|
- If you were upstairs, you would have come down, and you would have helped me.
- Yukarıda olsaydın, aşağı inip bana yardım ederdin.
- If you were upstairs, you would have come down, and you would have helped me.
- Yukarıda olsaydınız aşağı iner ve bana yardım ederdiniz.
- Will you help me?
- Bana yardım edecek misin?
- You have to help me out.
- Bana yardım etmelisin.
- Why didn't you help me?
- Neden bana yardım etmediniz?
- No one was able to help me.
- Kimse bana yardım edemedi.
- My coach helped me.
- Koçum bana yardım etti.
- He promised to help me, but at the last minute he let me down.
- Bana yardım edeceğine söz verdi ama son dakikada beni yüzüstü bıraktı.
- Can anyone out there help me?
- Bana yardım edebilecek birileri var mı?
- Nobody can ever help me.
- Kimse bana yardım edemez.
- I'm waiting for you to help me.
- Senin bana yardım etmeni bekliyorum.
- I wonder whether Tom might be able to help me.
- Acaba Tom bana yardım edebilir mi?
- I still have to find someone to help me.
- Hâlâ bana yardım edecek birini bulmam gerekiyor.
- Why didn't someone help me?
- Neden biri bana yardım etmedi?
- That wouldn't help me.
- O bana yardım etmezdi.
- I have a lot of friends to help me.
- Bana yardım edecek birçok arkadaşım var.
- Will you help me with my French homework?
- Fransızca ev ödevimde bana yardım eder misin?
- Did you come here to help me or not?
- Buraya bana yardım etmeye geldin mi, gelmedin mi?
- Doctor, help me!
- Doktor, bana yardım edin!
- I thought maybe you could help me.
- Belki bana yardım edebileceğini düşündüm.
- Even you would have helped me.
- Sen bile bana yardım ederdin.
- That's the boy who helped me yesterday.
- Dün bana yardım eden çocuk bu.
- My father helped me with my homework.
- Babam ev ödevimde bana yardım etti.
- Everyone refused to help me.
- Herkes bana yardım etmeyi reddetti.
- Do you think Tom will help me?
- Sence Tom bana yardım eder mi?
- Tom said he wouldn't help me.
- Tom bana yardım etmeyeceğini söyledi.
- I tried to persuade Tom to help me.
- Tom'u bana yardım etmesi için ikna etmeye çalıştım.
- It's very kind of you to help me.
- Bana yardım etmeniz çok nazikçe.
- No one came to help me.
- Kimse bana yardım etmeye gelmedi.
- I think that Tom should help me.
- Tom'un bana yardım etmesi gerektiğini düşünüyorum.
- Can you help me with the door?
- Kapıyı açmamda bana yardım edebilir misin?
- She insisted on helping me.
- Bana yardım etmekte ısrar etti.
- If you help me, I'll try it again.
- Bana yardım ederseniz, tekrar deneyeceğim.
- No one would help me, not even Tom.
- Kimse bana yardım etmezdi, Tom bile.
- I want you to help me with my homework.
- Ev ödevimde bana yardım etmeni istiyorum.
- My brother helped me to do my assignment.
- Erkek kardeşim ödevimi yapmam için bana yardım etti.
- I don't know what I would've done if you hadn't come to help me.
- Bana yardım etmeye gelmeseydin ne yapardım bilmiyorum.
- Could you stay and help me?
- Kalıp bana yardım edebilir misin?
- He took a risk when he helped me.
- Bana yardım ederek risk aldı.
- Can you help me here?
- Burada bana yardım edebilir misin?
- He's the one who helped me.
- O bana yardım eden kişi.
- Is there any chance you could help me get them?
- Onları almam için bana yardım etme şansın var mı?
- Tom seems reluctant to help me.
- Tom bana yardım etmek için isteksiz görünüyor.
- I'd be happy if you'd help me.
- Bana yardım ederseniz çok mutlu olurum.
- I was wondering if you could help me this afternoon.
- Bu öğleden sonra bana yardım edip edemeyeceğinizi merak ediyordum.
- He said that he would help me.
- O bana yardım edeceğini söyledi.
- Would you help me, please?
- Lütfen bana yardım eder misin?
- You're not going to get in trouble for helping me.
- Bana yardım ettiğin için başın belaya girmeyecek.
- Tom has helped me in the past.
- Tom geçmişte bana yardım etti.
- I'm waiting for you to help me.
- Bana yardım etmeni bekliyorum.
- He refused to help me.
- O bana yardım etmeyi reddetti.
- Tom didn't want to help me.
- Tom bana yardım etmek istemedi.
- I hope that she will help me.
- Onun bana yardım edeceğini umuyorum.
- Do you help me?
- Bana yardım eder misin?
- Will you help me in the kitchen, please?
- Mutfakta bana yardım eder misin, lütfen?
- Is it OK if I ask Tom to help me?
- Tom'un bana yardım etmesini istesem sorun olur mu?
- I'd be very grateful if you could help me.
- Bana yardım ederseniz çok minnettar olurum.
- I was wondering if you could help me tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra bana yardım edip edemeyeceğini merak ediyordum.
- Tom is supposed to help me.
- Tom'un bana yardım etmesi gerekiyordu.
- My brother helps me with my homework sometimes.
- Kardeşim bazen ödevlerimde bana yardım ediyor.
- If you don't help me, who will?
- Bana yardım etmezsen, kim edecek?
- You've got to help me out.
- Bana yardım etmek zorundasın.
- When I have homework to do, my brother always helps me with it.
- Yapacak ödevim olduğunda, kardeşim her zaman bana yardım eder.
- My classmate told me he'd be glad to help me.
- Sınıf arkadaşım bana yardım etmekten memnun olacağını söyledi.
- Thanks a lot for helping me today.
- Bugün bana yardım ettiğin için çok teşekkürler.
- You've got to help me out.
- Bana yardım etmelisin.
- I just told Tom he doesn't have to help me on Monday.
- Tom'a pazartesi günü bana yardım etmek zorunda olmadığını söyledim.
- Can't you do something to help me?
- Bana yardım etmek için bir şey yapamaz mısınız?
- I got him to help me when I moved the furniture.
- Mobilyaları taşırken bana yardım etmesini sağladım.
- I think Tom could help me.
- Sanırım Tom bana yardım edebilir.
- Don't try to help me.
- Bana yardım etmeye çalışma.
- Would you have helped me if I'd asked you to?
- Senden isteseydim bana yardım eder miydin?
- You need to help me.
- Bana yardım etmelisin.
- I think Tom will have to help me.
- Tom'un bana yardım etmek zorunda kalacağını düşünüyorum.
- Could you help me for just a minute?
- Sadece bir dakika bana yardım eder misin?
- Nobody would help me do that.
- Kimse bunu yapmam için bana yardım etmedi.
- Perhaps you can help me.
- Belki bana yardım edebilirsin.
- I wish someone would help me do that.
- Keşke biri bana yardım etse.
- Do you want to help me?
- Bana yardım etmek ister misin?
- Can you help me, please?
- Bana yardım edebilir misiniz, lütfen?
- Nobody came to help me.
- Bana yardım etmek için hiç kimse gelmedi.
- May I ask Tom to help me?
- Tom'dan bana yardım etmesini isteyebilir miyim?
- Thank you for helping me with my homework.
- Ev ödevimde bana yardım ettiğin için teşekkür ederim.
- She might be able to help me.
- O bana yardım edebilir.
- Thanks for helping me out.
- Bana yardım ettiğin için teşekkürler.
- Tom helped me with my homework.
- Tom ödevimde bana yardım etti.
- I wanted to say that I'm really needy and if you can help me, please do so.
- Gerçekten muhtaç olduğumu söylemek istiyorumdum ve eğer bana yardım edebilecekseniz, lütfen edin.
- Tom could've helped me, but he didn't.
- Tom bana yardım edebilirdi ama etmedi.
- Would you mind helping me?
- Bana yardım eder misin?
- Why didn't someone help me?
- Neden kimse bana yardım etmedi?
- I hope you can help me.
- Umarım bana yardım edebilirsiniz.
- I thought maybe you could help me.
- Belki bana yardım edebilirsin diye düşündüm.
- If you're not busy, could you please help me?
- Eğer meşgul değilsen, lütfen bana yardım eder misin?
- I appreciate your efforts to help me.
- Bana yardım etme çabanızı takdir ediyorum.
- I know you're just trying to help me.
- Sadece bana yardım etmeye çalıştığını biliyorum.
- Do you intend to help me?
- Bana yardım etmeye niyetin var mı?
- I'm not going to do that unless you help me.
- Bana yardım etmezsen bunu yapmayacağım.
- He helped me do my homework.
- Ev ödevimi yapmam için bana yardım etti.
- Tom didn't do anything to help me.
- Tom bana yardım etmek için hiçbir şey yapmadı.
- I was wondering if you could help me.
- Bana yardım edebilir misin diye merak ediyordum.
- I hope you can help me with this.
- Umarım bu konuda bana yardım edebilirsin.
- Thank you for agreeing to help me.
- Bana yardım etmeyi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim.
- Why would you want to help me?
- Niçin bana yardım etmek istiyorsun?
- I need someone to help me do this.
- Bunu yapmam için bana yardım edecek birine ihtiyacım var.
- Why won't you help me?
- Neden bana yardım etmiyorsun?
