|
- There were fifteen students in the classroom.
- Sınıfta on beş öğrenci vardı.
- The prosperity gap between the current EU, with its fifteen Member States, and the accession states is enormous.
- On beş Üye Devlete sahip mevcut AB ile katılım sürecindeki ülkeler arasındaki refah farkı muazzam boyutlardadır.
- As there are no more items on the agenda, I shall adjourn the session for fifteen minutes before the vote.
- Gündemde başka madde olmadığından oylamadan önce oturuma on beş dakika ara veriyorum.
- Different arrangements exist in the fifteen countries.
- On beş ülkede farklı düzenlemeler mevcuttur.
- The current figures are four Swiss, eight Austrians, one Dutch, one Swede and fifteen Germans.
- Mevcut rakamlar dört İsviçreli, sekiz Avusturyalı, bir Hollandalı, bir İsveçli ve on beş Alman'dır.
- Indeed, it is easier to monitor one safety system as opposed to fifteen.
- Gerçekten de on beş güvenlik sistemi yerine tek bir güvenlik sistemini izlemek daha kolaydır.
- Moreover, the Fifteen are not alone; there are other countries.
- Üstelik On Beşler yalnız değil; başka ülkeler de var.
- Similarly, the new programme will apply not just to the fifteen Member States, but to the ten new Member States as well.
- Benzer şekilde, yeni program sadece on beş Üye Devlet için değil, on yeni Üye Devlet için de geçerli olacaktır.
- In the Europe of Fifteen, there are at present over sixty minorities.
- On Beşler Avrupa'sında şu anda altmışın üzerinde azınlık bulunmaktadır.
- This is the situation in thirteen of the fifteen Member States, and has recently also been incorporated into German law.
- On beş Üye Devletin on üçünde durum budur ve yakın zamanda Alman hukukuna da dahil edilmiştir.
- It does not feature among the fifteen subjects we decided to discuss.
- Tartışmaya karar verdiğimiz on beş konu arasında yer almıyor.
- It does not feature amongst the fifteen subjects we decided to discuss.
- Bu konu, tartışmaya karar verdiğimiz on beş konu arasında yer almıyor.
- The Fifteen are continuing to reflect on the means of implementing this mechanism.
- On Beşler bu mekanizmanın uygulanmasına yönelik araçlar üzerinde düşünmeye devam etmektedir.
- Let us go to meet the inhabitants of our fifteen countries and try to understand them.
- On beş ülkemizin sakinleriyle tanışmaya gidelim ve onları anlamaya çalışalım.
- That is 25% less than what the fifteen States of the European Union spend on defence.
- Bu rakam Avrupa Birliği'nin on beş ülkesinin savunma için harcadığından %25 daha azdır.
- One has to say however that the objective set by the Fifteen is proving rather difficult to achieve.
- Ancak On Beşler tarafından belirlenen hedefe ulaşmanın oldukça zor olduğunu söylemek gerekir.
- We will thus have ten to fifteen people who will form the long-term team of observers.
- Böylece uzun vadeli gözlemci ekibini oluşturacak on ila on beş kişiye sahip olacağız.
- We cannot allow fifteen different immigration policies in this borderless Europe for much longer.
- Bu sınırsız Avrupa'da on beş farklı göç politikasına daha fazla izin veremeyiz.
- That includes all fifteen European Member States.
- Buna on beş Avrupa Üye Devletinin tamamı dahildir.
- Fifteen Member States reached common accord and a common position, along with the Commission.
- On beş Üye Devlet, Komisyon ile birlikte ortak bir mutabakata ve ortak bir pozisyona varmıştır.
- Does it also realise that this is a booming market affecting twelve of the fifteen Member States?
- Ayrıca, bunun on beş Üye Devletin on ikisini etkileyen gelişen bir pazar olduğunun farkında mı?
- This is a responsibility for the Fifteen and for the European Union.
- Bu, On Beşler ve Avrupa Birliği için bir sorumluluktur.
- At the Lisbon Summit, the fifteen Member States undertook to eradicate poverty by 2010.
- Lizbon Zirvesi'nde on beş Üye Devlet 2010 yılına kadar yoksulluğu ortadan kaldırmayı taahhüt etmiştir.
