Tureng - bar - İngilizce Türkçe Cümleler

Geçmiş

	İngilizce	Türkçe
1	bar	bar	n.
	Looking around, I thought we could have met in the bar. Etrafa bakınca barda tanışmış olabileceğimizi düşündüm. Looking around we could have met in the bar. Etrafımıza bakıyorum da, barda da buluşabilirmişiz. I was in the Members' Bar before we started voting. Oylama başlamadan önce Üyeler Barındaydım. Most of you haven't gone to Shul since your bar mitzvahs. Çoğunuz bar mitzvah'nızdan sonra sinagoga hiç gitmemişsiniz. Over here is the dining room, elevator banks, and that's the bar. Burası yemek odası, asansör kapıları ve şurası da bar. I'm here because I own a bar and want to check out the scene. Buradayım çünkü bir barım var ve etrafı kontrol etmek istiyorum. Most of you haven't gone to Shul since your bar mitzvahs. Çoğunuz Bar Mitzvah'ınızdan beri sinagoga gitmediniz. Tom sat at the bar by himself. Tom barda tek başına oturdu. Tom bought drinks for everyone at the bar. Tom bardaki herkese içki ısmarladı. Tom was sitting at the bar drinking a Bloody Mary. Tom bir Bloody Mary içerken barda oturuyordu. How about going to a sushi bar right now? Hemen şimdi bir suşi bara gitmeye ne dersin? I'll be in the bar drinking beer. Ben barda bira içiyor olacağım. Several men got angry with Tom in the bar and Tom told them he wasn't afraid to take them on. Barda birkaç adam Tom'a kızdı ve Tom onlara onlarla dövüşmekten korkmadığını söyledi. Had you been to this bar before? Bu bara daha önce gittiniz mi? This bar is much busier later in the evening. Bu bar akşamları çok daha yoğun oluyor. Tom was sitting alone at the bar. Tom barda tek başına oturuyordu. Tom is at the bar. Tom barda. On Friday evenings, a group of us with spouses working overseas meet at Chuck's Bar and Grill. Cuma akşamları, eşleri yurtdışında çalışan bir grup arkadaşımız Chuck's Bar and Grill'de buluşuyoruz. Tom left the bar before closing time. Tom kapanış saatinden önce bardan çıktı. Whether you pass the Chinese exam or not, let's go to the bar to drink beer. Çince sınavını geçsen de geçmesen de bara bira içmeye gidelim. Tom bought Chuck's Bar and Grill, but he didn't rename it. Tom, Chuck's Bar and Grill'i satın aldı ama adını değiştirmedi. This is a shitty bar. Burası boktan bir bar. She sat at the bar downing shot after shot of whisky. Barda oturup viski üstüne viski içti. Tom danced on top of the bar. Tom barın tepesinde dans etti. Tom was in the bar drinking by himself. Tom barda tek başına içiyordu. Tom lost half of his chocolate bar, but he gained one friend. Tom çikolatalı barın yarısını kaybetti ama bir arkadaş kazandı. Tom walked out of the bar with a smile on his face. Tom yüzünde bir tebessümle bardan çıktı. It looks like a bar. Bu bir bara benziyor. I felt alone in the bar. Kendimi barda yalnız hissettim. Zailaiba Bar is hiring waiters; are you interested? Zailaiba Bar garson arıyor; ilgileniyor musunuz? Tom spent all night at the bar. Tom bütün geceyi barda geçirdi. Tom got kicked out of the bar last night. Tom dün gece bardan kovuldu. They go to a bar. Bir bara giderler. Tom is sitting at the bar. Tom barda oturuyor. The owner of this bar never sells liquor on credit. Bu barın sahibi asla veresiye içki satmaz. It's a girls' night at the disco bar. Disko barda kızlar gecesi var. Tom hung out in a bar with Mary all afternoon. Tom bütün öğleden sonra Mary ile birlikte bir barda takıldı. We had lunch at Chuck's Bar and Grill. Chuck's Bar and Grill'de öğle yemeği yedik. Tom got into a fight with someone at the bar. Tom barda biriyle kavga etti. Was there anybody else in the bar? Barda başka biri var mıydı? It looks like a bar. Bir bara benziyor. Minors are drinking alcohol inside this bar. Reşit olmayanlar bu barda alkol içiyor. Tom sat at the bar alone. Tom barda yalnız