|
- The girl who'd got lost sobbed as she said her name.
- Kaybolan kız adını söylerken hıçkıra hıçkıra ağladı.
- Tom is afraid that I'll get lost.
- Tom kaybolacağımdan korkuyor.
- We carried a map with us in case we got lost.
- Kaybolma ihtimalimize karşı yanımızda bir harita taşıdık.
- Tom always gets lost if he doesn't carry a map.
- Tom eğer yanında bir harita yoksa her zaman kaybolur.
- I wasn't the one who got lost.
- Kaybolan kişi ben değildim.
- No matter where I go, I get lost.
- Nereye gidersem gideyim, kaybolurum.
- One day, Pablo got lost in the Guatemalan jungle.
- Bir gün Pablo Guatemala ormanlarında kayboldu.
- Some say the boat got lost, others say it was swallowed by a whale.
- Bazıları teknenin kaybolduğunu, başkaları ise onun bir balina tarafından yutulduğunu söyler.
- When she got lost, she wished she had followed his advice.
- Kaybolduğunda, keşke onun tavsiyesine uymuş olsaydım dedi.
- Tom told Mary to get lost.
- Tom, Mary'e kaybolmasını söyledi.
- One day, Pablo got lost in the jungle of Guatemala.
- Bir gün Pablo Guatemala ormanlarında kayboldu.
- I always get lost.
- Her zaman kaybolurum.
- I'll get lost.
- Kaybolacağım.
- She got lost in the forest.
- O, ormanda kayboldu.
- We got lost in the cave.
- Mağarada kaybolduk.
- Tom got lost in the jungle.
- Tom ormanda kayboldu.
- My luggage got lost.
- Bagajım kayboldu.
- You'll get lost.
- Kaybolacaksın.
- Without the map, he would have gotten lost.
- Harita olmadan kaybolabilirdi.
- He got lost on his way to the village.
- Köye giderken yolda kayboldu.
- I thought you'd got lost.
- Kaybolduğunu sanmıştım.
- Why do you always get lost?
- Neden hep kayboluyorsun?
- I never get lost.
- Ben hiç kaybolmam.
- We don't want to get lost.
- Kaybolmak istemiyoruz.
- They got lost in the cave.
- Onlar mağarada kayboldu.
- I always get lost.
- Ben hep kaybolurum.
- I am afraid that you will get lost.
- Kaybolmanızdan korkuyorum.
- I've got lost in the forest.
- Ormanda kayboldum.
- We got lost in the desert with no water or food.
- Su ve yiyecek olmadan çölde kaybolduk.
- I'm worried that Tom might get lost.
- Tom'un kaybolmasından endişeleniyorum.
- You can't get lost in big cities; there are maps everywhere!
- Büyük kentlerde kaybolma şansın yok, her yerde haritalar var!
- I'm afraid I'll get lost.
- Korkarım kaybolacağım.
- Once, I got lost inside a tree.
- Bir keresinde bir ağacın içinde kayboldum.
- Getting lost in the woods was not fun at all.
- Ormanda kaybolmak hiç eğlenceli değildi.
- Tom got lost on his way to Mary's house.
- Tom Mary'nin evine giderken kayboldu.
- As they didn't know the way, they soon got lost.
- Yolu bilmediklerinden, çok geçmeden kayboldular.
- She got lost in the forest.
- Ormanda kayboldu.
- Tom got lost in the forest.
- Tom ormanda kayboldu.
- She wanted to return home, but she got lost.
- Eve dönmek istedi fakat kayboldu.
- Tom said we'd get lost.
- Tom kaybolacağımızı söyledi.
- Tom isn't very likely to get lost.
- Tom'un kaybolması pek olası değil.
- I hope you don't get lost.
- Umarım kaybolmazsın.
- I hope we don't get lost.
- Umarım kaybolmayız.
- Did you get lost?
- Kayboldun mu?
- Why don't you get lost.
- Neden kaybolmuyorsun?