- We will dedicate approximately one hour and fifteen minutes to Question Time.
- Yaklaşık bir saat on beş dakikayı Soru Zamanına ayıracağız.
- Fifteen per cent of them they deal with themselves.
- Bunların yüzde on beşini kendileri hallediyorlar.
- It is the culmination of fifteen months of work.
- Bu on beş aylık bir çalışmanın sonucudur.
- That not only includes Europe's fifteen Member States, but also all the candidate countries.
- Bu, sadece Avrupa'nın on beş Üye Devletini değil, aynı zamanda tüm aday ülkeleri de kapsamaktadır.
- It took us fifteen years to recover from the effects of this policy.
- Bu politikanın etkilerinden kurtulmamız on beş yılımızı aldı.
- Without European measures, our fifteen governments will not succeed individually.
- Avrupa tedbirleri olmadan on beş hükümetimiz tek tek başarılı olamayacaktır.
- It should, therefore, apply in the same way to the fifteen members of the Union.
- Bu nedenle Birliğin on beş üyesi için de aynı şekilde uygulanmalıdır.
- It will now be up to the fifteen heads of government to come up with the goods.
- Şimdi iş on beş hükümet başkanına düşüyor.
- The prosperity gap between the current EU, with its fifteen Member States, and the accession states is enormous.
- On beş Üye Devletten oluşan mevcut AB ile katılım sürecindeki ülkeler arasındaki refah farkı muazzam boyutlardadır.
- In the case of the Council, it even has to be performed within each and every one of the fifteen governments.
- Konsey söz konusu olduğunda bu işlemin on beş hükümetin her biri bünyesinde gerçekleştirilmesi bile gerekmektedir.
- Together, the fifteen EU Member States must take stock of the situation.
- On beş AB Üye Devleti hep birlikte durumu değerlendirmelidir.
- For fifteen minutes, and more, he talked about Russia, but never mentioned Chechnya.
- On beş dakika ve daha uzun bir süre boyunca Rusya hakkında konuştu, ancak Çeçenistan'dan hiç bahsetmedi.
- Subsidiary protection is already in place in our fifteen Member States.
- On beş Üye Devletimizde ikincil koruma zaten mevcuttur.
- Together, the fifteen EU Member States must take stock of the situation.
- On beş AB Üyesi Devlet birlikte durumu değerlendirmelidir.
- Fifteen states have already banned FGM, including nine African countries.
- Dokuz Afrika ülkesi de dahil olmak üzere on beş devlet halihazırda kadın sünnetini yasaklamıştır.
- If passed, the second bloc of amendments to the fifteen original ones would fall.
- Eğer kabul edilirse, on beş orijinal değişikliğe ikinci değişiklik bloğu düşecektir.
- As an exception, I will give you fifteen seconds in which to ask your question.
- Bir istisna olarak, sorunuzu sormanız için size on beş saniye vereceğim.
- Transport safety is now at the top of the political agenda of the fifteen governments of the European Union.
- Ulaştırma güvenliği şu anda Avrupa Birliği'nin on beş hükümetinin siyasi gündeminin en üst sıralarında yer almaktadır.
- After fifteen years of negotiations, we are now in the final stage of China and Taiwan's accession to the WTO.
- On beş yıl süren müzakerelerin ardından Çin ve Tayvan'ın DTÖ'ye katılımının son aşamasına gelmiş bulunuyoruz.
- For the past fifteen years it has been the basis for cohesion policy.
- Son on beş yıldır uyum politikasının temelini oluşturmaktadır.
- There are not one, but fifteen, different juridico-political cultures and systems in the EU.
- AB'de bir değil on beş farklı hukuki-siyasi kültür ve sistem bulunmaktadır.
- I should like to call on the Council, the Ministers of the Fifteen Member States, to respect the spirit of the Charter.
- Konsey'e ve On Beş Üye Devletin Bakanlarına Şart'ın ruhuna saygı göstermeleri çağrısında bulunmak istiyorum.
- This is the situation in thirteen of the fifteen Member States, and has recently also been incorporated into German law.
