|
- As recently as autumn 2001, for example, the European Union received the Tibetan leader, Dalai Lama.
- Örneğin 2001 sonbaharında Avrupa Birliği Tibet lideri Dalai Lama'yı kabul etti.
- We still expect the Commission to make several important proposals this autumn to combat climatic change.
- Komisyon'un bu sonbaharda iklim değişikliğiyle mücadele için birkaç önemli öneride bulunmasını bekliyoruz.
- Both sides intend the discussions on these issues to take place in autumn 1999.
- Her iki taraf da, bu konulara ilişkin görüşmelerin 1999 sonbaharında yapılmasını planlamaktadır.
- These issues were fully explored at an important conference last autumn, attended by the principal interested partners.
- Bu konular geçtiğimiz sonbaharda ilgili başlıca ortakların katıldığı önemli bir konferansta etraflıca ele alındı.
- Applications were submitted in July 1999, and the exam will take place in autumn 1999.
- Başvurular Temmuz 1999'da yapılmıştır ve sınav 1999 sonbaharında yapılacaktır.
- We all, therefore, asked the World Trade Organisation for mediation last autumn.
- Bu nedenle hepimiz geçtiğimiz sonbaharda Dünya Ticaret Örgütü'nden arabuluculuk talebinde bulunduk.
- The Council prefers to wait for the letter of amendments which is due this autumn.
- Konsey, bu sonbaharda yapılması gereken değişiklik mektubunu beklemeyi tercih ediyor.
- We all, therefore, asked the World Trade Organisation for mediation last autumn.
- Bu nedenle hepimiz geçtiğimiz sonbaharda Dünya Ticaret Örgütü'nden arabuluculuk yapmasını istedik.
- It also indicated that it would be able to report on the action it intends to take this autumn.
- Ayrıca bu sonbaharda atmayı planladığı adımlar hakkında rapor verebileceğini belirtti.
- I hope that during this autumn, under the Belgian Presidency, we will see both of those draft directives adopted.
- Umuyorum ki bu sonbaharda, Belçika Dönem Başkanlığı sırasında, bu iki taslak direktifin de kabul edildiğini göreceğiz.
- I therefore support the appeal to the Commission in the draft resolution to send a proposal to Parliament this autumn.
- Bu nedenle taslak kararda Komisyona bu sonbaharda Parlamentoya bir teklif göndermesi için yapılan çağrıyı destekliyorum.
- When autumn comes the birds fly to the south.
- Sonbahar geldiğinde kuşlar güneye uçar.
- This will be a particularly decisive question when elections are held in autumn.
- Bu, sonbaharda yapılacak seçimlerde özellikle belirleyici bir soru olacaktır.
- First, globalisation, which ties in with the Cancun meeting this autumn.
- Birincisi, bu sonbaharda Cancun'da yapılacak toplantı ile bağlantılı olan küreselleşme.
- Many difficult issues have been resolved during the autumn.
- Sonbahar boyunca pek çok zor mesele çözüme kavuşturulmuştur.
- How does the general budget situation look prior to the autumn budget procedure?
- Sonbahar bütçe prosedürü öncesinde genel bütçe durumu nasıl görünüyor?
- The Bastel virus this autumn was perhaps the first where business lay behind the destruction it caused.
- Bu sonbaharda ortaya çıkan Bastel virüsü, neden olduğu yıkımın arkasında iş dünyasının yattığı belki de ilk vakaydı.
- Many difficult issues have been resolved during the autumn.
- Sonbahar boyunca pek çok zor mesele çözüme kavuşturuldu.
- We had a debate on this here in Parliament last autumn.
- Geçen sonbaharda Parlamento'da bu konuda bir tartışma yaptık.
- When I spoke to you some months ago in this very Chamber you said that by autumn we will have made progress.
- Birkaç ay önce sizinle bu odada konuştuğumda sonbaharda ilerleme kaydetmiş olacağımızı söylemiştiniz.
- If the Treaty of Nice is finally ratified by the autumn of 2002, there will still be time to support it.
- Nice Antlaşması 2002 sonbaharında nihayet onaylanırsa Antlaşmayı desteklemek için hala zamanımız olacaktır.
- We anticipate the list's being published this autumn.
