n.
|
|
Construction |
|
94 |
Construction |
yıkıcı olmayan deneme |
nondestructive testing n.
|
|
95 |
Construction |
yıkıcı olmayan denetleme |
nondestructive inspection n.
|
|
Medical |
|
96 |
Medical |
istenmeyen, zararlı veya yıkıcı herhangi bir şeyi taşıyan kimse |
typhoid mary n.
|
|
97 |
Medical |
agresif ve yıkıcı romatoid artirit |
aggressive and destructive rheumatoid arthritis n.
|
|
98 |
Medical |
yıkıcı ve bulaşıcı hastalık |
devastating contagious disease n.
|
|
Psychology |
|
99 |
Psychology |
yıkıcı davranış bozukluğu |
disruptive behavior disorder n.
|
|
100 |
Psychology |
yıkıcı duygudurum düzenleyememe bozukluğu |
disruptive mood dysregulation disorder n.
|
|
Physiology |
|
101 |
Physiology |
yıkıcı metabolizma |
regressive metamorphism n.
|
|
102 |
Physiology |
bazı hücrelerde yıkıcı enzimlerin kendi kendini yok etme süreci |
apoptosis n.
|
|
103 |
Physiology |
bazı hücrelerde yıkıcı enzimlerin kendi kendini yok etme süreci |
programmed cell death n.
|
|
Parasitology |
|
104 |
Parasitology |
özellikle yonca üzerinde yıkıcı bir etkiye sahip bir ekin kurdu cinsi |
tychius n.
|
|
105 |
Parasitology |
ekili bitkilere zarar veren yıkıcı bir bit cinsi |
anthonomus n.
|
|
Food Engineering |
|
106 |
Food Engineering |
yıkıcı metabolizma |
catabolism n.
|
|
107 |
Food Engineering |
yıkıcı metabolizma |
katabolism n.
|
|
Biology |
|
108 |
Biology |
yıkıcı metabolizma ile ilişkilendirilen |
katabolic adj.
|
|
Astronomy |
|
109 |
Astronomy |
Işık hızına yakın hızlarda ilerleyerek bir hedefi yıkıcı bir güçle vurmak amacıyla tasarlanmış varsayımsal silah sistemi |
relativistic kill vehicle (rkv) n.
|
|
Zoology |
|
110 |
Zoology |
hayvanlar arasında birine yıkıcı olup diğerine etki yapmayan parazitik ilişki |
amensalism n.
|
|
Botanic |
|
111 |
Botanic |
bitkiler arasında birine yıkıcı olup diğerine etki yapmayan parazitik ilişki |
amensalism n.
|
|
Philosophy |
|
112 |
Philosophy |
önümüzdeki binyılın veya belli bir tarihsel durumun yıkıcı bir olay tarafından şekillendirileceği teorisi |
catastrophism n.
|
|
Environment |
|
113 |
Environment |
çok yıkıcı deprem |
very disastrous earthquake n.
|
|
114 |
Environment |
çok küçük bir alan üzerinde çok yıkıcı etkileri olan hortum |
tornado n.
|
|
115 |
Environment |
yıkıcı deprem |
destructive earthquake n.
|
|
116 |
Environment |
çevre için yıkıcı etkileri olan, insan faaliyetlerinden kaynaklanan felaket |
ecocatastrophe n.
|
|
Geography |
|
117 |
Geography |
dünya'nın flora ve faunasındaki değişimlerin, birçok organizmayı yok eden ve yeni türler meydana getiren yıkıcı olaylardan kaynaklandığı görüşü |
neo-catastrophism n.
|
|
118 |
Geography |
belirli tipteki yıkıcı doğal afetlerin sık gerçekleştiği geniş bölge |
alley n.
|
|
119 |
Geography |
depremlerin neden olduğu ve açık denizlerin kıyılarında yıkıcı etkileri olan dalga |
tidal wave n.
|
|
120 |
Geography |
buzulların altından aniden, yıkıcı bir şekilde çıkan erime suyu |
jökulhlaup n.
|
|
Meteorology |
|
121 |
Meteorology |
olumsuz veya yıkıcı hava koşulları |
weather n.
|
|
122 |
Meteorology |
yıkıcı hortum |
supertwister [us] n.
|
|
Geology |
|
123 |
Geology |
volkanın şiddetle patlamasından sonra yamaçlardan hızla akan, türbülanslı akkor gaz, kül ve kaya parçalarından oluşan yıkıcı bulut |
nuée ardente n.
|
|
124 |
Geology |
yıkıcı kenar |
destructive margin n.
|
|
Military |
|
125 |
Military |
suç teşkil eden yıkıcı faaliyet |
criminal subversion n.
|
|
126 |
Military |
yıkıcı hedefler |
divisive objectives n.
|
|
127 |
Military |
yıkıcı faaliyetlere karşı koyma |
countersubversion n.
|
|
128 |
Military |
yıkıcı siyasi faaliyet |
subversive political action n.
|
|
129 |
Military |
nükleer silahları eşit derecede yıkıcı olan süper güçlerin birbirlerine ve karşı tarafın müttefiklerine saldırmaktan kaçınacağı teorisi |
mad (mutual assured destruction) n.
|
|
130 |
Military |
1938'de nazi faaliyetlerini soruşturmak üzere kurulup sonrasında kendini tümüyle komünistlerin sözde yıkıcı faaliyetlerini ortaya çıkarmaya adamış olan kurul |
committee to investigate un-american activities n.
|
|
131 |
Military |
rejimin devrimci veya terörist isyancılara uyguladığı şiddetli ve yıkıcı savaş teknikleri |
dirty war n.
|
|
Music |
|
132 |
Music |
köklü olan, bilinen veya kabul görülen ve artık avangart, deneysel veya yıkıcı olarak addedilmeyen (pop müzik) |
overground adj.
|
|
Mythology |
|
133 |
Mythology |
çeşitli tanrılar tarafından kullanılan yıkıcı silah |
thunderbolt n.
|
|
Entomology |
|
134 |
Entomology |
abd'nin texas ve louisiana eyaletlerinde bazen yıkıcı etkileri olan, yaprak dökücü, yaprak kesen bir karınca |
texas leaf-cutting ant (atta texana) n.
|
|
135 |
Entomology |
ekili bitkilere zarar veren yıkıcı bir bit cinsi |
genus anthonomus n.
|
|
Slang |
|
136 |
Slang |
yuva yıkıcı |
homewrecker n.
|
|
137 |
Slang |
yıkıcı zarar veren darbe/söylem/hareket |
sunday punch n.
|
|