oturdu. They kicked Tom out of the bar. Onlar Tom'u bardan kovdu. She used a fake identification card to get into the bar. O, bara girmek için bir sahte kimlik kartı kullandı. Sami met a woman in a bar. Sami barda bir kadınla tanıştı. This is the bar where I drank my first beer. Burası ilk biramı içtiğim bar. We had lunch at Chuck's Bar and Grill on Park Street. Öğle yemeğini Park Caddesi'ndeki Chuck's Bar and Grill'de yedik. I knew you wouldn't like the food at Chuck's Bar and Grill. Senin Chuck's Bar and Grill'deki yiyeceklerden hoşlanmayacağını biliyordum. Can I get you something from the bar? Sana bardan bir şey alabilir miyim. Had you been to this bar before? Daha önce bu bara gittiniz mi? Tom walked into the bar. Tom bara girdi. The bar is fairly busy this evening. Bar bu akşam oldukça yoğundu. We'll see you at the bar. Barda görüşürüz. I've seen you playing music at Chuck's Bar and Grill. Seni Chuck's Bar and Grill'de müzik yaparken gördüm. Tom and John went to the bar last night to pick up some girls. Tom ve John dün gece birkaç kız tavlamak için bara gittiler. Tom is waiting for you at the bar. Tom seni barda bekliyor. They went to a bar. Bir bara gittiler. Sami has never been to a bar in his whole entire life. Sami hayatı boyunca hiç bara gitmemiş. Tom sat at the bar drinking a beer. Tom barda oturmuş bira içiyordu. Tom left the bar with three other men. Tom diğer üç adamla birlikte bardan ayrıldı. The bartender threw Tom out of the bar. Barmen Tom'u bardan dışarı attı. Where is the bar? Bar nerede? Tom danced on top of the bar. Tom barın üstünde dans etti. I sat at the bar with Tom. Tom'la barda oturdum. The Students' Union runs a bar on campus. Öğrenci Birliği, kampüste bir bar işletiyor. Tom sat at the bar, just staring at his drink. Tom barda oturmuş, içkisine bakıyordu. The seaman apprentice, sitting on a stool in a bar, ordered a beer while waiting for his basket of fish and chips. Bir barda bir taburede oturan denizci çırağı balık ve cips sepetini beklerken bir bira ısmarladı. We're going to the bar. Bara gidiyoruz. Tom went up to the bar and ordered a drink. Tom bara gitti ve bir içki söyledi. She sat at the bar downing shot after shot of whisky. O, peşpeşe viski içerek barda oturdu. Do you know if there's a bar in the vicinity? Yakında bir bar olup olmadığını biliyor musun? I'll wait for you at the bar. Barda seni bekleyeceğim. The two men were drinking in a bar. İki adam bir barda içiyordu. That girl at the bar gave you a fake phone number, didn't she? Bardaki kız sana sahte bir telefon numarası vermiş, değil mi? Tom managed a small bar near Boston for quite a few years. Tom birkaç yıl boyunca Boston yakınlarında küçük bir bar işletti. Sami saw Layla there at the bar. Sami barda Layla'yı gördü. I'm meeting Tom for lunch at Chuck's Bar and Grill. Tom'la öğle yemeği için Chuck's Bar and Grill'de buluşuyorum. Tom sat at the bar drinking. Tom barda oturmuş içiyordu. Tom sat at the bar by himself. Tom tek başına barda oturdu. Tom wants to talk to me later at the bar. Tom benimle daha sonra barda konuşmak istiyor. Even though Tom promised not to drink anymore, he's at the bar drinking with Mary. Tom artık içmemeye söz vermiş olmasına rağmen, barda Mary ile içiyor. If you pass the exam, how about we go to the bar to drink beer? Sınavı geçersen bira içmek için bara gitmemize ne dersin? Tom is the only customer in the bar. Tom bardaki tek müşteridir. This is a shitty bar. Burası berbat bir bar. I never want you to step foot in that bar again. O bara bir daha adım atmanı asla istemiyorum. I thought Tom would be at the bar. Tom'un barda olacağını düşünmüştüm. Tom bought drinks for everyone at the bar. Tom, barda herkes için içki ısmarladı. Tom was thrown out of the bar. Tom bardan atıldı. Show More (86)
2	bar	kapatmak	v.