- Listenin bu sonbaharda yayınlanmasını bekliyoruz.
- We would greatly welcome it if Turkey were enabled to meet the political criteria by the autumn of 2004.
- Türkiye'nin 2004 sonbaharına kadar siyasi kriterleri yerine getirmesi sağlanırsa bundan büyük memnuniyet duyarız.
- President Chen Shui-bian was also refused a visa to visit Brussels last autumn.
- Başkan Chen Shui-bian'a da geçen sonbaharda Brüksel'i ziyaret etmesi için vize verilmemişti.
- We shall prepare the legislation on the recognition of examinations later this autumn.
- Sınavların tanınmasına ilişkin mevzuatı bu sonbaharda hazırlayacağız.
- The autumn will also see the submission of a document on the adaptation of the fisheries agreement.
- Sonbaharda ayrıca balıkçılık anlaşmasının uyarlanmasına ilişkin bir belge de sunulacaktır.
- As a result of a substantial flight of short-term capital, the interest rate level rose significantly in Autumn 1998.
- Önemli hacimde bir kısa vadeli sermaye kaçışının bir sonucu olarak, faiz oranları 1998 sonbaharında bir hayli yükseldi.
- As rapporteur last autumn, I did a lot of work to stop this link from being made, and I am still doing so.
- Geçen sonbaharda raportör olarak bu bağlantının yapılmasını engellemek için çok çalıştım ve halen de çalışıyorum.
- There is a window of opportunity this autumn.
- Bu sonbaharda bir fırsat penceresi var.
- Our opinions have no permanence; like autumn and winter, they gradually disappear.
- Fikirlerimizin kalıcılığı yoktur; sonbahar ve kış gibi yavaş yavaş yok olurlar.
- The leaves change their colour in autumn.
- Sonbaharda yapraklar renk değiştirir.
- Paris is best in autumn.
- Paris en çok sonbaharda güzeldir.
- It was a lovely autumn evening.
- Çok güzel bir sonbahar akşamıydı.
- This autumn's been rather strange.
- Bu sonbahar oldukça tuhaftı.
- María looked at the starry sky, with a quarter moon that illuminated that autumn night.
- María, sonbahar gecesini aydınlatan çeyrek ayı bulunan, yıldızlı gökyüzüne baktı.
- Bill came to see me last autumn.
- Bill geçen sonbahar beni görmeye geldi.
- Cool Autumn arrived.
- Serin sonbahar geldi.
- Do you like spring or autumn?
- İlkbaharı mı yoksa sonbaharı mı seviyorsun?
- Autumn is when food is especially delicious.
- Sonbahar, yemeklerin özellikle lezzetli olduğu zamandır.
- Autumn is here.
- Sonbahar geldi.
- This autumn's been rather strange.
- Bu sonbahar oldukça garip geçti.
- The entire mountain changes color in autumn.
- Bütün dağ sonbaharda renk değiştirir.
- I've been in love with him since we met this autumn.
- Bu sonbaharda tanıştığımızdan beri ona aşığım.
- Summer and Autumn are friends.
- Yaz ve sonbahar arkadaştırlar.
- Dogs like the autumn.
- Köpekler sonbaharı sever.
- Which do you like better, spring or autumn?
- Hangisini daha çok seversin, ilkbaharı mı sonbaharı mı?
- In autumn, the moon is really beautiful.
- Sonbaharda ay gerçekten çok güzeldir.
- Before Autumn came Summer.
- Sonbahardan önce yaz geldi.
- In Autumn, many birds fly to warmer countries.
- Sonbaharda, birçok kuş daha sıcak ülkelere uçar.
- These green leaves turn red or yellow in autumn.
- Bu yeşil yapraklar sonbaharda kırmızıya ya da sarıya döner.
- In autumn some animals store food for the winter.
- Sonbaharda bazı hayvanlar kış için yiyecek biriktirirler.
- Autumn is just around the corner.
- Sonbaharın eli kulağında.
- Autumn is coming.
- Sonbahar geliyor.
- Autumn is the best season for going on hikes.
- Sonbahar, yürüyüş yapmak için en iyi mevsimdir.
- Autumn weather is changeable.
- Sonbahar havası değişkendir.
