fierce - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
fierce şiddetli adj.
  • A fierce heatwave hit the eastern seaboard.
  • Şiddetli bir sıcak hava dalgası doğu sahillerini vurdu.
  • The president's statement met with fierce opposition.
  • Başkan'ın açıklaması şiddetli bir muhalefetle karşılaştı.
  • There is fierce debate in the United States and Canada.
  • Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada'da şiddetli tartışmalar var.
Show More (16)
fierce vahşi adj.
  • The man backed away from the pack of fierce dogs.
  • Adam vahşi köpek sürüsünden uzaklaşarak geri çekildi.
  • Tom is fierce.
  • Tom vahşidir.
  • One reporter said he looked like a fierce bulldog.
  • Bir muhabir onun vahşi bir buldog gibi göründüğünü söyledi.
Show More (3)
fierce sert adj.
  • He gave me a fierce look.
  • Bana sert bir bakış attı.
  • It is said that the Sentinelese are extremely fierce people.
  • Sentinel yerlilerinin oldukça sert insanlar olduğu söylenilmektedir.
  • Tom gave me a fierce look.
  • Tom bana sert bir bakış attı.
Show More (1)
fierce ateşli adj.
  • Wow! You look fierce in that outfit.
  • Vay canına! Bu kıyafetin içinde çok ateşli görünüyorsun.
  • The author is a fierce critic of American foreign policy.
  • Yazar, Amerikan dış politikasının ateşli bir eleştirmenidir.
Show More (-1)
fierce çok adj.
  • He takes fierce pride in his country.
  • Ülkesiyle çok gurur duyuyor.
Show More (-2)
fierce azgın adj.
  • One reporter said he looked like a fierce bulldog.
  • Bir muhabir, onun azgın bir bulldog köpeğine benzediğini söyledi.
Show More (-2)
fierce kızgın adj.
  • Tom looks fierce.
  • Tom kızgın görünüyor.
Show More (-2)
fierce öfkeli adj.
  • Tom looks fierce.
  • Tom öfkeli görünüyor.
Show More (-2)
fierce azılı adj.
  • Tom is a fierce competitor.
  • Tom azılı bir rakiptir.
Show More (-2)