|
- I can still find the boy and the flash drive.
- Çocuğu ve flaş belleği hala bulabilirim.
- I got a flash drive in my pocket with all the data.
- Cebimde tüm verilerin olduğu bir flaş bellek var.
- I should've gotten the flash drive back from that woman.
- Flaş belleği o kadından geri almalıydım.
- You got the flash drive back weeks ago
- O flaş belleği haftalar önce geri aldın.
- I can't figure out the passcode to this flash drive.
- Bu flaş belleğin şifresini çözemiyorum.
- I recently heard the FBI has a flash drive found on Seth's body.
- Geçenlerde FBI'ın Seth'in cesedinde bir flaş bellek bulduğunu duydum.
- When that flash drive disappeared, I panicked.
- O flaş bellek kaybolduğunda panikledim.
- Seven, come here with that flash drive.
- O flaş bellek ile birlikte buraya gel.
- This is the flash drive we took from Sarah's computer.
- Bu Sarah'nın bilgisayarından aldığımız flaş bellek.
- I recognize this flash drive from the water damage.
- Bu flaş belleği su hasarından tanıyorum.
- This small flash drive was a prize for me.
- Bu küçük flaş bellek benim için bir ödüldü.
- I have Seth Newman's flash drive and am taking you down.
- Seth Newman'ın flaş belleği elimde ve senin işini bitireceğim.
- Do you think it was Osborne looking for the flash drive?
- Sence flaş belleği arayan Osborne muydu?
- Jerico takes the flash drive containing the wormhole program to the airfield where Heimdahl is attempting an escape.
- Jerico solucan deliği programını içeren flaş belleği Heimdahl'ın kaçmaya çalıştığı havaalanına götürüyor.
- What do you mean she destroyed the flash drive?
- Flaş belleği yok etti de ne demek?
- Listen, I have a flash drive with solid evidence.
- Dinle, elimde somut kanıtları barındıran bir flaş bellek var.
- Why do you have his flash drive?
- Onun flaş belleği neden sende?
- Pray they find him; he has this flash drive you say is so valuable.
- Dua edin onu bulsunlar; çok değerli olduğunu söylediğiniz bu flaş bellek onda.
- That flash drive will be helpful.
- O flaş bellek işe yarayacak.
- I'll check the flash drive first.
- Önce flaş belleği kontrol edeceğim.
- She just gave him the flash drive that she used last night.
- Dün gece kullandığı flaş belleği ona verdi.
- He gave me an empty flash drive.
- Bana boş bir flaş bellek verdi.
- Andrew and Olivia killed Tyler for that flash drive.
- Andrew ve Olivia o flaş bellek için Tyler'ı öldürdüler.
- Okay, I put the flash drive over there, in the corner.
- Tamam, flaş belleği şuraya, köşeye koydum.
- Roman must've given us the other flash drive to set us up.
- Roman bize tuzak kurmak için diğer flaş belleği vermiş olmalı.
- Once Miletto has the flash drive, this thing ends.
- Miletto flaş belleği aldığında bu iş bitecek.
- You'll never get the flash drive.
- Flaş belleği asla alamayacaksın.
- He didn't just give you the flash drive.
- Flaş belleği sana vermedi.
- Never put an unknown flash drive into a networked computer.
- Ağa bağlı bir bilgisayara asla bilmediğin bir flaş bellek takma.
- Then they start waving the guns around and talking about a flash drive.
- Sonra silahları sallamaya ve flaş bellekten bahsetmeye başladılar.
- Seven, come here with that flash drive.
- O flaş bellekle buraya gel.
- Please give me the flash drive.
- Lütfen flaş belleği bana ver.
- I will give you three seconds to give us back the Flash Drive!
- Flaş belleği bize geri vermeniz için size üç saniye veriyorum!
- Someone used a flash drive to download files from my computer.
- Birisi bilgisayarımdan dosya indirmek için flaş bellek kullanmış.
- He'd leave a flash drive somewhere, and I'd find it.
- Bir yere flaş bellek bırakırdı ve ben onu bulurdum.
- I think that that was a flash drive.
- Sanırım o bir flaş bellekti.
- We find Turner, we find the flash drive.
- Turner'ı bulursak, flaş belleği de buluruz.
- And I need you to bring that orange flash drive from the accordion file.
- Ve akordeon dosyadan turuncu flaş belleği getirmeni istiyorum.
- Someone used a flash drive to download files from my computer.
- Biri bilgisayarımdan dosya indirmek için flaş bellek kullanmış.
- It's a flash drive disguised as a credit card.
- Kredi kart görünümünde bir flaş bellek.
- He said the flash drive containing the list of sleeper cells had been damaged, and he needed somebody to repair it.
- Uyuyan hücrelerin listesini içeren flaş belleğin hasar gördüğünü ve tamir edecek birine ihtiyacı olduğunu söyledi.
- He wanted this flash drive.
- Bu flaş belleği istiyordu.
- Osela wants the flash drive.
- Osela flaş belleği istiyor.
- These documents came from a flash drive that, until very recently, I believe was in Osborne's possession.
- Bu belgelerin, yakın zamana kadar Osborne'un elinde olduğuna inandığım bir flaş bellekten geldiği kanaatindeyim.
- What's wrong with the flash drive?
- Flaş belleğin nesi var?
- All right, Sophie, show me the flash drive.
- Pekala Sophie, bana flaş belleği göster.
- I recently heard the FBI has a flash drive found on Seth's body.
- Yakın zamanda FBI'nın Seth'in üzerinde bir flaş bellek bulduğunu işittim.
- Did you see where Mr. Flaherty put the flash drive?
- Bay Flaherty'nin flaş belleği nereye koyduğunu gördün mü?
- They told me I could find a flash drive in here.
- Burada bir flaş bellek bulabileceğimi söylediler.
- I left your flash drive at home.
- Senin flaş belleğini evde bıraktım.
Show More (47)
|