- On beş Üye Devletin on üçünde durum budur ve yakın zamanda Alman yasalarına da dahil edilmiştir.
- I should therefore like this to happen in all fifteen states in the European Union.
- Bu nedenle bunun Avrupa Birliği'ndeki on beş ülkenin tamamında gerçekleşmesini istiyorum.
- Of the bulk carriers, 69% were more than fifteen years old.
- Dökme yük gemilerinin %69'u on beş yaşın üzerindeydi.
- Such legal errors are then multiplied fifteen fold in the implementation.
- Bu tür yasal hatalar daha sonra uygulamada on beş katına çıkmaktadır.
- We all know that this responsibility is borne by the Fifteen, soon to be twenty-five and more.
- Hepimiz bu sorumluluğun On Beşler, yakında yirmi beşler ve daha fazlası tarafından üstlenildiğini biliyoruz.
- The obstacles between the Fifteen that multiplied during the Summit are symptomatic.
- Zirve sırasında On Beşler arasında çoğalan engeller semptomatiktir.
- We have received agreement from fifteen Member States and fifteen postal services.
- On beş Üye Devletten ve on beş posta hizmetinden onay aldık.
- We have considerably improved cars over the past ten or fifteen years.
- Son on, on beş yılda arabaları önemli ölçüde geliştirdik.
- The political will of the Fifteen Member States is essential.
- On beş Üye Devletin siyasi iradesi esastır.
- Because we have considerably improved cars over the past ten, fifteen years.
- Çünkü son on, on beş yılda arabaları önemli ölçüde geliştirdik.
- The Fifteen defined the parameters and the timeframe for the convention.
- On Beşler, kurultay için parametreleri ve zaman çerçevesini tanımlamıştır.
- Without European measures, our fifteen governments will not succeed individually.
- Avrupa tedbirleri olmadan on beş hükümetimiz bireysel olarak başarılı olamayacaktır.
- It took fifteen months for the Commission to submit the matter to Parliament.
- Komisyon'un konuyu Parlamento'ya sunması on beş ay sürdü.
- We do have an international responsibility which goes beyond the Europe of Fifteen or Twenty-five.
- On Beş ya da Yirmi Beş Avrupa'nın ötesine geçen uluslararası bir sorumluluğumuz var.
- It does not feature amongst the fifteen subjects we decided to discuss.
- Tartışmaya karar verdiğimiz on beş konu arasında yer almıyor.
- Subsidiary protection is already in place in our fifteen Member States.
- İştirak koruması on beş Üye Devletimizde halihazırda uygulanmaktadır.
- Fifteen amendments in Parliament's second reading were not acceptable to the Council.
- Parlamentonun ikinci okumasında on beş değişiklik Konsey tarafından kabul edilmedi.
- Seven of the fifteen States already impose restrictions for certain categories of vehicle.
- On beş Devletten yedisi halihazırda belirli araç kategorileri için kısıtlamalar uygulamaktadır.
- It will now be up to the fifteen heads of government to come up with the goods.
- Şimdi on beş hükümet başkanına düşen, bu konuda gerekenleri yapmaktır.
- The Fifteen defined the parameters and the timeframe for the convention.
- On Beşler, kongreye ilişkin parametreleri ve zaman dilimini tanımladı.
- We have taken fifteen years to achieve Economic and Monetary Union.
- Ekonomik ve Parasal Birliğe ulaşmak için on beş yıl uğraştık.
- After eye surgery, George put in eye drops every fifteen minutes.
- Göz ameliyatından sonra George her on beş dakikada bir göz damlası verdi.
- After whose birth he lived eight hundred and fifteen years, and begot sons and daughters.
- Kenan'ın doğumundan sonra Enoş sekiz yüz on beş yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
- Only fifteen minutes.
- Yalnızca on beş dakika.
- Tom was only gone for fifteen minutes.
- Tom sadece on beş dakikalığına gitmişti.
- Layla came home some ten to fifteen minutes later.
- Leyla yaklaşık on ila on beş dakika sonra eve geldi.
- The water was fifteen cubits higher than the mountains which it covered.
- Yükselen sular dağları on beş arşın aştı.
- My father has lived in Nagoya for more than fifteen years.