- Tom will have to help me.
- Tom'un bana yardım etmesi gerekecek.
- Maybe Tom can help me.
- Belki Tom bana yardım edebilir.
- Tom usually helps me with this kind of thing.
- Tom genellikle bu tür şeylerde bana yardım eder.
- Tom is the only person who can help me now.
- Şu anda bana yardım edebilecek tek kişi Tom.
- Tom has always helped me.
- Tom her zaman bana yardım etti.
- Would you help me out?
- Bana yardım eder misin?
- Are you sure you have time to help me right now?
- Şu anda bana yardım etmek için zamanın olduğundan emin misin?
- Can you help me out or not?
- Bana yardım edebilir misin yoksa edemez misin?
- However, no one was able to help me.
- Ancak kimse bana yardım edemedi.
- Are you willing to help me?
- Bana yardım etmeye istekli misin?
- Someone has to help me.
- Biri bana yardım etmek zorunda.
- If my brother hadn't helped me, I would've drowned.
- Kardeşim bana yardım etmeseydi, boğulacaktım.
- I'll have someone to help me.
- Bana yardım edecek birileri olur.
- You've got to help me.
- Bana yardım etmelisin.
- Tom wasn't willing to help me.
- Tom bana yardım etmek istemiyordu.
- It is kind of you to help me.
- Bana yardım etmeniz çok nazik bir davranış.
- You helped me.
- Sen bana yardım ettin.
- Can you help me wash the dishes?
- Sen bulaşıklari yıkamada bana yardım edebilir misin?
- If you can't help me, at least let me work.
- Bana yardım edemiyorsanız, en azından çalışmama izin verin.
- Father sometimes helps me with my homework.
- Babam bazen ev ödevlerimde bana yardım ediyor.
- I want you to help me this afternoon.
- Bu öğleden sonra bana yardım etmeni istiyorum.
- Are you sure you don't want to help me out?
- Bana yardım etmek istemediğinden emin misin?
- Tom told me he'd be glad to help me.
- Tom bana yardım etmekten memnun olacağını söyledi.
- Taro, could you help me?
- Taro, sen bana yardım edebilir misin?
- Tom doesn't know you were helping me.
- Tom bana yardım ettiğini bilmiyor.
- I think you should help me.
- Bence bana yardım etmelisiniz.
- My father often helps me with my homework.
- Babam çoğu kez ev ödevimde bana yardım eder.
- Tom always did his best to help me.
- Tom bana yardım etmek için her zaman elinden geleni yaptı.
- I don't care if you help me or not.
- Bana yardım edip etmemen umurumda değil.
- I hope you can help me.
- Bana yardım edebileceğini umuyorum.
- My sister didn't help me.
- Kız kardeşim bana yardım etmedi.
- I thought you'd want to help me.
- Bana yardım etmek isteyeceğini düşündüm.
- I don't want them to help me.
- Onların bana yardım etmesini istemiyorum.
- Someone help me.
- Biri bana yardım etsin.
- I told Tom I wanted him to help me.
- Tom'a bana yardım etmesini istediğimi söyledim.
- I am looking for volunteers to help me.
- Bana yardım edecek gönüllüler arıyorum.
- A true friend would've helped me.
- Gerçek bir arkadaş bana yardım ederdi.
- Can't you help me?
- Bana yardım edemez misin?
- I know my father will help me.
- Babamın bana yardım edeceğini biliyorum.
- I'll die if you don't help me.
- Bana yardım etmezsen ölürüm.
- Are you sure you have time to help me right now?
- Şu anda bana yardım edecek vaktin olduğuna emin misin?
- Tom was helping me.
- Tom bana yardım ediyordu.
- Tom said that Mary would help me.
- Tom Mary'nin bana yardım edeceğini söyledi.
- He was unable to help me.
- Bana yardım edemedi.
- Would you come over here and help me?
- Buraya gelip bana yardım eder misin?
- Tom isn't going to help me.
- Tom bana yardım etmeyecek.
- Can you help me with my French?
- Fransızcam konusunda bana yardım edebilir misin?
- I'll tell you if you help me.
- Bana yardım edersen söylerim.
- Tom is supposed to be helping me do that now.
- Tom'un şu anda bana yardım ediyor olması gerekiyordu.
- These are decisions I want you to help me make.
- Bu kararları vermemde bana yardım etmeni istiyorum.
- Tom promised to do everything he could to help me.
- Tom bana yardım etmek için elinden gelen her şeyi yapacağına söz verdi.
- He was kind enough to help me.
- O bana yardım edecek kadar kibardı.
- It's apparent that you don't want to help me anymore.
- Belli ki artık bana yardım etmek istemiyorsun.
- You're the only one who can help me.
- Bana yardım edebilecek tek kişi sensin.
- I'd be very grateful if you'd help me.
- Bana yardım ederseniz çok minnettar olurum.
- Maybe you can help me with a problem I'm having.
- Belki yaşadığım bir sorunda bana yardım edebilirsin.
- I was hoping you could help me.
- Bana yardım edebileceğinizi umuyordum.
- Somebody help me.
- Biri bana yardım etsin.
- Thank you for helping me with my essay.
- Denememde bana yardım ettiğin için sana teşekkür ederim.
- I need somebody to help me.
- Bana yardım edecek birine ihtiyacım var.
- I'd be happy if you'd help me.
- Bana yardım edersen, mutlu olurum.
- I'd be very grateful if you'd help me.
- Bana yardım edersen çok minnettar olurum.
- Is it all right if I ask Tom to help me?
- Tom'un bana yardım etmesini istersem bir sakıncası var mı?
- Tom doesn't need to help me anymore.
- Tom'un artık bana yardım etmesine gerek yok.
- She insisted on helping me.
- O, bana yardım etmek için ısrar etti.
- I'll treat you to dinner if you help me.
- Bana yardım edersen sana yemek ısmarlarım.
- Nobody wants to help me.
- Kimse bana yardım etmek istemiyor.
- Not only did he come but he also offered to help me.
- Gelmekle kalmadı, bana yardım etmeyi de teklif etti.
- Can anyone out there help me?
- Orada bana yardım edecek kimse var mı?
- I can't get Tom to help me.
- Tom'un bana yardım etmesini sağlayamıyorum.
- I begged Tom to help me.
- Tom'a bana yardım etmesi için yalvardım.
- Tom told me he'd help me.
- Tom bana bana yardım edeceğini söyledi.
- Please come into my room to help me.
- Bana yardım etmek için odama gel lütfen.
- Help me out, will you?
- Bana yardım eder misin?
- She helped me in a very sticky situation.
- Çok zor bir durumda bana yardım etti.
- Thank you for helping me organize Tom's birthday party.
- Tom'un doğum günü partisini organize etmemde bana yardım ettiğin için teşekkürler.
- I thought you could help me.
- Bana yardım edebileceğini düşündüm.
- I want to thank everyone who helped me.
- Bana yardım eden herkese teşekkür etmek istiyorum.
- If you will help me, we will soon finish.
- Bana yardım ederseniz, yakında bitiririz.
- Nobody forced you to help me.
- Kimse seni bana yardım etmeye zorlamadı.
- I want you to help me.
- Bana yardım etmeni istiyorum.
- Would someone please help me?
- Birisi bana yardım eder mi lütfen?
- If my mother had still been alive, she would have helped me at that time.
- Annem hala hayatta olsaydı, o zaman bana yardım ederdi.
- Tom is the person who helped me.
- Bana yardım eden kişi Tom'dur.
- Excuse me, but can you help me?
- Affedersin ama bana yardım edebilir misin?
- Tom sometimes helps me.
- Tom bazen bana yardım eder.
- Would you help me out?
- Bana yardım eder misiniz?
- I won't be able to get all of this done unless you help me.
- Bana yardım etmezsen bunların hepsini yapamayacağım.
- I'll ask Tom to help me.
- Tom'dan bana yardım etmesini isteyeceğim.
- Tom doesn't help me.
- Tom bana yardım etmez.
- Tom wouldn't help me.
- Tom bana yardım etmedi.
- Tom helped me along.
- Tom bana yardım etti.
- You said you'd help me.
- Bana yardım edeceğini söylemiştin.
- Why would you want to help me?
- Neden bana yardım etmek istiyorsun?
- Tom doesn't need to help me anymore.
- Tom'un artık bana yardım etmesi gerekmiyor.
- No one can help me now.
- Kimse bana yardım edemez.
- Tom and Mary were able to help me.
- Tom ve Mary bana yardım edebildiler.
- I think Tom could help me.
- Bence Tom bana yardım edebilir.
- Perhaps you can help me.
- Belki sen bana yardım edebilirsin.
- Not only did he refuse to help me, but also he scolded me.
- Sadece bana yardım etmeyi reddetmekle kalmadı, aynı zamanda beni azarladı.
- What do you mean, you can't help me?
- Ne demek bana yardım edemezsin?
- You can't help me, can you?
- Bana yardım edemezsin, değil mi?
- Can you help me with my French?
- Fransızcamda bana yardım edebilir misin?
- I tried to get Charles to help me, but he wouldn't.
- Charles'ın bana yardım etmesini istedim ama etmedi.
- Tom is helping me right now.
- Tom şu anda bana yardım ediyor.
- My father often helps me with my homework.
- Babam çoğunlukla ev ödevimde bana yardım eder.
