1 |
battery |
pil |
n. |
|
- Tom had to charge the battery.
- Tom pili şarj etmek zorundaydı.
- Your battery is low.
- Piliniz zayıflamış.
- The battery died.
- Pil bitti.
- This application just eats up your battery.
- Bu uygulama sadece pilinizi tüketiyor.
- Unfortunately, I cannot find the battery for my camera.
- Maalesef kameramın pilini bulamıyorum.
- The remote battery is dead.
- Kumandanın pili bitmiş.
- I'd better try saving the battery.
- Pili kurtarmayı denesem iyi olur.
- The battery indicator light is showing that the battery is not getting charged.
- Pil gösterge ışığı pilin şarj olmadığını gösteriyor.
- The battery of my cellphone doesn't function anymore.
- Cep telefonumun pili artık çalışmıyor.
- Unfortunately, I cannot find the battery for my camera.
- Maalesef fotoğraf makinemin pilini bulamıyorum.
- How long will this battery last?
- Bu pil ne kadar dayanır?
- It doesn't require a battery.
- Pil gerektirmez.
- This battery is rechargeable.
- Bu pil tekrar şarj edilebilir.
- The remote's battery is dead.
- Kumandanın pili bitmiş.
- I have to change the battery of my transistor radio.
- Transistörlü radyomun pilini değiştirmek zorundayım.
- It's unlikely that replacing the battery will fix the problem.
- Pili değiştirmenin sorunu çözeceği olası değil.
- My battery died.
- Pilim bitti.
- The leaking battery acid ate through the lid.
- Pilden sızan asit kapağa nüfuz edip deldi.
- Take the battery off the machine.
- Pili makineden çıkarın.
- Your battery power is low.
- Sizin pilin gücü düşük.
- I have to change the battery of my transistor radio.
- Transistörlü radyomun pilini değiştirmem gerekiyor.
- I'd better try saving the battery.
- Pili tasarruf etmeye çalışsam iyi olur.
- The battery has to be charged.
- Pil şarj edilmek zorunda.
- This application just eats up your battery.
- Bu uygulama, tek kelimeyle, pilini tüketiyor.
- The battery of the remote is dead.
- Kumandanın pili bitmiş.
- Did you charge the battery of your mobile phone?
- Cep telefonunun pilini şarj ettin mi?
- Your battery is low.
- Pilin zayıf.
- The battery indicator light is showing that the battery is not getting charged.
- Pil gösterge ışığı pilin şarj edilmediğini gösteriyor.
- How long will this battery last?
- Bu pilin ömrü ne kadar?
- The battery was no longer working.
- Pil artık çalışmıyordu.
- This battery is charged.
- Bu pil şarj edilmiş.
- It doesn't work so well because the battery is low.
- Bu, pil zayıf olduğu için çok iyi çalışmıyor.
- This battery is rechargeable.
- Bu pil şarj edilebilir.
- My cellphone's battery is dead.
- Benim cep telefonumun pili öldü.
- It's unlikely that replacing the battery will fix the problem.
- Pili değiştirmenin sorunu çözmesi pek olası değil.
- Because the battery of my watch is very small, I can't change it by myself.
- Saatimin pili çok küçük olduğu için kendi başıma değiştiremiyorum.
- The battery needs to be recharged.
- Pilin yeniden şarj edilmesi gerekiyor.
- The battery is dead.
- Pil bitmiş.
- I don't have a battery anymore.
- Artık pilim yok.
- The device's battery stopped holding charge after six months of usage.
- Cihazın pili altı aylık kullanımdan sonra şarj tutmayı bıraktı.
- My cellphone beeps if the battery is running low.
- Pil düşük olduğunda benim cep telefonu bip sesi verir.
- Even with a weak battery, the flashlight lit.
- Zayıf bir pille bile, el feneri yandı.
- The battery needs to be recharged.
- Pilin şarj edilmesi gerekiyor.
- I replaced the battery in my clock.
- Saatimin pilini değiştirdim.
- Your battery is running low.
- Pilin azalıyor.
- Take the battery off the machine.
- Pili makineden çıkar.
- Even with a weak battery, the flashlight lit.
- Zayıf bir pille bile el feneri yanıyordu.
- Battery is low!
- Pil zayıf!
- It doesn't require a battery.
- Bir pil gerektirmez.
- I have to replace the radio's battery.
- Radyonun pilini değiştirmeliyim.
- I have to replace the radio's battery.
- Radyonun pilini değiştirmek zorundayım.
Show More (48)
|
2 |
battery |
batarya |
n. |
|
- I have often pressed for a proposal to review the Batteries Directive.
- Bataryalar Direktifinin gözden geçirilmesi için sık sık baskı yaptım.
- I have often pressed for a proposal to review the Batteries Directive.
- Bataryalar Direktifinin gözden geçirilmesine yönelik bir teklif için sık sık baskı yaptım.
- Also, the device usually tends to have very long battery life.
- Ayrıca, cihaz genellikle çok uzun bir batarya ömrüne sahiptir.
- Batteries are left in an inactive device for too long.