- I got lost, and to make it even worse, it then began to rain.
- Kayboldum ve daha da kötüsü yağmur yağmaya başladı.
- I got lost coming here.
- Buraya gelirken kayboldum.
- Tom got lost.
- Tom kayboldu.
- I'm afraid I'll get lost.
- Kaybolacağımdan korkuyorum.
- Tom got lost on his way to Mary's house.
- Tom, Mary'nin evine giderken kayboldu.
- No matter where I go, I get lost.
- Nereye gidersem gideyim, kayboluyorum.
- I'm afraid Tom will get lost.
- Tom'un kaybolmasından korkuyorum.
- How could something like that get lost?
- Böyle bir şey nasıl kaybolabilir?
- Let's not get lost in details.
- Detaylarda kaybolmayalım.
- Why did you get lost in the woods?
- Neden ormanda kayboldun?
- He got lost in the city.
- O şehirde kayboldu.
- I got lost in the forest.
- Ormanda kayboldum.
- I thought you'd got lost.
- Ben kaybolduğunu düşündüm.
- My luggage got lost.
- Bavulum kayboldu.
- I'm worried that Tom might get lost.
- Tom'un kaybolabileceğinden endişeliyim.
- She wanted to return home, but she got lost.
- Eve dönmek istemişti ama kayboldu.
- Sami got lost in the desert.
- Sami çölde kayboldu.
- I got lost in Boston.
- Boston'da kayboldum.
- Get lost, you creep.
- Kaybol, seni sürüngen.
- Tom is worried we'll get lost.
- Tom kaybolacağımıza dair endişeli.
- Don't get lost, please.
- Kaybolma lütfen.
- We made a wrong turn and got lost.
- Biz yanlış bir dönüş yaptık ve kaybolduk.
- Tom got lost in the desert.
- Tom çölde kayboldu.
- We thought we would write out the directions, in case you got lost.
- Kaybolma ihtimalinize karşı yol tarifini yazalım dedik.
- We got lost in the fog.
- Biz siste kaybolduk.
- Tom got lost in the Shinjuku station.
- Tom, Shinjuku istasyonunda kayboldu.
- Tom got lost inside the manor.
- Tom malikanenin içinde kayboldu.
- Make sure you don't get lost.
- Kaybolmadığına emin ol.
- Tom always gets lost.
- Tom hep kaybolur.
- My suitcase got lost.
- Valizim kayboldu.
- If you get lost in the street, ask a policeman.
- Eğer sokakta kaybolursan, bir polise sor.
- She's afraid that I'll get lost.
- Kaybolacağımdan korkuyor.
- We got lost in the forest.
- Ormanda kaybolduk.
- They got lost in the forest.
- Ormanda kayboldular.
- I wasn't the one who got lost.
- Kaybolan ben değildim.
- Tom got lost in the Shinjuku station.
- Tom Shinjuku istasyonunda kayboldu.
- As they didn't know the way, they soon got lost.
- Yolu bilmedikleri için kısa sürede kayboldular.
- Tom never gets lost.
- Tom asla kaybolmaz.
- I'm worried that I'll get lost.
- Kaybolacağım diye endişeleniyorum.
- The boy got lost in the forest.
- Oğlan ormanda kayboldu.
- Tom got lost in the woods and ended up in someone's backyard.
- Tom ormanda kayboldu ve kendini birinin arka bahçesinde buldu.
- We got lost in the woods.
- Ormanda kaybolduk.
- Why do I always get lost?
- Neden hep kayboluyorum?
- It's better to walk back than to get lost.
- Kaybolmaktansa yürüyerek dönmek daha iyi.
- Sometimes we get lost.
- Bazen kayboluyoruz.
- One day, Pablo got lost in the jungle of Guatemala.
- Bir gün Pablo Guatemala'nın cangılında kayboldu.
- The boy got lost in the forest.
- Çocuk ormanda kayboldu.
- The children got lost in the woods.