- Babam on beş yıldan fazladır Nagoya'da yaşıyor.
- I have practiced piano every day for fifteen years.
- On beş yıldır her gün piyano çalışıyorum.
- At the time, we were just fifteen years old.
- O zamanlar daha on beş yaşındaydık.
- There were fifteen persons injured in the accident.
- Kazada on beş kişi yaralandı.
- I'm going to run fifteen kilometers today!
- Bugün on beş kilometre koşacağım!
- The bus will arrive at the station in fifteen minutes.
- Otobüs on beş dakika içinde istasyona gelecek.
- You're fifteen minutes early.
- On beş dakika erken geldin.
- I leave the house at eight fifteen, and arrive at school at eight forty‐five.
- Evden sekiz on beşte çıkıyorum ve okula sekiz kırk beşte varıyorum.
- The town is nearly fifteen kilometres from the village.
- Kasaba, köyden yaklaşık on beş kilometre uzaklıkta.
- I was a teacher for fifteen years.
- Ben on beş yıldır bir öğretmendim.
- The book contains fifteen biographies.
- Kitap on beş biyografi içeriyor.
- Ken will be fifteen next year.
- Ken, gelecek yıl on beş olacak.
- I have been playing the piano since I was fifteen.
- On beş yaşımdan beri piyano çalıyorum.
- If you buy this, I will give you a fifteen percent discount.
- Eğer bunu alırsanız, size yüzde on beş indirim yaparım.
- Tom spent fifteen minutes trying to pry open the drawer with a crowbar, but he couldn't get it opened.
- Tom çekmeceyi levye ile açmak için on beş dakika uğraştı ama açamadı.
- I've only got fifteen minutes.
- Sadece on beş dakikam var.
- His mother has been running a drugstore for fifteen years.
- Annesi on beş yıldır bir eczane işletiyor.
- Tom has only been gone fifteen minutes.
- Tom gideli sadece on beş dakika oldu.
- She's only fifteen.
- O sadece on beş yaşında.
- I'll be there in fifteen minutes.
- On beş dakika içinde orada olacağım.
- Please wait fifteen minutes.
- Lütfen on beş dakika bekleyin.
- He lived in Europe for fifteen years.
- On beş yıl Avrupa'da yaşadı.
- I haven't had a cold since I was fifteen.
- On beş yaşımdan beri soğuk algınlığı geçirmedim.
- We can be there in fifteen minutes.
- On beş dakika içinde orada olabiliriz.
- When I was fifteen, I got a room of my own.
- On beş yaşıma geldiğimde kendime ait bir odam oldu.
- The tower is fifteen metres high.
- Kule on beş metre yüksekliğinde.
- Tom got bored after fifteen minutes.
- Tom on beş dakika sonra sıkıldı.
- It was less than fifteen dollars.
- O on beş dolardan daha azdı.
- It took Tom fifteen minutes of googling before he found what he was looking for.
- Tom'un aradığı şeyi bulması on beş dakika sürdü.
- After whose birth he lived eight hundred and fifteen years, and begot sons and daughters.
- Doğumundan sonra sekiz yüz on beş yıl yaşadı, oğulları ve kızları oldu.
- Please be ready in fifteen minutes.
- Lütfen on beş dakika içinde hazır ol.
- This type foundry has not existed for almost fifteen years.
- Bu tip dökümhane neredeyse on beş yıldır var olmadı.
- The dictator came to power fifteen years ago.
- Diktatör on beş yıl önce iktidara geldi.
- There is a bus every fifteen minutes.
- Her on beş dakikada bir otobüs var.
- The tower is fifteen metres tall.
- Kule on beş metre yüksekliğindedir.
- Ken will be fifteen next year.
- Ken gelecek yıl on beş yaşına girecek.
- On the moon I would weigh only fifteen kilos.
- Ay'da sadece on beş kilo olurdum.
- There were fifteen persons injured in the accident.
- Kazada yaralanan on beş kişi vardı.
- Fifteen is not a prime number.
- On beş asal sayı değildir.
- The book costs fifteen dollars.
- Kitabın fiyatı on beş dolar.
- Today I'm going to run fifteen kilometers!
