|
- It seems a bit pointless simply to tag along to Johannesburg as a kind of icing on the cake.
- Johannesburg'a sadece pastanın üzerindeki krema olarak gitmek biraz anlamsız görünüyor.
- We have now moved on a bit, and the Commission will next week be adopting the letter of amendment.
- Şimdi biraz ilerledik ve Komisyon önümüzdeki hafta değişiklik mektubunu kabul edecek.
- Fortunately, the average lifespan is quite a bit longer now.
- Neyse ki, ortalama yaşam süresi artık biraz daha uzun.
- We find ourselves in a bit of an awkward situation.
- Kendimizi biraz garip bir durumun içinde buluyoruz.
- I feel like saying, "Yes, let them have a bit more grass."
- İçimden "Evet, biraz daha ot yesinler" demek geliyor.
- I have detected a bit of gloom among a number of colleagues.
- Bazı meslektaşlarımda biraz kasvet sezdim.
- I have detected a bit of gloom among a number of colleagues.
- Bazı meslektaşlarım arasında biraz kasvet sezdim.
- This a bit simpler than just now.
- Bu şimdi olduğundan biraz daha basit.
- What the Commission is proposing appears to me to be a bit too mechanical.
- Komisyon'un önerdiği şey bana biraz fazla mekanik geliyor.
- More beautiful things will reawaken their enthusiasm for Europe and more culture costs a bit more.
- Daha fazla güzel şey Avrupa'ya olan heveslerini yeniden uyandıracak ve daha fazla kültür biraz daha pahalıya mal olacak.
- We must be a bit more decisive.
- Biraz daha kararlı olmalıyız.
- Then it will take a bit longer for it all to be implemented.
- Bundan sonra tüm bunların hayata geçirilmesi biraz daha zaman alacaktır.
- We did not have Amendment 6 or Amendment 30, so we are a bit lost at the moment.
- Elimizde Değişiklik 6 ya da Değişiklik 30 yoktu, bu nedenle şu anda biraz kaybolmuş durumdayız.
- The originators have, however, overshot their mark a bit.
- Bununla birlikte yaratıcıları hedeflerini biraz aşmışlardır.
- We are, though, in my opinion, a bit too timid when it comes to the regions.
- Ancak, bana göre, söz konusu bölgeler olduğunda biraz fazla çekingen davranıyoruz.
- I wish it had done so a bit sooner, but at least it was never too late.
- Keşke bunu biraz daha erken yapsaydı, ama en azından hiçbir zaman çok geç değildi.
- Mr Blokland has rightly observed that it is a bit of a fudge.
- Bay Blokland haklı olarak bunun biraz da geçiştirme olduğunu gözlemlemiştir.
- I believe we have to go a bit further down that road.
- Bu yolda biraz daha ilerlememiz gerektiğine inanıyorum.
- This strikes me as very, very important, and makes things a bit more workable.
- Bu bana çok çok önemli geliyor ve işleri biraz daha uygulanabilir hale getiriyor.
- A bit of both would not only lack credibility, but is also practically impossible.
- Her ikisinden de biraz olması sadece inandırıcılıktan yoksun olmakla kalmaz, aynı zamanda pratik olarak da imkansızdır.
- What mattered was at last to get a foot in the door, which can then be opened a bit wider by the next blast of wind.
- Önemli olan nihayet kapıdan içeri bir adım atabilmekti; bu kapı bir sonraki rüzgarla biraz daha açılabilir.
- What the Council is offering us is a bit rich.
- Konseyin bize teklif ettiği şey biraz zengin.
- I must say, we always get a bit carried away when it comes to Turkey.
- Türkiye söz konusu olduğunda kendimizi biraz kaptırdığımızı söylemeliyim.
- For that reason, we should perhaps show a bit more tolerance.
- Bu nedenle belki de biraz daha hoşgörü göstermeliyiz.
- Sometimes it requires a bit of knowledge to get to the bottom of the problem.
- Bazen sorunun kaynağına inmek için biraz bilgi sahibi olmak gerekir.
- I should like to ask a bit more about this forum.
- Bu forum hakkında biraz daha bilgi almak istiyorum.
- I may be exaggerating a bit, but I fear that the reality is rather like that in some areas.
- Biraz abartıyor olabilirim ama korkarım ki bazı bölgelerde gerçekler bu şekilde.
- You can take that as an indication that it is a bit too simple to concentrate only on percentages and amounts.
- Bunu, sadece yüzdelere ve miktarlara odaklanmanın biraz fazla basit olduğunun bir göstergesi olarak kabul edebilirsiniz.
- We should, I think, also check whether our ambassadors in Geneva should be galvanised a bit more.
- Bence Cenevre'deki büyükelçilerimizin biraz daha harekete geçirilmesi gerekip gerekmediğini de kontrol etmeliyiz.
- The budget process looks a bit different this year than previously.
- Bütçe süreci bu yıl öncekilerden biraz daha farklı görünüyor.
- I think that it is a bit much to state that this could be possible.
- Bunun mümkün olabileceğini ifade etmenin biraz fazla olduğunu düşünüyorum.
- I must admit that we are a bit of an anarchic group.
- Biraz anarşik bir grup olduğumuzu itiraf etmeliyim.
- I think, for example, of Bavaria; regions like that are a bit better off.
- Örneğin Bavyera'yı düşünüyorum; bu gibi bölgeler biraz daha iyi durumda.
- We did not have Amendment 6 or Amendment 30, so we are a bit lost at the moment.
- Değişiklik 6 veya Değişiklik 30'a sahip değildik, bu nedenle şu anda biraz kaybolmuş durumdayız.
- It seems a bit pointless simply to tag along to Johannesburg as a kind of icing on the cake.
- Herşeyin üstüne bir de Johannesburg'a gitmek biraz anlamsız görünüyor.
- I would urge a bit more boldness on those who still hesitate.
- Hâlâ tereddüt edenleri biraz daha cesur olmaya çağırıyorum.
- I am sorry if it is a bit complicated but it is because of the changing situation.
- Biraz karmaşık olduysa özür dilerim ama bunun nedeni değişen durumdur.
- Today I feel a bit like I am in the Middle Ages, in a fortified castle.
- Bugün kendimi biraz Orta Çağ'da müstahkem bir kalede gibi hissediyorum.
- I would like to hear a bit more about the European southern laboratory.
- Avrupa güney laboratuvarı hakkında biraz daha bilgi almak istiyorum.
- I will say a bit more about the proposals.
- Teklifler hakkında biraz daha konuşacağım.
- Now we have moved on a bit, and I call that progress.
- Şimdi biraz ilerledik ve ben buna ilerleme diyorum.
- Now we have moved on a bit, and I call that progress.
- Şimdi biraz yol aldık ve ben buna ilerleme diyorum.
- I believe we have to go a bit deeper still if we are to show cause and effect as they really are.
- Sebep ve sonuçları gerçekte oldukları gibi göstermek istiyorsak biraz daha derine inmemiz gerektiğine inanıyorum.
- Perhaps you should make your reports a bit clearer.
- Belki de raporlarınızı biraz daha açık hale getirmelisiniz.
- Pure self-righteousness and self-satisfaction make me want to be a bit sarcastic.
- Kendini beğenmişlik ve kendini beğenmişlik beni biraz alaycı olmaya itiyor.
- In principle all the groups agree, but our amendment is a bit rigid on the financial implication.
- Prensipte tüm gruplar hemfikirdir ancak bizim değişikliğimiz mali sonuçlar konusunda biraz katıdır.
- I would have liked a bit more time to prepare my speech, but that means I will certainly keep to the speaking time.
- Konuşmamı hazırlamak için biraz daha zaman isterdim, ancak bu kesinlikle konuşma süresine uyacağım anlamına geliyor.
- We got a bit further with the Parliamentary budget in terms of truth and clarity.
- Gerçeklik ve açıklık açısından Meclis bütçesiyle biraz daha yol aldık.
- So bring a bit of green inside.
- Bu yüzden içeriye biraz yeşillik getirin.
- If I'm the first, you know, this might hurt a bit.
- Eğer ilk ben olursam bu biraz canımı acıtabilir.
- You may have to move around a bit for the best effect.
- En iyi etkiyi elde etmek için biraz hareket etmeniz gerekebilir.
- You'll feel a bit of cold and then sleep in.
- Biraz üşüdükten sonra uykuya dalarsınız.
- Unfortunately this joke has quite a bit of truth to it.
- Ne yazık ki bu şakada biraz gerçeklik payı da var.
- You may have to move around a bit for the best effect.
- En iyi sonucu almak için biraz hareket etmen gerekebilir.
- You'll feel a bit of cold and then sleep in.
- Biraz üşüyeceksin ve sonra uyuyacaksın.
- So bring a bit of green inside.
- Bu yüzden içeriye biraz yeşillik getir.
- When you boot up Windows 10 off the USB flash drive for the first time, you have to do a bit of setting up.
- Windows 10'u ilk kez USB flash sürücüden başlattığınızda, biraz kurulum yapmanız gerekir.
- We could all use a bit more desire to understand one another.
- Birbirimizi anlamak için hepimiz biraz daha istekli olabiliriz.
- When and why it vanished is a bit of a mystery.
- Ne zaman ve neden ortadan kaybolduğu biraz muamma.
- Learning a new language is a bit like being a kid again.
- Yeni bir dil öğrenmek biraz da yeniden çocuk olmak gibi.
- That's a bit more like the future I envisioned.
- Bu biraz daha benim hayal ettiğim geleceğe benziyor.
- If I'm the first, you know, this might hurt a bit.
- Eğer ilk ben olursam, bilirsiniz, bu biraz acıtabilir.
- Learning a new language is a bit like being a kid again.
- Yeni bir dil öğrenmek, tekrardan çocuk olmak gibidir biraz.
- You may have to move around a bit for the best effect.
- En iyi etkiyi görmek için biraz hareket etmeniz gerekebilir.
- This is a bit too loose around my waist.
- Bu belime biraz fazla bol geldi.
- I don't want to lose my ideas, even though some of them are a bit extreme.
- Bazıları biraz aşırı olsa da fikirlerimi kaybetmek istemiyorum.
- Tom is probably a bit older than Mary.
- Tom muhtemelen Mary'den biraz daha yaşlı.
- I have a bit of time to relax.
- Rahatlamak için biraz zamanım var.
- Just sit there for a bit.
- Biraz otur öyle.
- Sami was feeling a bit unusual.
- Sami kendini biraz garip hissediyordu.
- Tom can a bit silly at times.
- Tom bazen biraz aptal olabilir.
- I worked a bit at my computer.
- Bilgisayarımda biraz çalıştım.
- I think Tom is a bit too impatient.
- Bence Tom biraz fazla sabırsız.
- I think everyone gets a bit lonely at times.
- Sanırım herkes zaman zaman biraz yalnızlık çekiyor.
- Tom is a bit of a loner.
- Tom biraz yalnızdır.
- It's a bit strange as far as I'm concerned.
- Bana göre o biraz tuhaf.
- I think we should let Tom rest a bit.
- Sanırım Tom'un biraz dinlenmesine izin vermeliyiz.
- Let me think it over a bit.
- Bunu biraz düşüneyim.
- Try to be a bit more modest.
- Biraz daha mütevazı olmaya çalış.
- That child is a bit shy.
- O çocuk biraz utangaç.
- I want to read a bit more on Algeria.
- Cezayir hakkında biraz daha okuma yapmak istiyorum.
- He is a bit of a fool, if you ask me.
- Bana sorarsan, o birazcık aptal.
- It's a bit slow, can you wait for a bit?
- Biraz yavaş da, azıcık bekleyebilir misiniz?
- I'm afraid I'm a bit out of shape.
- Korkarım biraz formsuzum.
- Yes, I can speak a bit of it.
- Evet, biraz konuşabiliyorum.
- He's a bit older than me.
- Benden biraz daha yaşlı.
- We'll probably be a bit tired after the hike.
- Muhtemelen yürüyüşten sonra biraz yorgun oluruz.
- I've done that quite a bit.
- Bunu biraz yaptım.
- Tom said that he was a bit uncomfortable.
- Tom biraz rahatsız olduğunu söyledi.
- I recommend you try studying a bit harder.
- Biraz daha sıkı çalışmanı öneririm.
- Rest here for a bit.
- Burada biraz dinlen.
