Tureng - attach - İngilizce Türkçe Cümleler

Geçmiş

	İngilizce	Türkçe
1	attach	atfetmek	v.
	I therefore attach great importance to the issue of heritage. Bu nedenle miras konusuna büyük önem atfediyorum. The Committee on Budgets attached primary importance to the need to embody all this in an Interinstitutional Agreement. Bütçe Komitesi tüm bunların bir Kurumlar Arası Anlaşma ile somutlaştırılması gereğine öncelikli önem atfetmiştir. I attach great importance to your resolution. Kararınıza büyük önem atfediyorum. I attached great importance to this. Ben buna büyük önem atfediyorum. We should not perhaps attach too much importance to what has happened in those two countries. Belki de bu iki ülkede yaşananlara çok fazla önem atfetmemeliyiz. The Commission attaches great importance to having a and a regulation. Komisyon bir yönetmeliğe sahip olmaya büyük önem atfetmektedir. The EU attaches great importance to the Conference. AB Konferansa büyük önem atfetmektedir. The Commission attaches the greatest importance to all measures designed to protect the health and safety of workers. Komisyon, işçilerin sağlık ve güvenliğini korumaya yönelik tüm tedbirlere büyük önem atfetmektedir. My group attaches particular importance to flexibility in this sector. Grubum bu sektörde esnekliğe özel bir önem atfetmektedir. Russia, too, attaches great importance to the Summit. Rusya da Zirve'ye büyük önem atfetmektedir. It is an issue to which the Commission and the European Union both attach considerable importance. Bu, hem Komisyonun hem de Avrupa Birliği'nin büyük önem atfettiği bir konudur. It is an issue to which the Commission and the European Union both attach considerable importance. Bu, hem Komisyon'un hem de Avrupa Birliği'nin büyük önem atfettiği bir konudur. Then the Italian Presidency attaches great importance to the tragic phenomenon of child soldiers. O halde İtalya Dönem Başkanlığı çocuk askerler gibi trajik bir olguya büyük önem atfetmektedir. We attach great importance to this. Bu konuya büyük önem atfediyoruz. I should like to say a few words about Chechnya, to which we attach particular importance. Özel önem atfettiğimiz Çeçenistan hakkında birkaç söz söylemek istiyorum. The European Union attaches great importance to the chapter on fundamental rights and freedoms. Avrupa Birliği temel hak ve özgürlükler faslına büyük önem atfetmektedir. The Presidency attaches great importance to ensuring impetus in this matter. Başkanlık bu konuda ivme sağlanmasına büyük önem atfetmektedir. The Committee on Budgets attached primary importance to the need to embody all this in an Interinstitutional Agreement. Bütçe Komisyonu, tüm bunların bir Kurumlar Arası Anlaşma ile somutlaştırılması ihtiyacına öncelikli önem atfetmiştir. The Council attaches particular importance to the implementation of the Galileo programme under optimum conditions. Konsey, Galileo programının en uygun koşullar altında uygulanmasına özel önem atfetmektedir. Show More (16)
2	attach	vermek	v.
	The Commission probably built on previous mistakes by attaching so much weight to the idea of a programme. Komisyon muhtemelen bir program fikrine bu kadar ağırlık vererek önceki hataların üzerine inşa etmiştir. The report underlines the importance the EU attaches to the Ukraine. Rapor AB'nin Ukrayna'ya verdiği önemin altını çizmektedir. Among the matters to which we must attach importance are the fight against poverty and better access to education. Önem vermemiz gereken konular arasında yoksullukla mücadele ve eğitime daha iyi erişim yer almaktadır. However, I would like to stress the importance I attach to moving from 10% to 20% in the projects. Bununla birlikte projelerde %10'dan %20'ye geçmeye verdiğim önemi vurgulamak isterim. I am aware of the importance that you attach to this question. Bu soruya verdiğiniz önemin farkındayım. The rapporteur attaches particularly importance to cooperation on fraud prevention with the candidate countries. Raportör, aday ülkelerle dolandırıcılığın önlenmesi konusunda iş birliğine özellikle önem vermektedir. Thirdly, the Presidency has reiterated that the Union attaches the utmost importance to respect for human rights. Üçüncü olarak Başkanlık, Birliğin insan haklarına saygıya azami önem verdiğini yinelemiştir. However, I attach yet more importance to simplifying legislation in its entirety. Bununla birlikte, mevzuatın bütünüyle sadeleştirilmesine daha fazla önem veriyorum. I want to emphasise to Parliament how much importance I personally attach to this programme. Parlamentoya bu programa kişisel olarak ne kadar önem verdiğimi vurgulamak istiyorum. This demonstrates the importance which we all now attach to short sea shipping. Bu da artık hepimizin kısa deniz taşımacılığına verdiği önemi göstermektedir. The Commission attaches the greatest importance to all measures designed to protect the health and safety of workers. Komisyon, işçilerin sağlık ve güvenliğini korumaya yönelik tüm tedbirlere büyük önem vermektedir. We attach special importance to institutional equilibrium. Kurumsal dengeye özel önem veriyoruz. In the European Union, consumers attach ever greater importance to the use of them. Avrupa Birliği'nde tüketiciler bu ürünlerin kullanımına giderek daha fazla önem veriyor. In the European Union, consumers attach ever greater importance to the use of them. Avrupa Birliği'nde tüketiciler bu hakların kullanımına her zamankinden daha fazla önem veriyor. I want to emphasise to Parliament how much importance I personally attach to this programme. Parlamento'ya bu programa şahsen ne kadar önem verdiğimi vurgulamak istiyorum. Nor do I think that the EU has attached appropriate importance to the Johannesburg World Summit. AB'nin Johannesburg Dünya Zirvesi'ne gereken önemi verdiğini de düşünmüyorum. President Prodi stated that he was attached to interinstitutional cooperation and full transparency. Başkan Prodi kurumlar arası işbirliğine ve tam şeffaflığa önem verdiğini belirtti. We cannot attach more importance to some than to others. Bazılarına diğerlerinden daha fazla önem veremeyiz. You attach too much importance to what he says. Onun söylediklerine çok fazla önem veriyorsun. Show More (16)
3	attach	eklemek	v.