	We must bar the road to ruin! Yıkıma giden yolu kapatmalıyız! The fallen tree barred our way. Devrilmiş ağaç, yolumuzu kapattı. The fallen tree barred our way. Devrilen ağaç yolumuzu kapattı. Show More (0)
3	bar	çıta	n.
	It is time we moved the bar up a few notches and looked for new challenges. Artık çıtayı birkaç kademe yukarı taşımanın ve yeni zorluklar aramanın zamanı geldi. Will definitely help you rise a bar for a new opportunity. Yeni bir fırsat için çıtayı yükseltmene kesinlikle yardım olacacağım. Will definitely help you rise a bar for a new opportunity. Yeni bir fırsat için çıtayı yükseltmenize kesinlikle yardımcı olacaktır. Show More (0)
4	bar	çubuk	n.
	The ants followed each other to candy bar. Karıncalar birbirlerini şeker çubuğuna kadar takip ettiler. The ants followed each other to candy bar. Karıncalar şeker çubuğuna kadar birbirlerini izledi. Show More (-1)
5	bar	(iddia, fiil) engelleme	n.
	The United States, too, has a tradition of barring those regarded as enemies or as dangerous influences. Amerika Birleşik Devletleri de düşman ya da tehlikeli etki olarak gördüğü kişileri engelleme geleneğine sahiptir. Show More (-2)
6	bar	almamak	v.
	Tom bought a bar of chocolate. Tom bir çikolata aldı. Show More (-2)
7	bar	bara	n.
	If only I'd been a couple of years older, they would've let me into the bar. Keşke birkaç yaş daha büyük olsaydım, bara girmeme izin verirlerdi. Show More (-2)

	İngilizce	Türkçe
1	bar	bar	n.
	Looking around, I thought we could have met in the bar. Etrafa bakınca barda tanışmış olabileceğimizi düşündüm. I was in the Members' Bar before we started voting. Oylama başlamadan önce Üyeler Barındaydım. Looking around we could have met in the bar. Etrafımıza bakıyorum da, barda da buluşabilirmişiz. Most of you haven't gone to Shul since your bar mitzvahs. Çoğunuz bar mitzvah'nızdan sonra sinagoga hiç gitmemişsiniz. Over here is the dining room, elevator banks, and that's the bar. Burası yemek odası, asansör kapıları ve şurası da bar. I'm here because I own a bar and want to check out the scene. Buradayım çünkü bir barım var ve etrafı kontrol etmek istiyorum. Most of you haven't gone to Shul since your bar mitzvahs. Çoğunuz Bar Mitzvah'ınızdan beri sinagoga gitmediniz. Tom sat at the bar by himself. Tom barda tek başına oturdu. I thought you'd be at the bar. Barda olacağını düşünmüştüm. Tom was sitting at the bar drinking a Bloody Mary. Tom bir Bloody Mary içerken barda oturuyordu. How about going to a sushi bar right now? Hemen şimdi bir suşi bara gitmeye ne dersin? I'll be in the bar drinking beer. Ben barda bira içiyor olacağım. Several men got angry with Tom in the bar and Tom told them he wasn't afraid to take them on. Barda birkaç adam Tom'a kızdı ve Tom onlara onlarla dövüşmekten korkmadığını söyledi. I went back to the bar. Bara geri döndüm. Had you been to this bar before? Bu bara daha önce gittiniz mi? The bar is crowded. Bar kalabalık. This bar is much busier later in the evening. Bu bar akşamları çok daha yoğun oluyor. Tom and Mary left the bar together. Tom ve Mary bardan birlikte ayrıldılar. Tom was sitting alone at the bar. Tom barda tek başına oturuyordu. Tom is at the bar. Tom barda. On Friday evenings, a group of us with spouses working overseas meet at Chuck's Bar and Grill. Cuma akşamları, eşleri yurtdışında çalışan bir grup arkadaşımız