1 |
glad |
memnun |
adj. |
|
- I am very glad you gave that undertaking today and I look forward to taking this matter further.
- Bugün bu taahhüdü verdiğiniz için çok memnunum ve bu konuyu daha ileri götürmeyi dört gözle bekliyorum.
- I am very glad that interest in the Berlaymont building is spreading.
- Berlaymont binasına olan ilginin yayılmasından çok memnunum.
- I am glad no amendment calling for their inclusion was tabled at second reading.
- İkinci okumada bunların dahil edilmesini talep eden bir değişiklik önergesi sunulmadığı için memnunum.
- I am glad that the shadow rapporteur from her group was very constructive.
- Kendi grubundan gölge raportörün çok yapıcı olmasından dolayı memnunum.
- I am also glad that we have managed to restore the cuts on the human rights and democracy line.
- İnsan hakları ve demokrasi hattındaki kesintileri geri getirmeyi başardığımız için de memnunum.
- We are all very glad that Turkey has chosen this particular way forward.
- Türkiye'nin bu özel yolu seçmiş olmasından dolayı hepimiz çok memnunuz.
- So I am glad that we have chosen the Latin word.
- Bu yüzden Latince kelimeyi seçtiğimiz için memnunum.
- I am glad that you have said that it is high time that some impact was felt.
- Bazı etkilerin hissedilmesinin tam zamanı olduğunu söylediğiniz için memnunum.
- I am glad to have the opportunity to explain my amendment.
- Değişikliğimi açıklama fırsatı bulduğum için memnunum.
- I am glad to see the Scots getting one hundred percent.
- İskoçların yüzde yüz başarı elde ettiğini görmekten memnunum.
- Glad to see it and to have the opportunity to thank them.
- Bunu gördüğüme ve onlara teşekkür etme imkanım olduğuna memnunum.
- I'm glad that wasn't me.
- Ben olmadığım için memnunum.
- I'm glad I was able to help.
- Yardım edebildiğim için memnunum.
- She was only too glad to help us.
- Bize yardım etmekten çok memnundu.
- I was mistaken and I'm glad I was.
- Yanılmışım ve yanıldığıma da memnunum.
- Aren't you glad we're here?
- Burada olduğumuza memnun değil misin?
- I'm glad I'm not the youngest person here.
- Burada en genç insan olmadığıma memnunum.
- Tom was glad Mary did that for him.
- Tom, Mary'nin bunu onun için yapmasından memnundu.
- Tom is glad Mary did that for him.
- Tom, Mary'nin onun için bunu yapmasından memnun.
- I'm glad I'm a man.
- Bir erkek olduğuma memnunum.
- I'm very glad I wasn't there.
- Orada olmadığım için çok memnunum.
- I'm glad that we're making progress.
- İlerleme kaydediyor olduğumuz için memnunum.
- I'm glad I went.
- Gittiğime memnunum.
- I am very glad school is over.
- Okulun bittiğine çok memnunum.
- I am very glad to know you.
- Sizi tanımaktan çok memnunum.
- I'm glad to have it around.
- Etrafta olmasından memnunum.
- I'm glad I'm still living here.
- Hâlâ burada yaşadığım için memnunum.
- I'm glad to be the one who tells you.
- Sana söyleyen kişi olmaktan memnunum.
- He is very glad that his school life is going well.
- Okul hayatının iyi gitmesinden çok memnun.
- Anyway, I'm glad you were able to broach this difficult subject.
- Her neyse, bu zor konuyu gündeme getirebildiğin için memnunum.
- I'm glad I'm done.
- Hazır olduğuma memnunum.
- I'm glad I came to Boston.
- Boston'a geldiğim için memnunum.
- I'm glad I trusted my instincts.
- İçgüdülerime güvendiğim için memnunum.
- I'm glad I wasn't the one who had to do that.
- Bunu yapmak zorunda kalan ben olmadığım için memnunum.
- I'm glad I'm not a dog.
- Köpek olmadığım için memnunum.
- I'm glad I could help you.
- Sana yardım edebileceğim için memnunum.
- We're glad you're staying with us.
- Bizimle kalmandan memnunuz.
- I'm glad no one died.
- Kimse ölmediği için memnunum.
- I am glad that the matter was settled amicably.
- Meselenin dostça halledilmesine memnunum.
- I'm glad you're letting me do this.
- Bunu yapmama izin verdiğin için memnunum.
- I'm glad I was able to meet you yesterday.
- Ben seninle dün buluşabildiğim için memnunum.
- Aren't you glad we did that today?
- Onu bugün yaptığımızdan memnun değil misin?
- I'm so glad these pills are making me normal.
- Bu hapların beni normale döndürmesinden çok memnunum.
- I'm glad to help.
- Yardım etmekten memnunum.
- Tom is glad, isn't he?
- Tom memnun, değil mi?
- I'm glad we hired you for this job.
- Seni bu iş için tuttuğumuza memnunum.
- I'm glad of that.
- Buna memnunum.
- I'm so glad I did this.
- Bunu yaptığıma çok memnunum.
- I'm glad I stopped eating that much.
- Ben o kadar çok yemeyi bıraktığım için memnunum.
