1 |
eligible |
uygun |
adj. |
|
- My report proposes that such experiments should be eligible for state funding.
- Raporum, bu tür deneylerin devlet finansmanı için uygun olmasını önermektedir.
- My report proposes that such experiments should be eligible for state funding.
- Raporum, bu tür deneylerin devlet finansmanına uygun olmasını önermektedir.
- My report proposes that such experiments should be eligible for state funding.
- Raporum, bu tür deneylerin devlet finansmanına uygun olmasını öneriyor.
- In the Commission guidelines, few maritime areas are eligible for INTERREG IIIA.
- Komisyon kılavuz ilkelerinde çok az sayıda deniz alanı INTERREG IIIA için uygundur.
- The Structural Funds cannot be used outside the eligible areas.
- Yapısal Fonlar uygun alanlar dışında kullanılamaz.
- I agree with many of the other speakers that GDP is not the only criterion to use when determining eligible areas.
- Uygun bölgeleri belirlerken kullanılacak tek kriterin GSYİH olmadığı konusunda diğer konuşmacıların çoğuna katılıyorum.
- GNP alone is inadequate as a criterion in determining eligible areas.
- Uygun alanların belirlenmesinde GSMH tek başına bir kriter olarak yetersizdir.
- Co-finance projects must involve expenses that are normally eligible for structural funds.
- Eş-finansman projeleri, normalde yapısal fonlar için uygun olan harcamaları içermelidir.
- The Scottish breast-screening programme currently invites eligible women aged 50-64 every three years.
- İskoçya meme tarama programı şu anda her üç yılda bir 50-64 yaş arası uygun kadınları davet etmektedir.
- I agree with many of the other speakers that GDP is not the only criterion to use when determining eligible areas.
- Uygun alanları belirlerken kullanılacak tek kriterin GSYİH olmadığı konusunda diğer konuşmacıların çoğuna katılıyorum.
- Tom will be eligible for parole next year.
- Tom gelecek yıl şartlı tahliye için uygun olacak.
- He's eligible for the presidency.
- Başkanlık için uygun.
- Everyone is eligible regardless of nationality.
- Milliyeti ne olursa olsun herkes uygundur.
- He's eligible for the presidency.
- Başkanlık için uygundur.
- Tom is eligible for parole next year.
- Tom gelecek yıl şartlı tahliye için uygun.
- Eligible applicants are being notified.
- Uygun başvuru sahipleri bilgilendiriliyor.
- Eligible applicants are being notified.
- Uygun adaylar bilgilendiriliyor.
- Tom will be eligible for parole in five years.
- Tom beş yıl içinde şartlı tahliye için uygun olacak.
Show More (15)
|
2 |
eligible |
hak sahibi |
n. |
|
- We demand that interim financial aid packages be made available now to those eligible.
- Geçici mali yardım paketlerinin hak sahiplerine hemen sunulmasını talep ediyoruz.
- The directive must balance the interests of consumers and eligible parties.
- Direktif, tüketicilerin ve hak sahibi tarafların çıkarlarını dengelemelidir.
Show More (-1)
|
3 |
eligible |
hak kazanmış |
adj. |
|
- My son is eligible for a university scholarship.
- Oğlum üniversite bursu almaya hak kazandı.
Show More (-2)
|
4 |
eligible |
gözde |
adj. |
|
- He was the most eligible bachelor in London.
- Londra'nın en gözde bekarı oydu.
Show More (-2)
|
5 |
eligible |
seçilebilir |
adj. |
|
- The President is not eligible for re-election.
- Aynı kişi, ikinci bir defa Cumhurbaşkanı seçilemez.
Show More (-2)
|