|
- Grandmothers can chat online with their grandchildren – I am an expert at it.
- Büyükanneler torunlarıyla online sohbet edebilirler, ki ben bu konuda uzmanım.
- In case the exact same person likes you back, you become connected and can chat with one another.
- Aynı kişinin sizden hoşlanması durumunda, birbirinize bağlanırsınız ve birbirinizle sohbet edebilirsiniz.
- That is why no other generation can chat like older singles.
- Bu yüzden başka hiçbir nesil yaşlı bekarlar gibi sohbet edemiyor.
- Tom chatted with Mary.
- Tom Mary ile sohbet etti.
- Most of the people I chat with on Facebook are students.
- Facebook'ta sohbet ettiğim kişilerin çoğu öğrencidir.
- I'm happy to sit out here and chat with you.
- Burada oturup seninle sohbet etmekten mutluluk duyuyorum.
- We chatted briefly.
- Kısa bir süre sohbet ettik.
- We ate lunch together and then we chatted for an hour.
- Öğle yemeğini birlikte yedik ve sonra bir saat boyunca sohbet ettik.
- Omegle is a great website for people who like chatting with foreign people.
- Omegle yabancı insanlarla sohbet etmekten hoşlanan kişiler için harika bir web sitesidir.
- We sang, danced and chatted after dinner.
- Biz akşam yemeğinden sonra şarkı söyledik, dansettik ve sohbet ettik.
- He and I often chat on the bus.
- O ve ben sık sık otobüste sohbet ederiz.
- What I will do after dinner is to chat on the internet.
- Akşam yemeğinden sonra yapacağım şey internette sohbet etmektir.
- You know, I came across him in the street the other day, we stopped to chat.
- Geçen gün sokakta karşılaştık, durup sohbet ettik.
- They chatted over coffee for more than two hours.
- İki saatten daha fazla bir süre onlar kahve içerken sohbet ettiler.
- Sorry, Tom, I don't have time to chat.
- Üzgünüm Tom, sohbet etmek için vaktim yok.
- Robert likes to chat with his boyfriend.
- Robert erkek arkadaşıyla sohbet etmeyi seviyor.
- He spends all his time chatting online on Jabber.
- Tüm zamanını Jabber'da çevrimiçi sohbet ederek geçirir.
- Most of the people I chat with on WhatsApp are not from Brazil.
- WhatsApp'ta sohbet ettiğim insanların çoğu Brezilya'dan değil.
- We chatted briefly.
- Biz kısaca sohbet ettik.
- He spends all his time chatting online on Jabber.
- Tüm zamanını Jabber'da sohbet ederek geçiriyor.
- Most of the people I chat with on WhatsApp are not from Brazil.
- Benim WhatsApp'ta sohbet ettiğim insanların çoğu Brezilyalı değildir.
- I'm happy to sit out here and chat with you.
- Burada oturup seninle sohbet etmekten mutluyum.
- She would sooner translate sentences on Tatoeba than chat with me.
- Benimle sohbet etmektense Tatoeba'daki cümleleri çevirmeyi tercih ederdi.
- They chatted for a moment.
- Bir süre sohbet ettiler.
- Bob is very timid and blushes when chatting with girls.
- Bob çok çekingen ve kızlarla sohbet ederken yüzü kızarıyor.
- I had a nice chat with Tom.
- Tom'la hoş bir sohbet ettim.
- It was really nice chatting with you.
- Seninle sohbet etmek gerçekten güzeldi.
- Sami was chatting with Layla.
- Sami, Layla ile sohbet ediyordu.
- The girl Tom was chatting with fainted.
- Tom'un sohbet ettiği kız bayıldı.
- I have to have a little chat with Tom.
- Tom'la biraz sohbet etmek zorundayım.
- He was chatting with his friend Jesse Jackson about the meeting that night.
- Arkadaşı Jesse Jackson ile o geceki buluşma hakkında sohbet ediyordu.
- Is this a bad time to chat?
- Sohbet etmek için kötü bir zaman mı?
- Tom is chatting with Mary.
- Tom, Mary'yle sohbet ediyor.
- Tom is chatting with Mary.
- Tom, Mary ile sohbet ediyor.
- Since I'm here, would you like to chat?
- Madem buradayım, sohbet etmek ister misin?
- I'd like to stay and chat, but I've got a meeting to go to.
- Ben kalmak ve sohbet etmek istiyorum ama gidecek bir toplantım var.
- Bob is very timid and blushes when chatting with girls.
- Bob, çok çekingendir ve kızlarla sohbet ederken kızarır.
- Tom chatted with Mary.
- Tom, Mary ile sohbet etti.
- Sami liked to chat and make small talk with people.
- Sami insanlarla sohbet etmeyi ve havadan sudan konuşmayı seviyordu.
- I'd like to stay here and chat, but I have to go to a concert my kid's playing in.
- Burada kalıp sohbet etmek isterdim ama çocuğumun katılacağı bir konsere gitmem gerekiyor.
- I'm here, so do you want to chat?
