1 |
grumble |
homurdanmak |
v. |
|
- Home is the place we love best and grumble the most.
- En çok sevdiğimiz ve en çok homurdandığımız yer evdir.
- He grumbled because they didn't pay him enough.
- Ona yeterince ödeme yapmadıkları için homurdandı.
- She's always grumbling.
- O hep homurdanıyor.
- Why are you grumbling again?
- Neden yine homurdanıyorsun?
- I'm fed up with her grumbling.
- Ben onun homurdanmasından bıktım.
- She began to grumble and then to weep.
- Önce homurdanmaya sonra da ağlamaya başladı.
- You're always grumbling.
- Sen her zaman homurdanıyorsun.
- My boss grumbled at me about my work.
- Patronum işim hakkında bana homurdandı.
- Tom grumbled.
- Tom homurdandı.
- You're always grumbling.
- Her zaman homurdanıyorsun.
- I'm fed up with her grumbling.
- Onun homurdanmalarından bıktım.
- My grandfather was always grumbling about something or other.
- Dedem hep bir şeylere homurdanırdı.
- She would often hear him grumbling to himself.
- Sık sık onun kendi kendine homurdandığını duyardı.
- She's always grumbling.
- Sürekli homurdanıyor.
- What did you grumble a while ago?
- Biraz önce ne homurdandın?
- Tom is always grumbling.
- Tom her zaman homurdanıyor.
- Stop grumbling.
- Homurdanmayı bırak.
- Tom is grumbling.
- Tom homurdanıyor.
Show More (15)
|
2 |
grumble |
söylenmek |
v. |
|
- Tom will always find something to grumble about.
- Tom her zaman hakkında söylenecek bir şey bulacaktır.
- She began to grumble and then to weep.
- Söylenmeye ve ardından ağlamaya başladı.
Show More (-1)
|
3 |
grumble |
şikayet etmek |
v. |
|
- Tom is always grumbling about something.
- Tom her zaman bir şeylerden şikayet eder.
Show More (-2)
|
4 |
grumble |
guruldamak |
v. |
|
- My stomach is grumbling.
- Karnım gurulduyor.
Show More (-2)
|
5 |
grumble |
yakınmak |
v. |
|
- I'm tired of your everlasting grumbles.
- Bitmek bilmeyen yakınmalarından bıktım.
Show More (-2)
|
6 |
grumble |
yakınma |
n. |
|
- Home is the place we love best and grumble the most.
- Ev, en çok sevdiğimiz ve en çok yakındığımız yerdir.
Show More (-2)
|
7 |
grumble |
mırıldanmak |
v. |
|
- She would often hear him grumbling to himself.
- Sık sık onun kendi kendine mırıldandığını duyardı.
Show More (-2)
|