|
- This solution is the so-called diamond resolution in the Security Council.
- Bu çözüm, Güvenlik Konseyi'nde elmas karar olarak adlandırılan çözümdür.
- It is in fact the second such report after the Fowler diamond report.
- Aslında Fowler elmas raporundan sonra bu türden ikinci rapordur.
- I am told you have several clients in the diamond industry.
- Elmas endüstrisinde çok sayıda müşteriniz olduğu söylendi.
- I am told you have several clients in the diamond industry.
- Elmas sektöründe birkaç müşteriniz olduğunu duydum.
- Check out the size of that diamond!
- Şu elmasın büyüklüğüne bakın!
- She discovered a diamond.
- Bir elmas keşfetti.
- This may not be a real diamond.
- Bu gerçek bir elmas olmayabilir.
- Why don't you tell me where you got that diamond?
- O elması nereden aldığını neden bana söylemiyorsun?
- No one said it was a diamond.
- Hiç kimse onun bir elmas olduğunu söylemedi.
- On the left there are two diamond stores.
- Solda iki adet elmas mağazası var.
- Tom didn't tell anyone that he'd bought a diamond ring for Mary.
- Tom, Mary'ye elmas bir yüzük aldığını kimseye söylemedi.
- Tom gave Mary a diamond ring.
- Tom, Mary'ye elmas bir yüzük verdi.
- The diamond is a precious stone.
- Elmas kıymetli bir taştır.
- Tom should eventually have enough money to buy Mary a diamond ring.
- Tom'un sonunda Mary'ye elmas bir yüzük alacak kadar parası olmalıydı.
- The hardness of diamond is 10.
- Elmasın sertliği 10'dur.
- It seems that the diamond is real.
- Görünüşe göre elmas gerçek.
- How much money did you get for the diamond?
- Elmas için ne kadar para aldın?
- The diamond was valued at 5,000 dollars.
- Elmasın değeri 5,000 dolardı.
- Can you guess the worth of the diamond?
- Elmasın değerini tahmin edebilir misin?
- This must be a real diamond.
- Bu gerçek bir elmas olmalı.
- Diamond is essentially hard.
- Elmas, aslında serttir.
- This isn't a real diamond.
- Bu gerçek bir elmas değil.
- He threatened to throw the diamond off the window.
- Elması pencereden atmakla tehdit etti.
- Tom gave Mary a diamond bracelet.
- Tom, Mary'ye elmas bir bilezik verdi.
- We can't let Tom have that diamond.
- Tom'un o elması almasına izin veremeyiz.
- How much is this diamond worth?
- Bu elmasın değeri ne kadar?
- Is this diamond real or fake?
- Bu elmas gerçek mi yoksa sahte mi?
- She talked him into buying her a diamond ring.
- Onu elmas bir yüzük almaya ikna etti.
- I'm the guy who knows where Tom hid the diamond.
- Tom'un elması nereye sakladığını bilen benim.
- Dan claimed he stole the diamond from a rich businessman's wife.
- Dan elması zengin bir işadamının karısından çaldığını iddia etti.
- There's nothing harder than a diamond.
- Elmastan daha sert bir şey yoktur.
- You've never seen a genuine diamond.
- Hiç gerçek bir elmas görmedin.
- I'm going to buy a diamond ring for Mary.
- Mary için elmas bir yüzük satın alacağım.
- Tom does not know the difference between a diamond and an emerald.
- Tom bir elmas ve bir zümrüt arasındaki farkı bilmiyor.
- Is this diamond real or fake?
- Bu elmas gerçek mi sahte mi?
- Is that a real diamond?
- O gerçek bir elmas mı?
- The diamond was valued at 5,000 dollars.
- Elmas, 5,000 dolar değerindeydi.
- He gave her a diamond bracelet.
- Ona elmas bir bilezik verdi.
- Dan claimed he stole the diamond from a rich businessman's wife.
- Dan elması zengin bir iş adamının karısından çaldığını iddia etti.
- Dan didn't find the diamond in the safe.
- Dan kasada elması bulamadı.
- This diamond costs a fortune.
- Bu elmas bir servet değerinde.
- No one said it was a diamond.
- Kimse elmas olduğunu söylemedi.
- This diamond is not real.
- Bu elmas hakiki değil.
- This is an imitation diamond.
- Bu bir taklit elmas.
- Tom gave Maria a diamond ring.
- Tom, Maria'ya elmas bir yüzük verdi.
- This is probably a real diamond.
- Bu muhtemelen gerçek bir elmas.
- You've never seen a genuine diamond.
- Sen asla gerçek bir elmas görmedin.
- The diamond was discovered by a boy in 1873.
- Elmas 1873 yılında bir çocuk tarafından keşfedildi.
- He didn't give the diamond to his wife.
- Elması karısına vermedi.
- He ran away with the diamond.
- Elması alıp kaçtı.
- If I were a rich man, I would buy you a diamond ring.
