|
- I disagree with communitarisation and have therefore voted against the report.
- Komüniterleşmeye katılmıyorum ve bu nedenle rapora karşı oy kullandım.
- I disagree with the content of this criticism.
- Bu eleştirinin içeriğine katılmıyorum.
- We may therefore find ourselves disagreeing with these suggestions in various respects.
- Bu nedenle kendimizi bu önerilere çeşitli açılardan katılmıyor bulabiliriz.
- Let me disagree with the previous speaker.
- Bir önceki konuşmacıya katılmıyorum.
- Lastly, I disagree with the rapporteur's call for the codecision procedure to be extended to this field.
- Son olarak, raportörün kod karar prosedürünün bu alana genişletilmesi yönündeki çağrısına katılmıyorum.
- We therefore disagree with the proposals intended to undermine this principle.
- Dolayısıyla bu ilkeyi zayıflatmaya yönelik önerilere katılmıyoruz.
- However, on one point I disagree with him.
- Ancak bir noktada ona katılmıyorum.
- Secondly, I disagree with a net increase in our salary of at least EUR 2 800 per month.
- İkinci olarak, maaşlarımızda ayda en az 2.800 Avro tutarında net bir artış yapılmasına katılmıyorum.
- I disagree with communitarisation and have therefore voted against the report.
- Toplumsallaştırmaya katılmıyorum ve bu nedenle rapora karşı oy kullandım.
- Finally, because I totally disagree with the trend to declare European regulation in the social sphere out of order.
- Son olarak, Avrupa'nın sosyal alandaki düzenlemelerini düzen dışı ilan etme eğilimine kesinlikle katılmıyorum.
- I disagree with you that it is not within the Council's remit.
- Bunun Konsey'in görev alanına girmediği konusunda size katılmıyorum.
- The rapporteur gives me no option but to disagree with him.
- Raportör bana ona katılmamaktan başka seçenek bırakmıyor.
- I, therefore, disagree with the rapporteur that it is inappropriate and unjustified to criticise the UK Government.
- Bu nedenle raportörün İngiltere Hükümetini eleştirmesinin uygunsuz ve haksız olduğu görüşüne katılmıyorum.
- In fact, we totally disagree with resorting to war to resolve the problems of terrorism.
- Aslında, terörizm sorununu çözmek için savaşa başvurulmasına kesinlikle katılmıyoruz.
- The rapporteur gives me no option but to disagree with him.
- Raportör bana kendisine katılmamaktan başka bir seçenek bırakmıyor.
- Thus, I disagree with the overall orientation of the final version of the report.
- Dolayısıyla raporun son halinin genel yönelimine katılmıyorum.
- Secondly, I disagree with a net increase in our salary of at least EUR 2 800 per month.
- İkinci olarak maaşlarımızda ayda en az 2.800 avro tutarında net bir artış yapılmasına katılmıyorum.
- We also disagree with the rapporteur's proposals with regard to the Council.
- Raportörün Konsey'e ilişkin önerilerine de katılmıyoruz.
- Otherwise, it should have said honestly that it disagreed with the endeavour.
- Aksi takdirde bu çabaya katılmadığını dürüstçe söylemesi gerekirdi.
- There is only one point on which I disagree with her.
- Kendisine katılmadığım tek bir nokta var.
- However, those priorities are so open-ended it is almost impossible to imagine anyone disagreeing with them.
- Ancak bu öncelikler o kadar açık uçlu ki, bunlara katılmayan birini hayal etmek neredeyse imkansız.
- She supported the Commission, saying that it ought to be strong, and I would not disagree with that statement.
- Güçlü olması gerektiğini söyleyerek Komisyon'u destekledi ve ben de bu ifadeye katılıyorum.
- We do not disagree with these programmes, we just consider them to be of secondary or tertiary importance.
- Bu programlara katılmıyor değiliz sadece bunların ikincil veya üçüncül öneme sahip olduğunu düşünüyoruz.
- Otherwise, it should have said honestly that it disagreed with the endeavour.
- Aksi takdirde, bu çabaya katılmadığını dürüstçe söylemesi gerekirdi.
- We therefore disagree with the proposals intended to undermine this principle.
- Dolayısıyla bu ilkeyi zedelemeye yönelik önerilere katılmıyoruz.
- I am going to disagree with the majority in the House.
- Meclisteki çoğunluğa katılmayacağım.
