burn - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
burn yakmak v.
  • The poorest in Zimbabwe do not want to shoot, kill, loot and burn crops.
  • Zimbabve'nin en yoksulları ateş etmek, öldürmek, yağmalamak ve ekinleri yakmak istemiyor.
  • Only yesterday, the Jihad fighters burnt down two housing estates in Ambon.
  • Cihat savaşçıları daha dün Ambon'da iki toplu konutu yakıp yıktı.
  • We are literally asking our fishermen to burn their boats.
  • Kelimenin tam anlamıyla balıkçılarımızdan teknelerini yakmalarını istiyoruz.
Show More (264)
burn yanmak v.
  • The reason our products burn as well as they do is that we already use chemicals in them.
  • Ürünlerimizin bu kadar iyi yanmasının nedeni zaten içlerinde kimyasal kullanıyor olmamızdır.
  • If a house burns down, the owners should be insured.
  • Eğer bir ev yanarsa, ev sahipleri sigortalanmalıdır.
  • We run the risk today of fiddling while Rome burns.
  • Bugün Roma yanarken biz de yan çizme riskiyle karşı karşıyayız.
Show More (50)
burn yanıp kül olmak v.
  • The house was burned to the ground.
  • Ev yanıp kül oldu.
  • Tom's house burned to the ground.
  • Tom'un evi yanıp kül oldu.
  • The house was burned to the ground, with all its contents.
  • Ev, içindekilerle birlikte yanıp kül oldu.
Show More (9)
burn yanık n., adj.
  • I got blisters from the burn.
  • Yanık yüzünden kabarcıklar oluştu.
  • I got a burn on my finger.
  • Benim parmağımda bir yanık var.
  • I got a burn on my finger.
  • Parmağımda bir yanık var.
Show More (4)
burn alev almak v.
  • Coast guard officials said they rescued 17 people from the burning yacht.
  • Sahil güvenlik yetkilileri alev alan yattan on yedi kişiyi kurtardıklarını söyledi.
  • Do you think this will burn?
  • Bu alev alır mı sence?
Show More (-1)
burn tüketmek v.
  • Tom burnt the candle at both ends preparing for his final exams.
  • Tom final sınavlarına hazırlanırken gece gündüz çalışarak kendini tüketti.
  • Layla quickly burned through her insurance money.
  • Layla sigorta parasını çabucak tüketti.
Show More (-1)
burn ateşlemek v.
  • What will remain with us is the sight on our TV screens of the burning pyres.
  • Bize kalacak olan, televizyon ekranlarımızda yanan ateşlerin görüntüsü olacaktır.
Show More (-2)
burn yanıp tükenmek v.
  • Love quickly burns out and turns into hate.
  • Aşk çabucak yanıp tükenir ve nefrete dönüşür.
Show More (-2)
burn dere n.
  • There is no fish in the burn.
  • Derede hiç balık yok.
Show More (-2)