display - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
display sergilemek v.
  • In the bazaar, you can see local people displaying their handicrafts.
  • Çarşıda yerel halkın el sanatlarını sergilediğini görebilirsiniz.
  • The rapporteur displays too optimistic a view of biotechnology.
  • Raportör biyoteknoloji konusunda fazla iyimser bir görüş sergilemektedir.
  • I am referring, of course, to the violence displayed by the demonstrators and to relations with the United States.
  • Tabii ki göstericilerin sergilediği şiddete ve ABD ile ilişkilere atıfta bulunuyorum.
Show More (9)
display gösteri n.
  • On the 4th of July, the display of fireworks in Miami is one of the best.
  • 4 Temmuz'da Miami'deki havai fişek gösterisi en iyilerden biridir.
  • This horrifies us even more, because the case of this woman, like that of many others, is a display of savagery.
  • Bu bizi daha da dehşete düşürüyor, zira bu kadının durumu, diğer pek çok kadınınki gibi, bir vahşet gösterisidir.
  • What is more, it is the only part remaining after the European Central Bank's display of irresponsibility.
  • Dahası, Avrupa Merkez Bankası'nın sorumsuzluk gösterisinden sonra geriye kalan tek kısımdır.
Show More (2)
display ekran n.
  • When the display flashes a green signal, you can pass through the turnstile.
  • Ekran yeşil sinyal verdiğinde turnikeden geçebilirsiniz.
  • I gather from the display that the next report is the Bouwman report.
  • Ekrandan anladığım kadarıyla bir sonraki rapor Bouwman raporu.
  • At present, warnings are cleverly hidden by displays or coloured packaging.
  • Şu anda uyarılar, ekranlar veya renkli ambalajlarla akıllıca gizlenmektedir.
Show More (2)
display gösterge n.
  • This aspect is absolutely fundamental, not only in presentation, but also as a display of solidarity.
  • Bu husus, sadece sunum açısından değil, aynı zamanda bir dayanışma göstergesi olarak da kesinlikle çok önemlidir.
  • The way in which some Member States are acting in this connection is a display of ignorance of how the system works.
  • Bazı Üye Devletlerin bu konudaki davranışları, sistemin nasıl işlediğini bilmediklerinin bir göstergesidir.
  • This aspect is absolutely fundamental, not only in presentation, but also as a display of solidarity.
  • Bu husus, sadece sunum açısından değil, aynı zamanda bir dayanışma göstergesi olarak da kesinlikle esastır.
Show More (2)
display göstermek v.
  • In the contest he fully displayed what ability he had.
  • Yarışmada sahip olduğu yeteneği tam olarak gösterdi.
  • She displayed her talents.
  • O, yeteneklerini gösterdi.
  • That boy displayed no fear.
  • O çocuk hiç korku belirtisi göstermedi.
Show More (2)
display görüntüleme n.
  • Bizerba develops the first digital evaluation and display system for industry.
  • Bizerba, endüstriye yönelik ilk dijital değerlendirme ve görüntüleme sistemini geliştiriyor.
  • Bizerba develops the first digital evaluation and display system for industry.
  • Bizerba, sektöre yönelik ilk dijital değerlendirme ve görüntüleme sistemini geliştirmektedir.
  • Bizerba develops the first digital evaluation and display system for industry.
  • Bizerba, endüstriyel kullanım için ilk dijital değerlendirme ve görüntüleme sistemini geliştirir.
Show More (0)
display teşhir n.
  • Consumption tax is not included in the display price.
  • Tüketim vergisi teşhir fiyatına dahil değildir.
  • The jewels on display disappeared.
  • Teşhirdeki mücevherler kayboldu.
Show More (-1)
display (hayvan) kur amaçlı gösteri yapmak v.
  • These birds display by extending wings to impress their mates.
  • Bu kuşlar eşlerini etkilemek için kanatlarını uzatıp açarak kur yaparlar.
Show More (-2)
display sergi n.
  • The display of paintings at the art gallery was impressive.
  • Sanat galerisindeki resim sergisi etkileyiciydi.
Show More (-2)
display görüntülemek v.
  • My memory card reader displays an error message.
  • Hafıza kartı okuyucum bir hata mesajı görüntülüyor.
Show More (-2)