- Bugün on beş kilometre koşacağım!
- At the time, we were just fifteen years old.
- O sırada sadece on beş yaşındaydık.
- Three times five is fifteen.
- Üç kere beş on beş yapar.
- Ten, eleven, twelve, thirteen, fourteen, fifteen, sixteen, seventeen, eighteen, nineteen, twenty.
- On, on bir, on iki, on üç, on dört, on beş, on altı, on yedi, on sekiz, on dokuz, yirmi.
- Three times five is fifteen.
- Üç kere beş on beş eder.
- Stir once every fifteen minutes.
- Her on beş dakikada bir karıştırın.
- She got bored after fifteen minutes.
- On beş dakika sonra sıkıldı.
- Tom got here ten to fifteen minutes after Mary.
- Tom Mary'den on ila on beş dakika sonra buraya geldi.
- My father is only fifteen years old.
- Benim babam sadece on beş yaşında.
- She got bored after fifteen minutes.
- O, on beş dakika sonra sıkıldı.
- Fifteen times five equals seventy-five.
- On beş defa beş, yetmiş beşe eşittir.
- For fifteen days I strove to prove that.
- On beş gün onu kanıtlamaya çalıştım.
- It takes fifteen minutes to walk from here to the campus.
- Buradan kampüse yürümek on beş dakika sürer.
- Tom got here about fifteen minutes after Mary.
- Tom buraya Mary'den yaklaşık on beş dakika sonra geldi.
- The committee consists of fifteen people.
- Komite, on beş kişiden oluşur.
- It's a fifteen minute walk from here to the campus.
- Buradan kampüse yürümek on beş dakika sürer.
- Only fifteen minutes.
- Sadece on beş dakika.
- About fifteen people showed up.
- Yaklaşık on beş kişi geldi.
- Tom was expecting you fifteen minutes ago.
- Tom seni on beş dakika önce bekliyordu.
- What were you like when you were fifteen?
- On beş yaşındayken nasıl biriydiniz?
- Tom got here about fifteen minutes after Mary.
- Tom Mary'den yaklaşık on beş dakika sonra buraya geldi.
- Fifteen people were killed or injured in the accident.
- Kazada on beş kişi öldü ya da yaralandı.
- I was fifteen years old in this picture.
- Bu fotoğrafta on beş yaşındaydım.
- Online purchases have increased fifteen percent over last year.
- Çevrim içi alımlar son bir yılda yüzde on beş arttı.
- There is a bus every fifteen minutes.
- Her on beş dakikada bir otobüs vardır.
- I was fifteen years old in this picture.
- Ben bu resimde on beş yaşındaydım.
- Tom and some other men arrived fifteen minutes ago.
- Tom ve diğer bazı adamlar on beş dakika önce geldiler.
- Tom should be here within fifteen minutes.
- Tom on beş dakika içinde burada olmalıydı.
- I learned how to drive when I was fifteen years old.
- On beş yaşındayken araba sürmeyi öğrendim.
- Tom will be here in fifteen minutes.
- Tom on beş dakika içinde burada olacak.
- I learned to drive when I was fifteen.
- On beş yaşındayken araba kullanmayı öğrendim.
- Tom is only given fifteen minutes to eat his lunch.
- Öğle yemeğini yemesi için Tom'a sadece on beş dakika veriliyor.
- When I was fifteen years old, I could speak five languages.
- Ben on beş yaşındayken beş dil konuşabiliyordum.
- The bus will arrive at the station in fifteen minutes.
- Otobüs on beş dakika içinde istasyona varacak.
- Fifteen milliard euros must be saved over the course of the next four years.
- Önümüzdeki dört yıl boyunca on beş milyon avro tasarruf edilmeli.
- It's only a fifteen minute bus ride from here to the airport.
- Buradan havaalanına sadece on beş dakikalık bir otobüs yolculuğudur.
- It only takes about fifteen minutes to walk to the station from here.
- Buradan istasyona yürümek sadece on beş dakika sürer.
- I'm going to run fifteen kilometers today!
- Bugün on beş kilometre koşacağım.
- The bus leaves every fifteen minutes.
- Otobüs, her on beş dakikada bir kalkıyor.
