| 1 |
assemble |
monte etmek |
v. |
|
- I assemble car engines.
- Ben araba motorları monte ediyorum.
- Is it true you assembled the engine by yourself?
- Motoru tek başına monte ettiğin doğru mu?
- She assembled the motor.
- Motoru monte etti.
- It took me several hours to assemble it.
- Bunu monte etmek birkaç saatimi aldı.
- This is the first time I've ever assembled an engine.
- İlk defa bir motor monte ediyorum.
- She assembles computers.
- O, bilgisayarları monte eder.
- Tom couldn't assemble the bed because he didn't have the right sized Allen key.
- Tom yatağı monte edemedi çünkü doğru boyutta alyan anahtarı yoktu.
- We are assembling the engine.
- Biz motoru monte ediyoruz.
- We are assembling the engine.
- Motoru monte ediyoruz.
- The mechanic assembled the engine.
- Tamirci motoru monte etti.
- The machine has to be assembled.
- Makinenin monte edilmesi gerekiyor.
- They assemble typewriters.
- Onlar daktiloları monte ediyorlar.
- She assembled the motor.
- O, motoru monte etti.
- He assembles washing machines.
- O çamaşır makinesini monte ediyor.
- I assemble car engines.
- Ben araba motorlarını monte ederim.
- I assembled it.
- Onu monte ettim.
- The machine has to be assembled.
- Makine monte edilmelidir.
Show More (14)
|
| 2 |
assemble |
toplamak |
v. |
|
- The police assembled a lot of evidence against him.
- Polis, onun aleyhinde birçok kanıt topladı.
- Have you ever assembled a computer by yourself?
- Hiç kendi başınıza bir bilgisayar topladınız mı?
- The president assembled his advisers for a conference.
- Başkan danışmanlarını bir konferans için topladı.
- The mechanic assembled the engine.
- Usta motoru topladı.
- The police assembled a lot of evidence against him.
- Polis ona karşı birçok kanıt topladı.
Show More (2)
|
| 3 |
assemble |
montaj yapmak |
v. |
|
- They assemble typewriters.
- Onlar daktilo montajı yapıyor.
- Tom couldn't assemble the bed because he didn't have the right sized Allen key.
- Tom, doğru ebatta alyan anahtarı olmadığı için karyolanın montajını yapamadı.
- She assembles computers.
- O bilgisayar montajı yapar.
- He assembles washing machines.
- O çamaşır makinesi montajı yapıyor.
Show More (1)
|
| 4 |
assemble |
bir araya getirmek |
v. |
|
- The president assembled his advisers for a conference.
- Başkan, danışmanlarını bir konferans için bir araya getirdi.
- It took me several hours to assemble it.
- Bir araya getirmek birkaç saatimi aldı.
Show More (-1)
|
| 5 |
assemble |
birleştirmek |
v. |
|
- I assembled it.
- Birleştirdim.
Show More (-2)
|