- All the doctors say that I shouldn't drink coffee, but, despite that, I do have a bit now and then when I'm in good company.
- Tüm doktorlar kahve içmemem gerektiğini söylüyor ama buna rağmen, iyi bir arkadaşla olduğumda ara sıra biraz içiyorum.
- You should relax a bit.
- Biraz sakinleşmelisin.
- This pork is a bit off.
- Bu domuz eti biraz bozuk.
- It actually resembles a bit.
- Aslında biraz benziyor.
- I think he's a bit depressing.
- Bence biraz depresif.
- I'm a bit anxious.
- Biraz endişeliyim.
- Could you move the chair a bit?
- Sandalyeyi biraz kıpırdatabilir misiniz?
- Tom is looking a bit agitated.
- Tom biraz tedirgin görünüyor.
- It isn't a bit cold.
- Hava biraz soğuk değil.
- Tom has a bit of a fever.
- Tom'un biraz ateşi var.
- Tom is a bit of a sissy.
- Tom birazcık hanım evladı.
- Why can't you all be a bit more like Tom?
- Neden hepiniz biraz daha Tom gibi olamıyorsunuz?
- Tom looks a bit like Harry Potter.
- Tom biraz Harry Potter'a benziyor.
- I feel a bit depressed.
- Biraz depresif hissediyorum.
- It's a bit early to be drinking, isn't it?
- İçmek için biraz erken, değil mi?
- Tom's neighbour is a bit of a curtain twitcher.
- Tom'un komşusu biraz perdeci.
- At the party the other night, my brother drank a bit too much and passed out.
- Geçen geceki partide kardeşim biraz fazla içti ve kendinden geçti.
- Through his own efforts and a bit of luck, he won first prize in the contest.
- Kendi çabaları ve biraz da şansı sayesinde yarışmada birincilik ödülünü kazandı.
- That makes me feel a bit better.
- Bu beni biraz daha iyi hissettirir.
- I'm tired, and a bit annoyed.
- Yorgunum ve biraz da sinirliyim.
- I was a bit afraid.
- Ben biraz korktum.
- Please wait a bit.
- Lütfen biraz bekleyin.
- Tom looked a bit startled.
- Tom biraz ürkmüş görünüyordu.
- Tom is running a bit behind schedule.
- Tom programın biraz gerisinde kalıyor.
- Tom is a bit desperate.
- Tom biraz umutsuz.
- Why didn't you try a bit harder?
- Neden biraz daha uğraşmadın?
- Tom looks a bit embarrassed.
- Tom biraz mahcup görünüyor.
- He's a bit younger than me.
- O benden biraz daha genç.
- Tom's a bit freaked out.
- Tom biraz korkmuş.
- Tom is a bit younger than I am.
- Tom benden biraz daha genç.
- Tom looked a bit surprised.
- Tom biraz şaşırmış görünüyordu.
- I'm feeling a bit queasy.
- Biraz midem bulanıyor.
- I feel a bit depressed.
- Biraz moralim bozuk.
- I wasn't a bit sleepy.
- Biraz uykulu değildim.
- You're a bit younger than Tom is.
- Tom'dan biraz daha gençsin.
- The world would be a beautiful place if everyone was a bit kinder towards their fellow men.
- Herkes hemcinslerine karşı biraz daha nazik olsa dünya çok güzel bir yer olurdu.
- He is a bit of a coward.
- O biraz korkak.
- She's a bit out of her depth in her new job.
- Yeni işinde biraz boyundan büyük işlere kalkışıyor.
- I'm a bit worried now.
- Ben şimdi biraz endişeliyim.
- I think Tom felt a bit threatened.
- Bence Tom kendini biraz tehdit altında hissetti.
- Why don't you relax a bit?
- Neden biraz dinlenmiyorsun?
- I hear Tom's a bit of a drinker.
- Tom'un biraz içkici olduğunu duydum.
- Tom says he'll be a bit late.
- Tom biraz geç kalacağını söyledi.
- He'll be home a bit before five.
- Beşten biraz önce evde olacak.
- Is it not a bit extreme?
- O biraz aşırı değil mi?
- I'll call back a bit later.
- Biraz sonra tekrar ararım.
- Tom is a bit old, but not too ugly.
- Tom biraz yaşlı ama fazla çirkin değil.
- I think I'll get a bit of fresh air.
- Sanırım biraz temiz hava alacağım.
- It's a bit late for that now.
- Şimdi onun için biraz geç.
- Tom needs to do a bit of shopping.
- Tom'un biraz alışveriş yapması gerekiyor.
- We'll probably be a bit tired after the hike.
- Muhtemelen gezintiden sonra biraz yorgun olacağız.
- You need a bit of courage to say that you love him.
- Onu sevdiğinizi söylemek için biraz cesarete ihtiyacınız var.
- His way of thinking is a bit extreme.
- Onun düşünce tarzı biraz aşırı.
- This is going to hurt a bit.
- Bu biraz incitecek.
- Tom definitely needs to be a bit more sociable.
- Tom kesinlikle biraz daha sosyal olmalı.
- He'll be home a bit before five.
- O, beşten biraz önce evde olacak.
- Tom was a bit surprised when he saw Mary and John kissing.
- Tom, Mary ve John'u öpüşürken gördüğünde biraz şaşırdı.
- Tom looked a bit dazed.
- Tom biraz sersemlemiş görünüyordu.
- I think it's time for me to get a bit of exercise.
- Sanırım biraz egzersiz yapmamın zamanıdır.
- I became very sleepy after a bit of reading.
- Biraz okuduktan sonra çok uykum geldi.
- He is a bit of talkative.
- O biraz konuşkandır.
- I think you should speak a bit more slowly.
- Sanırım biraz daha yavaş konuşmalısın.
- It's something a bit different and the people I was hanging around with wore them.
- Bu biraz farklı bir şeydi ve beraber takıldığım insanlar bunlardan takıyordu.
- You looked a bit sick.
- Biraz hasta görünüyordun.
- I did hesitate just a bit.
- Biraz tereddüt ettim ya.
- After Tom had drunk quite a bit of beer at the party, he imitated Chewbacca's voice.
- Tom partide biraz bira içtikten sonra Chewbacca'nın sesini taklit etti.
- It isn't a bit cold.
- Biraz bile soğuk değil.
- Why don't you rest a bit?
- Neden biraz dinlenmiyorsun?
- That's a bit of wishful thinking.
- Bu biraz hüsnükuruntu.
- That's a bit too expensive.
- Bu biraz pahalı.
- Aren't you exaggerating a bit?
- Sen biraz abartmıyor musun?
- I must say I'm a bit disappointed.
- Biraz hayal kırıklığına uğradığımı söylemeliyim.
- I need a bit of sugar.
- Benim biraz şekere ihtiyacım var.
- Tom was a bit desperate.
- Tom biraz umutsuzdu.
- Shall we rest a bit?
- Biz biraz dinlenelim mi?
- You can just sit there and relax a bit if you like.
- İstersen orada oturup biraz dinlenebilirsin.
- Weren't you just a bit surprised by what happened?
- Olanlara biraz şaşkın değil miydin?
- I don't have any time left; hurry yourself up a bit!
- Hiç zamanım kalmadı; biraz acele et!
- Tom opened the window a crack to let in a bit of fresh air.
- Tom biraz temiz hava almak için pencereyi birazcık açtı.
- It's a bit wobbly.
- Biraz sallanıyor.
- Tom looks a bit nervous.
- Tom biraz sinirli görünüyor.
- The catacombes of Paris are famous, but a bit gloomy.
- Paris'teki yeraltı mezarlığı ünlüdür ama biraz kasvetlidir.
- Shall we add a bit more salt?
- Biraz daha tuz ekleyelim mi?
- It's a bit warm in here, isn't it?
- Burası biraz sıcak, değil mi?
- Tom is a bit crazy.
- Tom biraz deli.
- You have to wait a bit.
- Biraz beklemek zorundasın.
- Tom is a bit old fashioned.
- Tom biraz dar kafalı.
- Tom feels a bit under the weather today.
- Tom bugün biraz keyifsiz hissediyor.
- I'm feeling a bit hungry.
- Ben biraz aç hissediyorum.
- She's a bit of a rebel.
- O biraz asi.
- Can you be a bit more specific?
- Biraz daha açık olabilir misin?
- Now I'd like to talk for a bit about the European Union.
- Şimdi biraz Avrupa Birliği hakkında konuşmak istiyorum.
- Tom's tone was a bit aggressive.
- Tom'un ses tonu biraz saldırgandı.
- I think Mary is a bit of a Pollyanna.
- Bence Mary biraz Polyanna.
- That helps a bit.
- Bu biraz yardımcı olur.
- It's a bit strange to me.
- Bu bana göre biraz garip.
- Today's a bit hotter than usual, don't you think?
- Bugün her zamankinden biraz daha sıcak, sence de öyle değil mi?
- I think it's time to start helping Tom a bit more.
- Bence Tom'a biraz daha yardım etmenin zamanı geldi.
- Tom is looking a bit embarrassed.
- Tom biraz utanmış görünüyor.
- I may be a bit crazy.
- Biraz çılgın olabilirim.
- Please turn the music down a bit.
- Lütfen müziği biraz kıs.
- Don't you think that's a bit weird?
- Bunun biraz tuhaf olduğunu düşünmüyor musun?
- I was a bit surprised.
- Biraz şaşırdım.
- Tom is a bit older than me.
- Tom benden biraz daha yaşlı.
- If you are not satisfied with your share, I'll make it a bit more attractive.
- Eğer payınızdan memnun değilseniz, onu biraz daha cazip hale getireceğim.
- You need to grow up and mature a bit.
- Büyümelisin ve biraz olgunlaşmalısın.
- He's a bit lively.
- O biraz enerjik.
- Tom is a bit of a talker.
- Tom biraz konuşkan.
- I was a bit disappointed.
- Biraz hayal kırıklığına uğradım.
- Sami was a bit nervous and shy.
- Sami biraz gergin ve utangaçtı.
- Tom is a bit crazy, isn't he?
- Tom biraz çılgın, değil mi?
- Why don't we wait a bit?
- Neden biraz beklemiyoruz?
- He is a bit like his father.
- O, biraz babasına benzer.
- It was a bit daunting.
- Biraz ürkütücüydü.
- Tom is looking a bit embarrassed.
- Tom biraz mahcup görünüyor.
- Tom is a bit jealous.
- Tom biraz kıskanç.
- Tom is in a bit of a hurry now.
- Tom'un şu anda biraz acelesi var.
- I'm still a bit groggy.
- Hâlâ biraz sersemim.
- Tom is a bit paranoid.
- Tom biraz paranoyaktır.
- Tom looked a bit confused.
- Tom biraz şaşkın görünüyordu.
- He felt a bit better the next day.
- Ertesi gün biraz daha iyi hissetti.
- You'd better relax a bit.
- Biraz gevşemelisiniz.
- It was a bit daunting.
- O biraz ürkütücüydü.
- Tom is a bit shorter than I am.
- Tom benden biraz daha kısadır.
- Tell me a bit about your love life.
- Bana biraz aşk hayatından bahset.
- You might want to try working out a bit.
- Biraz egzersiz yapmayı deneyebilirsin.
- I want a bit of cake.
- Biraz kek istiyorum.
- If you want to go on with the conversation, you'd better speak a bit lower.
- Sohbete devam etmek istiyorsan, biraz daha alçak sesle konuşsan iyi olur.
- I have a bit of a fever.
- Biraz ateşim var.
- My stomach is often a bit upset after eating spicy food.
- Baharatlı yiyecekler yedikten sonra midem genellikle biraz rahatsız oluyor.
- Shall we add a bit more salt?
- Biraz daha tuz ilave edelim mi?
- Lighten up a bit.
- Biraz rahatla.
- You look a bit like my brother.
- Biraz kardeşime benziyorsun.
- I'd like to go a bit slower.
- Biraz daha yavaş gitmek istiyorum.
- I'd like to help you, but I'm a bit busy right now.
- Sana yardım etmek isterim ama şu an biraz yoğunum.
- You're a bit younger than Tom is.
- Tom'den biraz daha gençsin.
- You're a bit younger than I am, aren't you?
- Sen benden biraz daha gençsin, değil mi?
- I felt a bit nervous.
- Biraz gergin hissettim.
- I should stop and think a bit.
- Durup biraz düşünmeliyim.