	Please attach your CV to the cover letter. Lütfen özgeçmişinizi ön yazıya ekleyiniz. Is it any coincidence that this protocol was attached during the Spanish presidency and forced through? Bu protokolün İspanya'nın dönem başkanlığı sırasında eklenmesi ve zorla kabul ettirilmesi bir tesadüf mü? When we do indeed focus upon money, we shall be able to attach some real figures to inequality. Gerçekten de paraya odaklandığımızda eşitsizliğe bazı gerçek rakamlar ekleyebileceğiz. Attach a recent photograph to your application form. Başvuru formunuza yeni çekilmiş bir fotoğrafınızı ekleyin. As you requested, I have attached a recent passport-sized photograph. İstemiş olduğunuz gibi, yeni çekilmiş bir vesikalık fotoğrafımı ekledim. I have attached a Microsoft Excel file. Ben, bir Microsoft Excel dosyası ekledim. Don't forget to attach your photo to the application form. Başvuru formuna fotoğrafınızı eklemeyi unutmayın. I attached my CV and my PhD proposals. Özgeçmişimi ve doktora teklifimi ekledim. I attached my CV and my PhD proposals. CV'mi ve Doktora önerilerimi ekledim. I'm attaching three files. Üç dosya ekliyorum. As you requested, I have attached a recent passport-sized photograph. İstediğiniz gibi, yeni çekilmiş vesikalık bir fotoğraf ekledim. Don't forget to attach your photo to the application form. Başvuru formuna fotoğraf eklemeyi unutma. Do not forget to attach your photo to the application form. Başvuru formuna fotoğrafınızı eklemeyi unutmayın. I have attached instructions on how to use FTP to access our files. Dosyalarımıza erişmek için FTP'yi nasıl kullanacağımıza dair talimatları ekledim. Show More (11)
4	attach	bağlamak	v.
	Tom attached some twine to the kite. Tom uçurtmaya biraz sicim bağladı. Attach the two cables together. İki kabloyu birbirine bağla. Tom attached the string to the kite. Tom ipi uçurtmaya bağladı. He attached the string to the kite. İpi uçurtmaya bağladı. Attach the two cables together. İki kabloyu birbirine bağlayın. Tom attached some twine to the kite. Tom uçurtmaya biraz ip bağladı. He attached the trailer to his car. Römorku arabasına bağladı. Tom attached a string to the kite. Tom uçurtmaya bir ip bağladı. Attach this label to your package. Bu etiketi paketinize bağlayın. Show More (6)
5	attach	takmak	v.
	He attached the trailer to his car. O, römorku arabasına taktı. Mary attached Tom's mittens to his coat. Mary, Tom'un eldivenlerini ceketine taktı. Tom attached a string to the kite. Tom uçurtmaya ip taktı. He attached the string to the kite. İpi uçurtmaya taktı. Attach labels to all the bags. Bütün çantalara etiketleri takın. Show More (2)
6	attach	tutturmak	v.
	Attach a recent photograph to your application form. Başvuru formunuza yeni bir fotoğrafınızı tutturun. A card was attached to the gift. Hediyeye bir kart tutturulmuştu. Do not forget to attach your photo to the application form. Başvuru formuna fotoğraf tutturmayı unutma. Show More (0)
7	attach	yapıştırmak	v.
	You must attach this label to your suitcase. Bu etiketi bavuluna yapıştırmalısın. Attach this label to your package. Bu etiketi paketinize yapıştırın. It is important that you attach your photo to the application form. Başvuru formuna fotoğrafınızı yapıştırmanız önemlidir. Show More (0)
8	attach	iletiye eklemek	v.
	Please find the related presentation attached. İlgili sunumu iletiye eklenmiş olarak bulabilirsiniz. Show More (-2)
9	attach	yüklemek	v.
	The blame for the car crash was attached to the other driver. Araba kazasının suçu diğer sürücüye yüklendi. Show More (-2)
10	attach	iliştirmek	v.
	If the end product contains no DNA or genetically modified protein, there is no point in attaching a GMO label to it. Eğer nihai ürün DNA ya da genetiği değiştirilmiş protein içermiyorsa, ona GDO etiketi iliştirmenin bir anlamı yoktur. Show More (-2)