1 |
at a crossroads |
yol ayrımında |
expr. |
|
- Europe is at a crossroads.
- Avrupa bir yol ayrımında.
- As an article in today's Guardian says, we are at a crossroads.
- Bugünkü Guardian'da yer alan bir makalede de belirtildiği üzere, bir yol ayrımındayız.
- We are at a crossroads and unfortunately we are late.
- Bir yol ayrımındayız ve ne yazık ki geç kaldık.
- Sami was at a crossroads.
- Sami bir yol ayrımındaydı.
Show More (1)
|
2 |
at a crossroads |
dönüm noktasında |
expr. |
|
- This year, we are at a crossroads in the truest sense of the word.
- Bu yıl kelimenin tam anlamıyla bir dönüm noktasındayız.
Show More (-2)
|
3 |
at a crossroads |
kavşakta |
adv. |
|
- The accident took place at a crossroads.
- Kaza bir kavşakta meydana geldi.
Show More (-2)
|