- Ben buradayım, sohbet etmek ister misin?
- With many students chatting, it was difficult to hear what the professor had to say.
- Birçok öğrenci sohbet ediyorken profesörün söylediklerini duymak zordu.
- We sang, danced and chatted after dinner.
- Yemekten sonra şarkı söyledik, dans ettik ve sohbet ettik.
- Sami was in his room chatting.
- Sami odasında sohbet ediyordu.
- She chatted with me while drinking her tea.
- Çayını içerken benimle sohbet etti.
- No, I don't have time to chat.
- Hayır, sohbet edecek vaktim yok.
- I need to have a little chat with Tom.
- Tom ile biraz sohbet etmem gerekiyor.
- I'd like to stay and chat, but I've got a meeting to go to.
- Kalıp sohbet etmek isterdim ama gitmem gereken bir toplantı var.
- We were chatting over tea.
- Çay eşliğinde sohbet ediyorduk.
- Sami went straight to his computer to chat.
- Sami sohbet etmek için doğruca bilgisayarına gitti.
- I just had a little chat with Tom.
- Tom'la biraz sohbet ettim.
- Sami was chatting in the middle of the night.
- Sami gecenin ortasında sohbet ediyordu.
- I had a little chat with John after the meeting.
- Toplantıdan sonra John ile biraz sohbet ettim.
- Most of the people I chat with on Facebook are not from Brazil.
- Facebook'ta sohbet ettiğim insanların çoğu Brezilya'dan değil.
- Can I chat with you outside for a second?
- Seninle dışarıda biraz sohbet edebilir miyim?
- I want to chat with someone who speaks English.
- İngilizce bilen biriyle sohbet etmek istiyorum.
- She chatted with her friends about the football game over coffee.
- O kahve içerken futbol oyunu hakkında arkadaşlarıyla sohbet etti.
- I like to chat with my pals after school.
- Okuldan sonra arkadaşlarımla sohbet etmeyi severim.
- They chatted a little bit more and then said goodbye.
- Onlar biraz daha sohbet ettiler ve sonra hoşça kal dediler.
- Chat with your friends.
- Arkadaşlarınızla sohbet edin.
- Sami chatted to the visitors.
- Sami ziyaretçilerle sohbet etti.
- They chatted with each other to pass the time.
- Zaman geçirmek için birbirleri ile sohbet ettiler.
- Tom and I chatted for a while.
- Tom ve ben bir süre sohbet ettik.
- Bill and John like to get together once a month to chat.
- Bill ve John ayda bir kez sohbet etmek için bir araya gelmeyi severler.
- It's been a pleasure chatting with you.
- Seninle sohbet etmek bir zevkti.
- She chatted with her friends about the football game over coffee.
- Kahve içerken arkadaşlarıyla futbol maçı hakkında sohbet etti.
- Most of the people I chat with on Facebook are not from Brazil.
- Benim Facebook'ta sohbet ettiğim insanların çoğu Brezilyalı değildir.
- We had chatted for almost five minutes without being able to speak one another's language.
- Birbirimizin dilini konuşamadan yaklaşık beş dakika sohbet ettik.
- Bill and John like to get together once a month to chat.
- Bill ve John sohbet etmek için ayda bir kez bir araya gelmekten hoşlanıyorlar.
- We ate lunch together and then we chatted for an hour.
- Birlikte öğle yemeği yedik ve sonra bir saat boyunca sohbet ettik.
- No, I don't have time to chat.
- Hayır, sohbet etmeye vaktim yok.
- They chatted over coffee for more than two hours.
- İki saatten fazla kahve içerek sohbet ettiler.
- I spent the whole afternoon chatting with friends.
- Bütün öğleden sonrayı arkadaşlarla sohbet ederek geçirdim.
- Sami liked to chat and make small talk with people.
- Sami sohbet etmekten ve insanlarla havadan sudan sohbetler yapmaktan hoşlanırdı.
- She chatted with her friends about the baseball game.
- Arkadaşlarıyla beyzbol maçı hakkında sohbet etti.
- We'll chat some more during intermission.
- Biz mola sırasında biraz daha sohbet edeceğiz.
- Sitting behind people at the movies who constantly chat and giggle doesn't make for an enjoyable evening.
- Sinemada sürekli sohbet eden ve kıkırdayan insanların arkasında oturmak keyifli bir akşam geçirmenizi sağlamaz.
- He chatted with me while drinking his tea.
- Çayını içerken benimle sohbet etti.
- We'll chat some more during intermission.
- Arada biraz daha sohbet ederiz.
- Sami and Layla chatted on the phone almost every day.
- Sami ve Layla neredeyse her gün telefonda sohbet ediyorlardı.
- Since you have a smartphone now, you can chat with me on Facebook any time.
- Artık bir akıllı telefonun olduğuna göre, benimle Facebook'ta istediğin zaman sohbet edebilirsin.
- They chatted a little bit more and then said goodbye.
- Biraz daha sohbet ettiler ve sonra vedalaştılar.