- Zengin bir adam olsaydım, sana elmas bir yüzük alırdım.
- She wore a diamond ring on her left third finger.
- Sol üçüncü parmağına elmas bir yüzük takardı.
- That's not a real diamond, is it?
- Bu gerçek bir elmas değil, değil mi?
- Tom put a diamond ring on Mary's finger.
- Tom, Mary'nin parmağına elmas bir yüzük taktı.
- This diamond costs a fortune.
- Bu elmas servet tutar.
- Tom gave Mary a diamond bracelet for their wedding anniversary.
- Tom evlilik yıldönümü için Mary'ye bir elmas bilezik verdi.
- It seems that the diamond is real.
- Elmas gerçek gibi görünüyor.
- Nothing is as hard as a diamond.
- Hiçbir şey elmas kadar sert değildir.
- Tom bought Mary a diamond necklace.
- Tom Mary'e elmas bir kolye aldı.
- It was a fake diamond necklace.
- Bu, sahte elmastan bir kolyeydi.
- I'm the guy who knows where Tom hid the diamond.
- Tom'un elması nereye sakladığını bilen adam benim.
- How did you know Tom had the stolen diamond?
- Çalınan elmasın Tom'da olduğunu nereden biliyordunuz?
- The diamond in this ring is polished.
- Bu yüzükteki elmas parlatılmış.
- Tom does not know the difference between a diamond and an emerald.
- Tom elmasla zümrüt arasındaki farkı bilmiyor.
- How much is this diamond worth?
- Bu elmas ne kadar değerlidir?
- How did you know Tom had the stolen diamond?
- Tom'un çalıntı elması aldığını nasıl bildin?
- This is an imitation diamond.
- Bu taklit bir elmas.
- The diamond is a precious stone.
- Elmas değerli bir taştır.
- He brought the diamond to the exhibition room.
- O, elması sergi salonuna getirdi.
- She discovered a diamond.
- O bir elmas keşfetti.
- Tom put a diamond ring on Mary's finger.
- Tom Mary'nin parmağına elmas bir yüzük taktı.
- He stole the diamond.
- O elmas çaldı.
- I'm going to buy Mary a diamond ring.
- Mary'ye elmas bir yüzük satın alacağım.
- I don't think that's a real diamond.
- Bunun gerçek bir elmas olduğunu sanmıyorum.
- Tom bought Mary a diamond necklace.
- Tom, Mary'ye elmas bir kolye satın aldı.
- Tom bought Mary a diamond ring.
- Tom, Mary'e elmas bir yüzük aldı.
- Dan didn't find the diamond in the safe.
- Dan elması kasada bulamadı.
- He ran away with the diamond.
- O, elmasla birlikte kaçtı.
- That's not a real diamond, is it?
- Bu gerçek elmas değil, değil mi?
- This diamond is fake.
- Bu elmas sahte.
- The diamond shone brightly.
- Elmas pırıl pırıl parlıyordu.
- Tom picked the diamond up and looked at it.
- Tom elması aldı ve ona baktı.
- Tom gave Mary a diamond bracelet for their wedding anniversary.
- Tom, evlilik yıldönümleri için Mary'ye elmas bir bilezik verdi.
- The diamond appears genuine.
- Elmas gerçek gibi görünüyor.
- This diamond is not real.
- Bu elmas gerçek değildir.
- Tom stole the diamond.
- Tom elması çaldı.
- I'm going to buy a diamond ring for Mary.
- Mary için elmas bir yüzük alacağım.
- The cut of the diamond is perfect.
- Elmasın kesimi mükemmel.
- This is a real diamond, isn't it?
- Bu gerçek bir elmas, değil mi?
- Tom said it was a diamond.
- Tom bunun bir elmas olduğunu söyledi.
- It is Jack's diamond.
- Bu Jack'in elması.
- Is that a real diamond?
- Bu gerçek bir elmas mı?
- He threatened to throw the diamond off the window.
- O, elması pencereden atmakla tehdit etti.
- This can't be a real diamond.
- Bu gerçek bir elmas olamaz.
- Why don't you tell me where you got that diamond?
- Neden bana o elması nereden aldığını söylemiyorsun?
- He brought the diamond to the exhibition room.
- Elması sergi odasına getirdi.
- If I were a rich man, I would buy you a diamond ring.
- Zengin bir adam olsaydım sana elmas bir yüzük alırdım.
- Do you know where Tom found the diamond?
- Tom'un elması nerede bulduğunu biliyor musun?
- Is this diamond real?
- Bu elmas gerçek mi?
- On the left there are two diamond stores.
- Sol tarafta iki elmas dükkanı var.
- I don't think that's a real diamond.
- Onun gerçek bir elmas olduğunu sanmıyorum.
- The diamond shone brightly.
- Elmas ışıl ışıl parlıyordu.
- I'm going to buy Mary a diamond ring.
- Mary'ye elmas bir yüzük alacağım.
Show More (100)
|