- Yumi's boyfriend is a bit antisocial.
- Yumi'nin erkek arkadaşı biraz antisosyaldir.
- Can I go out for a bit?
- Biraz dışarı çıkabilir miyim?
- She wasn't a bit impatient.
- O, biraz sabırsız değildi.
- Tom deserves a bit of credit.
- Tom biraz övgüyü hak ediyor.
- I was a bit uncomfortable.
- Biraz rahatsızdım.
- They were a bit embarrassed.
- Biraz utandılar.
- Today's a bit hotter than usual, don't you think?
- Bugün her zamankinden biraz daha sıcak, değil mi?
- We're in a bit of a hurry now.
- Şu an biraz acelemiz var.
- I was a bit woozy.
- Biraz sersemlemiştim.
- You have to wait a bit.
- Biraz beklemelisin.
- He's a bit energetic.
- Biraz enerjik.
- This concerto is a bit weak.
- Bu konçerto biraz zayıf.
- Tom wasn't a bit interested.
- Tom biraz ilgili değildi.
- I'm a bit worried now.
- Şimdi biraz endişeliyim.
- At the start, I was really still a bit scared.
- Başlangıçta, gerçekten hala biraz korkuyordum.
- We can chill out a bit.
- Biraz rahatlayabiliriz.
- Wait a bit longer.
- Biraz daha bekle.
- You look a bit tired.
- Biraz yorgun görünüyorsun.
- Tom might have to wait a bit longer.
- Tom biraz daha beklemek zorunda kalabilir.
- I need to clear my head for a bit.
- Biraz kafamı boşaltmam lazım.
- Would you like to drink a bit tonight?
- Bu gece biraz içmek ister misin?
- I understand a bit of German.
- Ben biraz Almanca anlıyorum.
- Tom is a bit of a nitpicker.
- Tom biraz titizdir.
- You look a bit like my brother.
- Erkek kardeşime biraz benziyorsun.
- You're a bit stingy.
- Sen biraz pintisin.
- Tom seems to be a bit taller than Mary.
- Tom, Mary'den biraz daha uzun görünüyor.
- Sorry, I'm a bit drunk, so I may be saying ridiculous things.
- Üzgünüm, biraz sarhoşum, bu yüzden saçma şeyler söylüyor olabilirim.
- Let's wait a bit.
- Biraz bekleyelim.
- My throat is a bit dry.
- Boğazım biraz kuru.
- Why don't you relax a bit?
- Neden biraz rahatlamıyorsun?
- I'm a bit late.
- Biraz geç kaldım.
- I feel a bit depressed.
- Kendimi biraz depresif hissediyorum.
- She was a bit late.
- Biraz geç kaldı.
- I always thought that Tom was a bit strange.
- Tom'un biraz tuhaf olduğunu her zaman düşündüm.
- He's a bit stingy.
- O biraz cimri.
- Tom looked a bit queasy.
- Tom'un midesi biraz bulanıyor gibiydi.
- Isn't it a bit small?
- O biraz küçük değil mi?
- Leave me a bit of ice cream.
- Bana birazcık dondurma bırak.
- Let's think about this a bit more.
- Bunu biraz daha düşünelim.
- Tom is a bit crazy, isn't he?
- Tom biraz deli, değil mi?
- He is a bit of talkative.
- O biraz konuşkan.
- He's a bit of a snob.
- O biraz züppe.
- You need a bit of courage to say that you love him.
- Onu sevdiğini söylemen için biraz cesarete ihtiyacın var.
- Weren't you just a bit surprised by what happened?
- Olanlara biraz şaşırmadın mı?
- I don't want to lose my ideas, even though some of them are a bit extreme.
- Onlardan bazıları biraz aşırı olmasına rağmen fikirlerimi kaybetmek istemiyorum.
- I think that we should let Tom rest a bit.
- Tom'un biraz dinlenmesine izin vermemiz gerektiğini düşünüyorum.
- I'm a bit scared.
- Biraz korkuyorum.
- I'm a bit old-fashioned.
- Ben biraz eski modayım.
- Tom is a bit of a talker.
- Tom biraz konuşkandır.
- You could try and be a bit more civilized.
- Biraz daha medeni olmaya çalışabilirsin.
- Please arrive a bit later next time.
- Lütfen bir dahaki sefere biraz daha geç gelin.
- We're a bit off course, aren't we?
- Rotamızdan biraz saptık, değil mi?
- Tom was a bit freaked out by it.
- Tom biraz korkmuştu.
- Tom was a bit early.
- Tom biraz erkenciydi.
- Was it just me or was your friend a bit nervous?
- Bana mı öyle geldi yoksa arkadaşın biraz gergin miydi?
- It's a bit strange to me.
- Bu bana biraz garip geliyor.
- Just give me a bit more time.
- Bana biraz daha zaman ver.
- You're a bit shorter than Tom is, aren't you?
- Tom'dan biraz daha kısasın, değil mi?
- Try to stay a bit more alert to what goes on around you.
- Etrafında olup bitenlere karşı biraz daha dikkatli olmaya çalış.
- He was a bit late.
- Biraz geç kaldı.
- Tom is quite a bit younger than Mary.
- Tom, Mary'den biraz daha genç.
- This is a bit scary.
- Bu biraz korkutucu.
- Tom is a bit taller than Mary.
- Tom Mary'den biraz daha uzun.
- He promised a lot, but we only saw a bit.
- Çok şey vaat etti, ama biz sadece birazını gördük.
- That's a bit personal.
- Bu biraz kişisel.
- Tom wasn't a bit surprised by how well Mary could swim.
- Tom, Mary'nin ne kadar iyi yüzebildiğine biraz şaşırmadı.
- We have a bit of a cash flow problem.
- Biraz nakit akış sorunumuz var.
- It snowed a bit.
- Biraz kar yağdı.
- Won't you please help me a bit?
- Lütfen bana biraz yardım eder misin?
- You're a bit younger than Tom, aren't you?
- Sen Tom'dan biraz daha gençsin, değil mi?
- It's a bit crowded here.
- Burası biraz kalabalık.
- That restaurant is probably a bit expensive.
- O restoran muhtemelen biraz pahalıdır.
- It's a bit strange to me.
- Bana biraz garip geliyor.
- Please, be a bit more careful in the future.
- Lütfen, gelecekte biraz daha dikkatli ol.
- I'm sometimes a bit absent-minded.
- Ben bazen biraz dalgınım.
- Tom looked a bit puzzled.
- Tom biraz şaşkın görünüyordu.
- Tom seemed to be a bit scared.
- Tom biraz korkmuş gibiydi.
- Tom deserves a bit of credit.
- Tom biraz krediyi hak ediyor.
- Let me help you out a bit.
- Sana biraz yardım edeyim.
- People are a bit friendlier in Boston.
- Boston'da insanlar biraz daha arkadaş canlısı.
- Tom is a bit taller than Mary.
- Tom, Mary'den biraz daha uzun.
- Tom looks a bit dazed.
- Tom biraz sersemlemiş görünüyor.
- After a bit of googling, I suspect that what you said may not be true.
- Google'da biraz araştırdıktan sonra, söylediklerinin doğru olmayabileceğinden şüpheleniyorum.
- Is it not a bit extreme?
- Bu biraz aşırı değil mi?
- Tom was a bit baffled by Mary's request.
- Mary'nin isteği Tom'u biraz şaşırttı.
- He's a bit shy.
- O biraz utangaç.
- I'd like to help you, but I'm a bit busy right now.
- Yardım etmek isterdim ama şu anda biraz meşgulüm.
- My grandfather is a bit hard of hearing.
- Büyük babam biraz zor işitiyor.
- Tom seems to be a bit more shaken than Mary.
- Tom, Mary'den biraz daha sarsılmış görünüyor.
- Leave me a bit of ice cream.
- Bana biraz dondurma bırak.
- Tom looks a bit tired.
- Tom biraz yorgun görünüyor.
- We have a bit of time now.
- Şimdi biraz zamanımız var.
- My father is a bit old-fashioned.
- Babam biraz eski kafalıdır.
- Tom wasn't a bit surprised by Mary's behavior.
- Tom Mary'nin davranışına biraz şaşırmadı.
- We're in a bit of a hurry now.
- Şimdi biraz acelemiz var.
- He was a bit late.
- O biraz geç kaldı.
- Tom is a bit of a rebel.
- Tom biraz isyankar.
- Do you want to rest for a bit?
- Biraz dinlenmek istiyor musun?
- Don't you think that's a bit odd?
- Bunun biraz garip olduğunu düşünmüyor musun?
- I think the soup needs a bit of salt.
- Sanırım çorbanın biraz tuza ihtiyacı var.
- Tom wasn't a bit sleepy.
- Tom'un birazcık bile uykusu yoktu.
- Adil is very good at studying, but when it comes to athletics, he's a bit lousy.
- Adil ders çalışmakta çok iyidir ama iş atletizme gelince biraz berbattır.
- Tom is a bit busy, so he can't help you today.
- Tom biraz meşgul, o yüzden bugün size yardımcı olamayacak.
- I used to use Twitter, but then found it a bit boring, so I stopped using it.
- Eskiden Twitter kullanırdım ama sonra biraz sıkıcı buldum ve kullanmayı bıraktım.
- After the rain had let up a bit, we made a dash for the car.
- Yağmur biraz yavaşladıktan sonra, arabaya doğru koştuk.
- Tom is a bit of a snob.
- Tom biraz züppedir.
- I am still a bit sore after my operation.
- Ameliyatımdan sonra hâlâ biraz ağrım var.
- Tom seemed to be a bit disappointed.
- Tom biraz hayal kırıklığına uğramış gibiydi.
- Tom said I looked a bit pale.
- Tom biraz solgun göründüğümü söyledi.
- It's a bit awkward.
- Bu biraz garip.
- We have a bit of a cash flow problem.
- Biraz nakit akışı sorunumuz var.
- Tom is quite a bit older than Mary.
- Tom, Mary'den biraz daha yaşlı.
- I'm a bit overweight.
- Biraz fazla kiloluyum.
- I'm a bit jealous.
- Biraz kıskanmış durumdayım.
- Maybe we should plan to leave a bit earlier.
- Belki biraz daha erken gitmeyi planlamalıyız.
- Tom looked a bit queasy.
- Tom biraz kusacak gibi görünüyordu.
- Tom has always been a bit of an idealist.
- Tom her zaman biraz idealist olmuştur.
- I'm a bit freaked out.
- Biraz korkmuş durumdayım.
- I'm afraid it's going to take a bit more time.
- Korkarım biraz daha zaman alacak.
- PHP is a bit complicated.
- PHP biraz karmaşık.
- It's a bit greasy.
- O biraz yağlı.
- Tom is a bit like that.
- Tom biraz öyle.
- Tom seemed a bit crazy.
- Tom biraz deli gibiydi.
- At the party the other night, my brother drank a bit too much and passed out.
- Geçen geceki partide kardeşim biraz fazla içerek sızdı.
- Tom's father's a bit of a soak.
- Tom'un babası biraz ayyaştır.
- You'd better relax a bit.
- Biraz rahatlasan iyi edersin.
- It's a bit pricey.
- O biraz pahalı.
- Tom seems to be a bit scared.
- Tom biraz korkmuş görünüyor.
- Tom can a bit silly at times.
- Tom bazen biraz aptal olabiliyor.
- It's a bit cold today.
- Bugün hava biraz soğuk.
- Do you want to rest for a bit?
- Biraz dinlenmek ister misin?
- Perhaps I was a bit greedy.
- Belki de biraz açgözlüydüm.
- He is a bit like his father.
- Biraz babasına benziyor.
- I was a bit emotional.
- Biraz duygusaldım.
- Today's a bit warmer than usual.
- Bugün her zamankinden biraz daha sıcak.
- I did half the work; I think I can rest for a bit.
- Ben işin yarısını yaptım; sanırım biraz dinlenebilirim.
- You look a bit like Tom.
- Tom'a biraz benziyorsun.
- Tom looks a bit embarrassed.
- Tom biraz utanmış görünüyor.
- I think Tom is a bit eccentric.
- Sanırım Tom biraz eksantrik.
- She's been practicing piano for a year and can play the piano a bit.
- O birr yıldır piyano çalışıyor ve birazcık piyano çalabiliyor.
- Tom seemed a bit cold to me.
- Tom bana biraz soğuk geldi.
- Your story seems a bit far-fetched to me.