- Let me have a little chat with Tom.
- Tom'la biraz sohbet edeyim.
- Nancy is chatting with her friends.
- Nancy arkadaşlarıyla sohbet ediyor.
- Tom is chatting with his friends.
- Tom arkadaşlarıyla sohbet ediyor.
- It's nice to just chat with you like this.
- Seninle böyle sohbet etmek çok güzel.
- Sami started to chat with this girl from Egypt.
- Sami Mısır'dan gelen bu kızla sohbet etmeye başladı.
- She chatted with her friends about the baseball game.
- O beyzbol maçı hakkında arkadaşlarıyla sohbet etti.
- It was nice chatting with you.
- Seninle sohbet etmek güzeldi.
- Omegle is a great website for people who like chatting with foreign people.
- Omegle, yabancı insanlarla sohbet etmeyi seven insanlar için harika bir web sitesidir.
- Sami went straight to his computer to chat.
- Sami sohbet etmek için doğrudan bilgisayarına gitti.
- I like to chat with my pals after school.
- Okuldan sonra arkadaşlarımla sohbet etmek istiyorum.
- We spent the whole day chatting.
- Bütün günü sohbet ederek geçirdik.
- I want to have a little chat with you about Tom.
- Seninle Tom hakkında küçük bir sohbet etmek istiyorum.
- Even though he has turned twenty, he's still too timid to chat with girls.
- Yirmi yaşına gelmiş olmasına rağmen hala kızlarla sohbet edemeyecek kadar çekingen.
- They chatted with each other to pass the time.
- Zaman geçirmek için birbirleriyle sohbet ettiler.
- Let's chat.
- Sohbet edelim.
- Sorry, Tom, I don't have time to chat.
- Üzgünüm Tom, sohbet edecek vaktim yok.
- I had a nice long chat with my girlfriend's father.
- Kız arkadaşımın babasıyla uzun ve güzel bir sohbet ettim.
- They were chatting in Berber.
- Berberice sohbet ediyorlardı.
- Sami was chatting in the middle of the night.
- Sami gece yarısı sohbet ediyordu.
- You don't have to chat with them.
- Onlarla sohbet etmek zorunda değilsin.
- Every day, except Thursdays and Fridays, he gathered with his friends for chatting.
- Perşembe ve Cuma günleri hariç her gün arkadaşlarıyla sohbet etmek için toplanırdı.
- I would like to chat with you by e-mail.
- Sizinle e-posta yoluyla sohbet etmek istiyorum.
- Is there a good time to chat?
- Sohbet etmek için uygun bir zaman var mı?
- Robert likes to chat with his boyfriend.
- Robert, erkek arkadaşı ile sohbet etmekten hoşlanır.
- I had a long chat with Tom.
- Tom'la uzun bir sohbet ettim.
- We had chatted for almost five minutes without being able to speak one another's language.
- Birbirimizin dilini konuşamadan neredeyse beş dakika sohbet ettik.
- Sami started to chat with this girl from Egypt.
- Sami bu Mısırlı kızla sohbet etmeye başladı.
- What I will do after dinner is to chat on the internet.
- Akşam yemeğinden sonra yapacağım şey internette sohbet etmek.
- I'd like to have a little chat with you.
- Seninle küçük bir sohbet etmek istiyorum.
- I would like to chat with you by e-mail.
- Sizinle e-posta ile sohbet etmek istiyorum.
Show More (109)
|
|
- We need to have a chat in private.
- Özel olarak konuşmamız gerek.
- Let's meet for a chat.
- Konuşmak için buluşalım.
- Work instead of chatting!
- Konuşmak yerine çalışın!
- I had a long chat with Tom.
- Tom'la uzun uzun konuştuk.
- It was really nice chatting with you.
- Seninle konuşmak güzeldi.
- Can I chat with you outside for a second?
- Seninle dışarıda biraz konuşabilir miyim?
- We need to chat soon.
- Kısa süre içinde konuşmalıyız.
- I want to have a little chat with you about Tom.
- Seninle Tom hakkında biraz konuşmak istiyorum.
- He chatted with me while drinking his tea.
- O, çayını içerken benimle konuştu.
- Tom had a chat with Mary about that.
- Tom bu konuda Mary ile konuştu.
- You know, I came across him in the street the other day, we stopped to chat.
- Biliyorsun, geçen gün sokakta onunla karşılaştık, biz konuşmak için durduk.
- We continued chatting.
- Konuşmaya devam ettik.
- Most of the people I chat with on Facebook are students.
- Facebook'ta konuştuğum insanların çoğu öğrenci.
- They were chatting in Berber.
- Berberice konuşuyorlardı.
- Let me have a little chat with Tom.
- Tom'la biraz konuşayım.
- Tom, I want to have a chat with you.
- Tom, seninle konuşmak istiyorum.
- I'd like to have a little chat with you.
- Seninle biraz konuşmak istiyorum.
- We need to chat soon.
- Yakında konuşmamız gerek.
Show More (15)
|
