ensuing - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
ensuing ardından gelen adj.
  • I denounce this war and the ensuing split between victors and vanquished.
  • Bu savaşı ve ardından gelen galipler ve mağluplar arasındaki bölünmeyi kınıyorum.
Show More (-2)
ensuing sonraki adj.
  • Ensuing Commission proposals have adhered rigidly to this roughly sketched-out agenda.
  • Komisyon'un sonraki teklifleri, kabataslak çizilen bu gündeme sıkı sıkıya bağlı kalmıştır.
Show More (-2)