- Layla killed her grandparents at age fifteen.
- Leyla on beş yaşındayken büyükanne ve büyükbabasını öldürdü.
- It was 2.30 fifteen minutes ago.
- On beş dakika önce saat 2.30'du.
- Seventy-five divided by five is fifteen.
- Yetmiş beş beşle bölünürse on beştir.
- It took Tom fifteen minutes of googling before he found what he was looking for.
- Aradığını bulmadan önce internet'te arama yapmak Tom'un on beş dakikasını aldı.
- It's only a fifteen minute bus ride from here to the airport.
- Buradan havaalanına otobüsle gitmek sadece on beş dakika sürüyor.
- My father went to sea at fifteen.
- Babam on beş yaşında denize açıldı.
- I have a meeting in fifteen minutes.
- On beş dakika içinde bir toplantım var.
- I was a teacher for fifteen years.
- On beş yıl öğretmenlik yaptım.
- Since graduation fifteen years ago I have never run into my former classmates.
- On beş yıl önce mezun olduğumdan beri eski sınıf arkadaşlarıma hiç rastlamadım.
- She became a mother when she was fifteen years old.
- On beş yaşındayken anne oldu.
- It was a satisfactory arrangement for fifteen years.
- On beş yıl boyunca tatmin edici bir anlaşmaydı.
- What were you like when you were fifteen?
- On beş yaşındayken nasıl biriydin?
- In the last fifteen or twenty years, there have been great changes in family life in Britain.
- Son on beş ya da yirmi yılda İngiltere'de aile yaşamında büyük değişiklikler oldu.
- She gave fifteen interviews to Brazilian media, and seven to foreign media.
- O, Brezilyalı medyasına ve yedi yabancı medyaya on beş tane röportaj verdi.
- My father went to sea at fifteen.
- Babam on beş yaşındayken denizci oldu.
- After fifteen years at a building firm, Bill Pearson was given the responsible position of area manager.
- Bir inşaat şirketinde on beş yıldan sonra, Bill Pearson'a, sorumlu bölge müdürü pozisyonu verildi.
- There are fifteen people here, counting the guests.
- Misafirleri de sayarsak burada on beş kişi var.
- She gave fifteen interviews to Brazilian media, and seven to foreign media.
- Brezilya medyasına on beş, yabancı medyaya ise yedi röportaj verdi.
- Fifteen times five equals seventy-five.
- On beş çarpı beş eşittir yetmiş beş.
- The price of this car is discounted fifteen percent.
- Bu arabanın fiyatı yüzde on beş indirimlidir.
- It only took us fifteen minutes to complete the job.
- İşi tamamlamak sadece on beş dakikamızı aldı.
- The price of this car is discounted fifteen percent.
- Bu arabanın fiyatı yüzde on beş indirimli.
- She's only fifteen.
- Daha on beş yaşında.
- Meet me at my office in fifteen minutes.
- On beş dakika içinde benimle ofisimde buluş.
- This type foundry has not existed for almost fifteen years.
- Bu tip bir dökümhane neredeyse on beş yıldır mevcut değil.
- My father is only fifteen years old.
- Babam sadece on beş yaşında.
- I waited for fifteen minutes.
- On beş dakika bekledim.
- Please wait fifteen minutes.
- Lütfen on beş dakika bekle.
- It was a satisfactory arrangement for fifteen years.
- On beş yıl boyunca tatmin edici bir düzenlemeydi.
- Since graduation fifteen years ago I have never run into my former classmates.
- On beş yıl önceki mezuniyetten beri eski sınıf arkadaşlarımla hiç karşılaşmadım.
- For fifteen days I strove to prove that.
- On beş gün boyunca bunu kanıtlamaya çalıştım.
- Layla was already fifteen years old.
- Layla çoktan on beş yaşına gelmişti.
- Fifteen more minutes and I'll be out of here.
- On beş dakika sonra buradan gideceğim.
- My annual income approximates fifteen million yen, I suppose.
- Yıllık gelirim on beş milyon yen civarında sanırım.
- Tom has only fifteen minutes to eat his lunch.
- Tom'un öğle yemeğini yemek için sadece on beş dakikası var.