- I was told that you might be able to help me.
- Bana yardım edebileceğin söylendi.
- Somebody, help me, please.
- Lütfen biri bana yardım etsin.
- I think she'll help me.
- Sanırım o bana yardım edecektir.
- I didn't want Tom to help me.
- Tom'un bana yardım etmesini istemedim.
- Tom didn't need to help me.
- Tom'un bana yardım etmesi gerekmiyordu.
- Can you help me?
- Bana yardım edebilir misiniz?
- Will you help me with my English homework?
- İngilizce ödevimde bana yardım eder misin?
- Thank you for helping me reach my goals.
- Hedeflerime ulaşmam için bana yardım ettiğiniz için teşekkür ederim.
- Tom can't help me.
- Tom bana yardım edemez.
- Father often helps me with my homework.
- Babam sık sık ev ödevlerimde bana yardım ediyor.
- I have friends there who'll help me.
- Orada bana yardım edecek arkadaşlarım var.
- He is prepared to help me.
- Bana yardım etmeye hazır.
- Are you going to help me?
- Bana yardım edecek misin?
- Why can't you help me?
- Neden bana yardım edemiyorsun?
- Can you help me with my homework?
- Ödevimde bana yardım edebilir misin?
- I wanted Tom to help me do that.
- Tom'un bana yardım etmesini istedim.
- Tom doesn't have to help me anymore.
- Tom'un artık bana yardım etmesine gerek yok.
- If you could help me, I'd appreciate it.
- Eğer bana yardım edebilirsen minnettar olurum.
- Tom is the person who helped me.
- Tom bana yardım eden kişi.
- You may have to help me.
- Siz bana yardım etmek zorunda kalabilirsiniz.
- Can you help me here?
- Bana yardım edebilir misin?
- I need someone to help me with housework.
- Ev işinde bana yardım edecek birine ihtiyacım var.
- Why doesn't he help me anymore?
- Neden artık o bana yardım etmiyor?
- Do you think Tom would be willing to help me?
- Sence Tom bana yardım etmek ister mi?
- Can you help me with something?
- Bana yardım edebilir misiniz?
- Thank you so much for helping me.
- Bana yardım ettiğin için çok teşekkür ederim.
- I can't get her to help me.
- Onun bana yardım etmesini sağlayamıyorum.
- Tom and Mary weren't able to help me.
- Tom ve Mary bana yardım edemedi.
- I know Tom will help me.
- Tom'un bana yardım edeceğini biliyorum.
- Tom is the one who helped me.
- Tom bana yardım eden kişidir.
- If you will help me, we will soon finish.
- Eğer bana yardım edeceksen, yakında bitiririz.
- Can you help me, please?
- Lütfen bana yardım edebilir misin?
- He never helps me out.
- O asla bana yardım etmez.
- If you had helped me, I would have succeeded.
- Bana yardım etseydin, başarırdım.
- No one can help me now.
- Artık kimse bana yardım edemez.
- Tom wasn't able to help me.
- Tom bana yardım edemedi.
- I'll die if you don't help me.
- Bana yardım etmezsen ben öleceğim.
- Help me become fluent in your language.
- Dilinizi akıcı konuşabilmem için bana yardım edin.
- I'm hoping you can help me.
- Bana yardım edebileceğinizi umuyorum.
- Would you be willing to help me on Monday?
- Pazartesi bana yardım etmek ister miydin?
- I need a few people to help me.
- Bana yardım edecek birkaç kişiye ihtiyacım var.
- Will you still help me?
- Hâlâ bana yardım edecek misin?
- Nobody tried to help me.
- Kimse bana yardım etmeye çalışmadı.
- Why don't you help me now?
- Neden şimdi bana yardım etmiyorsun?
- Tom could've helped me, but he didn't.
- Tom bana yardım edebilirdi, ama etmedi.
- Would you please help me?
- Lütfen bana yardım eder misiniz?
- Could you guys help me?
- Bana yardım eder misiniz?
- Tom sometimes help me with my math homework.
- Tom bazen matematik ödevlerimde bana yardım eder.
- I can't get anybody to help me.
- Kimsenin bana yardım etmesini sağlayamam.
- Are you going to help me?
- Bana yardım edecek misiniz?
- Why won't anyone help me?
- Neden kimse bana yardım etmiyor?
- Someone help me, please.
- Biri bana yardım etsin, lütfen.
- I wanted to thank you for helping me out.
- Bana yardım ettiğin için sana teşekkür etmek istedim.
- Can you still help me?
- Yine de bana yardım edebilir misin?
- I'd like to get you both to help me.
- İkinizin de bana yardım etmesini istiyorum.
- Tom offered to help me.
- Tom bana yardım etmeyi teklif etti.
- I called him here in order to help me.
- Bana yardım etmesi için onu dün buraya çağırdım.
- Will you help me, Tom?
- Bana yardım edecek misin, Tom?
- I don't think anybody can help me anymore.
- Artık kimsenin bana yardım edebileceğini sanmıyorum.
- I hope Tom helps me.
- Umarım Tom bana yardım eder.
- I'm trying to get someone to help me.
- Bana yardım edecek birini bulmaya çalışıyorum.
- Can somebody please help me?
- Biri bana yardım edebilir mi?
- Could you help me out here?
- Bana yardım edebilir misin?
- Would you have time to help me with it?
- Bana yardım edecek vaktin var mı?
- I think you'll have to help me.
- Sanırım bana yardım etmek zorunda kalacaksın.
- I just told Tom he doesn't have to help me on Monday.
- Tom'a daha yeni pazartesi günü bana yardım etmek zorunda olmadığını söyledim.
- Would you have helped me if I'd asked you to?
- Eğer isteseydim bana yardım eder miydin?
- I tried to get Tom to help me, but he wouldn't.
- Tom'un bana yardım etmesini istedim ama etmedi.
- I asked a friend to help me.
- Bir arkadaşımdan bana yardım etmesini istedim.
- Are you going to help me or not?
- Bana yardım edecek misin yoksa etmeyecek misin?
- Please help me in the kitchen.
- Lütfen mutfakta bana yardım edin.
- Is there any chance you could help me get them?
- Onları almam için bana yardım etme şansınız var mı?
- Would you help me?
- Bana yardım eder misin?
- Thank you for helping me out.
- Bana yardım ettiğin için teşekkür ederim.
- I called her here in order to help me.
- Bana yardım etmesi için onu buraya çağırdım.
- I'd like you to stay and help me clean up.
- Kalmanı ve temizlikte bana yardım etmeni istiyorum.
- My brother helped me with my homework.
- Kardeşim, ödevimde bana yardım etti.
- Will you have a little time this weekend to help me with my French?
- Bu hafta sonu Fransızca dersimde bana yardım etmek için vaktin olur mu?
- You didn't help me.
- Bana yardım etmedin.
- Will you help me with my homework?
- Ev ödevimde bana yardım eder misin?
- However, no one was able to help me.
- Ancak hiç kimse bana yardım edemedi.
- She said that she would help me.
- O bana yardım edeceğini söyledi.
- He came here to help me.
- Bana yardım etmek için buraya geldi.
- You've helped me out.
- Bana yardım ettin.
- I hope Tom can help me.
- Tom'un bana yardım edebileceğini umuyorum.
- Tom promised to help me, but he didn't.
- Tom bana yardım edeceğine söz verdi ama etmedi.
- Tom always wanted to help me.
- Tom hep bana yardım etmek isterdi.
- I hope you can do something to help me out.
- Umarım bana yardım etmek için bir şeyler yapabilirsin.
- I want to thank everyone for helping me today.
- Bugün bana yardım eden herkese teşekkür etmek istiyorum.
- I will accept the work, provided that you help me.
- Bana yardım etmeniz koşuluyla işi kabul edeceğim.
- I was hoping you would help me.
- Senin bana yardım edeceğini umuyordum.
- Tom was the one who helped me break out of jail.
- Tom hapisten kaçmam için bana yardım eden kişiydi.
- Maybe you can help me out.
- Belki bana yardım edebilirsin.
- Juan can't help me.
- Juan bana yardım edemez.
- Can you help me out here, please?
- Bana yardım edebilir misiniz, lütfen?
- Thanks so much for coming here to help me with my speech, Tom.
- Konuşmamda bana yardım etmek için buraya geldiğin için çok teşekkürler, Tom.
- If my mother were still alive, she would have helped me.
- Annem hayatta olsaydı, bana yardım ederdi.
- Do you think you can help me?
- Bana yardım edebileceğini düşünüyor musun?
- Tom said he's prepared to help me.
- Tom bana yardım etmeye hazır olduğunu söyledi.
- Is that why you won't help me?
- Bana yardım etmeme nedenin bu mu?
- Could you come over and help me this afternoon?
- Bu öğleden sonra gelip bana yardım edebilir misin?
- Taro, could you help me?
- Taro, bana yardım eder misin?
- Tom isn't the one who helped me.
- Tom, bana yardım eden değil.
- I foolishly imagined that he was going to help me.
- Aptalca bir şekilde bana yardım edeceğini düşündüm.
- Tom really helped me out.
- Tom gerçekten bana yardım etti.
- Tom said he couldn't help me.
- Tom bana yardım edemeyeceğini söyledi.
- I'd be very happy if you'd help me.
- Bana yardım edersen çok mutlu olurum.
- Aren't you here to help me?