- Hikayen bana biraz zorlama gibi geldi.
- You could try and be a bit more civilized.
- Biraz daha medeni olmayı deneyebilirsiniz.
- Let me give you a bit of advice.
- Sana biraz tavsiye vereyim.
- I always thought that Tom was a bit different.
- Tom'un biraz farklı olduğunu her zaman düşündüm.
- She was a bit embarrassed.
- O biraz utandı.
- Tom started to put his coat on, but then decided to stay a bit longer.
- Tom paltosunu giymeye başladı ama sonra biraz daha uzun kalmaya karar verdi.
- Tom looks a bit sick.
- Tom biraz hasta görünüyor.
- Can you lean forward a bit?
- Biraz öne eğilebilir misin?
- Tom seemed a bit angry.
- Tom biraz kızgın görünüyordu.
- After a bit of thought, she gave me an answer.
- Biraz düşündükten sonra bana bir cevap verdi.
- I think we're all a bit crazy.
- Sanıyorum hepimiz biraz deliyiz.
- There's still a bit of it left.
- Hâlâ biraz kaldı.
- He is a bit of a fool, if you ask me.
- Bana sorarsan biraz aptal.
- Things got a bit out of control.
- İşler biraz kontrolden çıktı.
- Try to stay a bit more alert to what goes on around you.
- Çevrenizde neler olup bittiğine biraz daha dikkat etmeye çalışın.
- I want to read a bit more on Algeria.
- Cezayir hakkında biraz daha okumak istiyorum.
- It's a bit greasy.
- Biraz yağlı.
- You sound a bit angry.
- Sesin biraz sinirli geliyor.
- Can I have a bit more milk?
- Biraz daha süt alabilir miyim?
- Tom wasn't a bit scared.
- Tom birazcık bile korkmuş değildi.
- Could you lean forward a bit?
- Biraz öne doğru eğilebilir misin?
- My grandfather is a bit hard of hearing.
- Dedem duymakta biraz zorluk çekiyor.
- It was a bit tricky to do that.
- Bunu yapmak biraz zor oldu.
- I'm afraid we've fallen a bit behind in our work.
- Korkarım işlerimizde biraz geri kaldık.
- Wait a bit longer.
- Biraz daha bekleyin.
- Tidy up a bit and we'll go to the movies.
- Toparlan biraz da sinemaya gidelim.
- The concert was a bit disappointing.
- Konser biraz hayal kırıklığına uğratıcıydı.
- Hey, can you please be a bit quieter?
- Hey, lütfen biraz daha sessiz olabilir misin?
- It sounds a bit goofy.
- Kulağa biraz saçma geliyor.
- He's a bit jealous.
- Biraz kıskanç.
- I am a bit shy.
- Biraz utangacımdır.
- Scream a bit quieter!
- Biraz daha sessiz çığlık at!
- Can you be a bit more specific?
- Biraz daha açık olabilir misiniz?
- I am still a bit sore after my operation.
- Ameliyattan sonra hala biraz ağrım var.
- Tom is a bit like that.
- Tom da biraz öyle.
- Yesterday I became a god, but found that a bit boring, so today I became a devil.
- Dün bir tanrı oldum, fakat bunu biraz sıkıcı buldum ki bugün bir şeytan oldum.
- It's a bit cold today.
- Bugün birazcık soğuk.
- I'm a bit worried.
- Biraz endişeliyim.
- Mary does look a bit like Alice.
- Mary biraz Alice'e benziyor.
- It's a bit pricey.
- Biraz pahalı.
- Tom was a bit woozy.
- Tom biraz sersemlemişti.
- I am a bit crazy.
- Ben biraz deliyim.
- Tom wasn't a bit impatient.
- Tom birazcık bile sabırsız değildi.
- I was a bit hungry.
- Biraz acıkmıştım.
- Tom always looks a bit pale.
- Tom her zaman biraz solgun görünür.
- You seem a bit depressed.
- Biraz depresif görünüyorsunuz.
- I want a bit of cake.
- Biraz pasta istiyorum.
- I understand a bit of German.
- Biraz Almanca anlıyorum.
- Tom always looks a bit pale.
- Tom her zaman biraz solgun görünüyor.
- This may hurt a bit.
- Bu biraz acıtabilir.
- He was a bit embarrassed.
- Biraz utanmıştı.
- Tom needs to lose a bit of weight.
- Tom'un biraz kilo vermesi gerekiyor.
- I think we should use our time a bit more constructively.
- Bence zamanımızı biraz daha yapıcı kullanmalıyız.
- Tom is a bit shorter than I am.
- Tom benden biraz daha kısa boylu.
- Tom is in quite a bit of pain.
- Tom biraz acı çekiyor.
- He is a bit of talkative.
- Biraz konuşkan.
- I did half the work; I think I can rest for a bit.
- İşin yarısını yaptım; sanırım biraz dinlenebilirim.
- He looks a bit tired.
- Biraz yorgun gözüküyor.
- I think that we should let Tom rest a bit.
- Bence Tom'un biraz dinlenmesine izin vermeliyiz.
- You're a bit early, aren't you?
- Biraz erkencisin, değil mi?
- I'll let you think about it a bit longer.
- Bunu biraz daha düşünmene izin vereceğim.
- Won't you please help me a bit?
- Bana biraz yardım eder misin?
- He looks a bit tired, doesn't he?
- Biraz yorgun görünüyor, değil mi?
- Tom looks a bit queasy.
- Tom biraz midesi bulanmış gibi görünüyor.
- You look a bit tense.
- Biraz gergin görünüyorsun.
- Tom is a bit paranoid.
- Tom biraz paranoyak.
- You may find it a bit inconvenient if you can't use the Internet.
- İnterneti kullanamazsanız sizin için biraz rahatsız edici olabilir.
- Tom is looking a bit overwhelmed.
- Tom biraz bunalmış görünüyor.
- She was a bit late.
- Biraz geç kalmıştı.
- Tom didn't know whether he should stay a bit longer or leave right away.
- Tom biraz daha kalması mı yoksa hemen gitmesi mi gerektiğini bilmiyordu.
- Tom is a bit busy, so he can't help you today.
- Tom biraz meşgul, bu yüzden bugün size yardım edemez.
- Tom looks a bit confused.
- Tom biraz şaşkın görünüyor.
- I don't mind a bit of hard work.
- Biraz sıkı çalışmayı umursamıyorum.
- If you're a bit off, God still loves you.
- Biraz kötü olsan da, Tanrı seni hala seviyor.
- I'm a bit groggy.
- Biraz halsizim.
- Tom was a bit scared.
- Tom biraz korktu.
- Tom's father's a bit of a soak.
- Tom'un babası biraz içkici.
- I need a bit more time to decide.
- Karar vermek için biraz daha zamana ihtiyacım var.
- Tom looked a bit startled.
- Tom biraz korkmuş gibi görünüyordu.
- I'll call back a bit later.
- Biraz sonra tekrar arayacağım.
- She was a bit jealous.
- Biraz kıskançtı.
- Tom hasn't changed a bit since the last time I saw him.
- Tom onu son gördüğümden beri biraz değişmedi.
- You haven't changed a bit.
- Sen biraz değişmedin.
- I want to read a bit more on Algeria.
- Cezayir üzerine biraz daha okuma yapmak istiyorum.
- Tom said I looked a bit pale.
- Tom benim biraz soluk göründüğümü söyledi.
- Sami was a bit worried about Layla.
- Sami, Layla için biraz endişeliydi.
- I felt a bit tired.
- Biraz yorgun hissettim.
- He's a bit of a rebel.
- O biraz asi.
- I'm trying to tidy things up a bit.
- Eşyaları biraz toparlamaya çalışıyorum.
- I think it's time for me to get a bit of exercise.
- Sanırım biraz egzersiz yapmamın zamanı geldi.
- I'd like to go a bit slower.
- Biraz daha yavaş gitmek isterim.
- Tom felt a bit woozy.
- Tom biraz sersemledi.
- It's a bit early to celebrate.
- Kutlama için biraz erken.
- Don't you think that's a bit weird?
- Sence de biraz garip değil mi?
- Tom is a bit conceited.
- Tom biraz kibirlidir.
- The soup is a bit too salty.
- Çorba biraz fazla tuzlu.
- People are a bit friendlier in Boston.
- İnsanlar Boston'da biraz daha samimi.
- He's a bit naive.
- O biraz saf.
- Tom is a bit taller than Mary is.
- Tom, Mary'den biraz daha uzun.
- My father is a bit old fashioned.
- Benim babam biraz eski kafalıdır.
- You need to grow up and mature a bit.
- Büyümeli ve biraz olgunlaşmalısın.
- At first I felt a bit too shy to speak to her.
- İlk başta onunla konuşmak için kendimi biraz fazla utangaç hissettim.
- It seems a bit unfair.
- Biraz adaletsiz görünüyor.
- Shall we dance a bit?
- Biraz dans edelim mi?
- I'm a bit nervous right now.
- Şu an biraz gerginim.
- I'm afraid I'm a bit out of shape.
- Ne yazık ki ben biraz formsuzum.
- Tom might have to wait a bit longer.
- Tom'un biraz daha beklemesi gerekebilir.
- Tom is a bit of a coward.
- Tom biraz korkaktır.
- I felt a bit woozy.
- Biraz sersemlemiş hissediyordum.
- I'm a bit disorientated.
- Biraz kafam karıştı.
- She's a bit of a handful.
- O biraz ele avuca sığmaz.
- Tidy up a bit and we'll go to the movies.
- Biraz toparlan da sinemaya gidelim.
- If the door doesn't fit, you might have to shave off a bit of the wood until it closes properly.
- Kapı oturmazsa, düzgün kapanana kadar ahşabı biraz tıraşlamanız gerekebilir.
- Tom is a bit like his father.
- Tom babasına biraz benziyor.
- Tom is a bit snobbish.
- Tom biraz züppe.
- I felt a bit queasy.
- Biraz bulantı hissettim.
- His nasty face doesn't scare me even a bit.
- Onun iğrenç yüzü beni biraz bile korkutmadı.
- Please, be a bit more careful in the future.
- Lütfen, gelecekte biraz daha dikkatli olun.
- Tom is a bit of a recluse.
- Tom biraz münzevi.
- Tom deserves a bit of credit.
- Tom biraz güveni hak ediyor.
- I used to be a bit cleaner.
- Ben biraz daha temizdim.
- This kind of blouse is beginning to look a bit old-fashioned.
- Bu tür bluz biraz eski moda görünmeye başlıyor.
- Learn a bit from that kid.
- Şu çocuktan birazcık feyz al.
- Can you lean forward a bit?
- Biraz öne doğru eğilebilir misin?
- Let me think about it a bit longer.
- Biraz daha düşünmeme izin ver.
- I'll let you think about it a bit longer.
- Bunun hakkında biraz daha düşünmene izin vereceğim.
- I used to be a bit cleaner.
- Eskiden biraz daha temizdim.
- It's a bit early to celebrate.
- Kutlamak için biraz erken.
- It's a bit strange as far as I'm concerned.
- Bana kalırsa biraz garip.
- Tom is a bit drunk.
- Tom biraz sarhoş.
- I don't speak French, but I can understand it a bit.
- Fransızca bilmiyorum ama biraz anlayabiliyorum.
- I was a bit surprised.
- Ben biraz şaşırdım.
- He's a bit jealous.
- O biraz kıskanç.
- I find funnel cake a bit too sweet.
- Huni keki biraz fazla tatlı buluyorum.
- Please arrive a bit later next time.
- Lütfen gelecek sefere biraz daha geç gel.
- Today's a bit warmer than usual, wouldn't ya say?
- Bugün her zamankinden biraz daha sıcak, değil mi?
- Shouldn't we wait a bit longer?
- Biraz daha uzun beklememiz gerekmiyor mu?
- Some were already a bit drunk.
- Bazıları zaten biraz sarhoştu.
- She felt a bit tired.
- O biraz yorgun hissetti.
- I need a bit of sugar.
- Biraz şekere ihtiyacım var.
- It's a bit late for that now.
- Bunun için artık biraz geç.
- You look a bit nervous.
- Biraz sinirli görünüyorsun.
- She was a bit hasty in answering me.
- Bana cevap verirken biraz aceleci davrandı.
- I think Mary is a bit of a Pollyanna.
- Bence Mary biraz Pollyanna.