- I love autumn.
- Sonbaharı severim.
- Leaves go brown in autumn.
- Sonbaharda yapraklar kahverengiye döner.
- In autumn, leaves change color and fall.
- Sonbaharda yapraklar renk değiştirir ve düşer.
- Autumn is the best season for reading.
- Okumak için en iyi mevsim sonbahardır.
- The four seasons of the year are spring, summer, autumn, and winter.
- Yılın dört mevsimi ilkbahar, yaz, sonbahar ve kıştır.
- María looked at the starry sky, with a quarter moon that illuminated that autumn night.
- Maria, o sonbahar gecesini aydınlatan çeyrek ayla birlikte yıldızlı gökyüzüne baktı.
- With this cool autumn wind blowing, we can feel the change of season.
- Esen bu serin sonbahar rüzgarı ile mevsim değişikliğini hissedebiliyoruz.
- Do you like spring or autumn?
- İlkbaharı mı yoksa sonbaharı mı seversin?
- The forest is really beautiful in autumn.
- Sonbaharda orman gerçekten güzeldir.
- A cool autumn is coming.
- Serin bir sonbahar geliyor.
- In Quebec, autumn is the time to put snow tires onto the car.
- Quebec'te sonbahar, kış lastiğine geçiş zamanıdır.
- There's nothing better than reading in the long autumn nights.
- Uzun sonbahar gecelerinde kitap okumaktan daha güzel bir şey yoktur.
- Autumn is when food is especially delicious.
- Sonbahar, yiyeceklerin özellikle lezzetli olduğu zamandır.
- In autumn, the mountain turns completely red.
- Sonbaharda, dağ tamamen kırmızıya döner.
- Yesterday was the first day of autumn.
- Dün sonbaharın ilk günüydü.
- Children go back to school in autumn.
- Çocuklar sonbaharda okula dönerler.
- Let life be as beautiful as summer flowers, and death as beautiful as autumn leaves.
- Hayat yaz çiçekleri kadar güzel ve ölüm sonbahar yaprakları kadar güzel olsun.
- The entire mountain changes color in autumn.
- Sonbaharda tüm dağ renk değiştirir.
- Autumn is the best season for going on hikes.
- Yürüyüşe çıkmak için en iyi mevsim, sonbahardır.
- In autumn, the moon is really beautiful.
- Sonbaharda ay gerçekten güzel.
- In late summer and autumn one can see the leaves change colour.
- Yaz sonu ve sonbaharda yaprakların renk değiştirdiği görülebilir.
- Which season do you like best, spring or autumn?
- En çok hangi mevsimi seviyorsun, ilkbaharı mı sonbaharı mı?
- I think autumn is the most beautiful season of the year.
- Bence sonbahar yılın en güzel mevsimi.
- The nights are getting longer now that it is autumn.
- Sonbahar geldiğinden beri geceler uzuyor.
- It seems to be autumn.
- Sonbahar gibi görünüyor.
- Let life be as beautiful as summer flowers, and death as beautiful as autumn leaves.
- Hayat yaz çiçekleri kadar güzel, ölüm de sonbahar yaprakları kadar güzel olsun.
- In Quebec, autumn is the time to put snow tires onto the car.
- Quebec'te sonbahar, arabaya kar lastiği takma zamanıdır.
- In autumn, leaves fall from trees.
- Sonbaharda, yapraklar ağaçlardan düşer.
- In autumn, leaves fall from trees.
- Sonbaharda yapraklar ağaçlardan dökülür.
- The olives are harvested in autumn.
- Zeytinler sonbaharda hasat edilir.
- In autumn, the moon is very beautiful.
- Sonbaharda ay çok güzel.
- We have a cold autumn this year.
- Bu yıl soğuk bir sonbahar geçiriyoruz.
- The forest is really beautiful in autumn.
- Sonbaharda orman gerçekten çok güzel oluyor.
- Autumn is the best season for reading.
- Sonbahar okumak için en iyi mevsimdir.
- Late autumn in Scotland is rather cold.
- İskoçya'da sonbaharın sonları oldukça soğuk geçer.
- I prefer spring to autumn.
- İlkbaharı sonbahara tercih ederim.
- Autumn is almost here.