- I'm glad I didn't eat the cake that Tom baked.
- Tom'un pişirdiği pastayı yemediğim için memnunum.
- Aren't you glad to see me?
- Beni gördüğüne memnun değil misin?
- Aren't you glad you don't have to do this?
- Bunu yapmak zorunda olmadığına memnun değil misin?
- I'm glad you are all here.
- Hepinizin burada olduğuna memnunum.
- In a way, I'm glad I never met Tom.
- Bir bakıma Tom'la hiç tanışmadığıma memnunum.
- I'm very glad I didn't do that.
- Bunu yapmadığım için çok memnunum.
- We are glad to have you in our class.
- Bizim sınıfta olduğun için memnunuz.
- We're so glad Tom is alive.
- Tom'un hayatta olmasından çok memnunuz.
- I'm glad that nothing bad happened.
- Kötü bir şey olmadığına memnunum.
- I'm glad I visited Boston.
- Boston'a gittiğime memnunum.
- Tom is glad he isn't in your shoes.
- Tom senin yerinde olmadığı için memnun.
Show More (59)
|
2 |
glad |
mutlu |
adj. |
|
- I am very glad to be able to do so, and congratulate the rapporteur.
- Bunu yapabildiğim için çok mutluyum ve raportörü kutluyorum.
- I am glad to be able to tell you the person tested negative.
- Kişinin testinin negatif çıktığını size söyleyebildiğim için mutluyum.
- I am glad that 2004 will be so fully devoted to the sport.
- 2004 yılının tamamen spora adanacak olmasından dolayı çok mutluyum.
- I am glad to be able to present the rough outline of it to you today.
- Bugün size bunun kaba hatlarını sunabildiğim için mutluyum.
- I am very glad to have a constituency office there.
- Orada bir seçim ofisim olduğu için çok mutluyum.
- I am glad we have moved back to the weekly measurement granted by Member States if they so deem necessary.
- Üye Devletlerin gerekli görmeleri halinde haftalık ölçüm yapmalarına geri döndüğümüz için mutluyum.
- I am glad to have been able to work with many colleagues and to make a contribution.
- Birçok meslektaşımla birlikte çalışabildiğim ve katkıda bulunabildiğim için mutluyum.
- I am glad when I speak Quechua.
- Quechua konuştuğum için mutluyum.
- I'm so glad that you're here.
- Burada olduğun için çok mutluyum.
- I'm really glad I came here.
- Buraya geldiğim için çok mutluyum.
- They looked like they were glad.
- Mutlu gibi görünüyorlardı.
- I'm glad you are here.
- Burada olmandan mutluyum.
- I'm so glad you love it.
- Onu sevdiğin için çok mutluyum.
- I'm glad to hear that she is unmarried.
- Onun bekar olduğunu duymaktan dolayı mutluyum.
- I'm so glad you are all here.
- Hepiniz burada olduğunuz için çok mutluyum.
- I'm just glad it's all over.
- Her şey bittiği için mutluyum.
- I was glad I was there.
- Orada olduğum için mutluydum.
- I was glad to get home.
- Eve döndüğüm için mutluydum.
- Tom was glad he didn't have to live in Boston for more than a year.
- Tom bir yıldan daha fazla Boston'da yaşamak zorunda olmadığı için mutluydu.
- I'm just glad I got it done on time.
- Zamanında bitirdiğim için mutluyum.
- Tom said that he was really glad he was able do that.
- Tom bunu yapabildiği için çok mutlu olduğunu söyledi.
- Sami was glad.
- Sami mutluydu.
- I'm glad I didn't sing that song tonight.
- Bu gece o şarkıyı söylemediğim için mutluyum.
- I'm glad I trusted my instincts.
- İçgüdülerime güvendiğim için mutluyum.
- I'm sure Tom is glad to be going home.
- Eminim Tom eve gideceği için mutludur.
- I'm glad to be back.
- Döneceğim için mutluyum.
- I'm glad I'm going to live here.
- Burada yaşayacağım için mutluyum.
- She'll be glad to see you, won't she?
- Seni gördüğüne mutlu olacak, değil mi?
- I'm glad I don't have to be on that jury.
- O jüride olmak zorunda olmadığım için mutluyum.
- I'm glad I'm not the only one who doesn't have a girlfriend.
- Kız arkadaşı olmayan bir tek ben olmadığım için mutluyum.
- We're glad to be doing it.
- Onu yapıyor olmaktan mutluyuz.
- I'm glad you're my friend.
- Dostum olduğun için mutluyum.
- I'm glad you're back.
- Dönmenden mutluyum.
- I'm glad things went our way.
- İşimiz yaver gittiği için mutluyum.
- I'm glad we won.
- Kazandığımız için mutluyum.
- I will be glad to help you anytime.
- Size yardım etmekten her zaman mutlu olacağım.
- I'm glad I'm here.
- Burada olduğum için mutluyum.
Show More (34)
|
3 |
glad |
memnuniyetle |
adv. |
|
- In Brussels, I am very glad to say, the regularity of rain water is not in doubt.
- Brüksel'de, memnuniyetle ifade etmeliyim ki, yağmur suyunun düzenliliğinden şüphe duyulmamaktadır.
Show More (-2)
|