- Sen bana yardım etmek için burada değil misiniz?
- Could you help me for ten minutes?
- On dakika bana yardım eder misiniz?
- I'd like you to help me if you have nothing in particular to do.
- Özellikle yapacak bir şeyin yoksa bana yardım etmeni isterim.
- Tom was unable to help me.
- Tom bana yardım edemedi.
- I never learned to speak French very well until Tom started to help me.
- Tom bana yardım etmeye başlayana kadar hiç iyi Fransızca konuşmayı öğrenememiştim.
- Would you come over here and help me?
- Buraya gelip bana yardım eder misiniz?
- Won't somebody please help me?
- Biri bana yardım etmeyecek mi?
- No one helped me.
- Kimse bana yardım etmedi.
- So are you going to help me or not?
- Bana yardım edecek misin, etmeyecek misin?
- I really appreciate you helping me out.
- Bana yardım ettiğin için gerçekten minnettarım.
- Do you want to help me or not?
- Bana yardım etmek istiyor musun, istemiyor musun?
- Will you help me with them?
- Onlarla beraber bana yardım edecek misin?
- Tell her to help me.
- Ona söyle bana yardım etsin.
- You could help me.
- Bana yardım edebilirsin.
- I know that it is highly unlikely that anyone would be willing to help me.
- Kimsenin bana yardım etmek istemeyeceğini biliyorum.
- Tom sometimes helps me.
- Tom bazen bana yardım ediyor.
- No one would help me.
- Hiç kimse bana yardım etmez.
- I'd like you to help me in the garden.
- Bahçede bana yardım etmeni istiyorum.
- Will you help me with my French homework?
- Fransızca ödevimde bana yardım eder misin?
- I'm not willing to do that unless you help me.
- Bana yardım etmezseniz bunu yapmaya niyetim yok.
- They helped me, too.
- Onlar da bana yardım etti.
- Tom has been helping me out.
- Tom bana yardım ediyor.
- If you could help me, I'd appreciate it.
- Bana yardım edersen minnettar olurum.
- I'm hoping you can help me.
- Bana yardım edebileceğini umuyorum.
- I can't do that unless Tom helps me.
- Tom bana yardım etmedikçe onu yapamam.
- I expect Tom to help me.
- Tom'un bana yardım etmesini bekliyorum.
- When I have homework to do, my brother always helps me with it.
- Ev ödevi yapmam gerektiğinde erkek kardeşim her zaman bana yardım eder.
- I tried to get Tom to help me.
- Tom'un bana yardım etmesini sağlamaya çalıştım.
- I'll ask Tom to help me do that.
- Tom'dan bunu yapmam için bana yardım etmesini isteyeceğim.
- Look, you've got to help me.
- Bak, bana yardım etmek zorundasın.
- I still would like Tom to help me.
- Ben hâlâ Tom'un bana yardım etmesini istiyorum.
- You're the only person I know who can help me.
- Bana yardım edebilecek tanıdığım tek kişi sensin.
- He refused to help me.
- Bana yardım etmeyi reddetti.
- Tom said he would help me.
- Tom bana yardım edeceğini söyledi.
- You don't have to help me.
- Bana yardım etmek zorunda değilsin.
- Tom was able to help me.
- Tom bana yardım edebildi.
- Will you help me with this?
- Bana yardım eder misin?
- Do you have time to help me?
- Bana yardım edecek vaktin var mı?
- Tom never helps me.
- Tom asla bana yardım etmez.
- Could you stay and help me?
- Kalmak ve bana yardım etmek ister misin?
- I don't want him to help me.
- Onun bana yardım etmesini istemiyorum.
- Can you possibly help me?
- Bana yardım edebilmen mümkün mü?
- Are you going to help me or not?
- Bana yardım edecek misin, etmeyecek misin?
- You've really helped me today.
- Bugün gerçekten bana yardım ettin.
- No one helped me.
- Hiç kimse bana yardım etmedi.
- Tom will help me.
- Tom bana yardım edecek.
- You can help me.
- Bana yardım edebilirsin.
- Tom helped me out.
- Tom bana yardım etti.
- I don't think anyone can help me anymore.
- Artık kimsenin bana yardım edebileceğini sanmıyorum.
- I hope that she will help me.
- Umarım bana yardım eder.
- Can you please help me?
- Lütfen bana yardım edebilir misiniz?
- You can't help me, can you?
- Sen bana yardım edemezsin, değil mi?
- You'll help me, won't you?
- Bana yardım edeceksin, değil mi?
- This is the boy who helped me.
- Bu bana yardım eden çocuk.
- I'll ask him to help me.
- Ondan bana yardım etmesini isteyeceğim.
- You're going to help me, aren't you?
- Bana yardım edeceksin, değil mi?
- I'm waiting for Tom to help me.
- Tom'un bana yardım etmesini bekliyorum.
- I think she'll help me.
- Sanırım bana yardım edecek.
- If you had not helped me, I would have failed.
- Bana yardım etmeseydin, başarısız olurdum.
- Jamal is going to help me with the wedding.
- Jamal düğün için bana yardım edecek.
- Tell Tom to help me.
- Tom'a söyle bana yardım etsin.
- Why didn't somebody help me?
- Neden kimse bana yardım etmedi?
- You can't help me now.
- Şimdi bana yardım edemezsin.
- Can anyone help me?
- Biri bana yardım edebilir mi?
- I have friends who'll help me.
- Bana yardım edecek arkadaşlarım var.
- Tom and Mary weren't able to help me.
- Tom ve Mary bana yardım edemediler.
- I just wanted you to help me.
- Sadece bana yardım etmeni istedim.
- Will you help me with him?
- Onunla beraber sen de bana yardım eder misin?
- Will you help me with the translation?
- Çeviri için bana yardım eder misin?
- I think you might be able to help me.
- Bana yardım edebileceğini düşünüyorum.
- He promised to help me, but at the last minute he let me down.
- O bana yardım etmeye söz verdi ama son dakikada beni hayal kırıklığına uğrattı.
- Do you know anyone who would be able to help me?
- Bana yardım edebilecek birini tanıyor musun?
- Tom said that Mary would help me.
- Tom, Mary'nin bana yardım edeceğini söyledi.
- Tom was supposed to help me.
- Tom'un bana yardım etmesi gerekiyordu.
- I want to thank everyone for helping me out today.
- Bugün bana yardım eden herkese teşekkür etmek istiyorum.
- If you're not busy, could you please help me?
- Meşgul değilsen lütfen bana yardım eder misin?
- Hey, can anybody help me?
- Hey, biri bana yardım edebilir mi?
- Are you gonna help me or what?
- Bana yardım edecek misin?
- Do you think Tom would be willing to help me?
- Tom'un bana yardım etmeye istekli olacağını düşünüyor musun?
- Tell Tom to help me.
- Tom'un bana yardım etmesini söyle.
- Tell them to help me.
- Onlara bana yardım etmesini söyle.
- Tom wasn't helping me.
- Tom bana yardım etmiyordu.
- You could help me.
- Bana yardım edebilirdin.
- Nobody came to help me.
- Kimse bana yardım etmeye gelmedi.
- I can't get them to help me.
- Bana yardım etmelerini sağlayamıyorum.
- I'd like you to help me.
- Bana yardım etmenizi istiyorum.
- Can you help me with my school project?
- Okul projemde bana yardım edebilir misin?
- Tom said you'd be able to help me.
- Tom senin bana yardım edebileceğini söyledi.
- I'd be grateful if you could help me.
- Bana yardım ederseniz minnettar olurum.
- They helped me.
- Onlar bana yardım ettiler.
- You don't even try to help me.
- Bana yardım etmeye bile çalışmıyorsun.
- He offered to help me.
- Bana yardım etmeyi teklif etti.
- I forgot to thank Tom for helping me.
- Bana yardım ettiği için Tom'a teşekkür etmeyi unuttum.
- She refused to help me.
- O bana yardım etmeyi reddetti.
- If you'd helped me, I could've done that much faster.
- Bana yardım etseydin, daha hızlı yapabilirdim.
- Tom promised to help me.
- Tom bana yardım edeceğine söz verdi.
- I wonder if you might be able to help me.
- Acaba bana yardım edebilir misiniz?
- I don't want them to help me.
- Bana yardım etmelerini istemiyorum.
- Could you come over and help me this afternoon?
- Bu öğleden sonra uğrayıp bana yardım eder misin?
- Tom is supposed to help me today.
- Tom'un bugün bana yardım etmesi gerekiyor.
- Thank you for helping me.
- Bana yardım ettiğin için teşekkür ederim.
- My aunt helps me when I need money.
- Ne zaman paraya ihtiyacım olsa halam bana yardım eder.
- Won't somebody help me?
- Biri bana yardım etmeyecek mi?
- You didn't have to help me.
- Bana yardım etmek zorunda değildin.
- Help me if you can.
- Yapabiliyorsan bana yardım etmelisin.
- You're not helping me.
- Bana yardım etmiyorsun.
- This is the boy that helped me.
- Bana yardım eden çocuk bu.
- Is it OK if I ask Tom to help me?
- Tom'dan bana yardım etmesini istesem olur mu?
- I got my friends to help me.
- Arkadaşlarımın bana yardım etmesini sağladım.
- Why doesn't she help me anymore?
- Neden artık bana yardım etmiyor?
- Tom wanted to help me.