- I disagree with the European Commission's proposal in Article 9 as it is currently worded.
- Avrupa Komisyonu'nun 9. Maddedeki önerisine şu anda ifade edildiği şekliyle katılmıyorum.
- So, in this respect, I disagree with my good friend, Charles Tannock.
- Bu bakımdan sevgili dostum Charles Tannock'a katılmıyorum.
- We also disagree with the rapporteur's proposals with regard to the Council.
- Sözcünün Konsey ile ilgili önerilerine de katılmıyoruz.
- Lastly, I disagree with the rapporteur's call for the codecision procedure to be extended to this field.
- Son olarak, raportörün ortak karar prosedürünün bu alana genişletilmesi yönündeki çağrısına katılmıyorum.
- The Commission disagrees with that statement.
- Komisyon bu ifadeye katılmamaktadır.
- So, in this respect, I disagree with my good friend, Charles Tannock.
- Bu açıdan iyi dostum Charles Tannock'a katılmıyorum.
- On that point too I disagree with the majority on the committee.
- Bu noktada da komitedeki çoğunluğa katılmıyorum.
- I disagree with this committee, however, over the composition of the agency.
- Ancak ajansın yapısı konusunda bu komiteye katılmıyorum.
- In fact, we totally disagree with resorting to war to resolve the problems of terrorism.
- Aslında terörizm sorununu çözmek için savaşa başvurulmasına kesinlikle katılmıyoruz.
- Mr Howitt wrote something in the explanatory statement that I disagree with.
- Bay Howitt açıklama metninde katılmadığım bir şey yazmış.
- She supported the Commission, saying that it ought to be strong, and I would not disagree with that statement.
- Güçlü olması gerektiğini söyleyerek Komisyonu destekledi ve ben de bu ifadeye katılmıyorum.
- I have to disagree with you on that point.
- Bu konuda size katılmıyorum.
- I disagree with this report for three basic reasons.
- Üç temel nedenden ötürü bu rapora katılmıyorum.
- This does not, of course, mean that we disagree with the seven thematic priorities proposed.
- Bu elbette önerilen yedi tematik önceliğe katılmadığımız anlamına gelmemektedir.
- I disagree with the verdict.
- Ben karara katılmıyorum.
- I disagree with you on the matter.
- Bu konuda size katılmıyorum.
- I disagree with them.
- Onların görüşüne katılmıyorum.
- Feel free to disagree with me.
- Bana katılmamakta özgürsün.
- Let us not ban everything we disagree with.
- Katılmadığımız her şeyi yasaklamamalıyız.
- If you disagree with him, he is liable to get angry.
- Ona katılmazsan, kızmaya eğilimlidir.
- I disagree with that.
- Buna katılmıyorum.
- I disagree with you, Tom.
- Sana katılmıyorum Tom.
- Anyway, I disagree with your opinion.
- Her neyse, fikrinize katılmıyorum.
- I'm sorry to disagree with your decision.
- Kararına katılmadığım için üzgünüm.
- I can't disagree with that.
- Buna katılamam.
- Who disagrees with us?
- Kim bize katılmıyor?
- Tom said he disagreed with Mary.
- Tom Mary'ye katılmadığını söyledi.
- What makes you think I disagree with Tom?
- Tom'a katılmadığımı sana düşündüren ne?
- I disagree with him.
- Ben ona katılmıyorum.
- I disagree with you on this.
- Bu konuda sana katılmıyorum.
- I disagree with her.
- Ben ona katılmıyorum.
- I disagree with your premise.
- Senin öncülüne katılmıyorum.
- I completely disagree with that.
- Buna kesinlikle katılmıyorum.
- Just for the record, I totally disagree with this decision.
- Bilin diye söylüyorum, bu karara kesinlikle katılmıyorum.
- Do you disagree with that?
- Buna katılmıyor musunuz?
- I don't disagree with Tom.
- Tom'a katılmıyor değilim.
- To what extent do you agree or disagree with this statement?
- Bu ifadeye ne ölçüde katılıyorsunuz veya katılmıyorsunuz?
- Anyway, I disagree with your opinion.
- Her neyse, ben senin fikrine katılmıyorum.
- I may disagree with your words but I hear you out.
- Sözlerinize katılmıyor olabilirim ama sizi dinliyorum.
- I disagree with what you say.
- Söylediklerinize katılmıyorum.
- This is the reason I disagree with you.
- Sana katılmamamın nedeni bu.