- Çocuklar ormanda kayboldu.
- Tom isn't very likely to get lost.
- Tom büyük ihtimalle kaybolmayacak.
- I got lost in the snow.
- Karda kayboldum.
- I'm worried that Tom will get lost.
- Tom'un kaybolmasından endişeleniyorum.
- You don't want to get lost, so take your mother's hand.
- Kaybolmak istemiyorsan, annenin elini tut.
- Tom always gets lost.
- Tom her zaman kaybolur.
- I was afraid of getting lost in the dark.
- Karanlıkta kaybolmaktan korkuyordum.
- If he had carried the map with him, he wouldn't have got lost.
- Haritayı yanında taşısaydı, kaybolmazdı.
- The girl who'd got lost sobbed as she said her name.
- Kaybolan kız adını söylerken hıçkırarak ağladı.
- He got lost on his way to the village.
- Köye giderken kayboldu.
- We thought we would write out the directions, in case you got lost.
- Kaybolursunuz diye yolları yazalım dedik.
- I never get lost.
- Ben asla kaybolmam.
- I'm afraid Tom may have gotten lost.
- Korkarım Tom kaybolmuş olabilir.
- I hear that even taxi drivers often get lost in Tokyo.
- Taksi sürücülerinin bile Tokyo'da sık sık kaybolduğunu duyuyorum.
- Tom is afraid he'll get lost.
- Tom kaybolacağından korkuyor.
- They got lost in the forest.
- Onlar ormanda kayboldu.
- We got lost in the snow.
- Karda kaybolduk.
- Tom got lost in the crowd.
- Tom kalabalıkta kayboldu.
- Get lost, kid!
- Kaybol, çocuk!
- Tom got lost in the desert and was rescued by Bedouins.
- Tom çölde kayboldu ve Bedeviler tarafından kurtarıldı.
- We all hope Tom doesn't get lost.
- Hepimiz Tom'un kaybolmamasını umuyoruz.
- We got lost in the desert with no water or food.
- Su ya da yiyecek olmadan çölde kaybolduk.
- We all hope Tom doesn't get lost.
- Hepimiz Tom'un kaybolmadığını umuyoruz.
- Now get lost.
- Şimdi kaybol.
- Tom got lost in the hedge maze.
- Tom bahçe labirentinde kayboldu.
- I thought Tom had got lost.
- Ben Tom'un kaybolduğunu düşündüm.
- How could something like that get lost?
- Onun gibi bir şey nasıl kaybolabilir?
- Tom got lost in Boston.
- Tom Boston'da kayboldu.
- They got lost in the forest.
- Onlar ormanda kayboldular.
- You don't want to get lost, so take your mother's hand.
- Kaybolmak istemiyorsun, bu yüzden annenin elini tut.
- He got lost in the city.
- Şehirde kayboldu.
- Some say the boat got lost, others say it was swallowed by a whale.
- Bazıları geminin kaybolduğunu, bazıları da bir balina tarafından yutulduğunu söylemektedir.
- Get lost, kid!
- Kaybol, evlat!
- He got lost on his way here.
- Buraya gelirken kayboldu.
- I got lost on my way here.
- Buraya gelirken kayboldum.
- I got lost in the woods.
- Ormanda kayboldum.
- We got lost in the snow.
- Biz karda kaybolduk.
- We got lost in the forest.
- Biz ormanda kaybolduk.
- I've got lost in the forest.
- Ben ormanda kayboldum.
- I got lost in the cave.
- Mağarada kayboldum.
- I might get lost.
- Kaybolabilirim.
- Tom is worried that he'll get lost.
- Tom kaybolacağından endişeleniyor.
- Sometimes we get lost.
- Bazen kayboluruz.
- You can't get lost in big cities; there are maps everywhere!
- Büyük kentlerde kaybolmazsın, her yerde haritalar var!
- I got lost driving back from town.
- Şehirden dönerken kayboldum.
