|
- The crisis is dispelling our illusions and bringing us face to face with reality again.
- Kriz yanılsamalarımızı ortadan kaldırıyor ve bizi yeniden gerçeklerle yüz yüze getiriyor.
- This project brings us, European leaders and elected Members, face to face with our responsibilities.
- Bu proje biz Avrupalı liderleri ve seçilmiş Üyeleri sorumluluklarımızla yüz yüze getiriyor.
- I'm staring into your eyes, face to face like a lover.
- Gözlerinin içine bakıyorum, bir aşık gibi yüz yüze.
- We sat face to face with executives.
- Yöneticilerle yüz yüze oturduk.
- The two lovers sat face to face, drinking tea.
- İki âşık yüz yüze oturdular,çay içtiler.
- He knows I don't like face to face meetings.
- Yüz yüze görüşmeyi sevmediğimi biliyor.
- I wanted to talk to them face to face.
- Onlarla yüz yüze konuşmak istedim.
- Please stand face to face.
- Lütfen yüz yüze durun.
- The teacher and I sat face to face.
- Öğretmen ve ben yüz yüze oturduk.
- Sami came face to face with a terrifying truth.
- Sami korkunç bir gerçekle yüz yüze geldi.
- Two men met face to face.
- İki adam yüz yüze görüştüler.
- Sorry, but I want to tell him this news face to face.
- Üzgünüm ama bu haberi ona yüz yüze söylemek istiyorum.
- We sat down face to face.
- Yüz yüze oturduk.
- The two lovers sat face to face, drinking tea.
- İki sevgili yüz yüze oturmuş çay içiyorlardı.
- We need to talk face to face.
- Bizim yüz yüze konuşmamız gerekiyor.
- The two enemies were face to face.
- İki düşman yüz yüzeydi.
- Two men met face to face.
- İki adam yüz yüze geldi.
- We need to talk face to face.
- Yüz yüze konuşmamız lazım.
- We stood face to face with death.
- Ölümle yüz yüze geldik.
- Coming face to face with a dinosaur was a funny experience.
- Bir dinozorla yüz yüze gelmek komik bir deneyimdi.
- Coming face to face with a dinosaur was a funny experience.
- Bir dinozorla yüz yüze gelmek eğlenceli bir deneyimdi.
- Let's talk face to face.
- Yüz yüze konuşalım.
- They must remain face to face.
- Yüz yüze kalmalıydılar.
- We stood face to face.
- Biz yüz yüze durduk.
- They stood face to face.
- Yüz yüze durdular.
- They must remain face to face.
- Onlar yüz yüze kalmalıdır.
- Tom wanted to talk to Mary face to face.
- Tom Mary ile yüz yüze konuşmak istedi.
- We have to talk face to face.
- Yüz yüze konuşmamız gerek.
- They stood face to face.
- Onlar yüz yüze durdu.
- We stood face to face.
- Yüz yüze durduk.
- The two politicians met face to face for the first time.
- İki politikacı ilk defa yüz yüze görüştü.
- The teacher and I sat down face to face.
- Öğretmen ve ben yüz yüze oturduk.
- He stood face to face with his enemy.
- Düşmanıyla yüz yüze geldi.
- We have to talk face to face.
- Yüz yüze konuşmalıyız.
- The two lovers sat face to face, drinking tea.
- İki âşık çay içerek yüz yüze oturdular.
- At last, they met face to face.
- Sonunda yüz yüze geldiler.
- Sorry, but I want to tell him this news face to face.
- Kusura bakmayın ama ona bu haberi yüz yüze söylemek istiyorum.
- The two politicians met face to face for the first time.
- İki politikacı ilk kez yüz yüze görüştü.
- I was face to face with my parents' murder.
- Ailemin cinayetiyle yüz yüze geldim.
- At last, they met face to face.
- Sonunda, yüz yüze görüştüler.
Show More (37)
|