- Tom bana yardım etmek istedi.
- Is there anything you can do to help me with that?
- Bu konuda bana yardım etmek için yapabileceğin bir şey var mı?
- Tom was supposed to help me this afternoon.
- Tom'un bu öğleden sonra bana yardım etmesi gerekiyordu.
- You're supposed to be helping me right now.
- Şu anda bana yardım ediyor olman gerekiyordu.
- It's he who helped me.
- Bana yardım eden oydu.
- I'd be grateful if you could help me.
- Bana yardım edersen minnettar olurum.
- Tom and Mary have helped me.
- Tom ve Mary bana yardım etti.
- I'll ask them to help me.
- Onlardan bana yardım etmelerini isteyeceğim.
- He said that he would help me.
- Bana yardım edeceğini söyledi.
- I am glad that you have helped me.
- Bana yardım ettiğine sevindim.
- Why won't anybody help me?
- Neden kimse bana yardım etmeyecek?
- Maybe you can help me.
- Belki bana yardım edebilirsin.
- Tom promised to help me, but he didn't.
- Tom bana yardım etmeye söz verdi ama etmedi.
- I asked Tom to help me.
- Tom'dan bana yardım etmesini istedim.
- I'd expected Tom to help me.
- Tom'un bana yardım edeceğini umuyordum.
- I was hoping you could help me.
- Bana yardım edebileceğini umuyordum.
- Nobody ever helped me.
- Kimse bana yardım etmedi.
- I'm not sure that anyone would be willing to help me.
- Kimsenin bana yardım etmek isteyeceğinden emin değilim.
- He helped me.
- O bana yardım etti.
- Tell them to help me.
- Bana yardım etmelerini söyle.
- I need someone to help me with housework.
- Ev işlerinde bana yardım edecek birine ihtiyacım var.
- If only you had helped me yesterday, the problem would've been avoided.
- Dün bana yardım etmiş olsaydın, bu sorun ortadan kalkardı.
- I know that it is highly unlikely that anyone can help me.
- Birinin bana yardım etme ihtimalinin çok düşük olduğunu biliyorum.
- Can you do anything to help me?
- Bana yardım etmek için bir şey yapabilir misin?
- Could someone please help me?
- Lütfen, biri bana yardım edebilir mi ?
- You said you were going to help me.
- Bana yardım edeceğini söylemiştin.
- I'm hoping he can help me.
- Bana yardım edebileceğini umuyorum.
- Tom seems reluctant to help me.
- Tom bana yardım etmeye isteksiz görünüyor.
- Could you help me by sending diesel?
- Mazot göndererek bana yardım edebilir misin?
- No one would help me.
- Kimse bana yardım etmedi.
- I don't want Tom to think he has to help me.
- Tom'un bana yardım etmesi gerektiğini düşünmesini istemiyorum.
- Tom was kind enough to help me.
- Tom bana yardım edecek kadar nazikti.
- Would you help me with my suitcases?
- Bavullarımda bana yardım eder misin?
- My aunt helps me when I need money.
- Paraya ihtiyacım olduğunda teyzem bana yardım eder.
- I want a volunteer to help me.
- Bana yardım edecek bir gönüllü istiyorum.
- Someone has to help me.
- Biri bana yardım etmeli.
- My classmate told me he'd be glad to help me.
- Sınıf arkadaşım bana yardım etmekten memnuniyet duyacağını söyledi.
- I wasn't able to persuade Tom to help me.
- Tom'u bana yardım etmesi için ikna edemedim.
- I can't get him to help me.
- Onun bana yardım etmesini sağlayamıyorum.
- I'll ask them to help me.
- Onların bana yardım etmesini isteyeceğim.
- I thought you'd want to help me.
- Bana yardım etmek isteyeceğini düşünmüştüm.
- Would you help me if I moved?
- Taşınırsam bana yardım eder misin?
- Can you help me with my work?
- İşimde bana yardım edebilir misin?
- I think I could do that if you helped me.
- Bana yardım edersen bunu yapabilirim.
- Tom usually helps me with this kind of thing.
- Tom bu tür bir şeyde genellikle bana yardım eder.
- If you don't help me, I won't be able to do it.
- Eğer bana yardım etmezsen, onu yapamayacağım.
- Tom could've helped me.
- Tom bana yardım edebilirdi.
- I have friends who can help me.
- Bana yardım edebilecek arkadaşlarım var.
- Nobody ever helps me.
- Kimse bana yardım etmiyor.
- I hope that you'll help me.
- Umarım bana yardım edersiniz.
- Mary helped me.
- Mary bana yardım etti.
- I need you to help me here.
- Burada bana yardım etmeni istiyorum.
- Tom, you've got to help me.
- Tom, bana yardım etmelisin.
- I need someone to help me.
- Bana yardım edecek birine ihtiyacım var.
- Tom is the only person who can help me now.
- Tom şimdi bana yardım edebilecek tek kişi.
- Tom doesn't help me.
- Tom bana yardım etmiyor.
- I'll find someone else to help me.
- Bana yardım edecek başka birini bulacağım.
- I'd like for you to help me.
- Bana yardım etmeni istiyorum.
- My brother sometimes helps me with my homework.
- Kardeşim bazen ödevlerimde bana yardım eder.
- What do you mean, you can't help me?
- Ne demek istiyorsun, bana yardım edemez misin?
- Will anyone volunteer to help me?
- Bana yardım etmek için gönüllü olan var mı?
- Tom tried to help me.
- Tom bana yardım etmeye çalıştı.
- Tom and Mary were unable to help me.
- Tom ve Mary bana yardım edemedi.
- Can you please help me?
- Lütfen bana yardım eder misin?
- Can you help me tomorrow afternoon?
- Yarın öğleden sonra bana yardım edebilir misin?
- Would you help me out here?
- Bana yardım eder misiniz?
- I know you helped me.
- Bana yardım ettiğini biliyorum.
- Why aren't you helping me?
- Neden bana yardım etmiyorsunuz?
- It's he who helped me.
- Bana yardım eden o.
- Bob helped me.
- Bob bana yardım etti.
- I'll tell you if you help me.
- Bana yardım edersen sana söyleyeceğim.
- Please come to my room to help me.
- Lütfen odama gelip bana yardım edin.
- Aren't you here to help me?
- Bana yardım etmek için burada değil misin?
- Tom often helps me in the garden.
- Tom sık sık bahçede bana yardım eder.
- I tried to get Tom to help me, but he wouldn't.
- Tom'u bana yardım ettirmeye çalıştım fakat o istemedi.
- Please help me!
- Lütfen bana yardım edin!
- Would you have time to help me with something?
- Bana yardım etmek için vaktin var mı?
- If you aren't busy, perhaps you could help me.
- Eğer meşgul değilsen, belki bana yardım edebilirsin.
- I think that Tom will have to help me.
- Tom'un bana yardım etmek zorunda kalacağını düşünüyorum.
- I knew you'd help me.
- Bana yardım edeceğinizi biliyordum.
- Now, will you help me?
- Şimdi, bana yardım edecek misin?
- Tom is helping me.
- Tom bana yardım ediyor.
- There's no one here who can help me do that.
- Burada bana yardım edebilecek kimse yok.
- Tom asked Mary to help me.
- Tom Mary'den bana yardım etmesini istedi.
- No one would help me.
- Kimse bana yardım etmezdi.
- He's helping me.
- O bana yardım ediyor.
- Tom can help me.
- Tom bana yardım edebilir.
- I don't want her to help me.
- Onun bana yardım etmesini istemiyorum.
- Tom said you'd be able to help me.
- Tom bana yardım edebileceğini söyledi.
- Can you help me Monday afternoon?
- Pazartesi öğleden sonra bana yardım edebilir misiniz?
- Since you're here, you can help me.
- Madem buradasın, bana yardım edebilirsin.
- I still would like Tom to help me.
- Yine de Tom'un bana yardım etmesini istiyorum.
- Help me, please.
- Bana yardım edin, lütfen.
- I'd like you to help me if you have nothing in particular to do.
- Yapacak belirli bir şeyiniz yoksa bana yardım etmenizi istiyorum.
- Tom isn't the one who helped me.
- Bana yardım eden Tom değil.
- I have no one to help me.
- Bana yardım edecek kimsem yok.
- Tom didn't even try to help me.
- Tom bana yardım etmeye bile çalışmadı.
- I thought Tom would want to help me.
- Tom'un bana yardım etmek isteyeceğini düşündüm.
- No one was able to help me.
- Hiç kimse bana yardım edemedi.
- You said you were going to help me.
- Bana yardım edeceğini söyledin.
- I wonder if you can help me.
- Acaba bana yardım edebilir misin?
- Tom might be able to help me.
- Tom bana yardım edebilir.
- Couldn't you help me first?
- Önce bana yardım edemez misin?
- Can't you do anything to help me?
- Bana yardım etmek için bir şey yapamaz mısın?
- Will you please help me?
- Lütfen bana yardım eder misin?
- I wish you had helped me.
- Keşke bana yardım etseydin.
- I wonder if Tom would be willing to help me with my homework.
- Tom'un ev ödevimde bana yardım etmeye istekli olup olmayacağını merak ediyorum.
- You've helped me out.
- Sen bana yardım ettin.
- Tom helped me, too.
- Tom da bana yardım etti.
- He was kind enough to help me with my studies.