Chuck's Bar and Grill'de buluşuyoruz. Tom left the bar before closing time. Tom kapanış saatinden önce bardan çıktı. Tom bought Chuck's Bar and Grill, but he didn't rename it. Tom, Chuck's Bar and Grill'i satın aldı ama adını değiştirmedi. This is a shitty bar. Burası boktan bir bar. She sat at the bar downing shot after shot of whisky. Barda oturup viski üstüne viski içti. Tom danced on top of the bar. Tom barın tepesinde dans etti. Tom was in the bar drinking by himself. Tom barda tek başına içiyordu. Tom lost half of his chocolate bar, but he gained one friend. Tom çikolatalı barın yarısını kaybetti ama bir arkadaş kazandı. Tom walked out of the bar with a smile on his face. Tom yüzünde bir tebessümle bardan çıktı. It looks like a bar. Bu bir bara benziyor. I felt alone in the bar. Kendimi barda yalnız hissettim. Zailaiba Bar is hiring waiters; are you interested? Zailaiba Bar garson arıyor; ilgileniyor musunuz? They go to a bar. Bir bara giderler. Tom is sitting at the bar. Tom barda oturuyor. It's a girls' night at the disco bar. Disko barda kızlar gecesi var. Tom hung out in a bar with Mary all afternoon. Tom bütün öğleden sonra Mary ile birlikte bir barda takıldı. We had lunch at Chuck's Bar and Grill. Chuck's Bar and Grill'de öğle yemeği yedik. Tom got into a fight with someone at the bar. Tom barda biriyle kavga etti. Was there anybody else in the bar? Barda başka biri var mıydı? Minors are drinking alcohol inside this bar. Reşit olmayanlar bu barda alkol içiyor. Tom sat at the bar alone. Tom barda yalnız oturdu. They kicked Tom out of the bar. Onlar Tom'u bardan kovdu. Sami met a woman in a bar. Sami barda bir kadınla tanıştı. I work at Chuck's Bar and Grill. Ben Chuck's Bar and Grill'de çalışıyorum. Tom and I went back to the bar. Tom ve ben bara geri gittik. Tom is flirting with some girl inside the bar. Tom barın içinde bir kızla flört ediyor. We had lunch at Chuck's Bar and Grill on Park Street. Öğle yemeğini Park Caddesi'ndeki Chuck's Bar and Grill'de yedik. Sami was staring at Layla from across the bar. Sami barın karşısından Layla'ya bakıyordu. I knew you wouldn't like the food at Chuck's Bar and Grill. Senin Chuck's Bar and Grill'deki yiyeceklerden hoşlanmayacağını biliyordum. Had you been to this bar before? Daha önce bu bara gittiniz mi? Tom walked into the bar. Tom bara girdi. The police charged into the bar. Polisler, bara girdiler. The two men were drinking in a bar. İki adam bir barda içiyorlardı. The bar is fairly busy this evening. Bar bu akşam oldukça yoğundu. We'll see you at the bar. Barda görüşürüz. I've seen you playing music at Chuck's Bar and Grill. Seni Chuck's Bar and Grill'de müzik yaparken gördüm. Tom and John went to the bar last night to pick up some girls. Tom ve John dün gece birkaç kız tavlamak için bara gittiler. Tom is waiting for you at the bar. Tom seni barda bekliyor. Sami has never been to a bar in his whole entire life. Sami hayatı boyunca hiç bara gitmemiş. Tom left the bar with three other men. Tom diğer üç adamla birlikte bardan ayrıldı. We are going to every bar on this street. Bu sokaktaki her bara gidiyoruz. Where is the bar? Bar nerede? I sat at the bar by myself. Barda tek başıma oturdum. Tom danced on top of the bar. Tom barın üstünde dans etti. Tom threw Mary out of the bar. Tom Mary'yi bardan dışarı attı. Would you