- She's a bit drunk.
- O biraz sarhoş.
- Tom was a bit desperate.
- Tom biraz çaresizdi.
- Add a bit of sugar, please.
- Biraz şeker ekleyin lütfen.
- I think you're being a bit over-dramatic.
- Bence sen biraz fazla dramatik davranıyorsun.
- I've sobered up a bit.
- Biraz ayıldım.
- That child is a bit shy.
- Bu çocuk biraz utangaç.
- Let's go a bit slower.
- Biraz daha yavaş gidelim.
- Could you explain a bit easier for me to understand?
- Anlamam için biraz daha kolay açıklayabilir misiniz?
- Please arrive a bit later next time.
- Lütfen bir dahaki sefere biraz daha geç gel.
- I'm a bit pushed for money.
- Paraya biraz sıkıştım.
- I suppose it was a bit silly.
- Sanırım biraz aptalcaydı.
- I'm feeling a bit under the weather.
- Kendimi biraz kötü hissediyorum.
- At first I felt a bit too shy to speak to her.
- İlk başta onunla konuşmak için biraz utangaç hissettim.
- Learn a bit from that kid.
- O çocuktan biraz ders al.
- I'm a bit pressed for time.
- Biraz dara geldim.
- Would you mind if I went out for a bit?
- Biraz dışarı çıkmamın sakıncası var mı?
- Tom has a bit of a belly.
- Tom'un biraz göbeği var.
- I don't speak French, but I can understand it a bit.
- Fransızca konuşmuyorum ama onu biraz anlayabiliyorum.
- You have to be a bit patient.
- Biraz sabırlı olmalısın.
- Tom said I looked a bit dazed.
- Tom biraz şaşkın göründüğümü söyledi.
- Tom looks like he's a bit tired.
- Tom biraz yorgun görünüyor.
- Tom looked a bit sick.
- Tom biraz hasta görünüyordu.
- Tom is a bit overweight.
- Tom biraz kiloludur.
- Tom is a bit eccentric.
- Tom biraz eksantriktir.
- She's a bit of a snob.
- O biraz züppe.
- I'm a bit late.
- Ben biraz geç kaldım.
- The radio is a bit loud.
- Radyonun sesi biraz yüksek.
- I always thought that Tom was a bit strange.
- Tom'un hep biraz tuhaf olduğunu düşünmüşümdür.
- Life has changed a bit.
- Hayat biraz değişti.
- I'm already a bit tipsy.
- Ben zaten biraz çakırkeyfim.
- You look a bit better today.
- Bugün biraz daha iyi görünüyorsun.
- Tom hasn't changed a bit.
- Tom biraz değişmedi.
- I'll open the window a bit.
- Pencereyi biraz açacağım.
- I'm a bit skeptical.
- Biraz şüpheciyim.
- We're running a bit behind schedule.
- Programın biraz gerisindeyiz.
- Yes, I can speak a bit of it.
- Evet, onu biraz konuşabilirim.
- You're being a bit snobbish, aren't you?
- Biraz züppece davranıyorsun, değil mi?
- Tom seemed to be a bit scared.
- Tom biraz korkmuş görünüyordu.
- I think they scared you a bit.
- Sanırım seni biraz korkuttular.
- I'm feeling a bit under the weather.
- Biraz kötü hissediyorum.
- Tom is a bit younger than me.
- Tom benden biraz daha genç.
- I'm afraid it's going to take a bit more time.
- Maalesef bu biraz daha zaman alacak.
- Tom is a bit under the weather.
- Tom biraz keyifsiz.
- Things got a bit hectic.
- İşler biraz telaşlı.
- You could try and be a bit more civilized.
- Biraz daha medeni olmayı deneyebilirsin.
- He was looking a bit nervous yesterday.
- Dün biraz gergin görünüyordu.
- I'm a bit of a rock singer.
- Ben biraz rock şarkıcısıyım.
- I think you're being a bit over-dramatic.
- Biraz aşırı dramatik olduğunu düşünüyorum.
- I have to admit that I'm a bit stingy.
- Biraz cimri olduğumu itiraf etmeliyim.
- She is a bit like her mother.
- O, annesine biraz benzer.
- The world would be a beautiful place if everyone was a bit kinder towards their fellow men.
- Eğer herkes ahbaplarına biraz daha kibar olursa dünya güzel bir yer olur.
- Tom looked a bit dazed.
- Tom biraz şaşkın görünüyordu.
- Isn't he a bit young?
- O, biraz genç değil mi?
- It's snowed a bit.
- Biraz kar yağdı.
- Put on a bit more salt.
- Biraz daha tuz koy.
- Could you move the chair a bit?
- Sandalyeyi biraz çekebilir misiniz?
- After the rain had let up a bit, we made a dash for the car.
- Yağmur biraz dindikten sonra arabaya doğru fırladık.
- He is a bit older than me.
- O benden biraz yaşlıdır.
- Loosen up a bit, life is too short.
- Rahat ol biraz, hayat çok kısa.
- She's a bit of a recluse.
- O da biraz münzevi.
- You ought to relax a bit.
- Biraz rahatlamalısınız.
- You're a bit shorter than Tom, aren't you?
- Tom'dan biraz daha kısasın, değil mi?
- Tom is a bit taller than I am.
- Tom benden biraz daha uzun.
- The party was a bit of a letdown.
- Parti biraz hayal kırıklığıydı.
- Even though it's a bit cold, we still plan on having a picnic.
- Hava biraz soğuk olsa da piknik yapmayı planlıyoruz.
- I'm a bit chubby.
- Biraz tombulum.
- You seem a bit conceited.
- Biraz kibirli görünüyorsun.
- The road turns a bit to the west.
- Yol biraz batıya dönüyor.
- Everybody thinks Tom is a bit crazy.
- Herkes Tom'un biraz deli olduğunu düşünüyor.
- Don't you think that's a bit disgusting?
- Sence de bu biraz iğrenç değil mi?
- Don't you think it might be a bit heavy?
- Sence de biraz ağır değil mi?
- Tom moved a bit closer to Mary.
- Tom, Mary'ye biraz daha yaklaştı.
- You may want to slow down a bit.
- Biraz yavaşlamak isteyebilirsin.
- Yumi's boyfriend is a bit antisocial.
- Yumi'nin erkek arkadaşı biraz antisosyal.
- I'm feeling a bit sleepy.
- Biraz uykulu hissediyorum.
- Tom is a bit tipsy.
- Tom biraz çakırkeyif.
- Tom is a bit strange.
- Tom biraz tuhaftır.
- Tom isn't a bit worried.
- Tom biraz endişeli değil.
- Since I was all by myself, I felt a bit lonely.
- Kendi başıma olduğum için kendimi biraz yalnız hissettim.
- Just give us a bit more time.
- Sadece bize biraz daha zaman ver.
- You're a bit younger than Tom is, aren't you?
- Sen Tom'dan biraz daha gençsin, değil mi?
- I wish you'd told me that a bit earlier.
- Keşke onu bana biraz daha önce söyleseydin.
- Can I rest a bit?
- Biraz dinlenebilir miyim?
- Tom is a bit pale.
- Tom biraz solgun.
- Isn't she a bit young?
- O biraz genç değil mi?
- I wish you'd told me that a bit earlier.
- Keşke bunu bana biraz daha önce söyleseydin.
- Tom is a bit short for his age.
- Tom yaşına göre biraz kısadır.
- Tom thinks Mary is a bit chubby.
- Tom, Mary'nin biraz tombul olduğunu düşünüyor.
- I'm a bit rusty.
- Biraz paslandım.
- Pour me a bit more wine, please!
- Bana biraz daha şarap koy, lütfen!
- I may be a bit crazy.
- Biraz deli olabilirim.
- He is a bit of a coward.
- Biraz korkaktır.
- There is a bit of whisky in this bottle.
- Bu şişenin içinde biraz viski var.
- I admit, my wording is a bit direct.
- İtiraf ediyorum, üslubum biraz doğrudan.
- We're a bit late.
- Biraz geç kaldık.
- You're a bit taller than Tom is.
- Tom'dan biraz daha uzunsun.
- Tom is a bit crazy.
- Tom biraz delidir.
- Tom's a bit of a talker.
- Tom birazcık konuşkan.
- Aren't you even a bit curious?
- Birazcık bile merak etmiyor musun?
- Tom appears to be a bit nervous.
- Tom biraz gergin görünüyor.
- Tom is a bit of a nitpicker.
- Tom biraz detaycıdır.
- Tom is dressed a bit more conservative today than he usually is.
- Tom bugün genellikle giyindiğinden biraz daha muhafazakar giyinmiş.
- Even though it's a bit cold, let's go swimming.
- Hava biraz soğuk olsa da yüzmeye gidelim.
- Anyone can learn to juggle with a bit of practice.
- Herkes biraz uygulama ile hokkabazlık yapmayı öğrenebilir.
- I've simplified it a bit.
- Onu biraz basitleştirdim.
- Try to rest a bit.
- Biraz dinlenmeye çalış.
- He was a bit jealous.
- O biraz kıskançtı.
- Tom might need to wait a bit longer.
- Tom'un biraz daha beklemesi gerekebilir.
- Hey, can you please be a bit quieter?
- Hey, biraz daha sessiz olur musun?
- I'm a bit shy.
- Biraz utangacımdır.
- I'll stay here for a bit.
- Ben biraz burada kalacağım.
- Tom said he was a bit tired.
- Tom biraz yorgun olduğunu söyledi.
- Since I was all by myself, I felt a bit lonely.
- Tek başıma olduğum için kendimi biraz yalnız hissettim.
- It's a bit tricky.
- Bu biraz zor.
- She's a bit of a snob.
- O da biraz züppe.
- Tom didn't seem a bit angry.
- Tom biraz kızgın görünmüyordu.
- I'm a bit tipsy.
- Ben biraz çakırkeyifim.
- Tom's a bit of a talker.
- Tom biraz konuşkandır.
- It looks like you need to cook this a bit longer.
- Görünüşe göre bunu biraz daha pişirmen gerekiyor.
- Tom has to do a bit of shopping.
- Tom biraz alışveriş yapmak zorunda.
- I'm feeling a bit sleepy.
- Biraz uykum var.
- He was looking a bit nervous yesterday.
- O, dün biraz gergin görünüyordu.
- You should relax a bit.
- Biraz gevşemelisin.
- I feel a bit feverish tonight.
- Bu gece biraz ateşim var.
- Give me a bit more time, please.
- Bana biraz daha zaman ver lütfen.
- Tom was a bit early.
- Tom biraz erken geldi.
- He looks a bit fat.
- Biraz şişman gözüküyor.
- Tom's a bit of a fanatic.
- Tom biraz fanatiktir.
- Everyone seemed a bit depressed.
- Herkes biraz depresif görünüyordu.
- Tom is a bit shorter than Mary.
- Tom, Mary'den biraz daha kısadır.
- You look a bit dazed.
- Biraz sersemlemiş gibi görünüyorsun.
- Who wants a bit of cake?
- Kim biraz pasta ister?
- He is a bit of talkative.
- O biraz gevezedir.
- Tom's a bit of a fanatic.
- Tom biraz fanatik.
- Tom feels a bit under the weather today.
- Tom bugün kendini biraz kötü hissediyor.
- Tom looked a bit nervous.
- Tom biraz gergin görünüyordu.
- Now I'd like to talk for a bit about the European Union.
- Şimdi Avrupa Birliği hakkında biraz konuşmak istiyorum.
- The concert was a bit disappointing.
- Konser biraz hayal kırıklığı yarattı.
- Tom is a bit snobbish.
- Tom biraz züppedir.
- I wasn't a bit scared.
- Biraz olsun korkmadım.
- We have to leave a bit earlier.
- Biz biraz daha erken ayrılmak zorundayız.
- Tom is looking a bit happier.
- Tom biraz daha mutlu görünüyor.
- He's a bit of a drunkard.
- O biraz ayyaş.
- I'm a bit old-fashioned.
- Ben biraz eski kafalıyım.
- I'm not a bit surprised.
- Ben biraz olsun şaşırmadım.
- This kind of blouse is beginning to look a bit old-fashioned.
- Bu tür bir bluz biraz eski moda görünmeye başladı.
- My grandfather is a bit hard of hearing.
- Büyükbabam biraz ağır işitir.
- There is a bit of whisky in this bottle.