- Çalışmalarımda bana yardım etme nezaketini gösterdi.
- I'd be very grateful if you could help me.
- Bana yardım edebilirsen minnettar kalırım.
- My father will help me.
- Babam bana yardım edecek.
- I think Tom should help me.
- Bence Tom bana yardım etmeli.
- Tom helped me.
- Tom bana yardım etti.
- If you don't help me, it won't get finished on time.
- Bana yardım etmezsen, zamanında bitmez.
- I intend to decline his offer to help me.
- Bana yardım etme teklifini reddetmek niyetindeyim.
- I can't believe Tom would be willing to help me.
- Tom'un bana yardım etmek isteyeceğine inanamıyorum.
- You may have to help me.
- Bana yardım etmek zorunda kalabilirsiniz.
- I tried to persuade Tom to help me.
- Tom'u bana yardım etmeye ikna etmeye çalıştım.
- Where could I find someone to help me?
- Bana yardım edecek birini nerede bulabilirim?
- Tell him to help me.
- Ona bana yardım etmesini söyle.
- Tom doesn't have to help me.
- Tom'un bana yardım etmesine gerek yok.
- She kindly helped me with my homework.
- Nazik şekilde ev ödevimde bana yardım etti.
- Tom doesn't have to help me anymore.
- Tom artık bana yardım etmek zorunda değil.
- I wish I could get Tom to help me.
- Keşke Tom'un bana yardım etmesini sağlayabilseydim.
- I think I'll ask Tom to help me do that.
- Sanırım Tom'dan bana yardım etmesini isteyeceğim.
- Will you help me with Tom?
- Tom'la birlikte bana yardım eder misin?
- No one helped me when I was in trouble.
- Başım dertteyken kimse bana yardım etmedi.
- Can someone help me here?
- Biri bana yardım edebilir mi?
- He spared no pains to help me.
- Bana yardım etmek için hiçbir zahmetten kaçınmadı.
- I am glad that you have helped me.
- Bana yardım ettiğin için memnunum.
- You can't help me.
- Bana yardım edemezsin.
- Tom helped me out of a jam.
- Tom bana yardım etti.
- Can someone help me?
- Biri bana yardım edebilir mi?
- Tom is supposed to be helping me right now.
- Tom'un şu anda bana yardım ediyor olması gerekiyordu.
- Can anyone help me do this?
- Biri bana yardım edebilir mi?
- Sorry to trouble you, but can you help me?
- Rahatsız ettiğim için üzgünüm ama bana yardım edebilir misiniz?
- Look, you've got to help me.
- Bak, bana yardım etmelisin.
- Tom told me he'd help me.
- Tom bana yardım edeceğini söyledi.
- I really appreciate you helping me.
- Bana yardım ettiğin için gerçekten minnettarım.
- I was wondering if you could help me.
- Bana yardım eder misin?
- Why don't you help me?
- Neden bana yardım etmiyorsun?
- I wanted you to help me with my homework.
- Ödevimde bana yardım etmeni istedim.
- Could you help me when I move?
- Taşınırken bana yardım eder misin?
- Tom said he was sorry that he couldn't help me.
- Tom bana yardım edemediği için üzgün olduğunu söyledi.
- I don't want Tom to think he has to help me.
- Tom'un bana yardım etmek zorunda olduğunu düşünmesini istemiyorum.
- Can somebody please help me?
- Lütfen, biri bana yardım edebilir mi?
- If you'd helped me, I could've done that much faster.
- Bana yardım etseydin, bunu çok daha hızlı yapabilirdim.
- Tom came over and helped me.
- Tom uğradı ve bana yardım etti.
- No one would help me, not even Tom.
- Kimse bana yardım etmez, Tom bile.
- Tom is supposed to help me today.
- Tom'un bugün bana yardım etmesi gerekiyordu.
- Thank you for climbing this tree to help me.
- Bana yardım etmek için bu ağaca tırmandığın için teşekkür ederim.
- Tom came here to help me.
- Tom buraya bana yardım etmeye geldi.
- Thank you for helping me, pal.
- Bana yardım ettiğin için teşekkür ederim, dostum.
- Are you here to help me?
- Bana yardım etmek için mi buradasın?
- Takeshi promised to help me with my homework, but at the last minute he let me down.
- Takeshi, ödevimde bana yardım etmeye söz verdi ancak son dakikada beni yüzüstü bıraktı.
- I'll help you if you help me.
- Bana yardım edersen sana yardım ederim.
- Why doesn't he help me anymore?
- Neden artık bana yardım etmiyor?
- Tell her to help me.
- Ona bana yardım etmesini söyle.
- If you don't help me, I won't be able to do it.
- Bana yardım etmezsen, ben de yapamam.
- Can you help me down?
- Bana yardım edebilir misin?
- I have no friends to help me.
- Bana yardım edecek arkadaşım yok.
- If you had not helped me, I would have failed.
- Eğer bana yardım etmeseydiniz, başarısız olurdum.
- If you're not too busy, could you help me?
- Çok meşgul değilsen bana yardım edebilir misin?
- I'd appreciate it if you'd help me.
- Bana yardım edersen, minnettar kalırım.
- Could you help me here?
- Bana yardım edebilir misin?
- Aren't you going to help me?
- Bana yardım etmeyecek misin?
- Thank you for helping me, pal.
- Bana yardım ettiğin için teşekkürler, ahbap.
- Hopefully, everyone will stay and help me clean up after the party.
- Umarım herkes kalır ve partiden sonra temizlikte bana yardım eder.
- I'll ask him to help me.
- Onun bana yardım etmesini isteyeceğim.
- Excuse me, but can you help me?
- Affedersiniz ama bana yardım edebilir misiniz?
- It doesn't really sound like you want to help me.
- Bana yardım etmek istiyormuşsun gibi gelmiyor.
- He went out of his way to help me.
- Bana yardım etmek için elinden geleni yaptı.
- Tom isn't helping me.
- Tom bana yardım etmiyor.
- I don't think anybody can help me now.
- Şu anda kimsenin bana yardım edebileceğini sanmıyorum.
- I'll treat you to dinner if you help me.
- Bana yardım edersen seni akşam yemeğine davet ederim.
- She was kind enough to help me.
- Bana yardım edecek kadar nazikti.
- Tom has been helping me.
- Tom bana yardım ediyor.
- Aren't you going to help me with this?
- Bu konuda bana yardım etmeyecek misin?
- She helped me.
- O bana yardım etti.
- I hope you can do something to help me out.
- Bana yardım etmek için bir şey yapabileceğini umuyorum.
- Would you help me, please?
- Bana yardım eder misin, lütfen?
- Can you help me out?
- Bana yardım edebilir misin?
- I called him here in order to help me.
- Bana yardım etmesi için onu buraya çağırdım.
- Tom helped me when I needed help.
- Yardıma ihtiyacım olduğu zaman Tom bana yardım etti.
- Do you intend to help me?
- Bana yardım etmek istiyor musun?
- It is kind of you go out of your way to help me.
- Bana yardım etme zahmetine girdiğiniz için çok naziksiniz.
- Why would Tom want to help me?
- Tom neden bana yardım etmek istesin ki?
- Yes, Bob helped me.
- Evet, Bob bana yardım etti.
- You get paid for helping me?
- Bana yardım ettiğin için para mı alıyorsun?
- I'm going to need someone to help me.
- Bana yardım edecek birine ihtiyacım olacak.
- Nobody offered to help me.
- Kimse bana yardım etmeyi teklif etmedi.
- I still want you to help me do that.
- Hâlâ onu yapmam için bana yardım etmeni istiyorum.
- I'd like you to help me in the garden.
- Bahçede bana yardım etmeni rica ediyorum.
- If you had helped me, I could have accomplished the work.
- Bana yardım etseydin, bu işi başarıyla tamamlayabilirdim.
- Tom sometimes help me with my math homework.
- Tom bazen matematik ödevimde bana yardım eder.
- He's helping me.
- Bana yardım ediyor.
- Can one of you help me?
- Biriniz bana yardım edebilir mi?
- Somebody, help me, please.
- Biri bana yardım etsin, lütfen.
- Do you think you could help me?
- Bana yardım edebileceğini düşünüyor musun?
- Would you like to help me?
- Bana yardım etmek ister misin?
- Are you sure you don't want to help me out?
- Bana yardım etmek istemediğine emin misin?
- Will you help me with my English homework?
- İngilizce ev ödevimde bana yardım eder misin?
- Thanks to my classmates, who helped me during hard times!
- Zor zamanlarımda bana yardım eden sınıf arkadaşlarıma teşekkür ederim!
- Could someone please help me?
- Lütfen biri bana yardım edebilir mi?
- Excuse me, can you help me?
- Affedersiniz, bana yardım edebilir misiniz?
- Could you guys help me?
- Bana yardım edebilir misiniz?
- He was kind enough to help me.
- Bana yardım edecek kadar nazikti.
- You want to help me.
- Bana yardım etmek istiyorsun.
- Please come into my room to help me.
- Lütfen odama gelip bana yardım edin.
- Maybe you can help me out here.
- Belki sen bana yardım edebilirsin.
- Nobody would help me.
- Kimse bana yardım etmezdi.
- Perhaps you could help me.
- Belki sen bana yardım edebilirsin.
- Tom has helped me countless times.
- Tom sayısız kere bana yardım etti.
