1 |
generation |
nesil |
n. |
|
- We are now talking about an improved generation of catalytic converters that are about to be used.
- Şu anda kullanılmak üzere olan gelişmiş bir katalitik konvertör neslinden bahsediyoruz.
- It is the generation which suffered under the most violent ideologies of the twentieth century.
- Bu nesil, yirminci yüzyılın en şiddetli ideolojileri altında acı çeken nesildir.
- When will we finally have a generation of democratic leaders in Africa?
- Afrika'da ne zaman demokratik liderlerden oluşan bir nesle sahip olacağız?
- We have as it were moved on a generation.
- Bir nesil ilerlemiş durumdayız.
- Let ours not be the generation which flunks this opportunity.
- Bizim neslimiz bu fırsatı kaçıran nesil olmasın.
- The Minister began her speech by talking about her generation.
- Bakan konuşmasına kendi neslinden bahsederek başladı.
- It must not result in unnecessary civilian casualties creating another generation of terrorists.
- Yeni bir terörist nesli yaratarak gereksiz sivil kayıplara yol açmamalıdır.
- There is at present an enormous tax burden when businesses are handed on from one generation to the next.
- Şu anda işletmeler bir nesilden diğerine devredildiğinde muazzam bir vergi yükü ortaya çıkmaktadır.
- When will we finally have a generation of democratic leaders in Africa?
- Afrika'da nihayet ne zaman demokratik liderlerden oluşan bir nesle sahip olacağız?
- There is at present an enormous tax burden when businesses are handed on from one generation to the next.
- Şu anda işletmeler bir nesilden diğerine devredildiğinde muazzam bir vergi yükü ortaya çıkıyor.
- Budgetary rigour is the guarantee that today's generation will not bequeath excessive debt to future generations.
- Bütçe konusunda titizlik, bugünkü neslin gelecek nesillere aşırı borç bırakmayacağının teminatıdır.
- Enlargement of the EU is the greatest political task of our generation.
- AB'nin genişlemesi bizim neslimizin en büyük siyasi görevidir.
- The new Internet generation is making many interactive applications possible.
- Yeni internet nesli birçok interaktif uygulamayı mümkün kılmaktadır.
- It is the generation which suffered under the most violent ideologies of the twentieth century.
- Yirminci yüzyılın en şiddetli ideolojileri altında acı çeken nesildir.
- Our generation must pay for its own bills, rather than pass them on to the next.
- Bizim neslimiz, faturaları bir sonrakine devretmek yerine kendi faturalarını ödemelidir.
- It is not only the present generation which will benefit from these new changes, but also future generations.
- Bu yeni değişikliklerden sadece şimdiki nesil değil, gelecek nesiller de faydalanacaktır.
- If we miss this moment, it will be lost for a generation and the cause of reform will be lost with it.
- Eğer bu anı kaçırırsak, bir nesil boyunca kaybedilecek ve reform davası da onunla birlikte kaybolacaktır.
- This applies especially, of course, to the present generation of politicians.
- Elbette bu durum özellikle şimdiki nesil siyasetçiler için geçerlidir.
- Here, too, we should be speaking in terms of a period of a whole generation.
- Burada da bütün bir nesli kapsayan bir dönemden söz etmeliyiz.
- The Minister began her speech by talking about her generation.
- Sayın Bakan konuşmasına kendi neslinden bahsederek başladı.
- That is why no other generation can chat like older singles.
- Bu yüzden başka hiçbir nesil yaşlı bekarlar gibi sohbet edemiyor.
- Culture is handed down from generation to generation.
- Kültür nesilden nesile aktarılır.
- The custom was handed down from generation to generation.
- Gelenek nesilden nesile aktarıldı.
- Laptops with the 11th generation Intel processors have begun to appear in the market.
- 11'inci nesil Intel işlemcili dizüstü bilgisayarlar piyasaya çıkmaya başladı.
- Tom belongs to the postwar generation.
- Tom savaş sonrası nesile ait.
- Two huge bull elephants duelled for several days to determine which one would father the next generation.
- İki iri boğa fili, hangisinin yeni nesil babası olacağını belirlemek için birkaç gün boyunca düello yaptı.
- I was born in the wrong generation.
- Ben yanlış nesilde doğmuşum.
- Your generation didn't understand sexuality.
- Sizin nesliniz cinselliği anlamadı.
- These old customs have been handed down from generation to generation.
- Bu eski gelenekler nesilden nesile devredilmiştir.
- The future depends on us and our generation.
