| 1 |
cheer up |
neşelenmek |
v. |
|
- Tom could use some cheering up.
- Tom'un biraz neşelenmeye ihtiyacı var.
- The situation is improving, so cheer up!
- Durum iyiye gidiyor, o yüzden neşelen!
- Tom needs a little cheering up.
- Tom'un biraz neşelenmeye ihtiyacı var.
- The situation is improving, so cheer up!
- Durum iyiye gidiyor, neşelenin!
- The situation is improving, so cheer up!
- Durum düzeliyor, hadi neşelen!
- She needs a little cheering up.
- Onun biraz neşelenmeye ihtiyacı var.
- She needs a little cheering up.
- Biraz neşelenmeye ihtiyacı var.
Show More (6)
|
| 2 |
cheer up |
neşelendirmek |
v. |
|
- After hearing the news, she cheered up.
- Haberleri duyduktan sonra neşelendi.
- Hoping to cheer up his wife, Tom bought her a beautiful pearl necklace.
- Karısını neşelendirmeyi uman Tom, ona güzel bir inci kolye aldı.
- Hoping to cheer up his wife, he bought her a pearl necklace.
- Karısını neşelendirmek umuduyla ona inci bir kolye aldı.
- The boy told a lie, probably to cheer up his parents.
- Çocuk muhtemelen ailesini neşelendirmek için yalan söyledi.
- He tried to cheer up his wife, but wasn't able to.
- Karısını neşelendirmeye çalıştı, ancak yapamadı.
- He tried to cheer up his wife, but wasn't able to.
- Karısını neşelendirmeye çalıştı ama başaramadı.
- When the parents heard the news, they cheered up.
- Aileler haberi duyunca neşelendiler.
- The boy told a lie, probably to cheer up his parents.
- Çocuk muhtemelen ebeveynlerini neşelendirmek için yalan söyledi.
Show More (5)
|
| 3 |
cheer up |
sevindirmek |
v. |
|
- Hoping to cheer up his wife, Tom bought her a beautiful pearl necklace.
- Karısını sevindirmek umuduyla, Tom ona güzel elmas bir gerdanlık aldı.
Show More (-2)
|
| 4 |
cheer up |
keyiflenmek |
v. |
|
- The situation is improving, so cheer up!
- Durum düzeliyor, hadi keyiflen!
Show More (-2)
|
