|
- Five hundred dollars is a small sum for him.
- Beş yüz dolar onun için küçük bir miktar.
- I don't like books with more than five hundred pages.
- Beş yüz sayfadan fazla olan kitapları sevmiyorum.
- One ticket costs five hundred yen.
- Bir bilet beş yüz yen.
- That costs five hundred euros a week.
- Bu, haftada beş yüz avroya mal oluyor.
- There were as many as five hundred people present.
- Orada beş yüz kadar insan vardı.
- One hundred, two hundred, three hundred, four hundred, five hundred, six hundred, seven hundred, eight hundred, nine hundred, one thousand.
- Yüz, iki yüz, üç yüz, dört yüz, beş yüz, altı yüz, yedi yüz, sekiz yüz, dokuz yüz, bin.
- Five hundred dollars is a small sum for him.
- Beş yüz dolar onun için küçük bir meblağ.
- The plane had five hundred passengers on board.
- Uçakta bulunan beş yüz yolcu vardı.
- Umbilical cord prolapse occurs in approximately one in five hundred pregnancies, and is considered an emergency.
- Kordon sarkması, yaklaşık beş yüz gebelikte bir görülür ve acil durum olarak kabul edilir.
- Wild beavers are returning to England after a five hundred year absence.
- Yabani kunduzlar beş yüz yıllık bir aradan sonra İngiltere'ye geri dönüyor.
- I've got no more than five hundred yen.
- En fazla beş yüz Yenim var.
- The house is five hundred years old.
- Bu ev beş yüz yıllık.
- And Lamech lived after he begot Noah, five hundred and ninety-five years, and begot sons and daughters.
- Nuh'un doğumundan sonra Lemek beş yüz doksan beş yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
- Five hundred soldiers were sent to the city, with less than half of them surviving.
- Şehre beş yüz asker gönderildi ve bunların yarısından azı hayatta kaldı.
- Umbilical cord prolapse occurs in approximately one in five hundred pregnancies, and is considered an emergency.
- Göbek kordonu sarkması yaklaşık beş yüz gebelikten birinde görülür ve acil bir durum olarak kabul edilir.
- I have one thousand dollars in travelers' checks and five hundred in cash.
- Seyahat çeki olarak bin dolarım ve nakit olarak da beş yüz dolarım var.
- The Armenian Genocide left a total of one million and five hundred thousand deaths, including men, women and children.
- Ermeni Soykırımı, erkekler, kadınlar ve çocuklar olmak üzere toplam bir milyon beş yüz bin kişinin ölümüne yol açmıştır.
- The airplane flies at a speed of five hundred kilometers per hour.
- Uçak saatte beş yüz kilometre hızla uçuyor.
- Five hundred soldiers were sent to the city, with less than half of them surviving.
- Onların yarısından daha az sağ kalanı ile beş yüz asker şehre gönderildi.
- He earns more than five hundred dollars a month in that job.
- O işte ayda beş yüz dolardan fazla kazanıyor.
- And Lamech lived after he begot Noah, five hundred and ninety-five years, and begot sons and daughters.
- Lemek Nuh'u doğurduktan sonra beş yüz doksan beş yıl yaşadı, oğullar ve kızlar doğurdu.
- Five hundred soldiers were sent to the city, and less than half of them survived.
- Beş yüz asker kente gönderildi ve onların yarısından daha azı hayatta kaldı.
- They started with five hundred wagons.
- Beş yüz vagon ile başladılar.
- I would be bored if I had to count to five hundred twenty-four thousand three hundred seventy-two.
- Beş yüz yirmi dört bin üç yüz yetmiş ikiye kadar saymak zorunda kalsaydım sıkılırdım.
- The plane had five hundred passengers on board.
- Uçakta beş yüz yolcu vardı.
- He has collected no fewer than five hundred stamps.
- O en az beş yüz pul topladı.
- I took a chance and bought five hundred shares of Sony.
- Şansımı denedim ve Sony'nin beş yüz hissesini satın aldım.
- I have one thousand and five hundred cows.
- Bin beş yüz ineğim var.
- They started with five hundred wagons.
- Beş yüz vagonla başladılar.
- And Noah, when he was five hundred years old, begot Sem, Cham, and Japheth.
- Nuh beş yüz yıl yaşadıktan sonra Sam, Ham ve Yafet adlı oğulları doğdu.
- And Noah, when he was five hundred years old, begot Sem, Cham, and Japheth.
- Nuh beş yüz yaşındayken Sem, Çam ve Yafet doğdu.
- Last year I read more than five hundred books.
- Geçen yıl beş yüzden fazla kitap okudum.
- He has collected no fewer than five hundred stamps.
- En az beş yüz pul topladı.
- Five hundred British soldiers had been captured.
- Beş yüz İngiliz askeri esir alınmıştı.
- The house is five hundred years old.
- Bu ev beş yüz yaşında.
- Five hundred soldiers were sent to the city, and less than half of them survived.
- Şehre beş yüz asker gönderildi ve yarısından azı hayatta kaldı.
- I've got no more than five hundred yen.
- Beş yüz yenden fazla param yok.
Show More (34)
|