- Gelecek bize ve bizim neslimize bağlı.
- I was born in the wrong generation.
- Yanlış nesilde doğmuşum.
- People of my generation all think the same way about this.
- Benim neslimin insanlarının hepsi bu konuda aynı şekilde düşünüyor.
- Life is for one generation; a good name is forever.
- Hayat bir nesil içindir; iyi bir isim ise sonsuza dek kalıcıdır.
- Laptops with the 11th generation Intel processors have begun to appear in the market.
- 11. nesil Intel işlemcili laptoplar piyasada yerini almaya başladı.
- Your generation thought sexuality was taboo.
- Sizin nesliniz cinselliğin tabu olduğunu düşünüyordu.
- Our generation has seen a lot of changes.
- Bizim nesil, bir sürü değişilik gördü.
- If it were not for books, each generation would have to rediscover for itself the truths of the past.
- Kitaplar olmasaydı, her nesil kendisi için geçmişin gerçeklerini yeniden keşfetmek zorunda kalacaktı.
- Your generation thought sexuality was taboo.
- Senin neslin cinselliğin tabu olduğunu düşünüyordu.
- I don't understand your generation.
- Senin neslini anlamıyorum.
- The introduction of the potato into Nepal doubled the population in a generation.
- Patatesin Nepal'e girişi nüfusu bir nesil içinde ikiye katladı.
- Societal values change from generation to generation.
- Toplumsal değerler nesilden nesile değişir.
- Our generation has seen a lot of changes.
- Bizim neslimiz, pek çok değişiklik gördü.
- If it were not for books, each generation would have to rediscover for itself the truths of the past.
- Eğer kitaplar olmasaydı, her nesil geçmişin gerçeklerini kendisi için yeniden keşfetmek zorunda kalacaktı.
- He is the person to lead the next generation.
- O yeni nesile öncülük eden kişidir.
- The future depends on us and our generation.
- Gelecek, bize ve neslimize bağlı.
- The same thing holds good for the younger generation.
- Aynı şey daha genç nesil için söylenebilir.
Show More (43)
|
2 |
generation |
üretim |
n. |
|
- Such losses contribute to the financial deterioration of the state generation and transmission company.
- Bu tür kayıplar, devlet üretim ve iletim şirketinin mali açıdan kötüleşmesine katkıda bulunmaktadır.
- The private sector is involved in generation and distribution.
- Özel sektör, üretim ve dağıtıma katılmaktadır.
- This corresponds to around 17% of municipal solid waste and 3% of the total waste generation by weight.
- Bu, belediye katı atıklarının yaklaşık %17'sine ve ağırlık olarak toplam atık üretiminin %3'üne karşılık gelmektedir.
- My support for the generation of clean energy does not apply to this addition.
- Temiz enerji üretimine verdiğim destek bu ekleme için geçerli değildir.
- Fully automatic story generation remains an unsolved problem for computer scientists.
- Tam otomatik hikaye üretimi bilgisayar bilimcileri için çözülmemiş bir problem olmaya devam ediyor.
Show More (2)
|
3 |
generation |
kuşak |
n. |
|
- The generation of independence fighters have belied their own nature.
- Bağımsızlık savaşçıları kuşağı kendi doğalarını yalanladılar.
- They are better educated, healthier and wealthier than their parents' generation was at their age.
- Kendi yaşlarındaki ebeveynlerinin kuşağından daha iyi eğitimli, daha sağlıklı ve daha varlıklılar.
- Many people in my grandfather's generation grew up on farms.
- Büyükbabamın kuşağındaki birçok insan çiftliklerde büyüdü.
- Many people in my grandfather's generation grew up on farms.
- Büyükbabamın kuşağındaki birçok insan çiftliklerde büyüdüler.
- People of my generation all think the same way about this.
- Benim kuşağımdan insanların hepsi bu konuda aynı şekilde düşünüyor.
Show More (2)
|
4 |
generation |
jenerasyon |
n. |
|
- The nineties generation in tennis has been utterly useless so far, exasperated fans say.
- Bıkkın taraftarlar, teniste doksanlar jenerasyonunun şu ana kadar hiçbir işe yaramadığını söylüyor.
- I was born in the wrong generation.
- Yanlış jenerasyonda doğdum.
Show More (-1)
|
5 |
generation |
oluşum |
n. |
|
- As has been said here already, it is especially important to prevent the generation of waste.
- Burada daha önce de ifade edildiği üzere, atık oluşumunun önlenmesi özellikle önemlidir.
Show More (-2)
|