| 1 |
grotesque |
grotesk |
n. |
|
- This revealed a grotesque set-up in terms of its lack of legal legitimacy.
- Bu durum, yasal meşruiyetten yoksun olması bakımından grotesk bir düzeneği ortaya çıkarmıştır.
- This barbarous and, at the same time, grotesque regime must be contained.
- Bu barbarca ve aynı zamanda grotesk rejim kontrol altına alınmalıdır.
- Some of you have talked about grotesque governments that do not respond to the reality of the country.
- Bazılarınız ülke gerçeklerine cevap vermeyen grotesk hükümetlerden bahsetti.
- This barbarous and, at the same time, grotesque regime must be contained.
- Bu barbar ve aynı zamanda grotesk rejim kontrol altına alınmalıdır.
- The olm is my favourite animal, due to its grotesque appearance.
- Olm, grotesk görünümü nedeniyle en sevdiğim hayvandır.
- Tom is grotesque.
- Tom grotesk.
Show More (3)
|
| 2 |
grotesque |
acayip |
adj. |
|
- Sami's story was so grotesque that nobody believed him.
- Sami'nin hikâyesi o kadar acayipti ki kimse ona inanmadı.
- Tom is grotesque.
- Tom acayip.
- It's grotesque.
- Bu acayip.
- It's grotesque.
- Bu çok acayip.
Show More (1)
|
| 3 |
grotesque |
gülünç |
adj. |
|
- Simply to discuss this issue from one month or one week to the next, however, seems almost grotesque.
- Ancak bu konuyu bir aydan ya da bir haftadan diğerine tartışmak neredeyse gülünç görünmektedir.
- Sami's story was so grotesque that nobody believed him.
- Sami'nin hikayesi o kadar gülünçtü ki kimse ona inanmadı.
Show More (-1)
|
| 4 |
grotesque |
çok garip |
adj. |
|
- It was grotesque.
- Çok garipti.
Show More (-2)
|