- Bataryalar çok uzun süre aktif olmayan bir cihazda bırakılır.
- Israel says it needs 13 batteries altogether for nationwide defence.
- İsrail, ülke çapında savunma için toplam 13 bataryaya ihtiyacı olduğunu söylüyor.
- Israel says it needs 13 batteries altogether for nationwide defence.
- İsraillilere bakılırsa ülke çapında savunma yapmaları için toplam 13 bataryaya ihtiyaçları var.
- I don't have a battery anymore.
- Artık bir bataryam yok.
- This electric car is powered by batteries.
- Bu elektrikli araba bataryalarla çalışıyor.
- My battery's at ten percent.
- Bataryam yüzde onda.
- A tablet is a mobile computer with display, circuitry and battery in a single unit.
- Tablet; ekranı, devresi ve bataryası tek bir birimde olan bir mobil bilgisayardır.
- My car battery is dead.
- Araba bataryam ölmüş.
- Unfortunately, I cannot find the battery for my camera.
- Ne yazık ki kameramın bataryasını bulamıyorum.
- I have to charge the battery of my car.
- Arabamın bataryasını şarj etmek zorundayım.
- Some of the cobalt used in phone and laptop batteries is dug out by hand in Congo.
- Telefon ve dizüstü bilgisayar bataryalarında kullanılan kobaltın bir kısmı Kongo'da elle çıkarılıyor.
- This battery is charged.
- Bu batarya şarjlı.
- Battery is low!
- Batarya zayıf.
- The battery was no longer working.
- Batarya artık çalışmıyordu.
- Your battery power is low.
- Bataryanız zayıf.
- My battery is dead.
- Bataryamın şarjı bitmiş.
- It needs new batteries.
- Onun yeni bataryalara ihtiyacı var.
- We need new batteries.
- Yeni bataryalara ihtiyacımız var.
- The battery of my cellphone doesn't function anymore.
- Cep telefonumun bataryası artık çalışmıyor.
- My battery is flat.
- Bataryam bitik.
- I was left without a battery.
- Bir batarya olmadan terk edildim.
- The leaking battery acid ate through the lid.
- Bataryadan sızan asit kapağı eritip delmiş.
- The solar panels charge the batteries during the day.
- Güneş panelleri gün boyunca bataryaları şarj eder.
- Take the battery off the machine.
- Bataryayı makineden çıkarın.
Show More (24)
|
3 |
battery |
akü |
n. |
|
- Tom had to charge the battery.
- Tom'un aküyü şarj etmesi gerekiyordu.
- We need new batteries.
- Yeni akülere ihtiyacımız var.
- We need new batteries.
- Yeni aküye ihtiyacımız var.
- The car battery has run down.
- Arabanın aküsü bitmiş.
- I have to buy a new battery for my car.
- Arabam için yeni bir akü almak zorundayım.
- The car battery is dead.
- Arabanın aküsü bitmiş.
- Tom told me he wanted to buy a new battery for his car.
- Tom bana arabası için yeni bir akü satın almak istediğini söyledi.
- My car battery is dead.
- Arabamın aküsü bitmiş.
- The battery was no longer working.
- Akü artık çalışmıyordu.
- The solar panels charge the batteries during the day.
- Güneş panelleri gün boyunca aküleri şarj ediyor.
- I have to buy a new battery for my car.
- Arabam için yeni bir akü almam gerekiyor.
- This electric car is powered by batteries.
- Bu elektrikli araba akülerle çalışmaktadır.
- The battery has to be charged.
- Akü şarj edilmek zorunda.
- My car battery died in the middle of the freeway.
- Arabamın aküsü otoyolun ortasında bitti.
- It doesn't work so well because the battery is low.
- Akü zayıf olduğu için pek iyi çalışmıyor.
- The battery's dead.
- Akü bitik.
- Is the battery fully charged?
- Akü tamamen dolu mu?
- The battery has to be charged.
- Akünün şarj edilmesi gerekiyor.
- I have to charge the battery of my car.
- Arabamın aküsünü doldurmam gerek.
- The car battery is dead.
- Akü bitik durumda.
- Tom told me he wanted to buy a new battery for his car.
- Tom bana arabası için yeni bir akü almak istediğini söyledi.
- Take the battery off the machine.
- Makineden aküyü çıkartın.
- The battery is dead.
- Akü bitmiş.
- My car needs a new battery.
- Arabamın yeni bir aküye ihtiyacı var.
- My battery is almost dead.
- Aküm bitmek üzere.
- I have to charge the battery of my car.
- Arabamın aküsünü şarj etmeliyim.
- I was left without a battery.
- Aküsüz kaldım.
Show More (24)
|
4 |
battery |
darp |
n. |
|
- He was charged with assault and battery.
- Saldırı ve darptan suçlandı.
- Tom has been charged with assault and battery.
- Tom saldırı ve darp ile suçlandı.
- He was charged with assault and battery.
- Saldırı ve darpla suçlandı.
- Tom has been charged with assault and battery.
- Tom saldırı ve darpla suçlanıyor.
Show More (1)
|