Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
banned organisation
coffee tree
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
be forced to
zorunda bırakılmak
v.
Tom
was forced to
make a choice.
Bir seçim yapmak
zorunda bırakıldım.
I
was forced to
accept her proposal.
Teklifini kabul etmek
zorunda bırakıldım.
Tom
was forced to
retire.
Tom emekli olmak
zorunda bırakıldı.
I
was forced to
do that.
Bunu yapmak
zorunda bırakıldım.
Show More (1)
2
be forced to
mecbur kalmak
v.
I
was forced to
lie.
Ben yalan söylemeye
mecbur kaldım.
Show More (-2)