like to wait in the bar? Barda beklemek ister misin? I sat at the bar with Tom. Tom'la barda oturdum. I first met Tom in a little bar outside of town. Tom'la ilk kez kasabanın dışında küçük bir barda tanıştım. The Students' Union runs a bar on campus. Öğrenci Birliği, kampüste bir bar işletiyor. Several guys were hanging around in front of the bar. Birkaç adam barın önünde takılıyordu. We're going to the bar. Bara gidiyoruz. She wipes the bar after every customer. Her müşteriden sonra barı siliyor. Tom went up to the bar and ordered a drink. Tom bara gitti ve bir içki söyledi. She sat at the bar downing shot after shot of whisky. O, peşpeşe viski içerek barda oturdu. Tom got up and walked out of the bar. Tom ayağa kalktı ve bardan çıktı. Do you know if there's a bar in the vicinity? Yakında bir bar olup olmadığını biliyor musun? I'll wait for you at the bar. Barda seni bekleyeceğim. The two men were drinking in a bar. İki adam bir barda içiyordu. Tom has a bar on Park Street. Tom'un Park Caddesi'nde bir barı var. That girl at the bar gave you a fake phone number, didn't she? Bardaki kız sana sahte bir telefon numarası vermiş, değil mi? Tom managed a small bar near Boston for quite a few years. Tom birkaç yıl boyunca Boston yakınlarında küçük bir bar işletti. Sami saw Layla there at the bar. Sami barda Layla'yı gördü. I'm meeting Tom for lunch at Chuck's Bar and Grill. Tom'la öğle yemeği için Chuck's Bar and Grill'de buluşuyorum. You were seen leaving the bar with Tom. Tom'la bardan çıkarken görülmüşsünüz. Tom sat at the bar drinking. Tom barda oturmuş içiyordu. Tom wants to talk to me later at the bar. Tom benimle daha sonra barda konuşmak istiyor. Even though Tom promised not to drink anymore, he's at the bar drinking with Mary. Tom artık içmemeye söz vermiş olmasına rağmen, barda Mary ile içiyor. If you pass the exam, how about we go to the bar to drink beer? Sınavı geçersen bira içmek için bara gitmemize ne dersin? Show More (85)
2	pub	bar	n.
	Many restaurants and pubs are on Itsutsugi Street. Itsutsugi Caddesi'nde birçok restoran ve bar var. I suspect they water down the beer in that pub. O barda birayı sulandırdıklarından şüpheleniyorum. If you went straight home like you said you did, how come I saw your car parked outside the pub? Eğer söylediğin gibi doğruca eve gittiysen, nasıl oldu da arabanı barın dışında park halinde gördüm? Where is the nearest pub? En yakın bar nerede? Mario's Pub is where the action is. Aksiyonun olduğu yer, Mario'nun Barı. Tom and his mates went on a pub crawl and all ended up pretty drunk. Tom ve arkadaşları bir bar gezintisine çıktılar ve hepsi oldukça sarhoş oldu. Many restaurants and pubs are on Itsutsugi Street. Birçok restoran ve bar, Itsutsugi caddesindedir. Tom dropped in at the pub on his way home from work. Tom işten eve dönerken bara uğradı. If you went straight home like you said you did, how come I saw your car parked outside the pub? Yaptığını söylediğin gibi doğruca eve gittiysen, nasıl oldu da ben senin arabanı barın dışında park edilmiş gördüm? Dan's car was found outside a pub. Dan'in arabası bir barın dışında bulundu. Tom dropped in at the pub on his way home from work. Tom işten eve giderken bara uğradı. A pub is a popular gathering place in which to drink beer. Bar, bira içmek için popüler bir toplanma yeridir. Show More (9)