|
- I really wish I didn't have to tell you this.
- Keşke bunu sana söylemek zorunda olmasaydım.
- I really wish I didn't have to tell you this.
- Keşke bunu gerçekten sana söylemek zorunda olmasam.
- There's something I have to tell you.
- Sana söylemek zorunda olduğum bir şey var.
- I'll be the one who has to tell Tom, not you.
- Tom'a söylemek zorunda olan ben olacağım, sen değil.
- I knew I had to tell him the truth, but I couldn't bring myself to do it.
- Ona gerçeği söylemek zorunda olduğumu biliyordum ama kendimi ikna edemedim.
- What I have to tell you is very important.
- Sana söylemek zorunda olduğum şey çok önemli.
- There's something else I have to tell you.
- Sana söylemek zorunda olduğum başka bir şey var.
- I shouldn't have to tell you to keep your room clean.
- Odanı temiz tutmanı söylemek zorunda olmamalıyım.
- It wasn't easy to tell everybody what I had to tell them.
- Onlara söylemek zorunda olduğum şeyi herkese söylemek kolay değildi.
- It wasn't easy to tell everybody what I had to tell them.
- Herkese söylemek zorunda olduğum şeyi söylemek kolay değildi.
- I just remembered what I had to tell you.
- Az önce sana söylemek zorunda olduğum şeyi hatırladım.
- Tom decided he had to tell Mary the truth.
- Tom Mary'ye gerçeği söylemek zorunda olduğuna karar verdi.
- I'll have to tell Tom.
- Tom'a söylemek zorunda olacağım.
- Will you have to tell her?
- Ona söylemek zorunda olacak mısın?
- I don't think I have to tell you why.
- Sana sebebini söylemek zorunda olduğumu sanmıyorum.
- Is there anything you have to tell me?
- Bana söylemek zorunda olduğun bir şey var mı?
- I'll be the one who has to tell Tom, not you.
- Tom'a söylemek zorunda olan kişi ben olacağım, sen değil.
Show More (14)
|