- I can't do that unless you help me.
- Sen bana yardım etmedikçe onu yapamam.
- Is it all right if I ask Tom to help me?
- Tom'dan bana yardım etmesini istesem olur mu?
- If you had helped me I would be grateful.
- Bana yardım etseydin minnettar olurdum.
- Tom said that he wouldn't help me.
- Tom bana yardım etmeyeceğini söyledi.
- I wanted Tom to help me.
- Tom'un bana yardım etmesini istedim.
- Can't you do something to help me?
- Bana yardım etmek için bir şey yapamaz mısın?
- I paid Tom thirty dollars to help me.
- Tom'un bana yardım etmesi için otuz dolar ödedim.
- Would you please help me with this?
- Lütfen bana yardım eder misiniz?
- Nobody would help me.
- Kimse bana yardım etmedi.
- He took a risk when he helped me.
- Bana yardım ederken bir risk aldı.
- Tom is supposed to help me.
- Tom'un bana yardım etmesi gerekiyor.
- It's apparent that you don't want to help me anymore.
- Artık bana yardım etmek istemediğin belli.
- Tom is going to help me.
- Tom bana yardım edecek.
- It is very kind of you to help me.
- Bana yardım etmeniz çok nazikçe.
- I know that Tom will help me.
- Tom'un bana yardım edeceğini biliyorum.
- Will you help me with Tom?
- Tom konusunda bana yardım edecek misin?
- Can you do anything to help me?
- Bana yardım etmek için bir şey yapabilir misiniz?
- Could you help me?
- Bana yardım edebilir misiniz?
- Do you really want to help me?
- Gerçekten bana yardım etmek istiyor musun?
- Why didn't you help me?
- Neden bana yardım etmedin?
- Are you willing to help me?
- Bana yardım etmek istiyor musun?
- Tom always helps me when I need help.
- Tom yardıma ihtiyacım olduğu zaman hep bana yardım eder.
- I can't believe Tom would be willing to help me.
- Tom'un bana yardım etmeye istekli olacağına inanamıyorum.
- I think that Tom will have to help me.
- Bence Tom bana yardım etmek zorunda kalacak.
- My friend helped me.
- Arkadaşım bana yardım etti.
- I hope that you'll help me.
- Bana yardım edeceğinizi umuyorum.
- Tom is the one who helped me.
- Tom bana yardım eden biri.
- This is the boy that helped me.
- Bu, bana yardım eden oğlan.
- I think that Tom should help me.
- Bence Tom bana yardım etmeli.
- I think that helped me.
- Sanırım bu bana yardım etti.
- I begged Tom to help me.
- Bana yardım etmesi için Tom'a yalvardım.
- Tom and Mary have helped me.
- Tom ve Mary bana yardım ettiler.
- I appreciate your efforts to help me.
- Bana yardım etme çabalarını takdir ediyorum.
- Why doesn't she help me anymore?
- Neden artık o bana yardım etmiyor?
- You will help me!
- Bana yardım edeceksin!
- You might be able to help me.
- Bana yardım edebilirsin.
- I wonder if Tom would be willing to help me with my homework.
- Acaba Tom ev ödevimde bana yardım etmek ister mi?
- I'm not sure that anybody would be willing to help me.
- Kimsenin bana yardım etmek isteyeceğinden emin değilim.
- There's nothing Tom can do to help me.
- Bana yardım etmek için Tom'un yapabileceği bir şey yok.
- There's nothing Tom can do to help me.
- Tom'un bana yardım etmek için yapabileceği hiçbir şey yok.
- It doesn't really sound like you want to help me.
- Gerçekten bana yardım etmek istiyorsun gibi görünmüyor.
- Nobody can help me.
- Kimse bana yardım edemez.
- I'd be very grateful if you could help me tomorrow.
- Yarın bana yardım ederseniz çok minnettar olurum.
- Tom wasn't willing to help me.
- Tom bana yardım etmeye istekli değildi.
- Tom didn't help me.
- Tom bana yardım etmedi.
- Would you mind helping me for a minute?
- Bir dakika için bana yardım eder misin?
- Won't somebody please help me?
- Lütfen, biri bana yardım edebilir mi?
- I can't do that unless Tom helps me.
- Tom bana yardım etmezse bunu yapamam.
- Tom didn't have to help me.
- Tom bana yardım etmek zorunda değildi.
- I need money and I need you to help me.
- Paraya ihtiyacım var ve bana yardım etmeniz gerek.
- Tom, you've got to help me.
- Tom, bana yardım etmek zorundasın.
- I beg you to help me.
- Bana yardım etmeniz için yalvarıyorum.
- You're the only person who can help me.
- Bana yardım edebilecek tek kişi sensin.
- It is very kind of you to help me.
- Bana yardım ettiğiniz için çok naziksiniz.
- Tom will have to help me.
- Tom bana yardım etmek zorunda kalacak.
- Can you help me out or not?
- Bana yardım edebilir misin, edemez misin?
- Tell me something that'll help me.
- Bana bana yardım edecek bir şey söyle.
- I still want you to help me do that.
- Yine de bana yardım etmeni istiyorum.
- Could you help me, please?
- Bana yardım edebilir misin, lütfen?
- You must help me.
- Bana yardım etmelisin.
- You're the only one who can help me.
- Bana yardım edebilecek tek kişisin.
- Can you still help me?
- Hâlâ bana yardım eder misin?
- Can someone please help me?
- Biri bana yardım edebilir mi?
- Somebody please help me.
- Lütfen biri bana yardım etsin.
- I can't thank you enough for agreeing to help me with Tom.
- Tom konusunda bana yardım etmeyi kabul ettiğiniz için size ne kadar teşekkür etsem az.
- Can someone help me here?
- Burada biri bana yardım edebilir mi?
- Is that why you won't help me?
- Bu yüzden mi bana yardım etmiyorsun?
- I persuaded Tom to help me.
- Tom'u bana yardım etmesi için ikna ettim.
- I was wondering if you could help me.
- Acaba bana yardım edebilir misiniz?
- Tom was just helping me out.
- Tom sadece bana yardım ediyordu.
- He spared no pains to help me.
- O, bana yardım etme zahmetinde bulunmadı.
- I think Tom will have to help me.
- Bence Tom bana yardım etmek zorunda kalacak.
- If you're not too busy, could you help me?
- Eğer çok meşgul değilsen, bana yardım edebilir misin?
- Jamal is going to help me with the wedding.
- Jamal düğünde bana yardım edecek.
- He is prepared to help me.
- O bana yardım etmeye hazır.
- Why are you trying to help me?
- Neden bana yardım etmeye çalışıyorsunuz?
- In order to do this, I need someone to help me.
- Bunu yapmak için bana yardım edecek birine ihtiyacım var.
- Tom is the only person who can help me.
- Tom bana yardım edebilecek tek kişi.
- Won't somebody help me?
- Kimse bana yardım etmeyecek mi?
- I'll have someone to help me.
- Bana yardım edecek biri olacak.
- Could you please help me?
- Lütfen bana yardım eder misiniz?
- I wish someone would help me with English composition.
- İngilizce kompozisyonumda keşke biri bana yardım etse.
- Could you help me by sending diesel?
- Dizel göndererek bana yardım eder misin?
- Will you help me with her?
- Onunla beraber sen de bana yardım eder misin?
- I'll help you if you help me.
- Bana yardım edersen ben de sana yardım ederim.
- He's the one who helped me.
- Bana yardım eden oydu.
- Tom doesn't have to help me.
- Tom bana yardım etmek zorunda değil.
- Tom always helps me out.
- Tom her zaman bana yardım eder.
- Tom was the one who helped me.
- Bana yardım eden Tom'du.
- I don't want Tom to help me.
- Tom'un bana yardım etmesini istemiyorum.
- I was hoping you would help me.
- Bana yardım edeceğini umuyordum.
- Far from hesitating, she willingly offered to help me.
- Tereddüt etmek bir yana, isteyerek bana yardım etmeyi teklif etti.
- This is the boy who helped me.
- Bu, bana yardım eden çocuktur.
- I know that the last thing you want to do is help me.
- Yapmak istediğin son şeyin bana yardım etmek olduğunu biliyorum.
- I have a lot of friends to help me.
- Bana yardım edecek bir sürü arkadaşım var.
- You get paid for helping me?
- Bana yardım ettiğin için para alıyor musun?
- Don't you think you'll be able to help me?
- Bana yardım edebileceğini düşünmüyor musun?
- I still have to find someone to help me.
- Hâlâ bana yardım edecek birini bulmak zorundayım.
- If my mother were still alive, she would have helped me.
- Annem hâlâ hayatta olsaydı, bana yardım ederdi.
- Tom won't help me.
- Tom bana yardım etmeyecek.
- If you help me, I'll try it again.
- Eğer bana yardım edersen, onu tekrar deneyeceğim.
- I'd appreciate it if you'd help me.
- Bana yardım ederseniz minnettar olurum.
- I won't be able to finish if you don't help me.
- Bana yardım etmezsen bitiremem.
- Would you be willing to help me on Monday?
- Pazartesi günü bana yardım etmeye istekli misin?
- Could you help me with that?
- Bana yardım eder misin?
- I wonder whether Tom might be able to help me.
- Tom'un bana yardım edip edemeyeceğini merak ediyorum.
- A true friend would've helped me.
