|
- Governments are afraid to tax fuel for fear of not being re-elected.
- Hükümetler yeniden seçilememe korkusuyla yakıtı vergilendirmekten çekiniyor.
- For three days, she refused to work with him for fear of catching his cold.
- Üç gün boyunca soğuk algınlığına yakalanma korkusuyla onunla çalışmayı reddetti.
- For three days, she refused to work with him for fear of catching his cold.
- Üç gün boyunca, soğuk algınlığına yakalanma korkusuyla onunla çalışmayı reddetti.
- I took my umbrella for fear of rain.
- Yağmur korkusuyla şemsiyemi aldım.
- She sat still for fear of waking the baby.
- Bebeği uyandırma korkusuyla oturmaya devam etti.
- For fear of an accident, my father doesn't drive.
- Kaza yapma korkusuyla babam araba kullanmıyor.
- That boy could not enter for fear of the dog.
- O çocuk köpek korkusundan içeri girememiş.
- No one dares to contradict his employer for fear of being fired.
- Kimse kovulma korkusuyla işvereniyle ters düşmeye cesaret edemez.
- That boy could not enter for fear of the dog.
- O oğlan, köpeğin korkusundan giremedi.
- My mother never drives for fear of causing an accident.
- Kaza olur korkusuyla annem asla araba sürmez.
- For fear of an accident, my father doesn't drive.
- Kaza olur korkusuyla babam araba kullanmaz.
- He closed the window for fear of rain.
- O yağmur korkusuyla pencereyi kapattı.
- I didn't call on you for fear of disturbing you.
- Rahatsız etme korkusuyla sizi aramadım.
- She doesn't drive for fear of an accident.
- O bir kaza korkusuyla araba sürmez.
- She fled for fear of being caught.
- O yakalanma korkusuyla kaçtı.
- No one dares to contradict his employer for fear of being fired.
- Kovulma korkusundan kimse işvereni ile çelişmeye cüret edemez.
- She didn't attend the meeting for fear of meeting her ex-husband.
- O eski kocasıyla karşılaşma korkusu yüzünden toplantıya katılmadı.
Show More (14)
|