- Bu şişede biraz viski var.
- In reality, the explanation is a bit more complicated than this, but you get the gist.
- Gerçekte, açıklama bundan biraz daha karmaşıktır, ancak ana fikri anladınız.
- What actually happened is a bit different from what you said.
- Gerçekte olanlar senin söylediklerinden biraz farklı.
- I was a bit shocked.
- Ben biraz şok oldum.
- Tom is a bit small for his age.
- Tom yaşına göre biraz küçük.
- Don't you think that's a bit strange?
- Sence de biraz garip değil mi?
- She's a bit naive.
- O biraz saf.
- Tom is quite a bit taller than Mary.
- Tom, Mary'den biraz daha uzun.
- Tom's tone was a bit aggressive.
- Tom'un sesi biraz agresifti.
- Sami studied a bit of Islam at university.
- Sami üniversitede biraz İslam eğitimi aldı.
- Mary is a bit small for her age.
- Mary yaşına göre biraz küçük.
- She was a bit jealous.
- Mary biraz kıskançtı.
- This is going to hurt a bit.
- Bu biraz acıtacak.
- I have to admit that I'm a bit stingy.
- Biraz cimri olduğumu kabul etmek zorundayım.
- We need a bit more time to prepare.
- Hazırlamak için biraz daha zamana ihtiyacımız var.
- It's something a bit different and the people I was hanging around with wore them.
- Bu biraz farklı bir şey ve birlikte takıldığım insanlar bundan giyiyordu.
- Tom seemed to be a bit disappointed.
- Tom biraz hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyordu.
- Tom was a bit puzzled by Mary's answer.
- Tom, Mary'nin cevabı karşısında biraz şaşkındı.
- I feel a bit depressed.
- Kendimi biraz keyifsiz hissediyorum.
- We have to leave a bit earlier.
- Biraz erken gitmeliyiz.
- Things have changed a bit.
- İşler biraz değişti.
- He's a bit pasty.
- O biraz solgun.
- It has snowed a bit.
- Biraz kar yağdı.
- I will call back a bit later.
- Biraz sonra tekrar arayacağım.
- With so many people around he naturally became a bit nervous.
- Etrafında bu kadar çok insan varken doğal olarak biraz gerginleşti.
- I'm quite a bit older than you.
- Senden biraz daha yaşlıyım.
- It didn't hurt a bit.
- Biraz incitmedi.
- Tom is quite a bit older than me.
- Tom benden biraz daha yaşlı.
- He's a bit drunk.
- O biraz sarhoş.
- Anyone can learn to juggle with a bit of practice.
- Herkes biraz pratikle hokkabazlık yapmayı öğrenebilir.
- Tom looks a bit like John.
- Tom biraz John'a benziyor.
- It's a bit strange to me.
- O bana biraz garip geldi.
- I'd like to walk a bit slower.
- Biraz daha yavaş yürümek istiyorum.
- I'm a bit shy.
- Biraz utangacım.
- Mary is in a bit of a quandary over whether to tell Tom or not.
- Mary, Tom'a söyleyip söylememe konusunda biraz ikilemde.
- I expected a bit more cooperation.
- Biraz daha işbirliği beklerdim.
- You'd better relax a bit.
- Biraz sakinleşsen iyi olur.
- She felt a bit tired.
- Biraz yorgun hissetti.
- There's still a bit of it left.
- Ondan hâlâ birazcık kaldı.
- I am a bit hard up now and I can't afford such an expensive meal.
- Şimdi biraz elim dar ve böyle pahalı bir yemeğe gücüm yetmez.
- Please let Tom wait here a bit.
- Lütfen Tom'un burada biraz beklemesine izin verin.
- Tom is a bit chubby.
- Tom biraz tombul.
- I'm a bit busy.
- Biraz meşgulüm.
- It's a bit crowded in here.
- Burası biraz kalabalık.
- Let's stop and stretch our legs for a bit.
- Duralım ve biraz bacaklarımızı gerelim.
- She's just a bit nauseous.
- Sadece biraz midesi bulanıyor.
- Tom's a bit overweight, but formerly he was quite a good athlete.
- Tom biraz fazla kiloludur ama o eskiden oldukça iyi bir atletti.
- Just give me a bit more time.
- Sadece bana biraz daha zaman verin.
- Tom looked a bit sheepish.
- Tom biraz utangaç görünüyordu.
- I used to be a bit more fastidious.
- Ben biraz daha titizdim.
- Tom is probably a bit older than Mary.
- Tom muhtemelen Mary'den biraz daha yaşlıdır.
- You seem a bit depressed.
- Biraz bunalımlı görünüyorsun.
- Maybe we should plan to leave a bit earlier.
- Belki de biraz daha erken ayrılmayı planlamalıyız.
- Tom is a bit shorter than me.
- Tom benden biraz daha kısa.
- I'm a bit nervous right now.
- Şu anda biraz gerginim.
- I have a bit of a headache.
- Biraz başım ağrıyor.
- Tom is a bit strapped for money.
- Tom biraz paraya sıkışmış durumda.
- I'll open the window a bit.
- Ben pencereyi biraz açacağım.
- He was a bit jealous.
- Biraz kıskançtı.
- Could you call me back a bit later?
- Beni biraz sonra tekrar arayabilir misin?
- I was a bit hungry.
- Ben biraz açtım.
- Tom looks like he's a bit tired.
- Tom biraz yorgun gibi görünüyor.
- I felt a bit queasy.
- Biraz kusacak gibi hissettim.
- That movie was a bit disappointing.
- O film biraz hayal kırıklığı yarattı.
- I wish you would be a bit quieter.
- Keşke biraz daha sessiz olsan.
- I only want a bit more coffee.
- Sadece biraz daha kahve istiyorum.
- I was a bit unlucky.
- Ben biraz şanssızdım.
- The traffic was lighter than we expected, so we got here a bit earlier than we expected to.
- Trafik beklediğimizden daha hafifti, bu yüzden buraya beklediğimizden biraz daha erken geldik.
- The prices here are a bit high.
- Buradaki fiyatlar biraz yüksek.
- I wasn't a bit hungry.
- Biraz aç değildim.
- Mary's boss is a bit too tactile for her liking.
- Mary'nin patronu onun beğenisi için biraz fazla temas meraklısı.
- I felt a bit nervous.
- Biraz sinirli hissettim.
- Tom looked a bit embarrassed.
- Tom biraz mahcup görünüyordu.
- Some were already a bit drunk.
- Bazıları şimdiden biraz sarhoştu.
- You're a bit stingy.
- Biraz cimrisin.
- You look a bit confused.
- Biraz kafan karışık görünüyorsun.
- You're looking a bit bored.
- Biraz sıkılmış görünüyorsun.
- Tom is in a bit of a hurry now.
- Tom şimdi biraz acelesi var.
- She is a bit like her mother.
- Biraz annesine benziyor.
- Let me think it over a bit.
- Biraz düşünmeme izin ver.
- I always thought that Tom was a bit different.
- Her zaman Tom'un biraz farklı olduğunu düşünmüşümdür.
- I'm a bit hungry.
- Biraz açım.
- Mary was a bit jealous.
- Mary biraz kıskançtı.
- Tom seemed a bit cold to me.
- Tom bana biraz üşümüş gibi görünüyordu.
- Tom is a bit shorter than Mary is.
- Tom, Mary'den biraz daha kısa.
- I felt a bit uncomfortable at Tom's party.
- Tom'un partisinde biraz rahatsız hissettim.
- Sami was feeling a bit unusual.
- Sami biraz garip hissediyordu.
- Today's a bit warmer than usual, isn't it?
- Bugün her zamankinden biraz daha sıcak, değil mi?
- I was a bit woozy.
- Ben biraz sarhoştum.
- Give us a bit more time, please.
- Lütfen bize biraz daha zaman verin.
- Tom looked a bit embarrassed.
- Tom biraz utanmış görünüyordu.
- We need something a bit more subtle.
- Biraz daha ince bir şeye ihtiyacımız var.
- Just give us a bit more time.
- Bize biraz daha zaman ver.
- I have a bit of time to relax.
- Dinlenmek için biraz zamanım var.
- My grandma just drank a bit of soup.
- Büyükannem sadece biraz çorba içti.
- I don't care if it's a bit cold.
- Biraz soğuk olması umurumda değil.
- Can you wait a bit?
- Biraz bekleyebilir misiniz?
- Give me a bit more time, please.
- Bana biraz daha zaman ver, lütfen.
- Tom started to put his coat on, but then decided to stay a bit longer.
- Tom ceketini giymeye başladı, ama sonra biraz daha kalmaya karar verdi.
- I may be a bit crazy.
- Ben biraz deli olabilirim.
- Don't you think that's a bit disgusting?
- Bunun biraz iğrenç olduğunu düşünmüyor musunuz?
- I have a bit of an emergency.
- Biraz acil bir durumum var.
- Tom is a bit snobbish, isn't he?
- Tom biraz züppe tavırlı, değil mi?
- I felt a bit shaken.
- Biraz sarsıldım.
- The food is good, but you could have added a bit more salt.
- Yemek güzel ama biraz daha tuz ekleyebilirdin.
- I was a bit uncomfortable.
- Biraz rahatsız olmuştum.
- I was a bit jealous.
- Biraz kıskanmıştım.
- There's a bit of a wind today.
- Bugün biraz rüzgar var.
- Tom relaxed a bit.
- Tom biraz rahatladı.
- Tom is a bit shorter than Mary.
- Tom, Mary'den biraz daha kısa.
- My neck is a bit sore.
- Boynum biraz ağrıyor.
- He's a bit of a drunkard.
- O, biraz ayyaştır.
- The American news is reporting that Hurricane Irene is as big as Europe, which is a bit of an exaggeration.
- Amerikan haberleri Irene Kasırgası'nın Avrupa kadar büyük olduğunu bildiriyor, ki bu biraz abartılı.
- Tom appears to be a bit worried.
- Tom biraz endişeli görünüyor.
- Even though it's a bit cold, we still plan on having a picnic.
- Biraz soğuk olmasına rağmen hâlâ pikniğe gitmeyi planlıyoruz.
- He's a bit tipsy.
- O biraz çakırkeyf.
- I'm a bit confused.
- Biraz kafam karıştı.
- After a bit of googling, I suspect that what you said may not be true.
- Biraz araştırdıktan sonra, söylediklerinin doğru olmayabileceğinden şüpheleniyorum.
- I think you should speak a bit more slowly.
- Bence biraz daha yavaş konuşmalısın.
- Tom is a bit naive.
- Tom biraz saf.
- Tom was a bit embarrassed.
- Tom biraz utanmıştı.
- I'm tired, and a bit annoyed.
- Yorgunum ve biraz sıkıntılıyım.
- I wasn't a bit tired.
- Birazcık bile yorgun değildim.
- I hear Tom's a bit of a drinker.
- Tom'un biraz ayyaş olduğunu duyuyorum.
- You looked a bit dazed.
- Biraz sersemlemiş görünüyordun.
- I'm a bit pressed for time.
- Zamanım biraz kısıtlı.
- He is a bit older than me.
- Benden biraz daha yaşlı.
- Would you mind helping me a bit?
- Bana biraz yardımcı olur musun?
- Tom is a bit younger than Mary is.
- Tom, Mary'den biraz daha genç.
- Tom is being a bit self-indulgent, isn't he?
- Tom biraz kendini düşünen biri, değil mi?
- I'm a bit overweight.
- Ben biraz kiloluyum.
- Would you mind helping me a bit?
- Bana biraz yardım eder misin?
- Tom was a bit drunk.
- Tom biraz sarhoştu.
- We're running a bit behind schedule.
- Programın biraz gerisinde kalıyoruz.
- I'm in a bit of trouble.
- Başım biraz belada.
- That restaurant is probably a bit expensive.
- Bu restoran muhtemelen biraz pahalı.
- Tom has to do a bit of shopping.
- Tom'un biraz alışveriş yapması gerekiyor.
- She has to take in the waist of her pants a bit.
- Pantolonun belini biraz daraltması gerekiyor.
- We're a bit off course, aren't we?
- Rotadan biraz saptık, değil mi?
- I am a bit shy.
- Ben biraz çekingenim.
- Isn't it a bit small?
- Biraz küçük değil mi?
- It's a bit too complicated for me.
- Bu benim için biraz fazla karmaşık.
- Tom is a bit stingy.