- Try not to get lost.
- Kaybolmamaya çalış.
- I'm worried you'll get lost.
- Senin kaybolacağından endişeleniyorum.
- Tom gets lost easily.
- Tom kolayca kaybolur.
- The children got lost in the jungle.
- Çocuklar ormanda kayboldu.
- I got lost three times.
- Üç kez kayboldum.
- Get lost, stupid jerk!
- Kaybol, aptal herif!
- I got lost trying to find the library.
- Kütüphaneyi bulmaya çalışırken kayboldum.
- They got lost in the cave.
- Onlar mağarada kayboldular.
- I'm not worried about getting lost.
- Kaybolmaktan korkmuyorum.
- I got lost, and to make it even worse, it then began to rain.
- Kayboldum ve daha da kötüsü, sonra yağmur yağmaya başladı.
- He got lost in the park.
- Parkta kayboldu.
- Why did you get lost in the woods?
- Ormanda niçin kayboldun?
- He gets lost wherever he goes.
- Nereye giderse gitsin kaybolur.
- She always gets lost.
- Daima kaybolur.
- Tom missed the exit and got lost.
- Tom çıkışı kaçırdı ve kayboldu.
- Tom told me to get lost.
- Tom bana kaybolmamı söyledi.
- I'm worried you'll get lost.
- Kaybolacağından endişeliyim.
- She always gets lost.
- O her zaman kaybolur.
- If you get lost in a crowd, I'll search for you.
- Kalabalıkta kaybolursan, seni ararım.
- We got lost on our way here.
- Buraya gelirken kaybolduk.
- She's afraid that I'll get lost.
- O benim kaybolacağımdan korkuyor.
- Tom is afraid that he'll get lost.
- Tom kaybolacağından korkuyor.
- We made a wrong turn and got lost.
- Yanlış bir yerden döndük ve kaybolduk.
- I got lost in the woods.
- Ben ormanda kayboldum.
- He got lost while he was walking in the woods.
- Ormanda yürürken kayboldu.
- Make sure you don't get lost.
- Kaybolmadığınızdan emin olun.
- Getting lost in the woods was not fun at all.
- Ormanda kaybolmak hiç de eğlenceli değildi.
- We got lost in the woods.
- Biz ormanda kaybolduk.
- My suitcase got lost.
- Bavulum kayboldu.
- I'm not worried about getting lost.
- Kaybolmaktan endişelenmiyorum.
- They got lost in the cave.
- Mağarada kayboldular.
- I thought Tom had got lost.
- Tom'un kaybolduğunu sandım.
- We got lost while driving.
- Araba sürerken kaybolduk.
- We don't want to get lost.
- Kaybolmak istemeyiz.
- Tom got lost in the woods.
- Tom ormanda kayboldu.
- Tom got lost inside the manor.
- Tom malikanede kayboldu.
- He got lost while walking in the woods.
- Ormanda yürürken kayboldu.
- Tom got lost on his way here.
- Tom buraya gelirken kayboldu.
- I got lost in the cave.
- Ben mağarada kayboldum.
- I think Tom might've gotten lost.
- Bence Tom kaybolmuş olabilir.
- Without the map, he would have gotten lost.
- Harita olmasaydı kaybolurdu.
- He gets lost wherever he goes.
- O nereye giderse kaybolur.
- I'm worried that I'll get lost.
- Kaybolacağımdan endişeleniyorum.
- I'm afraid Tom will get lost.
- Korkarım ki Tom kaybolacak.
- Did the old man get lost in the forest?
- Yaşlı adam ormanda kayboldu mu?
- Tom might get lost.
- Tom kaybolabilir.
- Don't get lost.
- Kaybolma.
- Tom is worried we'll get lost.
- Tom kaybolacağımızdan endişeleniyor.
- Let's not get lost in details.
- Ayrıntılarda kaybolmayalım.
- I got lost in the maze.
- Labirentte kayboldum.
Show More (187)
|
