1 |
expansion |
genişleme |
n. |
|
- The rapid growth of recent years has gone hand in hand with a significant expansion of foreign trade.
- Son yıllardaki hızlı büyüme, dış ticaret hacminde önemli bir genişlemeyle el ele gitmiştir.
- It gives the consumer a wider choice and offers expansion for the quality producer.
- Tüketiciye daha geniş bir seçenek sunar ve kaliteli üretici için genişleme sağlar.
- It looks remarkably like the expansion process.
- Dikkat çekici bir şekilde genişleme sürecine benziyor.
- The scheme should also include an expansion bonus, even now in its initial stages.
- Program, şu anda ilk aşamalarında bile olsa bir genişleme bonusu da içermelidir.
- I do not want to see an expansion of public spending at European level.
- Avrupa düzeyinde kamu harcamalarında bir genişleme görmek istemiyorum.
- Everyone who works in one seems to have a vested interest in the agencies' expansion.
- Birinde çalışan herkesin ajansların genişlemesinde çıkarı var gibi görünüyor.
- The initiative to create the ".EU" Domain name will be a necessary boost to expansion in the e-economy.
- ".EU" Alan adının oluşturulmasına yönelik girişim, e-ekonomideki genişleme için gerekli bir destek olacaktır.
- Reading the document one has the strong feeling that we are embarking on a new round of expansions.
- Belgeyi okuyunca insan yeni bir genişleme turuna başladığımız hissine kapılıyor.
- What will an expansion cost if we have to purchase rights?
- Eğer hakları satın almak zorunda kalırsak genişlemenin maliyeti ne olacaktır?
- In the First World War that became the deciding factor in preventing the expansion of imperial Germany.
- Birinci Dünya Savaşı'nda bu, imparatorluk Almanya'sının genişlemesini önlemede belirleyici faktör oldu.
- The present situation in Cyprus in no way alters the planned timetable for expansion.
- Kıbrıs'taki mevcut durum, genişleme için planlanan takvimi hiçbir şekilde değiştirmez.
- The Commission is familiar with the whole field of expansion, and with the attendant process.
- Komisyon tüm genişleme alanına ve buna eşlik eden sürece aşinadır.
- It gives the consumer a wider choice and offers expansion for the quality producer.
- Tüketiciye daha geniş bir seçenek sunmakta ve kaliteli üreticiye genişleme imkanı sağlamaktadır.
- In fact, it is even enjoying a phase of permanent expansion at European and global level.
- Aslına bakarsan Avrupa'da ve küresel düzeyde sürekli bir genişleme evresinin keyfini çıkarmaktadır.
- In the First World War that became the deciding factor in preventing the expansion of imperial Germany.
- Birinci Dünya Savaşı'nda bu, imparatorluk Almanyası'nın genişlemesini önlemede belirleyici faktör oldu.
- We know that the key brake on this expansion is the lack of confidence, particularly amongst consumers.
- Bu genişlemenin önündeki en önemli frenin, özellikle tüketiciler arasındaki güven eksikliği olduğunu biliyoruz.
- The present situation in Cyprus in no way alters the planned timetable for expansion.
- Kıbrıs'taki mevcut durum, genişleme için planlanan takvimi hiçbir şekilde değiştirmemektedir.
- What will an expansion cost if we have to purchase rights?
- Eğer hakları satın almak zorunda kalırsak bir genişlemenin maliyeti ne olacak?
- Sir, I need your approval on these expansion plans.
- Efendim, bu genişleme planları için onayınıza ihtiyacım var.
- However, this growth and expansion has come at a cost.
- Ancak bu büyümenin ve genişlemenin bir bedeli var.
- The expansion of the universe is speeding up.
- Evrenin genişlemesi hızlanıyor.
Show More (18)
|
2 |
expansion |
genişletme |
n. |
|
- Funding is needed for the expansion of the building.
- Binanın genişletilmesi için finansmana ihtiyaç var.
- Sooner or later, governments will be forced towards budgetary expansion.
- Er ya da geç, hükümetler bütçelerini genişletmek zorunda kalacaklardır.
- My group will be rejecting all expansions.
- Grubum tüm genişletmeleri reddedecektir.
Show More (0)
|
3 |
expansion |
genişletilme |
n. |
|
- We support the expansion of the Petersberg tasks, and this must also include the fight against terrorism.
- Petersberg görevlerinin genişletilmesini destekliyoruz ve buna terörizmle mücadele de dahil edilmelidir.
- A general expansion of weekend driving bans is a very sensitive issue in our group.
- Hafta sonu araç kullanma yasaklarının genel olarak genişletilmesi grubumuzda çok hassas bir konudur.
Show More (-1)
|
4 |
expansion |
genişletilmiş |
n. |
|
- The movie is an expansion of a short film he directed as a student.
- Film, öğrenciyken çektiği kısa filmin genişletilmiş hali.
Show More (-2)
|
5 |
expansion |
açılma |
n. |
|
- There are plans for overseas expansion.
- Yurtdışına açılma planları söz konusu.
Show More (-2)
|