- I haven't eaten any meat since I was fifteen years old.
- On beş yaşımdan beri hiç et yemedim.
- The water was fifteen cubits higher than the mountains which it covered.
- Su, kapladığı dağlardan on beş arşın daha yüksekti.
- Tom is only given fifteen minutes to eat his lunch.
- Tom'a öğle yemeğini yemesi için sadece on beş dakika veriliyor.
- Seventy-five divided by five is fifteen.
- Yetmiş beş bölü beş, on beş eder.
- In the last fifteen or twenty years, there have been great changes in family life in Britain.
- Son on beş ya da yirmi yıl içinde, İngiltere'deki aile hayatında büyük değişiklikler olmuştur.
- I'm not the same fool I was fifteen years ago.
- On beş yıl önceki aptal değilim.
- His mother has been running a drugstore for fifteen years.
- Onun annesi on beş yıldır bir eczane çalıştırıyor.
- It's fifteen minutes on foot.
- Yürüyerek on beş dakika.
- Layla was already fifteen years old.
- Leyla zaten on beş yaşındaydı.
- Tom is going to be here in fifteen minutes.
- Tom on beş dakika içinde burada olacak.
- Fifteen milliard euros must be saved over the course of the next four years.
- On beş milyar euro önümüzdeki dört yıl boyunca biriktirilmeli.
- The book contains fifteen biographies.
- Kitapta on beş biyografi var.
- The committee consists of fifteen people.
- Komite, on beş kişiden oluşuyor.
- If you buy this, I will give you a fifteen percent discount.
- Bunu alırsan, sana yüzde on beş indirim yapacağım.
- He got bored after fifteen minutes.
- On beş dakika sonra sıkıldı.
- Chestnuts have to be boiled for at least fifteen minutes.
- Kestaneler en az on beş dakika kaynatılmalıdır.
- An icebreaker can carve a channel in the ice fifteen meters wide.
- Bir buzkıran, buzda on beş metre genişliğinde bir kanal açabilir.
- The town is nearly fifteen kilometres from the village.
- Kasaba köyden yaklaşık on beş kilometre uzaklıktadır.
- It only took us fifteen minutes to complete the job.
- İşi tamamlamamız sadece on beş dakikamızı aldı.
- I've only got fifteen minutes.
- Yalnızca on beş dakikam var.
- The prosecutor had called for fifteen years' imprisonment.
- Savcı on beş yıl hapis cezası istemişti.
- The prosecutor had called for fifteen years' imprisonment.
- Savcı on beş yıl hapis talebinde bulundu.
- Tom walks about fifteen miles a day.
- Tom günde yaklaşık on beş mil yürüyor.
- I remember it as if it were yesterday, but in reality it was fifteen years ago.
- Dün gibi hatırlıyorum ama gerçekte on beş yıl önceydi.
- The train is made up of fifteen cars.
- Tren on beş vagondan oluşuyor.
- Fifteen minutes ago it was half past two.
- On beş dakika önce saat iki buçuktu.
- It was less than fifteen dollars.
- On beş dolardan daha azdı.
- The number of students in the class is limited to fifteen.
- Sınıftaki öğrenci sayısı on beş ile sınırlı.
- Tom showed up fifteen minutes late.
- Tom on beş dakika geç geldi.
- It will cost around fifteen dollars.
- Yaklaşık on beş dolara mal olacak.
- Tom divorced his first wife more than fifteen years ago.
- Tom ilk eşinden on beş yıldan uzun bir süre önce boşandı.
- I have been playing the piano since I was fifteen.
- On beş yaşından beri piyano çalıyorum.
- I've been playing soccer since I was fifteen.
- On beş yaşımdan beri futbol oynuyorum.
- Tom should be here within fifteen minutes.
- Tom on beş dakika içerisinde burada olmalı.
- He lived in Europe for fifteen years.
- O, on beş yıl Avrupa'da yaşadı.
- We'll be landing in fifteen minutes.
- On beş dakika içinde ineceğiz.
- After eye surgery, George put in eye drops every fifteen minutes.
- Göz ameliyatından sonra, George her on beş dakikada bir göz damlası kullanır.
Show More (220)
|