- Tom biraz cimridir.
- Isn't he a bit young?
- O biraz genç değil mi?
- You looked a bit dazed.
- Biraz şaşkın görünüyordun.
- Can I give you a bit of advice?
- Sana biraz tavsiye verebilir miyim?
- Loosen up a bit, life is too short.
- Biraz gevşe, hayat çok kısa.
- Forgive me, I'm a bit nervous.
- Affet beni, biraz gerginim.
- Can you elaborate a bit?
- Biraz daha detaylandırabilir misin?
- I am a bit drunk.
- Biraz sarhoşum.
- I'm feeling a bit tired.
- Biraz yorgun hissediyorum.
- The chicken is a bit too dry.
- Tavuk biraz fazla kuru.
- Tom seems a bit depressed this morning.
- Tom bu sabah biraz depresif görünüyor.
- Tom is a bit bigger than you.
- Tom senden biraz daha büyük.
- Tom gave Mary a bit of food.
- Tom, Mary'ye biraz yemek verdi.
- The road turns a bit to the west.
- Yol biraz batıya doğru döner.
- Why didn't you try a bit harder?
- Niye biraz daha çaba göstermedin?
- I'm a bit drunk.
- Biraz sarhoşum.
- Not bad, but I'm a bit tired.
- Fena değil, ama biraz yorgunum.
- Mary was a bit drunk.
- Mary biraz sarhoştu.
- I've got nothing against waiting, but after two hours I'm feeling understandably a bit impatient.
- Beklemeye karşı değilim, ama iki saatten sonra anlaşılır bir şekilde biraz sabırsız hissediyorum.
- Tom is a bit confused, isn't he?
- Tom'un biraz kafası karışmış, değil mi?
- Open the door a bit!
- Kapıyı biraz aç!
- Many of you must be feeling a bit tired right now.
- Çoğunuz şu anda biraz yorgun hissediyor olmalısınız.
- Tom drank a lot last night and is a bit hung over this morning.
- Tom dün gece çok içti ve bu sabah biraz akşamdan kalma.
- As the Moon moves eastward away from the Sun in the sky, we see a bit more of the sunlit side of the Moon each night.
- Ay gökyüzündeki Güneşten doğuya doğru hareket eder, biz her gece ayın güneşli tarafını biraz daha çok görürürüz.
- Forgive me, I'm a bit nervous.
- Beni affet, biraz gerginim.
- I think Tom is a bit eccentric.
- Bence Tom biraz tuhaf biri.
- Put on a bit more salt.
- Biraz daha tuz koyun.
- He promised a lot, but we only saw a bit.
- O çok söz verdi ama biz sadece birazını gördük.
- Tom looks a bit tired, doesn't he?
- Tom biraz yorgun görünüyor, değil mi?
- Yesterday I became a god, but found that a bit boring, so today I became a devil.
- Dün bir tanrı oldum, ama bunu biraz sıkıcı buldum, bu yüzden bugün bir şeytan oldum.
- He's a bit shy.
- Biraz utangaçtır.
- Tom's a bit overweight, but formerly he was quite a good athlete.
- Tom biraz kilolu ama eskiden çok iyi bir atletti.
- Could you move the chair a bit?
- Sandalyeyi biraz oynatabilir misiniz?
- Tom sobered up a bit.
- Tom biraz kendine geldi.
- It's a bit awkward.
- Bu biraz tuhaf.
- I was a bit confused.
- Biraz kafam karıştı.
- His way of thinking is a bit extreme.
- Onun düşünce biçimi biraz aşırı.
- Tom was a bit late.
- Tom biraz geç kaldı.
- Tom looks a bit shaken.
- Tom biraz sarsılmış görünüyor.
- Please turn the music down a bit.
- Lütfen müziğin sesini biraz kıs.
- Can you wait a bit?
- Biraz bekler misin?
- I've sobered up a bit.
- Ben biraz ayıldım.
- He's a bit energetic.
- O biraz enerjik.
- We'll have to do a bit of walking to get from here to the bank.
- Buradan bankaya gitmek için biraz yürümemiz gerekecek.
- I'll tell you all about it when you're a bit older.
- Biraz daha büyüdüğünde sana o konuda her şeyi anlatacağım.
- We have a bit more work to do.
- Biraz daha yapacak işimiz var.
- I'm a bit scared.
- Ben biraz korkuyorum.
- She's a bit jealous.
- O biraz kıskanç.
- Tom thinks Mary is a bit chubby.
- Tom Mary'nin biraz tombul olduğunu düşünüyor.
- It's a bit extreme.
- Biraz aşırı.
- You're a bit taller than I am, aren't you?
- Sen benden biraz daha uzunsun, değil mi?
- Would you mind if I went out for a bit?
- Biraz dışarıya çıkmamın bir mahzuru var mı?
- His bad face doesn't scare me even a bit.
- Onun kötü yüzü beni biraz bile korkutmuyor.
- We can chill out a bit.
- Biraz kafamızı dinleriz.
- Please slow down a bit.
- Lütfen biraz yavaşla.
- Don't you worry about me a bit.
- Benim için biraz olsun endişelenme.
- Tell me a bit about your love life.
- Bana biraz aşk hayatınızdan bahsedin.
- Tom was a bit late.
- Tom biraz gecikti.
- I recommend you try studying a bit harder.
- Biraz daha çok çalışmayı denemeni tavsiye ediyorum.
- Layla was feeling a bit unusual.
- Leyla kendini biraz anormal hissediyordu.
- Actually, I'm feeling a bit down.
- Aslında, kendimi biraz kötü hissediyorum.
- We were both a bit drunk.
- İkimiz de biraz sarhoştuk.
- I have a bit of a cold.
- Biraz üşütmüşüm.
- You're a bit strange.
- Biraz tuhafsın.
- Tom wasn't a bit tired.
- Tom birazcık bile yorgun değildi.
- He's a bit pasty.
- Biraz solgun.
- Things got a bit hectic.
- İşler biraz karıştı.
- I'm a bit skeptical.
- Ben biraz şüpheciyim.
- We need a bit more time to prepare.
- Hazırlanmak için biraz daha zamana ihtiyacımız var.
- Tom is dressed a bit more conservative today than he usually is.
- Tom bugün her zaman olduğundan biraz daha mazbut giyinmiş.
- Tom appears to be a bit worried.
- Tom biraz endişeli görünür.
- The catacombes of Paris are famous, but a bit gloomy.
- Paris'in yeraltı mezarları ünlüdür, ama biraz kasvetlidir.
- Come a bit closer.
- Biraz daha yakına gel.
- I'm a bit pushed for money.
- Biraz paraya sıkıştım.
- Don't you think that's a bit odd?
- Sence de bu biraz tuhaf değil mi?
- Tom is a bit shorter than Mary is.
- Tom Mary'den biraz daha kısa.
- Tom is in quite a bit of pain.
- Tom'un biraz ağrısı var.
- Tom's family moved around quite a bit when he was a kid.
- Tom'un ailesi o bir çocukken biraz gezdiler.
- I think that guy looks a bit like Tom.
- Sanırım o adam biraz Tom'a benziyor.
- You sound a bit angry.
- Kulağa biraz kızgın gibi geliyorsun.
- She's a bit older than me.
- O benden biraz daha büyük.
- Why don't you rest a bit?
- Niçin biraz dinlenmiyorsun?
- Let's stop and stretch our legs for a bit.
- Biraz durup bacaklarımızı esnetelim.
- Our flying time tonight will be just under 6 hours, but I'll see if I can speed things up a bit.
- Bu geceki uçuş süremiz 6 saatin biraz altında olacak ama bakalım işleri biraz hızlandırabilecek miyim?
- Can I borrow your pencil for a bit?
- Kalemini biraz ödünç alabilir miyim?
- To be a good translator, I think Tom needs to hone his skills a bit more.
- İyi bir tercüman olmak için, sanırım Tom yeteneklerini biraz daha geliştirmeli.
- Layla was feeling a bit unusual.
- Layla kendini biraz sıradışı hissediyordu.
- This is a bit embarrassing.
- Bu biraz utanç verici.
- I'm afraid it's a bit more complicated than that.
- Maalesef bu ondan biraz daha karmaşık.
- That's a bit personal.
- O biraz kişisel.
- That makes me feel a bit better.
- Bu beni biraz daha iyi hissettirdi.
- Tom became flustered and a bit nervous.
- Tom telaşlandı ve biraz gerginleşti.
- You can just sit there and relax a bit if you like.
- Eğer istiyorsan orada oturabilirsin ve biraz dinlenebilirsin.
- Tom leaned forward a bit.
- Tom biraz öne eğildi.
- Tom wasn't a bit worried.
- Tom biraz endişeli değildi.
- Your proposal is a bit extreme.
- Öneriniz biraz aşırı.
- That's a bit too expensive.
- Bu biraz fazla pahalı.
- I felt immediately a bit better.
- Kendimi hemen biraz daha iyi hissettim.
- There is no market for products that everyone likes a bit, but only for products that someone particularly appreciates.
- Herkesin biraz beğendiği ürünler için pazar yoktur, sadece birilerinin özellikle takdir ettiği ürünler için pazar vardır.
- Tom is a bit disoriented.
- Tom'un kafası biraz karışık.
- Tom seems to be a bit scared.
- Tom biraz korkmuş gibi görünüyor.
- One of your front tires looks a bit low.
- Ön lastiklerinden biri biraz inik görünüyor.
- Tom was a bit scared.
- Tom biraz korkmuştu.
- I'm starting to get a bit worried because Tom should've arrived by now.
- Biraz endişelenmeye başladım çünkü Tom şimdiye kadar gelmeliydi.
- I'm feeling a bit stiff.
- Biraz kaskatı kesilmiş gibi hissediyorum.
- Tom is a bit of a coward.
- Tom birazcık korkak.
- My father is a bit old fashioned.
- Babam biraz geri kafalıdır.
- The Spanish eat a bit late.
- İspanyollar biraz geç saatte yemek yerler.
- Tom is a bit taller than me.
- Tom benden biraz daha uzun boylu.
- You look a bit dazed.
- Biraz şaşkın görünüyorsun.
- I'm getting a bit confused.
- Biraz bocalıyorum.
- You're a bit younger than I am, aren't you?
- Benden biraz daha gençsin, değil mi?
- You're a bit taller than Tom is, aren't you?
- Tom'dan biraz daha uzunsun, değil mi?
- I'm already a bit tipsy.
- Zaten biraz kafayı bulmuş durumdayım.
- Tom wasn't a bit hungry.
- Tom biraz aç değildi.
- Tom is a bit of a rebel.
- Tom biraz asidir.
- I'm a bit rusty.
- Ben biraz hamlamışım.
- I've simplified it a bit.
- Biraz basitleştirdim.
- You look a bit nervous.
- Biraz gergin görünüyorsun.
- Tom is a bit naive.
- Tom biraz saftır.
- Come a bit closer.
- Biraz daha yaklaş.
- Actually, I'm feeling a bit down.
- Aslında, biraz keyifsiz hissediyorum.
- Tom is quite a bit richer than I am.
- Tom benden biraz daha zengin.
- That's a bit much.
- Bu biraz fazla.
- Let's think about this a bit more.
- Bunun hakkında biraz daha düşünelim.
- I'm a bit worried.
- Ben biraz endişeliyim.
- Tom is a bit drunk, isn't he?
- Tom biraz sarhoş, değil mi?
- You'd better relax a bit.
- Biraz rahatlasan iyi olur.
- I'm not a bit scared.
- Biraz korkmuyorum.
- I'm a bit chubby.
- Ben biraz tombulum.
- Tom didn't look a bit sad.
- Tom biraz üzgün görünmüyordu.
- Tom will be a bit late.
- Tom biraz geç kalacak.
- Tom said he felt a bit nervous.
- Tom biraz gergin hissettiğini söyledi.
- Tom is a bit stingy.
- Tom biraz cimri.
- I need a bit of time.
- Biraz zamana ihtiyacım var.
- My throat is a bit dry.
- Boğazım biraz kurudu.
- Tom is a bit of a mystery to us.
- Tom bizim için biraz gizemli.
- Tom is a bit short for his age.
- Tom yaşına göre biraz kısa.
- You're a bit younger than Tom, aren't you?
- Tom'dan biraz daha gençsin, değil mi?
- I guess it sounds a bit silly.
