bearing - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
bearing katlanma (birisine) n.
  • Bearing can be unbearable.
  • Katlanma dayanılmaz olabilir.
  • Bearing can be unbearable.
  • Katlanmak dayanılmaz olabilir.
Show More (-1)
bearing (pusulada) yön n.
  • As a boy scout, he knows how to take a compass bearing.
  • Bir izci olarak, pusula yönünü nasıl alacağını biliyor.
Show More (-2)
bearing tavır n.
  • They had a long talk of his bearing and behavior.
  • Onun tavır ve davranışları hakkında uzun uzun konuştular.
Show More (-2)
bearing rulman n.
  • The ball bearings need to be replaced.
  • Bilyalı rulmanların değiştirilmesi gerekiyor.
Show More (-2)
bearing ilgi n.
  • Surely these directives have a bearing on the matter?
  • Şüphesiz bu direktiflerin konuyla bir ilgisi var mı?
Show More (-2)
bearing meyve verme n.
  • These efforts are bearing initial fruit but we can all see that this situation is extremely fragile.
  • Bu çabalar ilk meyvelerini veriyor ancak hepimiz bu durumun son derece kırılgan olduğunu görebiliyoruz.
Show More (-2)
bearing ilişki n.
  • The same concerns also apply to the interpretations brought to bear upon how a terrorist group is really to be defined.
  • Aynı endişeler, terörist bir grubun gerçekte nasıl tanımlanacağına ilişkin getirilen yorumlar için de geçerlidir.
Show More (-2)