- I totally disagree with Tom.
- Tom'a tamamen katılmıyorum.
- I disagree with that comment.
- Bu yoruma katılmıyorum.
- I disagree with Tom views.
- Tom'un görüşlerine katılmıyorum.
- To what extent do you agree or disagree with this definition of success?
- Bu başarı tanımına ne ölçüde katılıyorsunuz veya katılmıyorsunuz?
- I disagree with that comment.
- O yoruma katılmıyorum.
- Maybe you disagree with what I'm saying.
- Belki de dediklerime katılmıyorsun.
- I don't disagree with your decision.
- Kararınıza katılmıyorum.
- I can't disagree with that.
- Buna katılmıyorum.
- Maybe you disagree with what I'm saying.
- Belki de söylediklerime katılmıyorsunuz.
- I beg to differ, as I disagree with your analysis of the situation.
- Durumla ilgili analizinize katılmadığım için aynı fikirde değilim.
- To be quite honest with you, I disagree with that statement.
- Tamamen dürüst olmak gerekirse, bu ifadeye katılmıyorum.
- I disagree with the verdict.
- Karara katılmıyorum.
- Tom, I disagree with you.
- Tom, sana katılmıyorum.
- I beg to differ, as I disagree with your analysis of the situation.
- Durumla ilgili analizine katılmadığım için maalesef aynı fikirde değilim.
- Sami disagreed with Layla's ideas.
- Sami, Layla'nın fikirlerine katılmadı.
- I'm not sure I disagree with Tom.
- Tom'a katılmadığımdan emin değilim.
- I may disagree with your words but I hear you out.
- Sözlerine katılmıyor olabilirim ama seni sonuna kadar dinlerim.
- Mary disagrees with Tom.
- Mary Tom'a katılmıyor.
- Very few people would disagree with that statement.
- Çok az insan bu ifadeye katılmayacaktır.
- To what extent do you agree or disagree with this definition of success?
- Bu başarı tanımına ne ölçüde katılıyor ya da katılmıyorsunuz?
- I completely disagree with this.
- Buna tamamen katılmıyorum.
- I disagree with it.
- Buna katılmıyorum.
- I disagree with that.
- Ben ona katılmıyorum.
- I disagree with them.
- Ben onlara katılmıyorum.
- Did anybody disagree with you?
- Sana katılmayan oldu mu?
- I can't disagree with what Tom says.
- Tom'un söylediklerine katılmıyorum.
- To what extent do you agree or disagree with this statement?
- Bu ifadeye ne ölçüde katılıyor ya da katılmıyorsunuz?
- I disagree with almost everything Tom just said.
- Tom'un az önce söylediği hemen hemen hiçbir şeye katılmıyorum.
- It pains me to disagree with your opinion.
- Fikrine katılmamak beni üzüyor.
- I'm not sure that I disagree with Tom.
- Tom'a katılmadığımdan emin değilim.
- I disagree with this completely.
- Buna tamamen katılmıyorum.
- Tom disagreed with Mary.
- Tom, Mary'nin görüşüne katılmadı.
- Tom disagreed with the decision.
- Tom karara katılmadı.
- I disagree with it.
- Ona katılmıyorum.
- I disagree with Tom's statement.
- Tom'un ifadesine katılmıyorum.
- As for the new project, I disagree with you.
- Yeni projeye gelince, sana katılmıyorum.
- I disagree with Tom.
- Tom'a katılmıyorum.
- Do you disagree with that?
- Buna katılmıyor musun?
- I completely disagree with you.
- Sana tamamen katılmıyorum.
- I disagree with your premise.
- Önermene katılmıyorum.
- I disagree with you, Tom.
- Sana katılmıyorum, Tom.
- I totally disagree with you.
- Ben tamamen size katılmıyorum.
- I disagree with you.
- Sana katılmıyorum.
- Let us not ban everything we disagree with.
- Katılmadığımız her şeyi yasaklamayalım.
- I don't disagree with your decision.
- Kararına katılmıyorum.
- I totally disagree with you.
- Sana tamamen katılmıyorum.
- I disagree with your premise.
- Senin önermene katılmıyorum.
- I can't disagree with you on that.
- Bu konuda size katılmamam mümkün değil.
- I completely disagree with that.
- Buna tamamen katılmıyorum.
- Many people disagreed with the judge's decision.
- Birçok kişi yargıcın kararına katılmadı.
Show More (114)
|