- Sonbahar neredeyse geldi.
- It seems to be autumn.
- Sonbahar gelmiş gibi.
- Dogs like the autumn.
- Köpekler sonbaharı severler.
- In Autumn, many birds fly to warmer climates.
- Sonbaharda birçok kuş daha sıcak iklimlere uçar.
- Which do you prefer, spring or autumn?
- Hangisini tercih edersiniz, İlkbaharı mı yoksa Sonbaharı mı?
- In autumn the leaves turn yellow.
- Sonbaharda yapraklar sararır.
- What began 21 months ago in the depths of winter cannot end on this autumn night.
- 21 ay önce kışın derinliklerinde başlayan şey bu sonbahar gecesinde sona eremez.
- There's nothing better than reading in the long autumn nights.
- Uzun sonbahar gecelerinde okumaktan daha iyi bir şey yoktur.
- Which do you prefer, spring or autumn?
- Sen hangisini tercih edersin, ilkbaharı mı sonbaharı mı?
- As the autumn gets closer, the nights become longer.
- Sonbahar yaklaştıkça geceler daha uzun olur.
- Which season do you like best, spring or autumn?
- En çok hangi mevsimi seversin, ilkbaharı mı yoksa sonbaharı mı?
- When it's spring in the Northern Hemisphere, it's autumn in the Southern Hemisphere.
- Kuzey Yarımküre'de ilkbahar olduğunda, Güney Yarımküre'de sonbahardır.
- It was a lovely autumn evening.
- Hoş bir sonbahar akşamı idi.
- Some flowers bloom in spring and others in autumn.
- Bazı çiçekler ilkbaharda, bazıları ise sonbaharda açar.
- It is autumn again.
- Yine sonbahar geldi.
- We have had few typhoons this autumn.
- Biz bu sonbaharda birkaç tayfun yaşadık.
- It rains in early autumn.
- Sonbaharın başlarında yağmur yağar.
- In autumn, leaves change color and fall.
- Sonbaharda yapraklar renk değiştirir ve dökülür.
- The yellow, red and brown leaves appearing on the trees are the first sign of autumn.
- Ağaçlarda görünen sarı, kırmızı ve kahverengi yapraklar sonbaharın ilk işaretidir.
- The leaves change their colour in autumn.
- Sonbaharda yaprakların rengi değişir.
- Autumn is my favorite season.
- Sonbahar benim en sevdiğim mevsimdir.
- In autumn, the mountain turns completely red.
- Sonbaharda dağ tamamen kızıla dönüyor.
- In autumn some animals store food for the winter.
- Sonbaharda bazı hayvanlar kış için yiyecek depolar.
- Autumn is almost here.
- Sonbaharın eli kulağında.
- In autumn, the moon is very beautiful.
- Sonbaharda ay çok güzeldir.
- Which do you like better, spring or autumn?
- Hangisini daha çok seviyorsun, ilkbaharı mı, sonbaharı mı?
- As the autumn gets closer, the nights become longer.
- Sonbahar yaklaştıkça gece daha da uzun olur.
- The autumn was long and mild.
- Sonbahar uzun ve ılımandı.
- Autumn leaves crunched under Tom's feet as he walked up the path to Mary's front door.
- Mary'nin ön kapısına giden yolda yürürken Tom'un ayaklarının altında sonbahar yaprakları çıtırdıyordu.
- The yellow, red and brown leaves appearing on the trees are the first sign of autumn.
- Ağaçlarda beliren sarı, kırmızı ve kahverengi yapraklar sonbaharın ilk işaretidir.
- A large earthquake occurred in Mexico last autumn.
- Geçen sonbahar Meksika'da büyük bir deprem oldu.
- Leaves turn red in autumn.
- Sonbaharda yapraklar kırmızıya döner.
- Bill came to see me last autumn.
- Bill, geçen sonbaharda beni görmeye geldi.
- We have had few typhoons this autumn.
- Bu sonbaharda az sayıda tayfun yaşadık.
- I think autumn is the most beautiful season of the year.
- Bence sonbahar yılın en güzel mevsimidir.
- In Autumn, many birds fly to warmer countries.
- Sonbaharda birçok kuş daha sıcak ülkelere uçar.
Show More (124)
|