|
- He asked about the Commission's plans as regards the timing of the revision of the European works council directive.
- Avrupa çalışma konseyi direktifinin revizyonunun zamanlamasıyla ilgili olarak Komisyon'un planlarını sordu.
- Of course, not every consumer will walk into the manufacturer's premises to ask about production methods.
- Elbette her tüketici, üretim yöntemlerini sormak için üreticinin tesislerine gitmeyecektir.
- She asked about a coordinated policy of assisted returns.
- Yardımlı geri dönüşler konusunda koordineli bir politika olup olmadığını sordu.
- You ask about relations with NATO.
- NATO ile ilişkileri soruyorsunuz.
- Maybe someone will ask about that and if there are any ideas we will be grateful to hear them.
- Belki birileri bunu sorar ve herhangi bir fikir varsa bunları duymaktan minnettar oluruz.
- She quite sensibly asks about coherence in our financial instruments for dealing with cross-border issues.
- Oldukça mantıklı bir şekilde sınır ötesi meselelerin ele alınmasına yönelik mali araçlarımızdaki tutarlılığı soruyor.
- If they ask about me at the shop, you know nothing.
- Dükkanda beni sorarlarsa hiçbir şey bilmiyorsun.
- Trust me you will want to ask about this.
- İnanın bana bunu sormak isteyeceksiniz.
- Trust me you will want to ask about this.
- İnanın bana, bunu sormak için istek duyacaksınız.
- If they ask about me at the shop, you know nothing.
- Dükkanda beni sorarlarsa, hiçbir şey bilmiyorsun.
- I ask about apples, and you answer me about pears.
- Ben elmaları soruyorum, sen armutlarla cevap veriyorsun.
- I went to the hospital to ask about his health.
- Sağlığını sormak için hastaneye gittim.
- Tom almost never asks about that.
- Tom bunu neredeyse hiç sormaz.
- They asked about the others.
- Diğerlerini sordular.
- I thought you'd ask about that.
- Bunu soracağını düşünmüştüm.
- Did Tom ask about us?
- Tom bizi sordu mu?
- I'll tell Tom you asked about him.
- Tom'a onu sorduğunu söyleyeceğim.
- I'm not asking about that.
- Bunu sormuyorum.
- Ken asked about his father's condition.
- Ken babasının durumunu sordu.
- She asked about the location of the house.
- O, evin yerini sordu.
- May I ask about your family?
- Ailenizi sorabilir miyim?
- He asked about your health yesterday.
- Dün sağlığını sordu.
- She asked about the others.
- Diğerlerini sordu.
- I didn't ask about anything else.
- Başka bir şey sormadım.
- Tom always asks about you.
- Tom hep seni soruyor.
- Tom never asked about Mary.
- Tom, Mary'yi hiç sormadı.
- Why are you asking about that?
- Neden bunu soruyorsun?
- Tom asked about my school.
- Tom okulumu sordu.
- I knew you'd ask about that.
- Bunu soracağını biliyordum.
- I went to the hospital to ask about his health.
- Onun sağlığını sormak için hastaneye gittim.
- When I met her the other day, she asked about my parents.
- Geçen gün onunla karşılaştığımda ailemi sordu.
- The doctor came into the examination room and asked about her problem.
- Doktor muayene odasına geldi ve onun problemini sordu.
- I'm asking about the group, not about Tom specifically.
- Bilhassa Tom'u değil, grubu soruyorum.
- Did Tom ever ask about me?
- Tom beni hiç sordu mu?
- Did Tom ask about me?
- Tom beni sordu mu?
- Tom never asked about Mary.
- Tom Mary hakkında hiçbir şey sormadı.
- She asked about his father's condition.
- Babasının durumunu sordu.
- Tom asked about the meeting.
- Tom toplantıyı sordu.
- Someone asked about Texas.
- Birisi Teksas'ı sordu.
- When I met her the other day, she asked about my parents.
- Geçen gün onunla karşılaştığımda, o benim ebeveynlerimi sordu.
- Did Tom ever ask about Mary?
- Tom hiç Mary'yi sordu mu?
- She asked about my school.
- Okulumu sordu.
- He was asking about your health.
- Sağlığını soruyordu.
- Tom was asking about you.
- Tom seni soruyordu.
- He asked about your health yesterday.
- Dün senin sağlığını sordu.
- She asked about the location of the house.
- Evin yerini sordu.
Show More (43)
|
