|
- At one time there were many slaves in America.
- Bir zamanlar Amerika'da çok sayıda köle vardı.
- Tom seems to have been rich at one time.
- Tom bir zamanlar zenginmiş gibi görünüyor.
- At one time there were many slaves in America.
- Bir zamanlar Amerika'da birçok köle vardı.
- At one time, I used to go jogging every morning.
- Bir zamanlar her sabah koşuya çıkardım.
- At one time I knew chemistry as well as I knew mathematics.
- Bir zamanlar kimyayı da matematiği bildiğim kadar iyi bilirdim.
- At one time I was saying I want to become a novelist.
- Bir zamanlar roman yazarı olmak istediğimi söylüyordum.
- Tom must've been rich at one time.
- Tom bir zamanlar zengin olmalı.
- There used to be a house here at one time.
- Bir zamanlar burada bir ev vardı.
- At one time, I used to go jogging every morning.
- Bir zamanlar, her sabah koşardım.
- Tom must've been rich at one time.
- Tom bir zamanlar zengin olmuş olmalı.
- That island was governed by France at one time.
- O ada bir zamanlar Fransa tarafından yönetildi.
- At one time we were enemies, but we've buried the hatchet and we are now on friendly terms with each other.
- Bir zamanlar düşmandık, ama barıştık ve şimdi birbirimizle dostane ilişkiler içindeyiz.
- Tom is married to Mary now, but at one time he was married to Alice.
- Tom şimdi Mary ile evli ama bir zamanlar Alice ile evliydi.
- At one time, there was a bridge here.
- Bir zamanlar burada bir köprü vardı.
- I was a basketball coach at one time.
- Bir zamanlar basketbol antrenörüydüm.
- I was a basketball coach at one time.
- Bir zamanlar basketbol koçuydum.
- Tom was your boyfriend at one time, wasn't he?
- Tom bir zamanlar senin erkek arkadaşındı, değil mi?
- That island was governed by France at one time.
- Bu ada bir zamanlar Fransa tarafından yönetilmiştir.
- At one time I knew chemistry as well as I knew mathematics.
- Bir zamanlar matematik bildiğim kadar kimya bilirdim.
Show More (16)
|