- Gerçek bir dost bana yardım ederdi.
- If you can't help me, at least let me work.
- Eğer bana yardım edemiyorsan, hiç olmazsa çalışmama izin ver.
- If you want me to help you, you've got to help me.
- Sana yardım etmemi istiyorsan, sen de bana yardım etmelisin.
- You're not going to help me, are you?
- Bana yardım etmeyeceksin, değil mi?
- It's too late to help me.
- Bana yardım etmek için çok geç.
- Do you think you'll be able to help me?
- Bana yardım edebileceğini düşünüyor musun?
- Tom couldn't help me.
- Tom bana yardım edemedi.
- Do you want to help me or not?
- Bana yardım etmek istiyor musun yoksa istemiyor musun?
- Tom tried to help me, but I told him I didn't need his help.
- Tom bana yardım etmeye çalıştı ama ona yardımına ihtiyacım olmadığını söyledim.
- You're supposed to be helping me right now.
- Şu anda bana yardım ediyor olman gerekir.
- I'd like you to help me.
- Bana yardım etmeni istiyorum.
- They helped me.
- Bana yardım ettiler.
- Can you help me Monday afternoon?
- Pazartesi öğleden sonra bana yardım edebilir misin?
- So are you going to help me or not?
- Yani, bana yardım edecek misin yoksa etmeyecek misin?
- If you don't help me, who will?
- Sen de bana yardım etmezsen kim eder?
- I've figured out that the only way I can do this is to get Tom to help me.
- Bunu yapabilmemin tek yolunun Tom'un bana yardım etmesini sağlamak olduğunu anladım.
- I have to find someone to help me.
- Bana yardım edecek birisini bulmam gerekiyor.
- Why aren't you helping me?
- Neden bana yardım etmiyorsun?
- I knew you'd help me.
- Bana yardım edeceğini biliyordum.
- I wasn't able to persuade Tom to help me.
- Tom'u bana yardım etmeye ikna edemedim.
- I asked Tom to help me clean up after the party.
- Tom'dan partiden sonra temizlik için bana yardım etmesini istedim.
- Can I get someone down here to help me?
- Bana yardım edecek birini bulabilir miyim?
- I have to find someone to help me.
- Bana yardım edecek birini bulmalıyım.
- Would you be willing to help me clean the garage?
- Garajı temizlemem için bana yardım eder misiniz?
- Sorry to trouble you, but my car is broken, can you help me?
- Rahatsız ettiğim için üzgünüm ama arabam bozuldu, bana yardım edebilir misiniz?
- My brother helped me with my homework.
- Kardeşim, ev ödevimde bana yardım etti.
- I don't think Tom would help me with my homework.
- Tom'un ödevimde bana yardım edeceğini sanmıyorum.
- I'd expected Tom to help me.
- Tom'un bana yardım etmesini beklerdim.
- Would someone please help me?
- Lütfen biri bana yardım edebilir mi?
- Please come to my room to help me.
- Lütfen bana yardım etmek için odama gel.
- I think I could do that if you helped me.
- Sanırım bana yardım edersen bunu yapabilirim.
- Tom can't help me anymore.
- Tom artık bana yardım edemez.
- Tom asked Mary to help me.
- Tom, Mary'den bana yardım etmesini istedi.
- Tom came over and helped me.
- Tom geldi ve bana yardım etti.
- Now, will you help me?
- Şimdi, bana yardım eder misin?
- Why are you trying to help me?
- Neden bana yardım etmeye çalışıyorsun?
- I don't have any friends to help me.
- Bana yardım edecek hiç arkadaşım yok.
- Are you going to help me with this?
- Bu konuda bana yardım edecek misiniz?
- Tom wasn't supposed to help me.
- Tom'un bana yardım etmemesi gerekiyordu.
- I hope that he will help me.
- Umarım bana yardım eder.
- I think Tom can help me with my problem.
- Sanırım Tom sorunumla ilgili bana yardım edebilir.
- He offered to help me.
- Bana yardım etmeyi önerdi.
- May I ask you to help me with something?
- Bana yardım etmeni isteyebilir miyim?
- Is there someone who could help me?
- Bana yardım edebilecek biri var mı?
- I'm not sure that anybody would be willing to help me.
- Kimsenin bana yardım etmeye istekli olacağından emin değilim.
- Thank you for agreeing to help me.
- Bana yardım etmeyi kabul ettiğin için sana teşekkür ederim.
- Can somebody help me?
- Biri bana yardım edebilir mi?
- I'm wondering whether Tom would ever consider helping me with my homework.
- Tom'un ödevlerimde bana yardım etmeyi düşünüp düşünmeyeceğini merak ediyorum.
- You said you'd help me.
- Bana yardım edeceğini söyledin.
- I hope Tom can help me.
- Umarım Tom bana yardım edebilir.
- Are you willing to help me with that work?
- Bu işte bana yardım etmek ister misin?
- No one can help me.
- Kimse bana yardım edemez.
- I don't doubt that he will help me.
- Bana yardım edeceğinden şüphem yok.
- Tom insisted on helping me.
- Tom bana yardım etmek için ısrar etti.
- It's very kind of you to help me.
- Bana yardım ettiğin için çok naziksin.
- She said that she would help me.
- Bana yardım edeceğini söyledi.
- Why won't anybody help me?
- Neden kimse bana yardım etmiyor?
- I'm hoping he can help me.
- Onun bana yardım edebileceğini umuyorum.
- Where could I find someone to help me?
- Bana yardım edecek birini nereden bulabilirim?
- Can you help me out?
- Bana yardım edebilir misiniz?
- I paid Tom thirty dollars to help me.
- Bana yardım etmesi için Tom'a 30 dolar ödedim.
- Tom was only trying to help me.
- Tom sadece bana yardım etmeye çalışıyordu.
- Why are you helping me?
- Neden bana yardım ediyorsun?
- Tom tried to help me, but I told him I didn't need his help.
- Tom bana yardım etmeye çalıştı ama ona, yardımına ihtiyacım olmadığını söyledim.
- If you had helped me I would be grateful.
- Eğer bana yardım etseydin minnettar olurdum.
- Tom helped me when I needed help.
- Yardıma ihtiyacım olduğunda Tom bana yardım etti.
- You have to help me.
- Bana yardım etmelisin.
- Tom was able to help me.
- Tom bana yardım edebiliyordu.
- Why did you help me?
- Neden bana yardım ettin?
- I'm not sure anybody would be willing to help me.
- Kimsenin bana yardım etmek isteyeceğinden emin değilim.
- My brother helped me with my homework.
- Erkek kardeşim, ev ödevimde bana yardım etti.
- I want to thank you for helping me.
- Bana yardım ettiğin için sana teşekkür etmek istiyorum.
- Thanks for helping me get that job.
- Bu işi almamda bana yardım ettiğin için teşekkürler.
- Can you help me?
- Bana yardım edebilir misin?
- Nobody would help me.
- Kimse bana yardım etmeyecekti.
- I was wondering if you could help me.
- Bana yardım edip edemeyeceğini merak ediyordum.
- Why doesn't anybody help me?
- Neden kimse bana yardım etmiyor?
- Tom was the one who helped me.
- Bana yardım eden kişi Tom'du.
- I wanted to thank you for helping me out.
- Bana yardım ettiğiniz için teşekkür etmek istedim.
- Tom helped me to get changed.
- Tom değiştirmem için bana yardım etti.
- I don't have any friends who are willing to help me.
- Bana yardım etmek isteyen hiç arkadaşım yok.
- Sorry to trouble you, but can you help me?
- Rahatsız ettiğim için üzgünüm fakat bana yardım eder misiniz?
- If you want me to help you, you've got to help me.
- Sana yardım etmemi istiyorsan bana yardım etmek zorundasın.
- Can you please help me for just a minute?
- Sadece bir dakika bana yardım eder misin?
- I'm waiting for someone to help me.
- Birinin bana yardım etmesini bekliyorum.
- Tom said he'd help me.
- Tom bana yardım edeceğini söyledi.
- She's helping me.
- O bana yardım ediyor.
- Nobody would help me do that.
- Kimse bunu yapmam için bana yardım etmezdi.
- Why aren't you helping me at all?
- Neden hiç bana yardım etmiyorsun?
- He came here to help me.
- Buraya bana yardım etmeye geldi.
- If you had helped me, I would have succeeded.
- Bana yardım etseydin, başarabilirdim.
- No one offered to help me.
- Kimse bana yardım etmeyi teklif etmedi.
- Tom said that he would help me.
- Tom bana yardım edeceğini söyledi.
- Tom didn't need to help me.
- Tom'un bana yardım etmesine gerek yoktu.
- Could you help me, please?
- Bana yardım eder misin, lütfen?
- Tom said that he'd help me.
- Tom bana yardım edeceğini söyledi.
- Even they would have helped me.
- Onlar bile bana yardım ederdi.
- I'll be glad if you will help me.
- Bana yardım ederseniz sevinirim.
- Can anybody help me?
- Biri bana yardım edebilir mi?
- I want to thank those who helped me.
- Bana yardım edenlere teşekkür etmek istiyorum.
- You're the only person I know who can help me.
- Bana yardım edebilecek tanıdığım tek kişisin.
- Thank you for helping me with my essay.
- Kompozisyonumda bana yardım ettiğin için teşekkür ederim.
Show More (847)
|