grandfather - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
grandfather büyükbaba n.
  • A cap or a trading scheme can be achieved by auctioning or grandfathering.
  • Bir üst sınır veya ticaret planı, açık artırma veya büyükbabalık yoluyla elde edilebilir.
  • The remains of my grandfather, like many others, lie somewhere in Flanders on the battlefield of the Somme.
  • Büyükbabamın kalıntıları da diğerleri gibi Somme savaş alanında, Flandre'da bir yerlerde yatıyor.
  • You must talk to my grandmother and to my grandfather and to anyone else.
  • Büyükannemle, büyükbabamla ve diğer herkesle konuşmalısınız.
Show More (388)
grandfather dede n.
  • My grandfather used to tell fascinating stories about his adventures.
  • Dedem, başından geçenlerle ilgili muhteşem hikâyeler anlatırdı.
  • It is still impossible to settle on one allocation method, be it grandfathering or auctioning, even within our group.
  • Grubumuz içinde bile, dede usulü ya da açık arttırma gibi tek bir tahsis yöntemi üzerinde uzlaşmak hala mümkün değildir.
  • He assisted his medicine man grandfather as a child after his parents' death.
  • Ailesinin ölümünden sonra çocukken büyücü hekim olan dedesine yardım etmiş.
Show More (134)