align - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
align uyum sağlamak v.
  • The Commission has decided to align itself with that proposal as a realistic compromise.
  • Komisyon, gerçekçi bir uzlaşma olarak bu teklifle uyum sağlamaya karar vermiştir.
  • Turkey needs to undertake major efforts to align with the Community acquis.
  • Türkiye'nin Topluluk müktesebatına uyum sağlamak için büyük çaba göstermesi gerekmektedir.
  • Further approximation is however necessary to fully align with the European legislation.
  • Ancak, Avrupa mevzuatı ile tam bir uyum sağlamak için daha fazla yakınlaşma gereklidir.
Show More (1)
align hizalamak v.
  • Now we need to have a discussion and take a decision, which is different from aligning national positions.
  • Şimdi bir tartışma yapmamız ve bir karar almamız gerekiyor ki bu da ulusal tutumları hizalamaktan farklı bir şeydir.
  • So why try to harmonise everything, especially if it is to align the system against the least reliable method?
  • Öyleyse neden her şeyi uyumlaştırmaya çalışalım, özellikle de sistemi en az güvenilir yönteme karşı hizalamak için?
Show More (-1)
align hiza n.
  • The EU, led by the three, has aligned with the USA in what is a disastrous policy for our nations and our planet.
  • Üçlünün başını çektiği AB, uluslarımız ve gezegenimiz için felaket olan bir politikada ABD ile aynı hizaya gelmiştir.
Show More (-2)