- Sanırım biraz aptalca geliyor.
- With a bit of good will on both sides, our problems should be able to be resolved.
- Her iki taraf da biraz iyi niyetli olursa sorunlarımız çözülebilir.
- Slow down a bit.
- Biraz yavaşla.
- I'm a bit tipsy.
- Biraz çakırkeyfim.
- I'm starting to get a bit worried because Tom should have arrived by now.
- Biraz endişelenmeye başladım çünkü Tom şimdiye kadar gelmeliydi.
- I am a bit hard up now and I can't afford such an expensive meal.
- Şu anda biraz zor durumdayım ve bu kadar pahalı bir yemeği karşılayamam.
- You seem a bit paranoid.
- Biraz paranoyak görünüyorsun.
- Tom definitely needs to be a bit more sociable.
- Tom'un kesinlikle biraz daha sosyal olması gerekiyor.
- Tom will be a bit late.
- Tom biraz gecikecek.
- Don't you think it might be a bit too expensive for us to buy?
- Sence de satın almak bizim için biraz pahalı değil mi?
- Tom is a bit taller than me.
- Tom benden biraz daha uzun.
- It sounds a bit goofy.
- O biraz aptal görünüyor.
- Tom looks a bit queasy.
- Tom biraz rahatsız görünüyor.
- This is a bit unfair.
- Bu biraz adaletsiz.
- Tom is a bit shy.
- Tom biraz utangaçtır.
- Can I have a bit more milk?
- Ben biraz daha süt alabilir miyim?
- I'm still a bit groggy.
- Hâlâ biraz halsizim.
- I'm getting a bit confused.
- Benim de biraz kafam karıştı.
- Tom looks a bit like John Lennon.
- Tom biraz John Lennon'a benziyor.
- I only want a bit more coffee.
- Ben sadece biraz daha kahve istiyorum.
- It was a bit awkward.
- Biraz tuhaftı.
- Tom felt a bit tired.
- Tom biraz yorgun hissetti.
- He looks a bit fat.
- Biraz şişman görünüyor.
- Open the door a bit!
- Biraz kapıyı aç!
- Tom looked a bit concerned.
- Tom biraz endişeli görünüyordu.
- I think I drank a bit too much.
- Biraz çok içtiğimi düşünüyorum.
- We have a bit more work to do.
- Yapacak biraz daha işimiz var.
- The Spanish eat a bit late.
- İspanyollar biraz geç yiyor.
- You need to relax a bit.
- Biraz dinlenmeniz gerekiyor.
- I felt immediately a bit better.
- Hemen biraz daha iyi hissettim.
- Tom is being a bit self-indulgent, isn't he?
- Tom biraz bencilce davranıyor, değil mi?
- I'm a bit pressed for time.
- Biraz zamanım daraldı.
- I have been a bit distracted this morning.
- Bu sabah biraz dikkatim dağıldı.
- Tom was a bit jealous.
- Tom biraz kıskançtı.
- That's a bit extreme.
- Bu biraz aşırı.
- I used to be a bit more fastidious.
- Eskiden biraz daha titizdim.
- I think that guy looks a bit like Tom.
- Bence bu adam biraz Tom'a benziyor.
- You are a bit fat.
- Birazcık şişmansın.
- Tom isn't a bit scared.
- Tom birazcık bile korkmuş değil.
- I'm afraid it's a bit more complicated than that.
- Korkarım durum bundan biraz daha karmaşık.
- A bit more chocolate please.
- Biraz daha çikolata lütfen.
- Tom is having a bit of trouble with his new car.
- Tom yeni arabasıyla biraz sorun yaşıyor.
- Can't you bring down the price a bit?
- Fiyatı biraz aşağı çekemez misiniz?
- At the start, I was really still a bit scared.
- Başlangıçta, ben gerçekten hâlâ biraz korkuyordum.
- Tom is a bit conceited.
- Tom biraz kibirli.
- I want to lose a bit of weight.
- Biraz kilo vermek istiyorum.
- I'm a bit short of money now.
- Şu an biraz parasızım.
- She's a bit tipsy.
- O biraz çakırkeyf.
- You should relax a bit.
- Biraz rahatlamalısın.
- That's a bit pricey.
- Bu biraz pahalı.
- Can you tell us a bit about yourself?
- Bize biraz kendinden bahsedebilir misin?
- That's a bit of an exaggeration.
- Bu biraz abartılı.
- Can't you bring down the price a bit?
- Fiyatı biraz indiremez misin?
- I was a bit afraid.
- Ben biraz korkuyordum.
- Tom says he'll be a bit late.
- Tom biraz geç kalacağını söylüyor.
- Tom's girlfriend is quite a bit younger than he is.
- Tom'un kız arkadaşı ondan biraz daha genç.
- Tom is looking a bit agitated.
- Tom biraz heyecanlı görünüyor.
- I think it's time to start helping Tom a bit more.
- Sanırım Tom'a biraz daha yardım etmeye başlamanın zamanı.
- Tom sobered up a bit.
- Tom biraz ayılmıştı.
- You're a bit taller than I am, aren't you?
- Benden biraz daha uzunsun, değil mi?
- Shouldn't we wait a bit longer?
- Biraz daha bekleyemez miyiz?
- I'm a bit pressed for time.
- Biraz zaman sıkıntım var.
- Tom looks quite a bit older than Mary.
- Tom, Mary'den biraz daha yaşlı görünüyor.
- Tom is a bit snobbish, isn't he?
- Tom biraz züppe, değil mi?
- It was a bit awkward.
- Bu biraz garipti.
- Tom looks a bit nervous.
- Tom biraz gergin görünüyor.
- Tom is a bit younger than Mary.
- Tom, Mary'den biraz daha genç.
- You look a bit tense.
- Sen biraz gergin görünüyorsun.
- Tom is a bit older than Mary.
- Tom, Mary'den biraz daha büyük.
- The traffic was lighter than we expected, so we got here a bit earlier than we expected to.
- Trafik beklediğimizden daha hafifti, bu yüzden buraya beklediğimizden biraz daha erken vardık.
- Sure I'll come, but I might be a bit late.
- Elbette geleceğim, ama biraz geç kalabilirim.
- His bad face doesn't scare me even a bit.
- Kötü yüzü beni biraz bile korkutmuyor.
- I think I drank a bit too much.
- Sanırım biraz fazla içtim.
- You look a bit like Tom.
- Biraz Tom'a benziyorsun.
- I think the soup needs a bit of salt.
- Çorbanın biraz tuza ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
- I don't have any time left; hurry yourself up a bit!
- Hiç vaktim kalmadı; biraz acele et!
- To be a good translator, I think Tom needs to hone his skills a bit more.
- İyi bir çevirmen olmak için Tom'un becerilerini biraz daha geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum.
- She's a bit naive.
- O biraz saftır.
- Tom looked a bit shaken.
- Tom biraz sarsılmış görünüyordu.
- Sure I'll come, but I might be a bit late.
- Elbette geleceğim ama biraz geç kalabilirim.
- I felt a bit uncomfortable at Tom's party.
- Tom'un partisinde kendimi biraz rahatsız hissettim.
- You need to relax a bit.
- Biraz rahatlamalısın.
- What actually happened is a bit different from what you said.
- Gerçekten olan şey senin söylediğinden biraz farklı.
- Tom is a bit of a snob.
- Tom birazcık züppe.
- I think we're all a bit crazy.
- Bence hepimiz biraz deliyiz.
- You're a bit taller than Tom is.
- Sen Tom'dan biraz daha uzunsun.
- Tom is a bit old fashioned.
- Tom biraz eski kafalı.
- I have been a bit distracted this morning.
- Bu sabah biraz dikkatim dağınıktı.
- I'm feeling a bit hungry.
- Biraz aç hissediyorum.
- It's a bit chilly.
- Hava biraz serin.
- Tom was a bit of a playboy.
- Tom biraz çapkındı.
- You're a bit strange.
- Sen biraz tuhafsın.
- He looks a bit tired.
- Biraz yorgun görünüyor.
- Tom is a bit older than Mary.
- Tom, Mary'den biraz daha yaşlı.
- We're all a bit a scared.
- Hepimiz biraz korkuyoruz.
- The government's expenditures are a bit excessive.
- Hükümetin harcamaları biraz aşırı.
- Tom is quite a bit taller than me.
- Tom benden biraz daha uzun.
- I was a bit unlucky.
- Biraz şanssızdım.
- This soup needs a bit more salt.
- Bu çorbanın biraz daha tuza ihtiyacı var.
- Give us a bit more time, please.
- Bize biraz daha zaman verin, lütfen.
- I think we should let Tom rest a bit.
- Bence Tom'un biraz dinlenmesine izin vermeliyiz.
- I felt a bit woozy.
- Kendimi biraz sersemlemiş hissettim.
- You are a bit fat.
- Biraz şişmansın.
- Tom is a bit of a sissy.
- Tom biraz hanım evladıdır.
- She's a bit younger than me.
- O benden biraz daha genç.
- I'm wearing some foundation, a bit of blush and some eyeliner.
- Biraz fondöten, biraz allık ve göz kalemi sürdüm.
- The chicken was a bit dry.
- Tavuk biraz kuruydu.
- I'm quite a bit older than you.
- Ben de senden biraz büyüğüm.
- It actually resembles a bit.
- Bu aslında biraz benziyor.
- He looks a bit tired.
- O, biraz yorgun görünüyor.
- Shall we rest a bit?
- Biraz dinlenelim mi?
- I'm a bit jealous.
- Ben biraz kıskancımdır.
- What I really needed was to spend a bit of time with my best mates Tom and Mary, who I've known for ages.
- Asıl ihtiyacım olan şey, yıllardır tanıdığım en iyi arkadaşlarım Tom ve Mary ile biraz zaman geçirmekti.
- Could you call me back a bit later?
- Beni biraz sonra arayabilir misin?
- Tom said I looked a bit dazed.
- Tom biraz sersemlemiş göründüğümü söyledi.
- Tom is a bit eccentric.
- Tom biraz eksantrik.
- I was a bit emotional.
- Ben biraz duygusaldım.
- You ought to relax a bit.
- Biraz rahatlamalısın.
- Aren't you exaggerating a bit?
- Biraz abartmıyor musun?
- Can you stay for a bit?
- Biraz daha kalabilir misin?
- Tom is a bit overweight.
- Tom biraz fazla kiloluydu.
- This soup wants a bit of salt.
- Bu çorba biraz tuz istiyor.
- That's a bit much.
- O biraz fazla.
- Tom is a bit unsociable.
- Tom biraz çekingen.
- You're a bit early, aren't you?
- Biraz erken geldin değil mi?
- It's a bit too complicated for me.
- Benim için biraz fazla karmaşık.
- It's a bit crowded in here.
- Burada biraz kalabalık.
- You should try to get to bed a bit earlier tonight.
- Bu gece biraz daha erken yatmaya çalışmalısın.
- Add a bit of sugar, please.
- Lütfen biraz şeker ilave edin.
- Tom is a bit old, but not too ugly.
- Tom biraz yaşlı ama çok çirkin değil.
- The news came as a bit of a shock.
- Haberler biraz şok edici oldu.
- Tom is a bit of a nitpicker.
- Tom biraz mızmızdır.
- I've got a bit of a headache.
- Biraz başım ağrıyor.
- I'm not a bit surprised.
- Birazcık bile şaşırmadım.
- I'm sometimes a bit absent-minded.
- Bazen biraz dalgın oluyorum.
- Tom is a bit strange.
- Tom biraz tuhaf.
- He's a bit lively.
- Biraz hareketli.
- I'd say that narrows it down quite a bit.
- Bence bu seçenekleri biraz daraltıyor.
- I felt a bit shaken.
- Ben biraz sarsılmış hissettim.
- I really have to think about this a bit more.
- Bunu biraz daha düşünmeliyim.
- Tom seemed a bit surprised.
- Tom biraz şaşırmış gibiydi.
- I was a bit embarrassed.
- Biraz utandım.
- Tom told me he was feeling a bit tired.
- Tom bana biraz yorgun hissettiğini söyledi.
- PHP is a bit complicated.
- PHP biraz karmaşıktır.
- I was a bit shocked.
- Biraz şaşırmıştım.
- Tom looks a bit dazed.
- Tom biraz şaşkın görünüyor.
- I expected a bit more.
- Biraz daha bekliyordum.
Show More (1089)
|