|
- As a result, it may be better for shallow frying.
- Sonuç olarak, az yağlı kızartma için daha iyi olabilir.
- Fry me some eggs.
- Bana biraz yumurta kızart.
- Her daughter fried the meat.
- Kızı eti kızarttı.
- He has bigger fish to fry.
- Onun kızartacak daha büyük balıkları var.
- Tom still calls French fries Freedom fries.
- Tom, French kızartmasına hala Freedom kızartması diyor.
- This is the first time I've fried an egg.
- İlk defa yumurta kızartıyorum.
- She fried an egg.
- O bir yumurta kızarttı.
- Fry me some eggs.
- Bana birkaç yumurta kızart.
- Where did you fry them?
- Onları nerede kızarttın?
- Tom is frying an egg.
- Tom bir yumurta kızartıyor.
- Tom fried himself an egg on his car bonnet.
- Tom arabasının kaportasında kendine yumurta kızarttı.
- Fry me an egg.
- Bana bir yumurta kızart.
- Your fries are getting cold.
- Kızartmaların soğuyor.
- I saw a video of a man who can fry chicken without using tongs.
- Maşa kullanmadan tavuk kızartabilen bir adamın videosunu izledim.
- I am frying fish.
- Balık kızartıyorum.
- Baking a cake takes more time than frying an egg.
- Pastayı pişirmek yumurta kızartmaktan çok daha fazla zaman alır.
- When was the last time you fried an egg?
- En son ne zaman yumurta kızarttınız?
- Tom has got bigger fish to fry.
- Tom'un kızartacak daha büyük balıkları var.
- We have other fish to fry.
- Kızartacak başka balıklarımız var.
- We've got bigger fish to fry.
- Kızartmak için daha büyük balıklarımız var.
- Your fries are getting cold.
- Kızartmalarınız soğuyor.
- Tom is frying an egg.
- Tom yumurta kızartıyor.
- We have other fish to fry.
- Kızartılacak başka balıklarımız var.
- The pan suddenly caught fire while I was frying some strips of bacon yesterday.
- Dün birkaç dilim domuz pastırması kızartırken tava aniden alev aldı.
- Tom fried himself some eggs.
- Tom kendine birkaç yumurta kızarttı.
- Have you ever fried mushrooms?
- Hiç mantar kızarttınız mı?
- Tom fried himself an egg on his car bonnet.
- Tom, araç kaputunda kendine bir yumurta kızarttı.
- I have bigger fish to fry.
- Benim kızartacak daha büyük balıklarım var.
- We've got bigger fish to fry.
- Kızartacak daha büyük balıklarımız var.
- When was the last time you fried an egg?
- En son ne zaman yumurta kızarttın?
- Tom fried an egg.
- Tom bir yumurta kızarttı.
- It's so hot outside, you could fry an egg.
- Dışarısı çok sıcak, bir yumurta kızartabilirsin.
- She fried an egg.
- Bir yumurta kızarttı.
- This is the first time I've fried an egg.
- İlk defa yumurta kızarttım.
- I fried myself a couple of eggs for breakfast.
- Kahvaltı için kendime birkaç yumurta kızarttım.
- Mary hasn't fried the meat yet.
- Mary henüz eti kızartmadı.
- Tom fried himself some eggs.
- Tom kendi kendine yumurta kızarttı.
- Baking a cake takes more time than frying an egg.
- Kek pişirmek yumurta kızartmaktan daha fazla zaman alır.
- Tom hasn't fried the fish yet.
- Tom henüz balığı kızartmadı.
- Where did you fry them?
- Nerede kızarttınız?
- Never fry a fish till it's caught.
- Bir balığı yakalayana kadar asla kızartmayın.
- We've got other fish to fry.
- Kızartacak başka balıklarımız var.
- It's so hot outside, you could fry an egg.
- Dışarısı o kadar sıcak ki, yumurta bile kızartabilirsin.
- You and I have other fish to fry.
- Senin ve benim kızartacak başka balıklarımız var.
- The pan suddenly caught fire while I was frying some strips of bacon yesterday.
- Dün birkaç şerit pastırmayı kızartırken tava birden alev aldı.
- We have bigger fish to fry.
- Kızartacak daha büyük balıklarımız var.
- This is the first time I've fried an egg.
- İlk kez bir yumurta kızarttım.
- I fried an egg for breakfast.
- Kahvaltı için bir yumurta kızarttım.
- Have you ever fried mushrooms?
- Hiç mantar kızarttın mı?
- Her daughter fried the meat.
- Eti kızı kızarttı.
- I fried myself a couple of eggs for breakfast.
- Kahvaltı için kendime bir çift yumurta kızarttım.
Show More (49)
|